Can Atalay dosyası yeniden Yargıtay'a gönderildi
13. Ağır Ceza Mahkemesi, Atalay hakkında tahliye kararı vermedi.
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdiği Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın dosyasını bir kez daha Yargıtay'a gönderdi.
Gezi Davası'ndan aldığı hapis cezası gerekçesiyle, 14 Mayıs'ta TİP Hatay Milletvekili seçilmesine rağmen Silivri Cezaevi'nde tutulan Can Atalay hakkında AYM daha önce hak ihlali kararı vermiş, ancak kararın iletildiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye kararı vermeyerek dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne göndermişti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi de AYM kararının uygulanmamasına karar vererek AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
"Yargı darbesi" olarak adlandırılan söz konusu skandalın ardından Can Atalay'ın avukatları, Atalay için AYM'ye ikinci kez bireysel başvuruda bulunmuş ve AYM de Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı vermişti.
'BÜTÜN ÖZGÜRLÜKLER HALKIN MÜCADELESİNİN ESERİDİR'
Kararın iletildiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 6 günün ardından Can Atalay hakkındaki dosyayı bir kez daha Yargıtay'a gönderdi. Kararın açıklanmasının ardından adliye önünde basın açıklaması yapan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “Asla teslim olmayacağız” vurgusu yaptığı konuşmasında şunları dile getirdi:
“Her zamanki gibi söylenmesi gereken sözü burada toplanan yurttaşlar söyledi. Karşı karşıya olduğumuz şey bir mahkeme kararı değildir, yaşadığımız şey bir hukuk süreci değildir. Biz bu konuda bugüne kadar üzerimize düşen her şeyi yaptık. Ben buradan sesimizin ulaştığı, bize bugüne kadar desteğini, dayanışmasını gösteren bütün yurttaşlara yürekten teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Belli ki bu ülkede iktidarı ele geçirmiş olanlar bu iktidarlarını sonsuza kadar sürdürmek üzere her tür hukuksuzluğu her tür pervasızlığı yerine getirmekte kararlılar. Ama unuttukları bir şey var, bir kez daha öğretmek zorunda olduğumuz bir şey var: Bu ülkede bütün özgürlükler halkın mücadelesinin eseridir. Bu ülkede hukuk bizim mücadelemizin eseridir ve biz onlardan daha inatçıyız. Asla teslim olmayacağız.
'GÖRELİM BAKALIM, SARAY MI BÜYÜK HALK MI BÜYÜK?'
Şimdi bir pervasızlığa imza atılmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin anayasayı çiğnediklerini kendilerine tebliğ ettiği mahkemenin, ‘Ben bilerek ve isteyerek, aldığım talimat gereği anayasayı ayaklar altına almaya, çiğnemeye devam ediyorum, Anayasa Mahkemesi'nin yapamazsın dediği şeyi yapmakta ısrar ediyorum’ dediği bir noktada hukuku sağlamak, adaleti sağlamak hepimizin ortak görevidir, ortak sorumluluğudur. Şimdi açıkça söylüyoruz. Bir adım değil, yarım adım bile geri atmayacağız. Aldığımız her oyun hakkını mutlaka vereceğiz. Hatay'da, depremde evini, eşini, çocuğunu, evladını, geleceğini kaybeden yurttaşlara sorumluluğumuzu mutlaka yerine getireceğiz. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın.
Saatlerdir karar alamıyorlardı. O kararı vermeye korkuyorlardı. ‘O kararı vermezseniz buradan gitmiyoruz’ dedik, döndüler saraya, ‘Merak etmeyin alın kararı biz arkanızdayız’ sözünü duyunca o kararı aldılar. Peki beyler görelim bakalım, Saray mı büyük halk mı büyük?
Bütün yurttaşlarımıza çağrı yapıyoruz: Gerekiyorsa sokak sokak, mahalle mahalle, atölye atölye, kahvehane kahvehane, okul okul, kapı kapı gezeceğiz. Onlar şimdi sanıyorlar ki bütün medya bizim elimizde, nasıl olsa 3 gün sonra kimse bunu hatırlamayacak. Hayır. Gerekiyorsa teker teker yurttaşlara ulaşacağız ve bu hukuksuzluğu, bu ülkede yaşayan her yurttaşı tehdit eden bu hukuksuzluğu anlatacağız. Hukuk yoksa bu ülkede hiçbirimizin herhangi bir güvencesi olmadığını bildiğimiz için tek tek tüm yurttaşlarımıza ulaşacağız. Avukat arkadaşlarımız, hukukçular sonuna kadar mücadelelerine devam edecekler. Biz de bu ülkede milyonlarca olduğundan emin olduğumuz, onurlu tüm yurttaşlarımızla buluşacağız ve sonunda halkın Saray’dan daha büyük olduğunu hep beraber ispatlayacağız.
'NE YAPARLARSA YAPSINLAR ASLA TESLİM OLMAYACAĞIZ'
Birazdan buradan ayrılacağız, hemen bu akşam Türkiye İşçi Partisi Merkez Yürütme Kurulu toplanacak. Bu sadece bizimle ilgili olmadığını biliyoruz. Bu akşam değerlendirmelerimizi yapacağız. Yarın sabah da bir taraftan hukukçu arkadaşlarımız itirazlarını yaparken biz de bu ülkede adaletten yana, demokrasiden yana, insan haklarından yana, yurttaş hakkından yana olan bütün siyasi partilerle ortak bir değerlendirme yapma çağrısında bulunuyoruz.
Türkiye İşçi Partisi bu konuda üzerine düşeni tüm dostlarıyla, bu ülkenin geleceğinden kaygı duyan tüm yurttaşlarla birlikte yapmaya kararlıdır. Söyleyebileceğim tek kesin bir cümle var: Ne yaparlarsa yapsınlar asla teslim olmayacağız. Söz veriyoruz, asla teslim olmayacağız!”
'ELİMİZDEKİ KARAR BİR MAHKEME KARARI DEĞİL, KARAR İMZA ATANLAR DA HAKİM DEĞİL'
TİP PM Üyesi Avukat Özgür Urfa da adliye önünde yaptığı konuşmada, karara şu sözlerle tepki gösterdi:
"10 saattir hep beraber burada bekliyoruz. 10 saatin sonunda yaza yaza 2 buçuk sayfalık bir evraka imza atmışlar. Elimizdeki karar bir mahkeme kararı değildir. Yukarıda bu karara imza atan 3 kişi cübbe giymiş olsa da hakim falan değildir. Bu 3 kişi suçludur, Anayasaya karşı suç işlemişlerdir. Anayasa Mahkemesi'ni de Anayasa'yı da tanımıyoruz demişlerdir, rejime karşı başkaldırmışlardır. Bu 3 hakimin derhal bu gece HSK tarafından açığa alınması gerekmektedir. Yerlerine yeni hakimler görevlendirilerek bu karar yeniden değerlendirilmek zorundadır. Böyle bir rezalet, böyle bir kepazelik olamaz. 2 buçuk sayfa yazdık demek, 10 saattir iktidardan talimat aldık demektir, iktidar partisinin, onun küçük ortağının talimatlarıyla hareket ediyoruz demektir, onun Yargıtay'daki temsilcilerin talimatıyla biz bu kararı imza attık demektir, Anayasa Mahkemesi yok demektir, Anayasa yok demektir. Siz bunları tanımıyorsanız biz de sizi tanımıyoruz. Hakim falan değilsiniz, birer emir erisiniz."