Cumartesi Anneleri 731. haftada Nazım Babaoğlu'nun akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri 731. haftada Nazım Babaoğlu'nun akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri 731. buluşmasında 25 yıl önce kaybedilen gazeteci Nazım Babaoğlu'nun akıbetini sordu.

İleri Haber

Fotoğraflar: Ersan Kınık

İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 700. haftadan bu yana Galatasaray Meydanı'ndaki oturma eylemleri engellenen Cumartesi Anneleri 731. haftada İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Cumartesi Anneleri 731. buluşmasında 25 yıl önce kaybedilen gazeteci Nazım Babaoğlu'nun akıbetini sordu. Yapılan basın açıklamasında gözaltında kaybedilen Nazım Babaoğlu'nun ailesinin mektubu okundu.

Foto: Ersan Kınık

Cumartesi Anneleri'nin okuduğu basın açıklaması şu şekilde: 

'32 HAFTADIR GALATASARAY'A ÇIKIŞIMIZ ENGELLENİYOR'

731 haftadır devletin yaşam hakkı ve işkence yasağının soruşturulması ve ceza adaletinin sağlanması yükümlülüğünü hatırlatıyoruz.
731 haftadır gözaltında kaybedilenlerin akıbetini açığa çıkartacak, faillerinden hesap soracak demokratik bir siyasi iradenin olmadığını söylüyoruz.
32 haftadır ağır insan hakları ihlallerinin mağdurları ve tanıkları olarak, anayasa ve uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerimiz iktidar tarafından ihlal edilerek Galatasaray’a çıkışımız engelleniyor. 

'BU HAFTA ÇEYREK ASIDIR AKIBETİ GİZLENEN VE SORUMLULARI CEZASIZ BIRAKILAN GAZETECİ NAZIM BABAOĞLU İÇİN BULUŞTUK'

Bu topraklarda hak ihlallerini kamuoyuna ulaştıran gazeteciler de yönetenler tarafından her zaman hedef olarak görüldü. Nazım Babaoğlu da 90'lı yıllarda hak ihlallerinin haberlerini yapan ve hedef haline getirilen gazetecilerden biriydi.
Bu hafta Makbule Babaoğlu'nun ısrarının devamcıları olarak, çeyrek asırdır akıbeti gizlenen ve sorumluları cezasız bırakılan gazeteci Nazım Babaoğlu için buluştuk.


Urfa'da yaşayan Nazım Babaoğlu hem üniversiteye hazırlanıyor hem de Özgür Gündem Gazetesi'nin Urfa Bürosu'nda çalışıyordu. Büro ağır baskı altındaydı. Ölüm tehditleri alan gazeteciler can güvenliklerinin sağlanması için Urfa Valisine ve emniyete başvurdu. Yetkililer hiçbir önlem almadı ve gazeteciler ölüme terk edildi. 1992 yılında Özgür Gündem'in Ceylanpınar muhabiri Hüseyin Deniz, 1993 yılında da Urfa Büro Şefi Kemal Kılıç uğradıkları silahlı saldırı sonucunda öldürüldü.

Foto: Ersan Kınık

'BUCAK AŞİRETİ'NİN URFA'YI CEHENNEME ÇEVİRDİĞİ GÜNLERDİ'

DYP Urfa Milletvekili Sedat Bucak’ın liderliğini yaptığı Bucak Aşireti'nin Urfa'yı cehenneme çevirdiği günlerdi. Ağır silahlara sahip “illegal gözaltı yetkisi” olan Bucak Aşireti; tecavüz, yargısız infaz ve gözaltında kaybetme gibi ağır insanlık suçlarını fütursuzca işledi. Bucak Aşireti’ne mensup korucuların tecavüz ettiği öğretmenlerle ilgili Urfa Büro’nun hazırladığı haber gazetenin manşetine taşınınca, çalışanlara yönelik tehditler daha da arttı.


12 Mart 1994 sabahı Anadolu Ajansı Muhabiri Murat Yoğunlu; Özgür Gündem Bürosu’nu telefonla arayarak "Çok önemli bir haber var, bir muhabiriniz mutlaka Siverek’e gelsin" dedi. Bu telefon üzerine Siverek’e giden Nazım Babaoğlu orada gözaltına alınarak Korucubaşı Sedat Bucak’ın evine götürüldü ve kaybedildi.


Murat Yoğunlu, Sedat Bucak'ın baskı ve tehdidi altında gazeteye telefon ettiğini söyledi. Nazım Babaoğlu’nu Bucak Aşireti korucularının arabaya bindirerek götürüldüğü ve Sedat Bucak'ın işkencehane olarak kullanılan evinde görüldüğü tanıklarca beyan edildi. 

Babaoğlu Ailesi’nin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı. 25 yıldır Nazım Babaoğlu dosyasında hukuk işletilmedi, etkin soruşturma yürütülmedi. 19 yaşındaki gazeteci Nazım Babaoğlu'nu kaybedenler cezasızlık zırhıyla korundu. Babaoğlu Ailesi Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruya halen bir cevap alamadı.

Makbule Babaoğlu, 4 yıl önce Galatasaray Meydanı’na gönderdiği mektubunda " Sadece oğlumun nereye gömüldüğünü bilsem bana yeter. Sadece onun kemiklerini bulmak bana yeter. Babası ondan bir haber alamadan öldü. Ben  sağken oğlumun mezarını görmek istiyorum. Ben sağken bize bu acıları yaşatanlar hesap versin istiyorum." diyerek kamuoyuna seslenmişti. 

'NAZIM BABAOĞLU'NU ARAMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'

2017 Ağustosunda Nazım'a kavuşamadan aramızdan ayrılan Makbule Annemizin ısrarını sürdüreceğiz. Nazım Babaoğlu'nu aramaktan vazgeçmeyeceğiz.
Savcılık makamını Nazım Babaoğlu dosyasında çeyrek asırdır cezasız bırakılan dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak, sorumluların cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte bir soruşturma yürütülmesi için göreve çağırıyoruz.
Kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz!

Foto: Ersan Kınık

BABAOĞLU AİLESİNİN MEKTUBU

Nazım 44 yaşında! 
19 yaşında iken tuzak kurarak kaçırdılar Nazım’ı. 
Gazeteciydi. Gerçeklerin karartılmaya çalışıldığı bir dönemde o Özgür Gündem gazetesi Urfa muhabiri olarak, Urfa merkezden ve ilçelerinden sosyal, ekonomik ve siyasal hayata dair haberler geçiyordu gazetesine. Bir yandan da Nisan ayında yapılacak Üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Gazeteciliği sevmişti. Bunu bir meslek olarak benimsemiş ve buna göre bir okul seçecekti.  19 yaşında geleceğe dair umutları olan bir gençti. 
Gazetecilik için zor yıllardı 1994. Egemenlerin iktidar hırsı genç gazetecilerin bu idealleri gerçekleştirmesine engeldi. Öyle ki 1994 yılı en çok gazetecinin kaçırıldığı, katledildiği yıl olarak tarihimizde karar bir leke olarak yer aldı. 1994 yılı en çok faili belli karanlık cinayetlerin işlendiği yıl oldu. 
Nazım böyle bir yılda kaçırıldı. Günlerce kaçıranların elinde bir rehin olarak kaldı. Sonra da akıbeti belli olmayacak şekilde katledildi. 
Nazım’ın ailesi, arkadaşları ve gazete yöneticileri Nazım’ı bulmak için çalmadık kapı bırakmadılar. Yetkili herkes Nazım’ın akıbetinin ortaya çıkarılmaması için el birliği sözbirliği etmişlerdi. Emir büyük yerdendi!
Aradan 25 yıl geçti. Çeyrek asır! 
Bu süre içinde birçok yeni delil, yeni tanık ortaya çıktı. Ama kamu adına hareket eden hiçbir savcı, hiçbir adli merci yetkilisi bu yeni delillerden hareketle Nazım’ın akıbetini ortaya çıkartacak bir girişimde bulunmadı.
Çok iyi biliyoruz ki, her açığa çıkarılmayan bir faili belli cinayet yeni yeni siyasal cinayetlerin teşvik belgesi oldu. 25 yıl içinde bu gerçek defalarca kendini gösterdi. Bu durum; tüm topluma, tüm insanlara ve insanlığa yönelik tehdit durumu idi. Bu gerçeği Cumartesi anneleri, insanları olarak başta Galatasaray meydanında ve bir çok kent meydanında haykırmaya çalıştık. Bu gerçeğe dikkat çekmeye çalıştık. Artık öyle bir aşamaya geldik ki bizim mücadelemiz, kaçırılıp katledilen kendi kardeşlerimizin, babamızın, çocuklarımızın akıbetini ortaya çıkarmaktan ziyade tüm insanlarımıza ve insanlığa karşı bu suç mekanizmasını teşhir etmeye ve onu durdurmak için bir çığlığa dönmüştür.   
Nazım’ı kaçıranlar toplumu demokrasiden, hukuktan, adaletten uzaklaştırmak için, kendi yalanlarını tek elden ve tek ses olarak bağırmak için kaçırdılar ve katlettiler. Çeyrek yüzyıllık acı bize şunu öğretmiştir: Demokrasi gelişmeden, tüm insanlar, toplumlar birey olmaktan ve toplum olmaktan doğan haklarını elde etmeden kayıpların akıbetinin de ortaya çıkarılmayacaktır. Her hafta bu gerçeği hatırlatmak, bu gerçeği insanlığın gündeminde tutmak bu mücadelenin de bir parçasıdır. 
Nazım 44 yaşında. Ama kaçırıldığı andaki gibi genç ve idealleri olan bir genç olarak yüreğimizde ve zihnimizde, halkımızın özgürlük ve demokrasi mücadelesinde, sonsuza dek var olacaktır.  
Onu kaçırıp katledenler, kendi karanlık sistemleri ile birlikte bir gün açığa çıkarılacak ve yargılanacaklar umudu ile siz değerli annelerimizi, Cumartesi insanlarını saygıyla selamlıyoruz. 
Nazım Babaoğlu Ailesi        
12 Mart 2019