CPS Otomotiv Tekstil'de ödenmeyen ücretler ve tazminat hakkı için işçilerin direnişi sürüyor!
CPS Otomotiv Tekstil’de ödenmeyen ücretleri ve tazminat hakları için direnişe geçen işçilerin mücadelesi sürüyor. DERİTEKS'ten konuya ilişkin yapılan açıklamada, patronlara bir çağrı yapılarak "İşçileri daha fazla mağdur etmemeye işçilerin alacaklarını ödenmesi için ciddi adımlar atarak bir ödeme planı sunmaya davet ediyoruz" denildi.
25-03-2021 13:33

İleri Haber
Tuzla’da faaliyet gösteren CPS Otomotiv Tekstil’de patronların kendi aralarındaki anlaşmazlıklar ve girdikleri borç sarmalı nedeniyle işçilere ücretlerinin bir kısmı ve tazminatları verilmedi. İşçiler haklarını alabilmek için 32 gündür direniyor.
İstanbul Tuzla Serbest Bölgede yer alan ve Türk İş’e bağlı Deri Dokuma ve Tekstil İşçileri Sendikası’nın (DERİTEKS) örgütlü olduğu CPS Otomotiv Tekstil firması borçluluğu nedeniyle alacaklıların makinelere el koymasına kadar giden süreçte fiilen üretim yapamaz duruma geldi. Fason üretimini gerçekleştirdiği ana müşterilerini de kaybeden CPS, ciddi bir borç sarmalına girerken işçileri de kaderine terk etti. Firma hissedarları arasındaki yıllardır süren anlaşmazlıkların büyümesi ve oluşabilecek sosyal krizlere karşı işçilere ilişkin hiçbir önlem almayışı sorunları giderek ağırlaştırdı.
160 kişinin çalıştığı firma kısa çalışma ve ücretsiz izin uygulamasına gitti. İşçiler içerideki ücretlerinin bir kısmını alamazken, firmanın kapanma riski karşısında kıdem ve ihbar tazminatlarının güvence altına alınması için 32 gün önce direnişe başladı.
İŞÇİLERİN DİRENİŞİ SÜRÜYOR
Yapılan görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması ve patronların, işçi temsilcilerinin de katıldığı toplantılarda kendi getirdikleri sözleri tutmaması nedeniyle hakları için mücadele etmeye devam eden işçiler, eylemlerini işverenin sahibi olduğu Gebze'deki CPS Pressform ve şirket ortaklarının ikamet ettiği adreslere taşıdı.
‘UYARILARIMIZ DİKKATE ALINMADI’
Sürece ilişkin DERİTEKS’ten yapılan açıklamada, “Alman otomobil firmalarından Volkswagen'e üretim gerçekleştiren CPS Otomobil firmasında aylar öncesinden sendikamızın yaptığı uyarılar dikkate alınmadı. Sendikamız işçilerin iş güvencesinin riske girebileceği endişesi ve tedarik zincirindeki işçilerin haklarının güvence altına alacak sorumlu bir davranışta bulunması çağrısına rağmen Volkswagen CPS de bugüne kadar sadece olan bitenleri izlemekle yetindi. Volkswagen ve sendikamız arasında yapılan görüşmeler, işçileri koruyacak bir plan ve perspektif sunulması için devam ediyor” denildi.
‘İŞÇİLERİN YARISI COVİD OLDU, ÜRETİM DURMADI’
İş yerinde uzun bir dönem muhatap bulunamamasına rağmen oluşan yönetimsel boşlukta, yetersiz hijyen koşulları nedeniyle fabrikada çalışanların yarısının yeni tip koronavirüse (Covid-19) yakalandığı belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Tüm bunlara rağmen üretimi aksatmaksızın işçiler çalışmaya devam etti. İşçiler en zor koşullarda pandemi öncesinden beri başlayan ve bir yıldan daha fazladır kısa çalışma uygulamaları nedeniyle gelir kaybı yaşamaya devam etti. Tüm bunlar yaşanırken fabrikanın kötüye gidişatının devam etmesi işçileri de karamsar bir tabloya itti.
Buradan CPS Tekstil işverenlerini, işçileri daha fazla mağdur etmemeye işçilerin alacaklarını ödenmesi için ciddi adımlar atarak bir ödeme planı sunmaya davet ediyoruz.”
İLGİLİ HABERLER
Fabrikalarda vaka sayısı bir ayda 17 kat arttı!
Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre; "Covid-19 metal fabrikalarında yeniden yükselişe geçti. Vaka sayısı her hafta ikiye katlıyor. Bir ayda vaka sayısı 17 kat arttı."
19-04-2021 20:25

Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM), temsilciliklerden derlediği ve metal işkolunda 100 civarı fabrikanın bilgisinin yer aldığı bu verileri paylaştı.
Ağustos ayının son haftasından bu yana, düzenli olarak haftalık Covid-19 vaka verilerini derleyen BİSAM’ın çalışmasına göre, sendikanın toplusözleşme yaptığı işyerlerinde çalışan 30 bin işçi içinde, aktif vaka sayısı 9-15 Kasım 2020 haftasında 771 vaka ile zirveye ulaşmıştı. Söz konusu sayı 1-7 Şubat 2021 tarihinde 12’ye kadar geriledi. Vaka sayısı 1-7 Mart 2021 haftasında 14 iken, bu sayı 8-14 Mart 2021 haftasında 3 kattan fazla artarak 41’e, 15-21 Mart 2021 haftasında bir önceki haftaya göre yüzde 50 artarak 63’e, 22-28 Mart 2021 haftasında bir önceki haftaya göre yaklaşık iki kat artarak 117’ye, 29 Mart-4 Nisan 2021 haftasında yaklaşık iki kat artarak 238’e yükseldi. Buna göre söz konusu fabrikalarda bugüne kadar görülen aktif vaka sayısı en az 4.413.
Açıklamaya göre, “Kimi işyerlerinde COVID 19’a birden fazla yakalanan işçilerin olduğu görülüyor.”
“Metal işkolunda çalışan işçiler arasında aktif vaka sayılarının hızla arttığı görülmektedir. Bir ayda aktif vaka sayısı 17 kat artmıştır” denilen açıklamada, “Söz konusu sayıların katlanarak gittiği görülmektedir. Bu eğilim devam ettiği taktirde 2 hafta içinde yeni bir zirve kaçınılmazdır” ifadeleri kullanıldı.
Aktif vaka sayılarının yaklaşık yüzde 45’inin Gebze bölgesinde olduğu belirtilirken “Sendika üye sayısının da yoğun olduğu Gebze bölgesi için bu veriler endişe vericidir” denildi.
Sinbo direnişçilerine polis saldırısı: İşçiler ve gazeteciler gözaltına alındı
Valiliğin 1 Mayıs'ta eylem yasağına karşı Sinbo fabrikası önünde direniş çadırı kurmak isteyen işçiler ve haber takibindeki muhabirler gözaltına alındı.
19-04-2021 19:25

Önce ücretsiz izin dayatmasına ardından ise Kod-29'la işten çıkarılmalarına karşı direnişe başlayan Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) üyesi Sinbo işçileri "1 Mayıs'ta valiliğin keyfi eylem yasağını tanımıyoruz" diyerek Sinbo fabrikası önünde direniş çadırı kurmak istedi. Polisin saldırısı sonucu aralarında muhabirlerin de olduğu birçok kişi gözaltına alındı.
Gözaltına alınanlar arasında Sinbo direnişçisi Dilbent Türker ve TOMİS İstanbul Temsilcisi Onur Eyidoğan'un yanı sıra Özgür Gelecek muhabiri Taylan Öztaş, Mücadele Birliği muhabiri Serpil Ünal ve Kızıl Bayrak muhabiri Kardelen Yoğungan'ın da bulunduğu öğrenildi.
DİRENİŞÇİLER VE 2 GAZETECİ SERBEST BIRAKILDI
Direnişteki 3 Sinbo işçisi ile birlikte gazeteciler Kardelen Yoğungan ve Taylan Öztaş da serbest bırakıldı. Gazeteci Serpil Ünal ise halen gözaltında.
TİP'ten direnişteki Adkotürk işçilerine dayanışma ziyareti
Ziyarette işçiler, sendikal baskılar ve Kod29 ile işten çıkarmalar sona erene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söylerken, TİP üyeleri ise direnişlerinde işçilerle dayanışma içinde olduklarını belirtti.
19-04-2021 17:21

İleri Haber
TİP Tekirdağ ilçe örgütleri, sendikalı oldukları için Kod29 ile işten çıkarılan direnişteki Adkotürk işçilerini ziyaret etti. Ziyarette işçilere dayanışma mesajı iletildi.
Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesindeki Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) bulunan Adkotürk makarna fabrikasında Türkiye Gıda ve Yardımcı İşçileri Sendikası’na (Tek Gıda İş) üye olan işçiler tehdit ve baskıyla sendikadan istifaya zorlandı. İstifayı kabul etmeyen işçiler Kod29 ile işten çıkarıldı.
Bunun üzerine işçiler 15 Nisan Perşembe günü fabrikanın önünde direniş başlattı. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Saray, Çerkezköy ve Kapaklı örgütü temsilcileri bugün işçilere bir dayanışma ziyaretinde bulundu. İşçiler, sendikal baskılar ve Kod29 ile işten çıkarmalar sona erene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söylerken, TİP üyeleri ise direnişlerinde işçilerle dayanışma içinde olduklarını belirtti.
Uçankuş TV'de neler oluyor? Ayrıntılara İleri Haber ulaştı...
Uçankuş TV'de son dönemde yaşanan sürecin ayrıntılarına İleri Haber ulaştı. Patron Can Tanrıyar'ın kirli oyunlarının gölgesinde kanal çalışanları ağır bir hak gaspıyla karşı karşıya...
18-04-2021 03:08

Tugay Candan - @TugayCandann
Mail: tugaycandan@ilerihaber.org
Son günlerde kapanacağı ve çok sayıda çalışanın işsiz kalacağı konuşulan Uçankuş TV’de, patron Can Tanrıyar’ın haklarını isteyen işçiler tarafından darp edildiği öne sürülmüştü. Darp olayının altından Tanrıyar’ın kanaldaki ortağına karşı yaptığı usulsüzlükler çıkarken, içeriden aldığımız bilgiler, kanal çalışanlarının Tanrıyar’ın kirli oyunlarının gölgesinde hak gaspıyla karşı karşıya olduğunu gösterdi.
Uçankuş TV’de son dönemde kanalın kapanacağı ve 130 çalışanın işsiz kalacağı öne sürülmüş, patron Can Tanrıyar’ın da bir süre ortadan kaybolduğu iddia edilmişti. Dün (17 Nisan) akşam saatlerinde ise patron Can Tanrıyar’ın kanala gelen ve haklarını talep eden çalışanlara saldırdığı, bunun üzerine çalışanlar tarafından darp edildiği iddiası da ortaya atılmıştı.
UÇANKUŞ TV’DE NE OLDU?
İleri Haber, Uçankuş TV’deki sürecin ayrıntılarına ulaştı. İçeriden aldığımız bilgilere göre, Uçankuş TV’nin Can Tanrıyar dışındaki diğer ortağı inşaat patronu Metin Güneş, kanalın finansörlüğünü yürütüyordu. Bu ortaklıktan yaklaşık 1 yıl kadar kanal çalışanlarının dahi haberi olmadı. Bir süre sonra Güneş tarafı kanalın gelir-gider tablosunu incelemek istedi. Yapılan incelemede Can Tanrıyar’ın birçok maddi usulsüzlüğü ortaya çıktı. Çalışanlar da Güneş’in ortaklığını bu süreçte öğrendi.
ÇALIŞANLARA ŞUBAT AYINDAN İTİBAREN ÖDEME YAPILMADI
İncelemelerin ardından Can Tanrıyar, karantina bahanesi ile bir süre ortalıkta görünmedi. Şubat ayından itibaren de çalışanlara hiçbir ödeme yapılmadı. Kanal, bir süre fiilen sahipsiz kaldı. Tanrıyar’dan alacaklarını isteyen ve bir kısmı sigortasız olan çalışanlar, “Gidin Metin Güneş’ten isteyin” cevabıyla karşılaştı. Bunun üzerine çalışanlar, hakları için hukuki girişimlere başladı.
HAK ARAYAN ÇALIŞANLAR ÜCRETSİZ İZNE ÇIKARILDI
Bir süre sonra yeniden kanala gelen Tanrıyar, hukuki girişimleri başlatan yaklaşık 80 çalışanı yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınını bahane ederek 17 Mayıs’a kadar ücretsiz izne çıkardı. Kanal ise kalan az sayıdaki çalışan ile yayınlarına devam etti. Tanrıyar’ın kanalı kapatmadan önce, son çare olarak bu süreçte yeni bir finansör bulma arayışında olduğu ve zaman kazanmak için ücretsiz izin uygulamasına gittiği yorumları yapıldı.
DARP İDDİALARI
Kanalda son dönemde Metin Güneş ile ilgili yapılan haberler de dikkat çekerken, dün akşam saatlerinde kanalın Maslak’taki yerleşkesinde Metin Güneş adına çalışan kişiler ve Can Tanrıyar arasında yapılan görüşmede anlaşmazlık yaşandığı ve bu anlaşmazlık üzerine çıkan tartışmada Can Tanrıyar’ın darp edildiği öğrenildi. Hakları gasp edilen ve ücretsiz izne çıkarılan bir çalışan, darp olayıyla kendilerinin kesinlikle bir alakası olmadığını, haklarını sadece hukuki yolla aradıklarını söyledi.
İşçi önderi Hasan Oğuz için Nurtepe'de eylem
Nurtepe-Güzeltepe Dayanışma Ağı, genç işçi önderi Hasan Oğuz ve iş cinayetinde yaşamını yitiren işçiler için eylem yaptı.
16-04-2021 20:08

İleri Haber
Koronavirüs sebebiyle yaşamını yitiren işçi önderi, Dev Yapı İş Avrupa Yakası Temsilcisi ve Nurtepe-Güzeltepe Dayanışma Ağı gönüllüsü Hasan Oğuz için Nurtepe Metro Meydanı’nda bir eylem düzenlendi.
Nurtepe-Güzeltepe Dayanışma Ağı üyeleri, yaşamını yitiren işçiler için saygı duruşuyla başladıkları eylemde yaptıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi:
Salgının birinci yılında en az 861 işçi Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. 2020 de en az 2 bin 427 işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Salgının son bir yılı olan bu sayılara her gün yeni ölümler ekleniyor.
Dayanışma ağı gönüllümüz, Dev yapı-iş Avrupa yakası temsilcisi, genç işçi önderi olan Hasan Oğuz arkadaşımız, Geçtiğimiz yıl 7 Nisan’da Galataport inşaatında çalıştığı esnada kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Tüm belirtileri Covid-19’u gösteriyordu ve o yönde tedavi uygulandı.6 günlük yaşam mücadelesinin sonunda Hasan’ı kaybettik. O dönem ölüm oranlarını saklamak için Hasan’ın raporlarında ölüm sebebi olarak ‘bulaşıcı hastalık’ yazdılar. İşçi arkadaşımız iktidarın çarklar dönsün diyerek sermayeyi gözetmesi yüzünden yaşamını yitirdi.
İşçi ve emekçilerin canını, yaşamını hiçe sayan sermaye düzeni, bugün de koronavirüs salgını döneminde işçileri “Ya hastalık, ya açlık” cenderesinde sıkıştırıyor. İşçi sınıfı hastalığı haline gelen Covid-19’a rağmen milyonlarca işçi ve emekçi, gerekli tedbirler alınmadan işyerlerinde çalıştırılmaya devam ediyor. Zorunlu ve acil işler dışında tüm işlerin durdurulup, işçilerin ücretli izne çıkarılması gerekirken tam tersine işçi ve emekçiler salgın ile yüz yüze bırakılmış durumda. Yine salgın döneminde işyerlerinde işçilere işten atma, ücretsiz izin, esnek çalışma, yıllık izinlerin gaspı gibi birçok dayatma yapılıyor.
Pandemi ile beraber iktidar çalışanlara, Kısa Çalışma Ödeneği ve ücretsiz izin adı altında işsizlik fonundan sağladığı ‘sözüm ona’ destek ile işçileri günde 39 TL ile geçinmeye zorlarken, işverenlere 16,7 milyar lira doğrudan teşvik ayırdı.
İktidarın Sermayaye sunduğu diğer bir teşvik ise tam bir işçi kıyımıdır. Kamuoyunda Kod -29 olarak bilinen "ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller" maddesini içeren yasa ile bugüne kadar 170 bin işçi işverenin keyfine bağlı olarak işten atılmıştır. Kod 29 ile salt işverenin beyanı yeterli görülmüş, işverene somut ispat veya kanıt sunma zorunluluğu getirmemiştir. Üstelik Kod 29 ile işten çıkarılan emekçilerin kıdem tazminatı ve işsizlik maaşı gibi hakları da gasp edilmektedir.
Bunlarla beraber tam bir güvencesizliği dayatan sermaye düzeni, 2020-2021 yıllları arasında en az 210 işçi ve emekçinin intihar etmesine sebep olmuştur. 210 kişinin yaklaşık 130’u ise hiçbir güvencesi olmadan ölüme terk edilen müzisyenlerdir. Bu intiharların sorumlusu pandemi dönemi yaptığı yanlış politikalarla halkı daha da yoksulluğa sürükleyip her daim sermayenin çıkarını düşünen ve gözeten iktidarın ta kendisidir!
Diğer taraftan yine Covid-19 ile beraber Dünya’da ve Türkiye’de dolar milyarderleri servetlerine servet katarken, Türkiye’deki dolar milyarderlerinin serveti, son 1 yılda neredeyse iki katına yükselmiştir.
İş ve İstihdam kayıplarının neredeyse %35’lere ulaştığı Pandemi koşullarında yoksulluk ve yoksunluk durumları daha da katlanılamaz ve kısa vadede de geri dönülemez noktalara gelmiş bulunmaktadır. İktidar açısından ise bu sorunlara yönelik baskı ve şiddet sarmalı arttıkça artmış, bu durum bütün çalışanları, emeklileri, kadınları ve gençleri derin bir yoksulluğun içine sürüklemiştir.
Kriz süreci, elbette ki sınıf mücadelesi açısından da başkaca yeni dinamik ve imkanları gündeme getirmektedir. Bu yeni dinamik ve imkanları işçi sınıfının birleşik mücadelesine çevirmek ve siyasallaşmış bir işçi hareketi yaratmak; bu amaçla da tabandan, işyerlerinden ve yerellerden başlayarak işçi sınıfının öncülüğünü yapacağı en geniş demokrasi cephesini kurmak ve güçlendirmek Hasan ve iş cinayetinde yitirdiğimiz bütün işçilere buradan sözümüz olsun!
Kayı İnşaat'ın konkordato süreci uzatıldı, adliye önünde fotoğraf çektirmek isteyen işçilere polis saldırdı!
Kartal Adliyesi’ne bir basın açıklaması yapmak isteyen işçiler, polis tarafından valilik kararı gerekçe göstererek engelleme girişimine maruz kaldı. Duruşmanın ardından ise fotoğraf çektirmek isteyen işçilere polis saldırdı.
16-04-2021 19:30

İleri Haber
Kayı İnşaat işçileri Kartal Adliyesi'nde konkordato davası öncesinde açıklama yapmak istedi. Polis, valilik kararını gerekçe göstererek açıklamayı engelleme girişiminde bulundu. Çabalara rağmen işçiler basın açıklamasını yaparken, açıklamada “Biz artık söz istemiyoruz, somut adım istiyoruz. Bankalar bir adım geriye çekilecek. Karar ne olursa olsun, biz haklarımızın peşinde olacağız” denildi. Duruşmada konkodato sürecinin uzatılmasına karar verildi. Duruşma sonrası adliye önünde fotoğraf çektirmek isteyen işçilere polis saldırdı.
Kayı İnşaat'ın Cezayir'deki Bechar Askeri Hastane, Cite Financiere, Oran Askeri Konaklama ve Ouargla Askeri Hastane şantiyelerinde çalışan işçilerin 2 yıllık maaşlarının ödenmediği ortaya çıkmıştı. Patron Coşkun Yılmaz’ın işçileri bir yıldır oyaladığı, işçilerin 28 Aralık 2019’da maaşlarını alamadıkları için Cezayir’de grev yaptığı, dava açtığı, yüzlerce kez patronlarla görüştüğü ancak buna rağmen verilen tek cevabın, “Bekleyin” olduğu ifade edilmişti.
İşçiler bunun üzerine İnşaat Emekçileri Sendikası (İnşaat-Sen) öncülüğünde Coşkun Yılmaz’ın ofisi önünde direnişe başlamış ve haklarının ödenmesini talep etmişti. İşçilerin direnişi üzerine şirket konkordato ilan etmek zorunda kalmıştı. Bu arada patron Coşkun Yılmaz'ın sermayesini Antep Şehir Hastanesi hisselerine yatırdığı ortaya çıkmıştı.
BAKANLIK SÖZ VERMİŞTİ
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Coşkun Yılmaz'ın Antep Şehir Hastanesi hisseleri üzerinden Kayı İnşaat işçilerinin hak edişlerini ödeyeceğini ve konuyu en üst düzeyde takip edeceklerinin sözünü vermişti.
MÜHLET BİTTİ, İŞÇİLERİN HAKLARI ÖDENMEDİ
Konkordato sürecinde beklenilen satışlar gerçekleşmeyince işçilerin hakları da ödenmedi. Bugün Kartal Adliyesi’nde görülecek dava ile konkordato süreci devam edecek ya da şirket iflasa gidecek.
İŞÇİLERİN EYLEMİNE ENGELLEME GİRİŞİMİ
İşçiler ise direnişi yeniden İstanbul’a taşıdı. Dün yapılan eylemin ardından bugün de dava öncesi Kartal Adliyesi’ne bir basın açıklaması yapmak isteyen işçiler, polis tarafından valilik kararı gerekçe göstererek engelleme girişimine maruz kaldı.
HDP Milletvekili Serpil Kemalbay, LİMTER-İŞ, ESP, Dostlu ve Dayanışma Derneği’nin de destek verdiği eylemde, girişimlere rağmen işçilerin açıklaması engellenemedi.
Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
Polis, pandemiyi bahane ederek açıklamamızı yapmamızı engellemeye çalıştı. Valilik kararına göre bir ay boyunca eylemler, basın açıklamaları yapılamayacakmış. İşçiler her sabah tıklım tıklım toplu ulaşım araçlarıyla işlerine gidiyorlar. Fabrikalarda, atölyelerde, şantiyelerde işçiler burun buruna çalışıyor. Bu kararlar bir tek işçiler haklarını ararken, biz fikirlerimizi açıklarken mi işliyor. Kayı inşaat işçileri, bu ülkenin emekçileri bu meydanlara çıkmadan önce; bu ülkenin valileri, yetkilileri, bakanları neredeydi? İşçiler alın terinin karşılığını bile alamıyor. Bunlara karşı hiçbir yasa yok. Valiliğin eylemleri, basın açıklamalarını yasaklama kararı tamamen keyfidir. Siz önce genelgenizde yazan maddelere uyun. Marketler 10:00’da açılacakmış. Hangi market buna uyuyor? A101 işçileri sabahın köründe, o mağazaları açmaya çağrılıyor. Bu A101, Şok Marketleri, İstanbul’da değil mi? Genelgelerinizin maddelerini önce işçilerin yararına uygulayacaksınız. Basın açıklamamız valilik kararı ile yasaklanmıştır diye bir işleyişi kabul etmiyoruz, bundan sonra da kabul etmeyeceğiz.
1 ay boyunca İstanbul’da eylemler yaptık. Haklarımızı alana kadar mücadele edeceğiz dedik. Şirket konkordato ilan etti. Bugün dava ile ya iflas kararı ya da konkordatoya devam kararı çıkacak. Ama biz sadece hukuk yolu ile bu sorunun çözülemeyeceğini biliyoruz. Çünkü hukuk, mala mülke ipotek koyan bankaları koruyor. Hukuk, diğer sermaye gruplarını koruyor. Kayı İnşaat patronu Coşkun Yılmaz, işçilerin hak edişlerini ödemeyip, gidip o paralarla Gaziantep Şehir Hastanesi’ne yatırım yaparken bu bakanlıklar neredeydi? Ticari faaliyetleri adım adım izliyorsunuz. İşçiler Cezayir’de iken grev yaparken de bunu gördünüz. Çözeceğiz dediniz, tek bir adım bile atmadınız. Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran Dışişleri komisyonunda söz verdi, bu tutanaklara geçti. Hem de geçtiğimiz Çarşamba günü heyetimizle yaptığımız görüşmede, bu sorunu çözeceklerinin sözünü verdi. Biz artık söz istemiyoruz, somut adım istiyoruz. Bankalar bir adım geriye çekilecek. Karar ne olursa olsun, biz haklarımızın peşinde olacağız.
‘İLK ÖNCE YASA YAPILMALIDIR’
Çözüm bellidir; bunun için yasa yapılmalıdır. İflasta da konkordatoda da ilk önce işçi alacakları ödenecek diyeceksiniz. İşçilerin alın terinin önüne hiçbir bankanın ipoteği konamaz. Siz bu yasayı çıkarmakla mükellefsiniz. Siz o yasayı, tüm işçi sınıfı için çıkaracaksınız. Şirketleri, bankaları, sermaye gruplarını koruma devri kapanacak. İşçiler emek veriyorsa, haklarını da son damlasına kadar alacaklar. Biz sonuna kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Kimse sanmasın ki, işçiler evlerine dönecekler, bir süre sonra da bu konu kapanacak.
KONKORDATOYA DEVAM, İŞÇİLERE SALDIRI
Konkordato davasında ise mahkeme, konkordatonun devam etmesine karar verdi. Duruşma sonrası işçilerin adliye önünde fotoğraf çekilmesini polis ‘savcının talimatı var’ diyerek engellemek istedi. "Karar nerede" diye soran işçi ve avukatlara polis saldırdı.
Kayı İnşaat'ın konkordato süreci uzatıldı, adliye önünde fotoğraf çektirmek isteyen işçilere polis saldırdı!
— İleri Haber (@ilerihaber) April 16, 2021