Cumartesi Anneleri 736. haftada gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü andı

Cumartesi Anneleri 736. haftada gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü andı

Cumartesi Anneleri, 736. hafta buluşmasında 04 Mayıs 1992’de gözaltına alınarak kaybedilen üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetini sordu.

Ersan Kınık

İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 700. haftadan bu yana Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemleri engellenen Cumartesi Anneleri, 736. hafta buluşmasında İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Yoğun polis ablukası altında gerçekleştirilen buluşmada Cumartesi Anneleri bu hafta, 27 yıl önce bugün 04 Mayıs 1992 tarihinde gözaltına alınarak kaybedilen üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü andı.

Bu haftaki buluşmaya, Gezi eylemlerinde polisin attığı gaz fişeğiyle katledilen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ile babası Sami Elvan da katıldı.

'ENGELLEMELERE VE ŞİDDETE DERHAL SON VERİN'

Bu haftaki basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Konuşmasına, geçmişten bugüne evlatları için mücadele eden annelerin engellenerek, anayasal haklarının ihlal edildiğine dikkat çeken Tosun, AKP iktidarına şöyle seslendi:

“Anneleri engellemek, onların toplantı ve yürüyüş düzenleme haklarının ihlalidir. Anayasal haklarını kullanmak isteyen yaşlı annelere uyguladığınız şiddet hukuken, vicdanen, ahlaken gayrimeşrudur. Engellemelere ve şiddete derhal son verin; sürdürdüğünüz antidemokratik siyasetin sonucu olarak evlat acısı yaşayan tüm annelerin hukuki taleplerini yerine getirin.”

'GÖZALTINA ALINDIĞI KABUL EDİLMEDİ'

Tosun, "27 yıl önce bugün 04 Mayıs 1992 tarihinde İstanbul’da gözaltına alınarak kaybedilen ve tüm iktidarların ortaklığıyla akıbetleri karanlıkta bırakılan üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü hatırlıyoruz, hatırlatıyoruz" diyerek konuşmasına devam etti:

“Hüsamettin Yaman, 2 Mayıs 1992 Cumartesi günü evden çıktı. 4 Mayıs Pazartesi günü ağabeyi Feyyaz Yaman’ı işyeri telefonundan arayan bir kişi ‘Hüsamettin, Soner Gül ile birlikte Fındıkzade’de gözaltına alındı. Hayatlarından endişe ediyoruz. Bir an önce emniyete başvurun’ dedi. Yaman ve Gül aileleri önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ardından devletin tüm ilgili kurumlarına başvurdu. İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü girişimlerde bulundu ancak Hüsamettin ve Soner’in gözaltına alındığı kabul edilmedi. Girişimlerini sürdüren Yaman Ailesi, 2 yıl boyunca polis takibinde tutuldu.”

'ONLARIN SON SÖZLERİ ‘İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK’ OLDU'

19 Aralık 2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın infazlar ve kayıplarla ilgili itiraflarının yayınlandığını söyleyen Tosun, Çarkın’ın itiraflarında Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorguladıklarını ve infaz ettiklerini açıkladığını; Soner ile Hüsamettin’in son sözlerinin “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!” olduğunu aktardı.

'GALATASARAY’DAN VAZGEÇMEYECEĞİZ!'

Açıklama, beyanların ardından Yaman Ailesi’nin yeniden suç duyurusunda bulunarak dosyanın tekrar açılmasını istediğini ancak Ayhan Çarkın’ın ifadesine rağmen Ankara-İstanbul arası gidip gelen dosyada bugüne kadar bir ilerlemenin sağlanmadığı söylenerek devam etti ve şu çağrıyla sona erdi:

“Bugün bir kez daha kamu adına hareket eden savcıları, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün gözaltında kaybedilmesiyle ilgili olarak adil, tarafsız ve etkin bir soruşturma başlatmak için göreve çağırıyoruz. Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 37 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz!”

'ANNELERİN VE AİLELERİN BU ARAYIŞI SONUNA KADAR DEVAM EDECEKTİR'

Basın açıklamasının ardından gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman’ın ağabeyi Feyyaz Yaman sözü alarak şunları söyledi:

“Galatasaray Meydanı bizim ölenlerimizi sahiplenmemizin, bu konudaki tüm taleplerimizin cevapsız kalmasından, hukukun ve adaletin boşluğa düşmesinden sonra arayışlarımızı sembolik anlamda sürdürdüğümüz bir mekandı. Sembolik anlamda bile bir ölüm üzerinden hak, adalet arayışına imkan verilmeyen bir coğrafyadan konuşuyorum. 

Bizi; kardeşimi, sevdiklerimizi elimizden alarak eksik bıraktılar ama bu eksiklik kendi iç dünyamızın eksikliği değil sadece. Devletin eksikliği, aklın eksikliği, kanunun eksikliği… Eğer bu coğrafyada, ölenler üzerinden, yaşam üzerinden bir hak savunulabilecekse, biz bunu sonuna kadar sürdüreceğiz. Çünkü bu hak cevapsız kaldığı sürece bu toplumda adalet de cevapsız, düşünce de cevapsızdır ama kutsallık da cevapsızdır. 

Galatasaray Meydanı’nda ölenlerimizin mezarlarını temsil eden alanın, bugün barikatlarla çevrilmiş olan boşluğu neyle kapatılmaya çalışırsa çalışılsın, annelerin ve ailelerin bu arayışı sonuna kadar devam edecektir ve burada olacaktır!”

Cumartesi Anneleri, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü nedeniyle her hafta seslerini kamuoyuna duyuran basın emekçilerine karanfillerini verdi.

NE OLMUŞTU?

22 yaşındaki Hüsamettin Yaman İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisiydi. Pankart taşımak suçlamasıyla 15 gün kadar cezaevinde kaldı ve 6 Eylül 1990 tarihinde tahliye oldu. 21 yaşındaki Mehmet Soner Gül, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiydi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrenci Derneği üyesiydi. Bu nedenle gözaltına alındı, ağır işkence gördü ve ölümle tehdit edildi. İçişleri Bakanlığı’nın iddiasına göre 10 Mart 1991 tarihinde Malatya’da yakalanan A.N. isimli şahsın sorgudaki ifadesinde ismi geçtiği için polis tarafından aranıyordu.