Tugay Candan - @TugayCandann

8 Temmuz 2018’de gerçekleşen Çorlu tren katliamının üzerinden 10 ayı aşkın bir süre geçti. 25 kişinin öldüğü, 300’den fazla kişinin de yaralandığı faciada tartışılmaz ihmaller söz konusu olurken, hukuksal süreç en başından bu güne kadar sorumluları gizlemek ve korumak üzerine işledi.

Son olarak mahkeme tarafından alt düzey 4 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) çalışanına dava açılırken, bu kadar ağır ihmallerin olduğu bir faciada ne TCDD üst düzey, ne de Ulaştırma Bakanlığı yetkililerine dava açılmadı. Mahkeme, kim olduğu bile açıklanmayan “üst düzey sorumlular” hakkında takipsizlik kararı verdi.

Mahkemenin bu kararı üzerine katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları ve yaralılar tarafından Çorlu Adliyesi önünde, “dosyadaki takipsizlik kararının kaldırılması” ile “tüm sorumluların yargılanması” talepleriyle adalet nöbeti başlatıldı. Hafta içi her gün adliye önünde nöbet tutan aileler, daha sonra aldıkları kararla tren hattı üzerindeki ilçelerde her cuma nöbetlerine devam edeceklerini açıkladı. İlk nöbet, geçen cuma (10 Mayıs) Uzunköprü’de tutuldu.

ANNESİZ İLK ANNELER GÜNÜ...

Faciada, Uzunköprülü Melek-Ekrem Tuna çifti de trende bulunanlar arasındaydı. Takla atan vagonun altında kalan Melek Tuna (55) yaşamını yitirirken, Ekrem Tuna ise yaralandı. İlk günden itibaren adalet nöbetinde yer alan Tuna çiftinin oğlu Erdem Tuna (55) ise bu Anneler Günü’nü, annesini kaybetmenin acısıyla geçirdi.

‘İNSANIN ANNESİNİN HAYATTA OLMASI PAHA BİÇİLEMEZ BİR SERVETMİŞ’

Annesi olmadan geçirdiği ilk Anneler Günü ile ilgili, “Ne diyeceğimi bilemiyorum” diyerek söze başlayan Tuna, çevresinde ve sosyal medyada herkesin Anneler Günü’nü kutladığını gördüğünü belirterek, şunları söyledi:

“Oysa benim için bu ilk annesiz Anneler Günü olduğu için bir anlam ifade etmiyor. İnsanın annesinin hayatta olması paha biçilemez bir servetmiş. Annemle geçmiş zamanlardaki anılarımızı ve o en son vagonda gördüğüm cansız bedenini düşünüyorum. Annem bizimle çok az kaldı sanki… Hiç vakit geçirememiş gibiyiz.”

‘BİZE BUNU YAŞATANLARIN ANNESİ YOK MU?’

Tuna, katliamın ardından ‘işleyen’ hukuki süreci ise “adaletsizlik” olarak tarif etti. “İnsan hayatının ne denli ucuz olduğu aşikar” diyen Tuna, şöyle devam etti:

“Bize bunu yaşatan TCDD, Ulaştırma Bakanlığı, üst düzey yönetici, bürokrat ve hatta cumhurbaşkanı acaba ölümsüz mü? Onların hiç mi annesi, babası, çocuğu, torunu yok? Ve savcılar, hakimler nasıl olur da ‘Koskoca Bakanı mı yargılayayım?’ diyebilme gücünü kendinde bulabilir? Sayın Erdoğan'ın bir lafıyla harekete geçen savcılar, anında her kim olursa olsun polis gönderip evinden aldırıyor. Ama Sayın Erdoğan'ın ağzından neden hiç Çorlu tren katliamı duyulmuyor?”

‘10 AYDIR ÖLÜYÜZ’

“Bugün bende buruk, bugün bende yara, bugün bende sıradan bir gün… Bugün hiç yaşamak istemeyeceğim bir gün.” diyen Tuna, devamında şunları ekledi:

Bugün öyle bir gün ki Allah kimseye, kimsenin anne, babasını, evladını saçma sapan sebepler bulunup öldürtülen, ciddi cezalar verilmesi gerekirken üstü örtülmeye ve unutturulmaya çalışılan, yasaklar getirilen, adaletin işini yapmadığı hatta adaletin hiçbir zaman yanında olmadığı böyle adına "kaza" deyip geçiştirilmeye çalışılan, devletin direkt sorumlu olduğu bir katliam yaşatmasın! Biz artık birer ölüyüz, 10 aydır ölüyüz...”

‘TEKİRDAĞ’IN GURURU’ AİLELERE VERDİĞİ SÖZÜ TUTMAMIŞ!

Öte yandan Tekirdağ’ın farklı yerlerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı ve Tekirdağ Milletvekili AKP’li Mustafa Şentop için, üzerinde “Tekirdağımızın gururu” yazan pankartlar asılmış durumda. Katliamın ardından muhalefet tarafından Meclis’e sunulan “Çorlu Tren Kazası Meclis Araştırma Komisyonu” önerisi ise Saray ittifakının vekilleri tarafından reddedilmiş ve Şentop, konuyla ilgili “Burada yapılmak istenen tren kazasındaki acıları ki milletimizin ortak acısıdır, bu acıları istismar etmektir”demişti.

Pankartları hatırlatarak, “Şentop sizinle hiç görüştü mü?” sorusunu yönelttiğimiz Tuna, bu konuda ise şunları söyledi:

“Zeliha abla (Bilgin) görüşmüştü. Sözde her şeyin istediğimiz gibi olacağı yönünde söz vermişti. Hepimiz ile görüşeceğini hatta Cumhurbaşkanı ile de görüştüreceğini söylemiş. O gün bugündür ses yok. Geldiğimiz nokta ise bu.”