Çok üzgün olduğumuzda neden boğazımızda bir yumru hissederiz?
Çok üzgün olduğumuzda, ağlamaya yakın zamanlarda gözyaşıyla birlikte bir de boğazda yumru hissi yaşarız. Peki bu yumrunun sorumlusu kim?
22-07-2018 16:30

İnsan vücudunun psikolojik değişimlere fiziksel tepkiler verdiği bilinen bir gerçektir. Örneğin mutsuzluk anlarında fiziksel bir tepki olarak ağlama gelişirken çoğu zaman boğazda da bir yumru hissi yaşanır.
Boğazdaki bu yumruya sebep olan nedir sorusunun cevabı için öncelikle ağlama mekanizmasına bakmak gerekir. Ağlamanın nedeni tam olarak açıklanabilir olmasa da sosyal canlıların evrimleşmesinde sözsüz bir iletişim oluşturduğuna dair bulgular söz konusudur. Yani sosyal canlılar ağlama tepkisiyle çevrelerine duygusal hallerini ileterek bir yardım talep ettiklerini gösterirler.
Ağlama tepkisi gözyaşı olarak karşılığını bulsa da o sırada sinir sisteminde de çeşitli değişiklikler yaşanır.
BÜTÜN SUÇLU 'GLOTİS' Mİ?
Bilimfilinde yer alan bir makaleye göre, Otonom sinir sistemi (organların ve düz kasların çalışmasını düzenleyen sistem) ağlama durumu yaşanmadan önce vücudunuzun her yerine oksijen göndererek o anki durumunuzu belirler. Bütün kaslara oksijen yayılabilmesi içinse sinir sistemi glotisinize (nefes borusu ağzı) “mümkün olan en uzun süre boyunca açık kal” sinyalini gönderir.
Glotis, yemek ve havanın ayrı yollardan gitmesini ve birbirine karışmasını engellemek için gün boyu da her yutkunmada açılıp kapanan bir yapıdadır.
AĞLARKEN AÇIK KALMAYA ÇALIŞAN 'GLOTİS'
Fakat ağlıyorken ya da ağlamaya yakın bir andayken, glotisiniz açık kalmaya çalışır, ancak her yutkunmanızda da kapanmaya zorlanır. Boğazınızdaki kaslardaki bu gerilim karışıklığı da size boğazınızda bir yumru olduğu hissi verir.
Bu yumru hissi aslında globus sensation (gırtlakta sabit kütle hissi) olarak isimlendirilir ve stresli anlardaki herkeste görülür. Normalde, bu his sakinleştiğiniz anda yok olur ve glotisiniz fonksiyonel haline geri döner.
İLGİLİ HABERLER
Bitcoin şirketi, CEO'su ölünce hesaplarını 'dondurdu'
Kanada'nın en büyük Bitcoin borsası Quadriga'nın kurucusu ve CEO'sunun hayatını kaybetmesi üzerine, müşterilerin hesaplarına ulaşamadıkları öğrenildi.
05-02-2019 19:37

Quadriga CEO'su Gerald Cotten'ın Aralık ayında Hindistan'a yaptığı bir yolculuk sırasında Crohn hastalığına yakalanarak ölmesi üzerine, çoğu müşterinin hesaplarına erişim sağlayamadığı öğrenildi.
BBC'de yer alan habere göre, Nova Scotia Yüksek Mahkemesi'ne sunulan bir dilekçede, Cotten'ın ölümü üzerine şifreli bilgisayarı üzerinde çalışan eşinin ise herhangi bir sonuca ulaşamadığı belirtildi.
'HERHANGİ BİR SONUCA ULAŞAMADIM'
Cotten'ın eşi, konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Tekrar tekrar ve sıkı bir şekilde incelememe rağmen herhangi bir sonuca ulaşamadım" ifadelerini kullandı.
Mahkemeye sunulan belgeye göre ayrıca, şirketin dijital varlıklarının büyük çoğunluğunun bilgisayar korsanlarından korunmak amacıyla 'soğuk cüzdan' adı verilen çevrimdışı depolama aygıtlarında tutuluyor. Şirketin tahminlerine göre, erişilemeyen hesapların değeri yaklaşık 180 milyon Kanada doları (140 milyon dolar)
Devam eden süreç henüz belirsizliğini koruyor.
Beyindeki düşünceler artık duyulabilecek
Bilim insanları insan beynindeki düşüncelerin artık duyulabileceği yeni bir teknoloji geliştirdi. Bu teknolojinin birçok hasta ve engellinin konuşma sorununa yakın zamanda çözüm getirebileceği kaydediliyor.
31-01-2019 11:06

ABD’li bilim insanları, insan beynindeki fikirleri anlaşılır kelime ve cümlelere çevirmeyi başaran yeni bir teknoloji geliştirdi. Tasarlanan bu yeni sistem ile insan beynindeki düşünceler artık duyulabilecek.
Columbia Üniversitesi'nde nöromühendis bilim insanları ilk kez düşünceleri anlaşılabilir sesli konuşmaya dönüştürmeyi başardı. Beyinsel aktiviteleri gözlemleyen ve yapay zeka kullanan yeni bir teknolojik aygıt, beyin sinyallerinin daha önce hiç olmadığı kadar net bir şekilde kelime ve cümlelere çevrilmesini sağladı.
ÖNCELİK KONUŞMA KABİLİYETİNİ YİTİRENLERİN İLETİŞİM KURMASINI SAĞLAMAK
Öncelikli olarak konuşma kabiliyetini yitirmiş kişilerin yeniden iletişim kurmasını sağlamak amacıyla kullanılacak olan sistem bilgisayarla beynin daha pek çok farklı şekilde iletişim kurmasının da yolunu açmış oldu.
Scientific Reports'ta yayınlanan çalışmaya göre insanlar konuşmak istediği veya konuşmayı hayal ettiği zaman söyleyecekleri şeyler daha henüz söylemeden beyinde oldukça belirgin sinyaller oluşturmaya başlıyor. Benzer şekilde bir başkasını dinlerken veya dinlediğimizi hayal ederken de beynimizde yine tanımlanabilir sinyaller oluşuyor.
BİRÇOK HASTA VE ENGELLİNİN KONUŞMA SORUNUNA ÇÖZÜM GETİRİLEBİLİR
Euronews'tan Sertaç Aktan'ın haberine göre araştırma ekibi yapay zeka yazılımlarının da yardımıyla bu fark etmesi ve birbirinden ayrıştırması oldukça zor sinyalleri kaydetti ve detaylı şekilde kategorilendirerek hangilerinin sesli konuşma olarak dışarı aksettirilmesinin istendiğini, hangilerinin sadece düşüncede kalması istendiğini çözdü.
Çalışmada kullanılan teknolojinin Amazon Echo ve Apple'ın Siri asistanı ile benzer özellikler taşıdığı aktarılıyor. Nörolojik ağ yöntemini kullanan yazılımlar ile daha komplike sözcükler ve cümleler üzerinde çalışmaya başlayacak olan araştırma ekibinin yakın zamanda birçok hasta ve engellinin konuşma sorununa çözüm getirebileceği kaydediliyor.
Kanser ilacı yumurtlayan tavuk yetiştirildi!
İskoç bilim insanları, bazı kanser türleri ve eklem iltihaplanmalarıyla mücadelede kullanılabilecek ilaçlar yumurtlayabilen tavuklar üretti.
28-01-2019 11:07

İskoç bilim insanları, bazı kanser türleri ve eklem iltihaplanmalarıyla mücadelede kullanılabilecek ilaçlar yumurtlayabilen genetiğiyle oynanmış tavuklar üretti.
Uzmanların belirttiğine göre söz konusu ilaçların üretimi, ilaç şirketlerinin şu anda yaptıklarına kıyasla 10 ila 100 kat daha ucuz. Uzmanlar, tavukların yumurtlamasıyla ilaç üretimin ticari boyutlarda yapılabileceğine inanıyor.
Edinburgh'taki Roslin Teknolojileri'den Dr. Lissa Herron tavukların çiftliktekilere kıyasla, daha çok acı çekmediklerini veya "şımartılmadıklarını" söyledi. Herron "Çok büyük kümeslerde yaşıyorlar. Yüksek eğitimli teknisyenler tarafından günlük suları ve yemleri veriliyor ve çok rahat bir aşam sürüyorlar. Tavuklar sadece normal bir şekilde yumurtluyor. Sağlıklarını herhangi bir şekilde etkilemiyor. Sadece yumurtluyorlar." dedi.
Dr. Herron ve çalışma arkadaşları, normalde insanlarda proteini üreten insan genini, tavuğun DNA'sının yumurtasındaki beyazın üretiminde rol oynayan kısmına eklemeyi başardı.Yumurta kırıldıktan ve beyazı sarıdan ayrıldıktan sonra, yumurtanın beyazında yüksek miktarlarda protein olduğu görüldü.
BBC'nin haberine göre Biliminsanları daha önce genetiğiyle oynanmış keçiler, tavşanlar ve tavukları süt ve yumurtalarında tedavilerde kullanılabilecek proteinler üretebileceklerini göstermişti. Araştırmacılar yeni yaklaşımlarının öncekilere göre daha etkin olduğunu, daha çok üretim yapıldığını ve maliyetin daha düşük olduğunu vurguladılar.
'10 KAT DAHA DÜŞÜK BİR ÜRETİM MALİYETİ'
Herron "Bu tavuklarla üretim, ilaç fabrikalarına göre 10 ila 100 kat daha düşük maliyetli. Dolayısıyla, en az 10 kat daha düşük bir üretim maliyetinden bahsediyoruz." dedi. En büyük tasarruf, tavuk kümesleri yapmanın maliyetinin, fabrika üretimi ileri derecede steril odalar yapıp, işletmekten daha ucuz olmasından kaynaklanıyor.
İlaçlardan bir doz üretilmesi için üç tavuk yumurtası gerekiyor ve tavuklar yılda 300 yumurta üretebiliyor. Uzmanlar yeterli sayıda tavuk olursa, ticari miktarlarda ilaç üretilebileceğine inanıyor. İlaçların insanların tedavisinde kullanılabilmesi için yasal düzenlemeler gerekiyor ve bunun 10 ila 20 yıl sürebileceği kaydediliyor. Uzmanlar, tavukların hayvan sağlığı için de kullanılabileceğini umuyor.
Juno'dan Jüpiter'e dair yeni fotoğraf
Juno uzay aracı, Jüpiter'de gerçekleşen 2 mega fırtına görüntüledi. NASA'nın yayınladığı fotoğrafta "Büyük Kırmızı Leke" net bir şekilde gözlemlenebiliyor
27-01-2019 16:43

Juno uzay aracı, Jüpiter'in yörüngesinde dolanmaya başladığından bu yana, Dünya’ya büyüleyici fotoğraflar göndermeyi ihmal etmiyor. Uzay aracı bu sefer de Jüpiter’in iki devasa fırtınasını görüntüledi.
Fotoğraf, Juno’nun özel olarak tasarlanmış 'Junocam' isimli kamerasıyla 21 Aralık tarihinde çekildi. Uzay aracının Jüpiter bulutlarından yaklaşık 45 bin kilometre uzaklıkta bulunduğu sırada yakalanan görüntüde, gaz devinin en karakteristik özelliklerinden birisi olan Büyük Kırmızı Leke görülüyor. Büyük Kırmızı Leke’nin hemen yanında ise Oval BA isimli bir başka fırtına yer alıyor.
BÜYÜK KIRMIZI LEKE NEDİR?
Jüpiter’in ünlü kırmızı lekesi, tam 16.330 kilometrelik genişliğiyle (Dünya’dan 1.3 kat daha geniş) devasa bir yapıya sahip. Ancak Jüpiter’in ‘canavar’ fırtınası, gelecekte bu kadar büyük olmayacak. Zira Büyük Kırmızı Leke, her geçen yıl biraz daha küçülüyor.
Bilim insanları, Büyük Kırmızı Leke’nin 1800’lerde 50 bin kilometreden daha büyük bir genişliğe sahip olduğunu düşünüyorlar. Hızla küçülmeye devam eden kırmızı lekenin 20-30 yıl gibi kısa bir süre içerisinde tamamen görünmez bir hale geleceği tahmin ediliyor.
250 milyon yıl önceki döneme ait gagalı memeli keşfedildi
İki yüz elli milyon yıl önceye ait erken Triasik Dönem gagalı memeli türü keşfedildi. Ornitorenklerin atası olduğu söylenen tür, Çin’in şu anki sınırları içerisinde sığ sularda yaşadığı tahmin ediliyor.
27-01-2019 13:53

Yeni keşfedilen bir deniz sürüngeni, resmi adıyla Eretmorhipis carrolldongi, bundan 250 milyon yıl önce şimdi Çin’in olduğu yerdeki sığ denizleri yüzerek geçen ve avlarını gagasıyla değerek bulan bir canlı çeşidiydi.
Arkeogların yaptığı araştırmada, yaşayan en ilginç canlılardan birisi olan ördek gagalı ornitorenkin tarih öncesi devirlerde yaşamış olduğu belirtildi.
Eretmorhipis, yaklaşık 70 cm boyunda, uzun ve sert bir vücudu olan, küçük kafasında küçük gözleri olan, yüzmek ve kendini yönlendirmek için 4 yüzgeci olan bir canlı. Hayvanın sırt kısmında ise kemikten oluşmuş plakalar bulunuyor.
‘BİYOLOJİSİNİ DÜŞÜNDÜĞÜMDE KAFAM KARIŞIYOR’
Kaliforniya Üniversitesi’nden Profesör Ryosuke Motani, “Bu hayvan çok ilginç,. biyolojisini düşündüğüm zaman kafam karışıyor” ifadelerini kullandı.
Motani, “daha önce sadece belirli başlı fosilleri bulunduğu için kafası hakkında pek bir yorum yapılmayan Eretmorhipis carrolldongi için son bulunan iki fosil, hayvanın kafasında kıkırdaktan oluşmuş bir gaga olduğu ve bu gaganın ortasında modern ornitorenklerde olduğu gibi büyük bir boşluk bulunduğunu” söyledi.
Ornitorenklerdeki bu gaganın ortasındaki boşlukta reseptörler bulunduğunu ifade eden Motani, ”Bu reseptörler çamurlu akıntılarda dokunarak avlanma ve düşük ışık koşullarında avlanma gibi yetenekler veriyor.Triyasik dönemde, Çin’in bulunduğu bölgede karbonat bir platform üzerinde, bir metre derinliğinde yüzlerce kilometre boyunca uzanan sığ bir deniz vardı. Eretmorhipis fosilleri, karbonat platformunda oluşan deliklerde ve lagünlerde bulundu” dedi.
‘KÜÇÜK DENİZ CANLILARINI YİYOR OLABİLİR’
Arkeolojik Haber'de yer alan habere göre Motani, “Bu canlının o dönemde ne yediğine dair pek bir kanıt yok ama büyük ihtimalle karides, solucan gibi küçük deniz canlılarını yiyor olabilir” şeklinde konuştu.
Uzun ve kemikli yapısı bu hayvanın kötü bir yüzücü olduğunu belirten Motani, “Eretmorhipis'in belki günümüz şartlarında yaşaması pek mümkün olmayabilirdi fakat kendi döneminde pek fazla rakibi olmadığı için daha rahat bir yaşam sürüyordu” dedi.
Çin'de ilk kez genetiği değiştirilmiş primat klonlandı
Çin Bilimler Akademisi Nörobilim Enstitüsü'ndeki bilim insanları, genetiği değiştirilmiş primat klonlamayı başardılar.
25-01-2019 16:01

Çin Bilimler Akademisi'nden bilim insanları ilk kez genetiği değiştirilmiş bir primat klonladı.
Çalışmayı gerçekleştiren bilim insanlarına göre genetiği değiştirilmiş primatların klonlanması, tıbbi araştırmalar, testler ve depresyon gibi mental problemlerin çözümü için çok ciddi faydalar sağlayabilir. Bununla birlikte insan geninin değiştirilmesi ile ilgili tartışmaların olumsuz sonuçlanması ve Çin'in bebek genini değiştirmenin yasa dışı olduğunu ilan etmesi, çalışmaların yasa dışı sayılmasına neden olabilir.
Sputnik Türkiye'nin haberine göre bilim insanları, yeni doğan beş makakın, bir donör maymunun derisinden alınan fibroblasttan türetilen özel bir gene sahip olduğunu belirttiler. Daha da önemlisi söz konusu donör, CRISPR/Cas9 gen düzenleme teknolojisi kullanarak yeniden düzenlenmiş bir BMAL1 geni taşıyordu ve bu değiştirilmiş gen, klonlama ile birlikte yeni doğan beş makaka geçmiş durumda. Söz konusu gen, memelilerin bazı biyolojik unsurlar için geçerli bir protein üretmesine yarıyordu. Ancak değiştirilmiş gen nedeni ile donör maymun ve yeni doğan primatlar, bu proteini üretemiyor.