Çorlu Tren Katliamı Aileleri ve avukatları duruşma günü yapılanları anlattı

Çorlu Tren Katliamı Aileleri ve avukatları duruşma günü yapılanları anlattı

Çorlu Tren Katliamı Aileleri ve avukatları 3 Temmuz'daki duruşmayla ilgili bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, duruşma öncesi ve esnasında yapılanlar anlatılırken, katliamın aydınlatılması için talepler sıralandı.

Çorlu tren katliamında yaşamını yitirenlerin aileleri ve avukatları, 3 Temmuz’da görülen ilk dava duruşması öncesi ve sonrasında yaşananlara ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Aileler ve avukatlar, Meclis Araştırma Komisyonu kurularak katliamın aydınlatılmasını ve sorumluların yargılanmasını istedi. 

Beyoğlu’nda bulunan İstanbul Barosu Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıya, faciada yaşamını yitiren yurttaşların aileleri ve İstanbul Barosu'ndan avukatlar katıldı.

‘DURUŞMA BAŞLAMADAN BİTTİ’

Ailelerin avukatlarından Mürsel Ünder, yaptığı açıklamada katliamın üzerinden 1 yıl geçtikten sonra yapılan yargılamanın ilk duruşmasının henüz başlamadan bittiğini ve mahkeme heyetinin dosyadan çekilme kararı verdiğini belirterek, “Çorlu’nun Sarılar Köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018 tarihinde yaşanan tren katliamında biri 6 aylık bebek olmak üzere 7’si çocuk 25 yurttaşımız yaşamını yitirmiş, en az 328 yurttaşımız ise yaralanmıştı. Bilinen ve alınmayan önlemler nedeniyle göz göre göre yaşanan bu kaza ancak katliam olarak tanımlanabilir” dedi. 

‘POLİS, AİLELERİ TACİZ ETTİ’

Ünder, duruşma öncesinde yaşananları şöyle anlattı: 

“Duruşma günü sabah erken saatlerde yakınlarını yitiren aileler, yaralılar ve yakınları ile duruşma için hazır olan baro başkanları, milletvekilleri ve ailelerin avukatları Orion AVM önünde toplanarak adliyeye bir yürüyüş yapmak ve kayıplarını anmak istemişler, ancak yürüyüş sırasında kolluk kuvvetleri tarafından sık sık yürüyüşe müdahale edilmiş, aileler kaldırımlara itilmek suretiyle sürekli taciz edilmişlerdir.

Adliye bahçesi girişinde ise kimlik kontrolü dayatması yapılmış, sonrasında katılımcılar herkesin geçtiği ana kapıdan değil, girişi dar bir başsavcılık giriş kapısından adliyeye tek tek X-ray cihazından geçirilmiş, akabinde üzerleri elle aranarak içeri alınmışlardır.

'POLİS KAFA ATTI'

Aileler, baro başkanları, milletvekilleri ve avukatların duruşmanın yapılacağı dava salonunun avlusuna dahi alınmadan klimaların kapatıldığı dar bir koridorda yaklaşık 1 saat bekletilmiş, burada da kimlik kontrolü dayatması yapılmış o sırada kimlik ibraz etmeyen sivil bir şahıs tarafından tüm katılımcılar kamera kaydına alınmış, kimlik sorulması ve çekim yapmaması konusunda uyarılması sonrasında ailelerden bir yurttaşa ‘kafa atmak’ suretiyle saldırıda bulunmuştur. Bu sivil şahısın olay yerinde hazır olan kolluk kuvvetleriyle diyaloğu onlarla birlikte olay yerinden ayrılması sebebiyle kendisinin kolluk görevlisi olması kuvvetle muhtemeldir.”

‘MÜŞTEKİ SAYISININ 350 OLDUĞU DOSYADA 135 KİŞİLİK SALONDA ISRAR EDİLDİ’

Ünder, haftalar öncesinden uygun duruşma salonu tahsis edilmesi konusunda yaptıkları girişimlere olumlu bir dönüş olmadığını belirterek, “Sadece müşteki sayısının bile 350 kişi olduğu dosyada 135 kişilik salonda ısrar edildi. Bu hukuk dışı bekletilmenin sonrasında katılımcılar önce duruşma salonu avlusuna alındı. Bir kısım katılımcı salona alındıktan sonra, ‘salon doldu’ gerekçesiyle duruşma salonunun kapıları kapatılarak kilitlenmiştir. İçeride bulunanların çıkışına dışarıda kalanlarında salona girişine izin verilmemiştir. Adil yargılamayı etkileme suçu işlenmiş, mağdur ailelerin adalete erişim hakkı ellerinden alınmıştır” diye konuştu.

‘POLİS, AİLELERE ‘ŞOV YAPMA’ DEDİ’

Olaylar sırasında ve sonrasında polisin, yakınlarını kaybeden ailelere “şov yapma” gibi söylemlerde bulunduğunu da belirten Ünder, “Görevliler duruşma salonuna silahlarıyla girmiş, aileleri salonun içinde dahi taciz etmekten geri durmamışlardır. Her düzeydeki resmi görevlinin engelleme, darp ve saldırılarına karşı duruşmanın başlaması için azami çaba harcayan aileler ve avukatlar olmuştur” ifadelerini kullandı.

’KATLİAMI KABUL ETMİYORUZ’

Tren yolunun üst ve alt yapısının teknolojik gereklere göre yapılmamasını ve uyarılara rağmen önlem alınmamasını, 25 canın açık bir katliama kurban gitmesini kabul etmediklerini kaydeden Ünder, “Yürütülmeyen soruşturmayı taraflı bilirkişi heyetince hazırlanan raporu sorumluların aklanmasını takipsizlik kararında dahi isimlerin gizlenmesini kabul etmiyoruz. Sorumlusu kamu görevlileri, bakan ve üst düzey bürokratlar olan bir cinayetin üstünün kapatılması için valilik bazı partiler bir kısım milletvekilleri hakim savcı bilirkişi ve onların sesi haber ajanslarınca gösterilen bu organize refleksi yaratılmaya çalışılan karartma manipülasyonu anlıyoruz ancak, izin vermeyeceğimizi belirtiyor, kabul etmiyoruz” dedi.

‘MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALI’

Ünder son olarak, “Takipsizlik kararı yönünden Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan başvuruda hukukun önü açılmalıdır" diyerek, Meclis Araştırma Komisyonunun kurularak katliamın aydınlatılmasını ve sorumluların yargılanmasını istedi. Ünder, "Devam eden yargılanmada tüm tarafların katılımlarına uygun bir duruşma salonu tahsis edilmeli, sorumluların tamamının tespitinin sağlanacağı bir şekilde etkili bir kovuşturma yürütülmelidir” dedi. (MA)