ÇEVİRİ | AB sınırında yasa dışı 'geri itmeler': Avrupa'nın vahşi kapı bekçisi

ÇEVİRİ | AB sınırında yasa dışı 'geri itmeler': Avrupa'nın vahşi kapı bekçisi

Kırık kemikler ve kırılan dişler: Hırvat polisi, mültecileri AB sınırından dışarı atmak için kaba kuvvet kullanıyor. Avrupa Birliği de bundan çok memnun görünüyor.

Yazar: Krsto Lazarevic

Çeviri: Kemal Çaprak

Sabahın erken saatlerinde dört genç adam Bosna'nın Bihać kasabasına doğru bir köy yolunda yürüyor. Gece yeşil sınırı geçerek Hırvatistan'a girme girişimleri başlangıçta başarısız oluyor, ardından içlerinden biri "Hırvat polisi çok kötü" diyor. Bihać Belediye Başkanı Šuhret Fazlić, babacan bir tavırla adamın omzuna vuruyor. Fazlić o sırada, Bosna-Hersek ile Hırvatistan arasında olan yeşil sınırdaki durum hakkında bir fikir edinmek için ziyarette. Aynı zamanda avcılık yapan başkan, bu bölgeyi iyi biliyor. Bölgede hala 40 civarında ayı var. Tabelalar başka bir tehlikeye daha işaret ediyor: "Dikkat mayın!“

40 dakika boyunca yürünen küçük toprak yolun solunda ve sağında ceketler, plastik şişeler ve sırt çantaları vardır; ta ki iki yıkık eve gelene kadar: "Burası Bosna-Hersek ile Hırvatistan arasındaki sınırdır" diyor Fazlić ve şöyle devam ediyor: "Bugünlerde AB'nin dış sınırı, eskiden yüzlerce yıl Osmanlı İmparatorluğu'nun Hristiyan Avrupa'ya sınırı idi".                  

Bu sınırdaki koşullar, bir STK olan “Sınır Şiddet İzleme“ (Border Violence Monitoring) tarafından yayınlanan onlarca videoda da görülebilir. Kayıtlar, Hırvat polisinin ''geri itme“ (''pushbacks“) olarak adlandırılan yöntemle mültecileri nasıl geri püskürttüğünü belgeliyor. Buradakı muamele, AB hukukunu ve Cenevre Mülteci Sözleşmesi‘ni ihlal ediyor. Hırvat polislerinin insanları dövdüğü, aşağıladığı ve onların cep telefonlarını çaldığı bu kayıtlarda görülebilmektedir.

Şiddet olaylarının sadece Hırvatistan sınırında değil de Bosna-Hersek bölgesinde de yaşanıyor olması çok da önem arz etmiyor. Fazlić, silahlı Hırvat polislerini Bosna sınırının yüzlerce metre içinde kalaşnikoflarla yakaladığını söylüyor ve "Onlara başka bir ülkede yasa dışı olarak bulunduklarının farkında olup olmadığını sordum, sadece emirlere uyduklarını beyan ettiler" diyor.

MÜLTECİLERE KARŞI GÖSTERİLER

AB'deki mültecileri savuşturma politikasına gelince, kamuoyu şu anda çoğunlukla Matteo Salvini'nin mülteci karşıtı politikalarla Başbakan olmaya çalıştığı İtalya'ya bakıyor. Uluslararası Göç Örgütü (International Organization for Migration – IOM) ve ulusal makamlar, bu yıl İtalya'ya deniz yoluyla sadece 4 bin ''düzensiz geliş“ saydı. Çok daha küçük olan Bosna-Hersek ise bu yıl çoğu Pakistan, Suriye, Afganistan, Fas ve Cezayir'den gelen 15 bin 500'den fazla düzensiz göçmene ulaştı.

Bosna-Hersek'e Sırbistan ve Montenegro üzerinden gidiliyor. Orada mülteciler ülkenin Sırp hakimiyetindeki bölgesinden Boşnak-Hırvat ağırlıklı federasyona itiliyorlar. Bu federasyon insanların otobüsle Una-Sana kantonundaki Hırvatistan sınırına götürüldüğü on farklı kantondan oluşuyor. İnsanların çoğunun yolculukları Velika Kladuša ve Bihać'ta sona eriyor ve bu iki şehirde sıkışıp kalıyorlar. Hırvat polisi tarafından defalarca dövülerek püskürtüldükleri için AB sınırından geçemiyorlar.

Şimdiye kadar Bosna hükümetinden bölgedeki durumun nasıl iyileştirilebileceğine dair herhangi bir öneri gelmedi. Ekim 2018'deki parlamento seçimlerinden hükümetin kurulmasına kadar yaklaşık on ay geçti, ancak şimdi de buna yönelik hiçbir şey olmadı. Ayrıca, Avrupa'nın belki de en işlevsiz ülkesindeki iki küçük kasabanın, mültecilerin ihtiyaçları için başıboş bırakıldığı da söylenebilir. AB'nin sağladığı para mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Uluslararası Göç Örgütü tarafından yönetilen kamplarda 3 bin 200 kişilik yer var, bu sayı olması gerekenden çok daha az. Bihać'taki sokak manzarası, Pakistanlı ve Afganistanlı genç erkeklerle karakterize ediliyor. Başlangıçta mültecilere gösterilen bir dayanışma söz konusuyken, sonrasında şehirde oluşan atmosfer ile bu durum değişiyor. Mülteci karşıtı gösteriler başlıyor ve bazı girişimciler şehirde turizm konusunda endişeli hale geliyor. Bunun üzerine belediye başkanı Fazlić, şehrin dışında yeni bir kamp kuracağına söz verdi ve verdigi sözü tuttu. 13 ve 14 Haziran 2019 tarihlerinde, çoğu kez kendi iradelerine karşı yüzlerce kişi, Bosna polisi tarafından Bihać'tan alındı ​​ve Hırvatistan sınırına yakın yeni inşa edilen Vučjak kampına götürüldü. Eski bir çöp alanına kurulan bu kamp, su ve elektrigi olmayan, ancak etrafı mayınlar, yılanlar ve sivrisineklerle çevrili olan bir alandı.

AVRUPA'NIN BAŞARI ÖYKÜSÜ

Bihać‘ın yerel Kızıl Haç‘ı, kamp Vučjak'ta bine yakın mülteci ile ilgileniyor. Günde iki kez yemek verilmekte, bu yemek genellikle iki parça ekmek ve bir çorbadan oluşuyor. IOM ve UNHCR, kampın konumu ve felaket koşulları nedeniyle orayı onaylamak istemedikleri için kampta aktif değil. Kızıl Haç'ın huysuz bir çalışanı kamp sakinlerine bağırıyor: "Neden çöplerinizi toplamıyorsunuz?" Oysaki kampın kendisi çöplük alanının üzerinde kurulmuş durumda. Bunun yanında insanların çoğu polis tarafından dövüldüğü için yaralı. Diğerleri ise enfekte böcek ısırıklarından muzdarip. Tıbbi bakım, bağışlarla finanse edilen küçük bir gönüllüler ekibi tarafından sınırlı imkanlarla sağlanmakta. 

Hırvatistan İçişleri Bakanlığı yıllarca yasadışı ''geri itme“ yöntemlerini yalanlamasına rağmen, yüzlerce vaka ''Sınır Şiddet İzleme“ STK'si tarafından belgelenmiş ve ''geri itmelerin“ video kayıtları  Avrupa çapında yayınlanmıştır. Bunlar yaşanırken İsviçre radyosu da ''geri itmeleri“ belgelemiş ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitarović'i bu kayıtlarla yüzleştirmiştir. Sonrasında Hırvatistan Cumhurbaşkanı yaptığı bir röportajda ''geri itmelerin“ gerçekleştiğini itiraf etti. O ana kadar hükümet bunu her zaman yalanlamaktaydı. Aynı röportajda Grabar-Kitarović, göçmenlerden kurtulmak için Hırvatistan sınırında “biraz şiddet” gerektiğini söylüyor. Uluslararası Af Örgütü raporu, bu şiddetin sonuçlarını kırık kemikler ve kırılan dişler olarak ortaya koyuyor.

Bir Hırvat polisinin ismini vermeden Hırvat web portalı ''Telegram.hr“ ile yaptığı  röportajda, mültecilere yönelik şiddetin sistematik olarak kullanıldığını ve yukarıdan emredildiğini anlatıyor. Güç kullanmayı reddeden polislerin ise cezalandırıldığını ifade ediyor.

Yeni AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sistematik yasa ihlaline rağmen, Zagreb'e yaptığı ilk ziyarette Hırvatistan'ı "Avrupa‘nın başarı öyküsü" olarak nitelendiriyor ve şiddetli ''geri itmeler“ hakkında hiçbir şey söylemiyor. Anlaşılan o ki AB Komisyonu Başkanı, Hırvatistan'ın Avrupa'nın vahşi kapı bekçisi rolünü oynamasından oldukça memnun görünüyor. 

*Başlıkta kullanılan ''geri itme'' ifadesi, mültecilere yapılan davranışı meşru göstermeye çalışmaktadır. Aslında en temel insan haklarından biri olan iltica hakkı görmezden gelinerek mültecilerin şiddet kullanımıyla sınır dışı edilmesi söz konusudur. 

Kaynak: jungle.world

DAHA FAZLA