Cinsiyet körlüğünden ekonomik indirgemecilik tespitlerine: Marx’ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile

Cinsiyet körlüğünden ekonomik indirgemecilik tespitlerine: Marx’ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile

Marx’ın kadınları sadece fabrika işçisi olarak görmediğine bir kanıt niteliği olan Marx’ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile isimli eser, erkek egemenliği ile sınıf çatışmasının kesiştiği, dahası keskinleştiği böylesi bir dönemde, kıymetli bir araştırma metni olarak, okuru, birçok temel tartışma üzerine düşünmeye ve bugünü anlamaya davet ediyor.

Şilan Geçgel

ABD’de Westfield Üniversitesi’nde akademisyen olarak görevine devam eden siyaset bilimci Heather A.Brown’un ilk kitabı, Marx’ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile, Dipnot Yayınları etiketiyle okurla buluştu.

Dünyadaki birçok toplumsal olaya atıfla başlayan bu eser, yazılış amacını, özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde girişilen yeni bir Marx tartışmasına dayandırıyor. Yazar Heather A. Brown, bu ülkelerde ortaya çıkan örgütlü halk öfkesini ve toplumsal hüsranı, neoliberalizmin geniş çaplı bir krizi olarak ele alıyor. Kapitalizmin krizi başlığına dair diyecek çokça sözü olan yazar; kapitalizm ve bu bağlamda kadınları incelerken, Birleşmiş Milletler raporunu referans vererek, kadınların durumunu şöyle kayda düşüyor:

“Dünyadaki işin yüzde 66’sını (kadınlar) yapıyor, gıdanın yüzde 50’sini üretiyor ancak gelirin yüzde 10’unu kazanıyor. Mülklerin ise sadece yüzde 1’i kadınlara ait.”(1)

Kadınların toplum içerisindeki konumları ile birlikte, siyasal temsiliyetleri meselesinin de feminizm tartışmaları çerçevesinde önemli olduğunu kayda düşen Brown, köklü bir Marksizm ve feminizm tartışması için kolları sıvıyor.

Kadının her alandaki konumunun geliştirilebilmesi için cinsiyet ve sınıf arasındaki karmaşık ilişkinin mutlak surette billurlaşması gerektiğinin üstünde duran yazar, Marx’ın erken dönem yazıları başta olmak üzere, bugün Marksist klasikler hanesine ismini yazdıran birçok kıymetli eseri inceliyor ve bu eserlerdeki toplumsal cinsiyete dayalı öğeleri, ideolojik bir eksende masaya yatırıyor. İyi bir cerrahın, titiz bir operasyonu hissi yaratan bu araştırma metni, Marksist klasiklerinin doku doku ayrılmasına, detaylandırılmasına ve kimi tezlerin gerekçelendirilmesine yarıyor.

1970’ler ve 80’lere referansla, Marx’ın ekonomi kuramının feminist teoriye uyarlama girişimlerinin bir bağlamda sonuçsuz kaldığını kayda düşen Brown, o dönem koşulları içerisinde, Marx’ın feminizm ve kadın mücadelesi konularında neredeyse hiçbir şey önermediğini savunan feminist eleştirinin, Marksizm ve feminizm arasındaki bu tartışmayı kazandığını öne sürüyor.

“Özellikle özcülüğe, etnosentrizme ve erken Marksist feminizmin, Ortodoks Marksizm’in ekonomik belirlenimciliğini geniş biçimde eleştirmeden kabullenmesine –en azından “üretim çevresi”yle ilgili tartışmalar bağlamında- yönelik eleştiriler doğruydu.”(2) diye yazan Brown, Marx’ın, kadınları sadece fabrika işçisi olarak görmediğini, aksine, bunun çok ilerisinde bir kavrayışta olduğunu okurla paylaşmaktan geri durmuyor.

Toplam 7 bölüm olarak biçimlenen bu eserde, Brown, Marx'ın bir kısmı henüz hiçbir dilde yayınlanmamış olan ve kapitalizm öncesi toplumlar ve cinsiyet ilişkileri üzerine notlarını içeren 1879-1882 tarihli notlarına da yer vererek, Marx'ın tüm tezlerini maddeci feminist bir perspektifle ele alıyor. Ele aldığı neredeyse her esere dair, geçmişte yürütülen ideolojik tespit ve eleştirilere de yer veren yazar, eserler üzerinden somut dayanaklar göstererek okuru ikna yolunu seçiyor.

Bunu yaparken tarihsel birçok tartışmadan da beslenen yazar, eleştirileri, Marx’ın yapıtlarıyla birlikte incelerken, ciddi bir iz sürücülük misyonu da ediniyor. Eserde, Marx'ın ve daha sonra Marksist düşünce sisteminin temel unsurlarından olacak yabancılaşma, cinsiyetçilik, yeniden üretim gibi kavramları ele alınırken; özellikle de üretim sürecindeki rolleri bağlamında gönderme yapılmakla birlikte, aile konusu özel olarak irdeleniyor.

1844 El Yazmaları’ndan yabancılaşmaya; Komünist Manifesto’dan emek ve metaların ikili doğasına; Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni’nden cinsiyet ve aileye… Marx’ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile isimli eser, okura, tarihsel tartışmalar içinde bugünü anlama olanağı tanıyor.

Arka kapakta Barry Healy tarafından kayda düşüldüğü gibi, bu eser:

"Marx'ın toplumsal cinsiyet ve aile üzerine düşüncelerini ele alan bu kapsamlı çalışma, feminizmin Marksizm'e bakışına yeni bir boyut kazandırıyor ve kendisini Marksist olarak adlandıran herkesi kendi ideolojik kavramsallaştırmalarını gözden geçirmeye çağırıyor."

Erkek egemenliği ile sınıf çatışmasının kesiştiği, dahası keskinleştiği böylesi bir dönemde, bu kıymetli araştırma metni ilgilisini birçok temel tartışma üzerine düşünmeye ve bugünü anlamaya davet ediyor.

Künye: Marx’ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile, Heather A.Brown, Çev. Gamze Rastgeldi, Dipnot Yayınları, Ankara 2015, Sayfa: 326

(1)Heather A. Brown, Marx’ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile, Çev. Gamze Rastgeldi, Dipnot Yayınları, Sayfa: 10.

(2)Sayfa: 11

DAHA FAZLA