Cizre'ye girişi engellenen ambulans hakim karşısında

Cizre'ye girişi engellenen ambulans hakim karşısında

Cizre'de "sokağa çıkma yasağı" sırasında yaralılara müdahale etmek üzere ilçeye girmek isteyen doktorlar hakim karşısına çıktı.

Şırnak’ın Cizre ilçesindeki “sokağa çıkma yasağı” sırasında kentte bulunan yaralılara sağlık koridoru açmak isteyen 14 sağlık çalışanı hakkında, “örgüte üye olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla açılan davanın ilk duruşması görüldü. Duruşma 26 Aralık tarihine ertelendi.

Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, haklarında dava açılan 13 sağlık çalışanı hazır bulundu. Yargılanan Dr. Vahaç Alp ise, Diyarbakır Adliyesi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ve HDP’li vekil duruşmayı izledi.

'BU 'SUÇ'U İŞLEMEYE ANT İÇTİK'

İlk olarak savunma yapan Dr. İncilay Erdoğan, yasak sırasında yaşananlara değinerek, sağlık ihtiyacı isteyen insanlara yardım etmek için yola çıktıklarını söyledi. Sağlık çalışanlarının yaşamlarını yitirdiklerini ve ambulansın zamanında gitmemesi nedeniyle birçok yaralının yaşamını yitirdiğini hatırlatan Erdoğan, yasakta yaşamını yitiren sivil ve sağlık çalışanlarının isimlerini sıraladı.

Erdoğan, “Görevimizi yerine getirmek, sağlık hakkının yerine getirilmesi için yola çıktık. Cizre’de de ambulanslar vardı ancak yaralılara ulaşmaları engelleniyordu. Tüm amacımız o sağlık koridorunu açmak ve insanları sağlık kurumlarına iletmekti. Hastaları tedavi etmek suç ise, biz bu suçu Hipokrat’tan beri her zaman işliyoruz. Bundan sonra da sağlık ihtiyacı olanların yardımına koşmaya, dertlerine derman olmaya devam edeceğiz. Biz bu ‘suç’u işlemek için ant içtik ve işlemeye devam edeceğiz” dedi

'YİNE OLSA YİNE YAPARIZ'

SES Genel Kadın Sekreteri Selma Atabey de, sağlık koridoru amaçlarını başaramamanın üzüntüsünü yaşadıklarını belirtti. “Yaptığımız doğruydu ve yine olsa yine yaparız” vurgusunda bulunan Atabey, “Bugün kutlanması gereken bir şey iken, biz burada yargılanıyoruz” dedi.

'YAPTIKLARIMIZ DOĞRUYDU'

Dr. Çağla Demir savunmasında şunları söyledi: “Burada mesleğimiz ve uluslararası sağlık kuralları yargılanıyor. Cenevre Sözleşmesi görevini yerine getiren tıbbi personelin öldürülmesini veya engellenmesini yasaklar. Burada hekim olarak yaşam hakkını savunduğumuz için yargılanmamızı kabul etmiyorum. Yaptıklarımız doğruydu ve bundan sonra da insanların yaşam hakkı için mücadele etmeye devam edeceğim.”

'CİZRE'DEN YÜKSELEN BU SESE KAYITSIZ KALAMAZDIK'

SES Batman eski Eşbaşkanı Mustafa Yurtsever de şunları söyledi: “Ölüme karşı yaşamı savunan bir örgütün yöneticisi olarak Cizre’den yükselen bu sese kaygısız kalamazdık. Çağrı herhangi silahlı bir örgütten değil, çağrı Cizre’de mahsur kalanlar, legal alanda siyaset yaparak Meclis’te bulunan iki siyasi partinin milletvekillerinden geldi. Hatta dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da bu çağrılar üzerine açıklamalar yapmak zorunda kalmıştır. Yaşam hakkını savunduk ve orada yaralı insanlara sağlık hizmeti götürmek istedik. Bugün olsa yine yaparız.”

Dr. Nafiz Karahancı, en büyük pişmanlığının yardım talebinde bulunanların, yaralıların hayatını kurtaramamış olmak olduğuna işaret ederek, “Keşke onları kurtarabilseydik. Ankara’da 3 defa bombalı saldırı yaşandı. Günlerce görevimiz başında kaldık. İddia ediyoruz ki 15 Temmuz gecesi de arkadaşlarımız ile beraber yine yaralılara yardımcı olanların başında geliyorduk” dedi.

'SİVİL ARAÇLAR GEÇERKEN AMBULANSLARA İZİN VERİLMEDİ'

Yargılananlardan biri olan Dr. Ömer Faruk Erin de, “İddianamede bizim ‘teröristleri’ kurtarmaya gittiğimiz gibi bir ifade var. Biz yola çıkarken ne yapmak istediğimiz ayrıntılı bir şekilde ilettik. İsimlerimizi gerekli kurumlara verdik. Biz yolda engellendiğimizde, sivil araçlar geçiyordu. Ambulansın geçişine izin verilmiyordu. Bir polis memuru bize, ‘Hocam neden ambulansla gidiyorsunuz. Binin bir sivil araca daha ileriye gidebilirsiniz’ demişti. Biz sağlıkçı olduğumuz için yasal yollarla olması gerektiği gibi farklı yollara başvurmadan gitmek istedik” dedi.

'TTB VE SES YAŞAM HAKKINI SAVUNUR'

TTB ve SES’i kastederek, “Bu iki örgütün üyesi olduğum için gururluyum” diyen Dr. Sadık Çayan Mahmutoğlu ise, “Çünkü SES ve TTB yaşam hakkını savunan kurumlardır. Cizre’de de, Erciş’te de, dünyanın başka yerinde de” diye savunma yaptı.

Savunma yapan diğer sağlık çalışanları da, yaptıklarının doğru olduğunu vurgulayarak, beraat talep etti.

'GEZİ'DE DE BENZER DAVA AÇILMAK İSTENDİ' 

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre sağlık emekçilerinin savunmasının ardından da avukatlar savunma yaptı. Temel insan hakkının yargılandığı davada yaşam hakkını savunan kişiler hakkında beraat verilmesi gerektiğine dikkat çeken Avukat Ziynet Özçelik, “Gezi eylemleri sırasında da benzer bir dava açılmak istendi. Ancak dava kabul edilmedi. Sağlık çalışanlarının görevine atıf yapıldı. Keşke Cizre’de de bu koridor açılabilseydi. Ancak açılmadı” dedi.