Çıplak aramaya maruz kalan kadınlar anlatıyor 'Her görüşte kızımın bezine kadar arandık'

Çıplak aramaya maruz kalan kadınlar anlatıyor 'Her görüşte kızımın bezine kadar arandık'

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in verdiği bir söyleşide çıplak arama iddialarını kabul etmeyince, bu muameleye maruz kaldığını iddia eden kadınların tepkileri daha da büyüdü.

HDP Kocaeli Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun gündeme getirdiği çıplak arama iddiaları tartışılıyor. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in euronews’e verdiği bir söyleşide çıplak arama iddialarını kabul etmeyince, bu muameleye maruz kaldığını iddia eden kadınların tepkileri daha da büyüdü.

Mağdur olduklarını söyleyen kadınlar euronews’e yaşadıklarını anlattı.

‘GEZİ PARKI’NI SAVUNURKEN GÖZALTINA ALINDIM’

Mücella Yapıcı – Mimar

Euronews’e konuşan isimlerden biri Gezi olaylarında kamuoyunun yakından tanıdığı mimar Mücella Yapıcı: "62 yaşında bir meslek insanı olarak Gezi Parkı’nı savunurken gözaltına alındım. Gözaltında bir sürü aramadan geçirildim, ama ne yazık ki çok aşağılayıcı bir şekilde hatırlamak istemediğim bir biçimde çıplak aramaya maruz tutuldum. Yöntemini de şimdi size anlatmayacağım. Son derece intim ve aşağılayıcı bir şekilde. Ve bunu şikayet ettim. Çok düşündüm. Çünkü şahit oldum ve benimle birlikte bir sürü genç kadına bu yapıldı. Ve öğrendim ki bu sistematik bir haldi. Sanki olağan bir işlem gibi yapılıyormuş ve gencecik kadınlar utandıkları için bunu ifşa etmemişler. Ben böyle bir sorumluluk ve her şeyi göze alarak bunu mahkemede ağlaya ağlaya ifşa ettim. Sonra başıma gelmeyen şey de kalmadı. Gazetelerin manşetlerine çıktım. Bunu diğer arkadaşlarımla birlikte teşhis ettim ve şikayet ettim. 7.5 senedir hala davam açılamadı. Lütfen gidin o dosyalara bakın. Türkiye’de sistematik bir şekilde çıplak arama var. Bu bir işkence ve tacizdir."

‘ÜÇ KERE ÇÖK KALK YAPTIM’

Betül Alpay - Avukat

"1 Kasım 2017 tarihinde babam ve benim hakkımda çıkarılmış bir gözaltı kararı olduğunu öğrendim. 2 Kasım 2017’de Muğla emniyetine teslim oldum. Sulh ceza hakimliğinden benim tutuklama babamın da serbest bırakılma kararı çıktı. Tutuklandıktan sonra Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildim. İlk başta beni iki kadın ve dört beş tane erkek gardiyan karşıladı. Öncelikle içerideki kapalı bir odaya alındım. Burada iki kadın gardiyan benim üzerimdeki kıyafetleri çıkarmamı söyledi. Ben üzerimde tek atlet ve alt iç çamaşırı kalacak şekilde hepsini çıkardım. En son alt iç çamaşırımı da çıkarmam gerektiğini söylediler. Bu o gün benim duyduğum en kötü cümleydi sanırım. Tutuklandığımda yalnız ailem üzüldüğü için üzülmüştüm ama bunu söylediklerinde o gün ilk defa gözlerim doldu. Mecburen onların dediklerini yapmak zorunda kaldım. Altımdaki iç çamaşırını çıkartıp üç kere çök kalk yaptım. Daha sonrasında bayan gardiyanlardan biri yine altımda hiç birşey yokken, gelip atletimin içerisine elini sokarak vücudumu muayene etti. Daha sonrasında ben başörtümü bağladım ve üzerime bir tane hastane önlüğü giydirdiler. Içimde bir atlet ve bir iç çamaşırı ve üzerimde bir hastane önlüğü ile tekrardan x-raylerin olduğu bölüme getirildim. Burada yine yine dört beş erkek gardiyanın içerisinde tekrardan x-rayden geçirildim. O kısımda benim için oldukça üzücüydü. Çıplak arama yoktur diyen Özlem Zengin’e sesleniyorum; çıplak aramaya maruz kalan binlerce kadından biriyim. Eğer 2 Kasım 2017’de Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun kamera kayıtlarını incelerseniz benim orada dört beş tane erkek gardiyanın içerisinde bacakları çıplak şekilde geçtiğimi görebilirsiniz."

‘ÇOCUĞUMUN BEZİ AÇILDI’

İsmini ve kimliğini vermek istemeyen L.I. da tutuklu olan eşi ile görüşmek için Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gittiğinde bu uygulamalara maruz kaldığını ifade ediyor:

"4 yıldır çocuğumla birlikte eşimi görmeye gittiğimde her defasında insan hakları ihlalleri yaşadık. Pandemi nedeniyle mart ayından beri ne ben ne çocuğum eşimi göremiyoruz. Sadece hastalık telefon görüşlerinde hasretimizi giderebiliyoruz. Bu süreç öncesinde eşim ilk tutuklandığında ve onu görmeye gitiğimizde o zamanlar kızım bezliydi. Ve her seferinde açık görüşlerde o salona çok büyük travmalarla girebildik. Çünkü küçücük kızımın bezinin aranması ile karşı karşıya kaldık. Her gidişimde babam da vardı ama erkeklere yönelik böyle çok sıkı aramaların olmadığını, bayanlara ve çocuklara yönelik bu aramaların büyük bir baskı ve nefretle yapıldığını gördük. Iliklerimize kadar yaşadık gerçekten. X-ray cihazlarından geçmemize rağmen, üstümüz başımız her şekilde arandı. O zaman çocuğum bir yaşındaydı, her seferinde bezi açılıp bişey var mı yok mu diye arandı. Saç diplerine kadar arandık, kapalı olmamağ rağmen. Iç çamaşırlarımızın içindeki tellere kadar takıldılar. Iç çamaşırımızı çıkarttılar, herhangi bir yere koyduk ve öyle görüş alanına gidebildik. Yani bir bayan için çok tarifsiz bir hadise. Önlerimizi saklayarak gidebildik. Çamaşırımız telli olmasa bile açtırıldı, alt çamaşırlarımızın içinde bişey var mı yok mu diye dokunarak baktılar. Bu aramalara hala devam ediliyor. Ses çıkarılmadığı sürece de devam edeceğini biliyorum. Utanmamak lazım çünkü bu meseleye siz maruz kalıyorsunuz.''