Cumartesi Anneleri 732. haftada Talat Türkoğlu'nun akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri 732. haftada Talat Türkoğlu'nun akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri 732. buluşmasında gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu’nun akıbetini sordu

Fotoğraflar: Ersan Kınık

İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 700. haftadan bu yana Galatasaray Meydanı'ndaki oturma eylemleri engellenen Cumartesi Anneleri 732. haftada İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Cumartesi Anneleri 732. buluşmasında gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu’nun akıbetini sordu. Eylemde konuşan Türkoğlu’nun ablası Münübe Türkoğlu, “Anamın ömrü Talat’ını bulmaya yetmedi. Ömürler geçti, yasımız bitmedi” dedi.

Bu haftaki eylemde 29 Mart 1996 tarihinde gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu’nun akıbeti soruldu. Bu haftaki basın metnini ise Cumartesi Anneleri'nden Sebla Arcan okudu.

33 haftadır kendilerine Galatasaray’ı kapatan hukuksuzluğa karşı adalet çağrısını yinelediklerini belirten Arcan, “732'nci haftamızda Ziynet Türkoğlu’nun devamcıları olarak 23 yıldır akıbeti gizlenen ve sorumluları cezasız bırakılan Talat Türkoğlu için buluştuk. Sosyalist kimliğiyle bilinen 45 yaşındaki Talat Türkoğlu İstanbul Avcılar'da yaşıyordu. Daha önce 4 kez gözaltına alınan Talat; yoğun işkence gördü ve yıllarca cezaevinde kaldı. Polis takibinde olan Talat Türkoğlu, 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için otobüsle İstanbul'dan Edirne’ye gitti. İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini eve vardığında kardeşlerine söyledi. Annesi ve kardeşleriyle birkaç gün geçirdikten sonra 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı” dedi.

‘CESEDİ MERİÇ NEHRİ’NE ATILDI’

Türkoğlu ailesinin tüm yetkili kurumlara başvuru yaptığını ama sonuç alamadığını dile getiren Arcan, ‘1997 yılında Talat Türkoğlu’nun eşkâl, kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntıları ile veren JİTEM mensubu Kasım Açık; Talat Türkoğlu’nun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını itiraf etti. Talat Türkoğlu'nun işkenceyle öldürülerek cesedinin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi. Olay yerinin krokisini çizdi. Olaya katılanların isimlerini verdi. Tüm bunları detaylı bir biçimde yazılı ve imzalı olarak beyan etti. Kasım Açık'ın ifadesi üzerine Türkoğlu ailesinin ek bir soruşturma yapılması için savcılığa yaptığı başvuruda etkin soruşturma yürütülmeyerek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi” diye belirtti.

‘14 HÜKÜMET DEĞİŞTİ, HİÇBİRİ HUKUKİ İRADE GÖSTERMEDİ'

Arcan, 1998 tarihinde davanın İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındığı ve 2005 yılında da Türkoğlu’nun kaybolmasına ilişkin şartlara yönelik yeterli ve etkili bir soruşturma yapmadığından ötürü Türkiye’yi mahkûm ettiği bilgisini verdi. Arcan devamla şunları söyledi: “AİHM'in Türkiye'yi mahkûm etmesinin ardından avukat Gülizar Tuncer, Edirne Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak AİHM’in verdiği mahkûmiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulundu. 14 Nisan 2016 tarihinde Edirne Savcılığı, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi. Aile adına davayı takip eden İHD avukatı Gülizar Tuncer, 18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Talat Türkoğlu'nun gözaltında kaybedilmesinden bu yana 14 hükümet değişti. Bu hükümetlerin hiçbiri ne Talat'a ne de diğer kayıplarımıza ulaşabileceğimiz hukuki ve siyasi bir irade göstermedi. 23 yıldır cezasız bırakılan Talat Türkoğlu dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak, sorumluların cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte bir yargılama yürütülebilmesi için Anayasa Mahkemesi’ni göreve çağırıyoruz.”

‘HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ’

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre yapılan açıklamanın ardından 1980 yılında gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, Galatasaray Meydanı’nda verdikleri mücadelenin devam edeceğini söyleyerek, “Bizi yönetenler bizi iki duvar arasına koydular. Biz memnun değiliz. Biz hakkımızı helal etmiyoruz. Şikayetimiz bundandır” dedi.

‘SORUMLULAR HESAP VERMELİ’

Daha sonra konuşan Türkoğlu ailesinin avukatı Gülizar Tuncer de, Talat Türkoğlu’nun 1990'lı yıllarda Kürt kentlerinde hayata geçirilen kirli politikalar sonucu kaybedildiğini vurgulayarak, yargının görevini yerine getirmeden dosyanın kapatıldığını ve AİHM’e yaptıkları başvurunun da zaman aşımıyla karşı karşıya kaldığını dile getirdi. Tuncer, “Kayıp yakınlarının yürüttüğü mücadele sadece mahkemelerle sınırlı bir mücadele değil. Sorumlular hesap vermeli ve vereceklerdir” dedi.

‘ANAMIN ÖMRÜ YETMEDİ TALAT’INI BULMAYA’

Ardından söz alan Talat Türkoğlu’nun ablası Münübe Türkoğlu ise, şunları ifade etti: “Bizim sevdiklerimiz güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedildi. Devlet kaybedilenlerinin akıbetini açığa çıkarmadı, kaybedenler yargılanmadı. Hukuk işletilmedi. Hiçbir güç kardeşimizin akıbetini sormak adına bizi susturamaz. Daha ne kadar bekleyeceğiz? Adalet sağlanıncaya kadar buradayız. Siz de gelin. Anamın ömrü yetmedi Talat’ını bulmaya ama ömürler geçti. Adalet kayıp yakınlarına gelmedi. Talat’ın yaşam hakkı gasp edildi. Yakınlarımızdan bir daha haber alamadık. Yasımız bitmedi. Talat Türkoğlu’nun toprak anayla buluşturmadıkça mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkeye adalet gelmeli.”

Eylem, konuşmalar ardından son buldu.