Cumartesi Anneleri 717. haftada seslendi: Bizi değil kaybedenleri yakalayın!

Cumartesi Anneleri 717. haftada seslendi: Bizi değil kaybedenleri yakalayın!

Gözaltında ya da kaçırılarak yakınları kaybedilen aileler 717 haftadır adalet arıyor. Cumartesi Anneleri'nin bu haftaki eyleminde 24 yıl önce kaybedilen İsmail Bahçeci soruldu.

700. haftadan itibaren Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmaları engellenen Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 717. haftasında 1994 yılında kaybedilen İsmail Bahçeci için adalet aradı. İnsan Hakları Derneği (İHD) binası önünde açıklama yapan kayıp yakınları, "Bizi değil kaybedenleri yakalayın, Mehmet Ağar'ı yargılayın" diye seslendi.

‘MÜCADELEMİZİ ENGELLEME GİRİŞİMİNDEN VAZGEÇİN!’

Cumartesi Anneleri'nden Maside Ocak’ın okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Devletin tüm eylemlerini insan haklarına dayalı bir hukuka uygun olarak gerçekleştirmesini sağlama görevinizi yerine getirin. Taleplerimizi demokratik yollardan ifade etme mekânımız olan Galatasaray'ı bize yasaklayarak, kayıplarımızı arama ve adalete ulaşma mücadelemizi engelleme girişiminizden vazgeçin!

Acımıza saygılı olun; bizi mezarsız, sevdiklerimizi kaybedenleri cezasız bırakarak acımızı derinleştirmekten vazgeçin! Kayıplarımızın akıbetini açığa çıkartacak ve suçluların yargılanarak cezalandırılmalarını sağlayacak adalet sürecini sağlama sorumluluğunuzu üstlenin.

Bugüne kadar sürdürdüğünüz inkar ve cezasızlık politikaları için kayıp ailelerinden ve toplumdan devlet adına özür dileyin!

Bizler insan onuruna bağlılığımızın gereği olarak herkesin susturulmak istendiği koşullarda 'Ben susmayacağım' deme sorumluluğunu üstleniyor; hukukun nihai amacı olan adaleti talep etme ve bunun için mücadele etme ısrarımızı sürdürüyoruz."

‘BENİ ZATEN ÖLDÜRMÜŞSÜN, NİYE TUTUYORSUN?’

Ocak’ın ardından söz alan, İsmail Bahçeçi'nin kardeşi Umut Bahçeci ise şunları söyledi:

"Bizim çemberimiz daraldıkça biz daha da çoğalırız. Her Cumartesi saat 12:00'de bizim derdimiz ne ki o taşlara oturalım?

Sonra da diyorlar ki ‘orada terör örgütleri varmış, şunlar konuşuyormuş.’ Bizim 700 hafta boyunca ya benim gibi kayıp ailesi olan kişiler, ya kayıp avukatları ya da bize destek veren milletvekilleri konuşuyor. Bir tane ıslık, alkış, slogan duyamazsınız.

Siz bizi değil bizim ağabeylerimizi kaybedenleri tutun. Gidin ağabeyimin katili Mehmet Ağar'ı tutun, yargıya teslim edin. Beni zaten öldürmüşsün, niye tutuyorsun beni?

Bu kaybetmek, bu katletmek, bu faili meçhuller nedir? Biz bunların peşindeyiz. Bir daha başka bir annenin ağlamaması için buradayız. Biz zaten yandık.

24 yıldır ağabeyimsizim. Ağabeyimin katili 24 yıldır dışarıda elini kolunu sallayarak geziyor, oğlu AKP'den milletvekili adayı oluyor. Benim ağabeyim ise kim bilir hangi toprağın altında. Bunların peşine düşün, bizim değil."

‘EMİNE HANIM, SEN HİÇ OKÇU BİLAL’İ KAYBETTİN Mİ?’

Eylemde Bahçeci'nin ardından İzmir'de 1995 yılında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız konuştu.

"Oradan buradan katil aramayın. Onlarda sizden çok var. Katil yargılamak istiyorsanız Tansu Çiller'i, Mehmet Ağar'ı yargılayın” diyen Yıldız, şöyle devam etti:

"Her yıl bize katliam yapılmış. Bunları söylüyoruz ama kendilerinden hiç utanmıyorlar. Bu kapı insan hakları kapısı. Burada insanlar kaybedilmiyor.

Acım, öfkem çok dolu. Ben bir anayım ve siz benim analık hakkımı elimden aldınız. TOMA'nızla jopunuzla kendinizi güçlü sanıyorsunuz. Benim gücümün yanında sizinki bir hiç. Çünkü burada yürek var.

Beni küçük görebilirsiniz ama bu küçük yürek harman kadar büyüktür. Ben 'Oğlum git adalete teslim ol, varsa bir cezan çekersin' düşüncesiyle oğlumu bu zalimlere götürdüm. Bu vicdan azabıyla nasıl yaşadığımı biliyor musunuz?

Emine hanım, sen hiç okçu Bilal'i kaybettin mi? Etmedin, o saraylarda sen saraylarda. Biz de sokaklardayız. Buradaki insanlara saygınız yoksa yasalara saygılı olun. Kimse Hanife Yıldız'ı susturamaz. Polisinizi çekin buradan.”

İSMAİL BAHÇECİ NASIL KAYBEDİLDİ?

Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi olan İsmail Bahçeci aynı zamanda Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkence gördü. 1993 yılından itibaren de polis tarafından aranmaya başlandı.

Bu nedenle Bahçeci Ailesinin Avcılar’daki evi sık sık polis tarafından basılıyordu. 24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci Ailesi’ni telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, İsmail’in siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındığı haberini verdi.

Baba Şehmus Bahçeci hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğüne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkar edildi. 24 Aralık’tan sonra Bahçeci Ailesi’nin evine bir daha polis baskını yapılmadı.

Fatma ve Şehmus Bahçeci devletin her kademesinde oğullarını aradı. Ancak bugüne kadar İsmail Bahçeci’nin akıbeti ve nerede olduğu konusunda etkin bir soruşturma yapılmadı. Onu kaybedenlere suçlarını gizleme ve sorumluluktan kaçma imkanı sağlandı.