Cahilliğe devam
27-03-2021 01:47

Zafer İlken
Bir önceki yazımda ülke halkının bilinçli olarak cahil bırakılmışlığını bazı sayısal bilgiler ışığında ve ilk, orta öğretimden örneklerle değerlendirmeye çalışmıştım. Bu kez de lisans ve lisansüstü eğitime bakarak konuyu kısa bir yazı sınırlarında irdelemeye çalışacağım. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Türkiye’deki 20-25 Üniversiteyi (devlet artı vakıf) yazacağım olumsuzlukların dışında tutuyorum. Her şeye rağmen, gelenekleri, kadroları ve üniversite kavramına evrensel bakışları çerçevesinde üniversite olmaya gayret eden özverili bir kesim olduğu gerçektir.
Yazının devamı için tıklayınız
İLGİLİ HABERLER
Minsky anı ve Türkiye ekonomisi: Saadet zincirinin sonuna mı geliyoruz?
14-04-2021 00:25

Mustafa Özer
Anaakım makroiktisat öğretisinde iki gelenek hâkimdir. Bunlar Klasik gelenek ile Keynesçi gelenektir. İlk iktisadi düşünce okulu olarak kabul edilen Klasik iktisat, 18. yüzyıl İskoç iktisatçısı Adam Smith ile başlamıştır. Bu gelenek Neoklasik iktisat yanında, Paracı olarak bilinen iktisatçılar ile 1980’li yılların başından itibaren iktisat dünyasını etkisi altına alan Yeni Klasik iktisat, Arz yönlü iktisat ve Reel Konjonktür Teorisi gibi akımları da içerir. Bu yaklaşımların hepsi serbest piyasa ekonomisini savunur. Hiçbirinde devlet müdahalesine yer yoktur. Bu yaklaşımlarla adı anılan makro iktisatçılar da ‘denge modelleri’ ile iktisadi olayları açıklamaya çalışırlar.
Yazının devamı için tıklayınız
128 milyar dolar nerede?
13-04-2021 07:40

Özgür Urfa
Cevabını öğrenmek için ya da merak edildiği için sorulan bir soru değil. Aksine herkesin cevabını bildiği ve mutlak aynı yanıtı verdiği sorulardan biri sadece. Soru ve hesap sorulamayan, itiraz edilemeyen ve eleştirilemeyen bir rejim inşası hayalleri var. Tam da bu nedenle soru sormak suretiyle suç işlendiğini iddia edecek bir hukuk düzeneğini işletmeye çalışıyorlar. Her türlü kötülüğü ve zorbalığı örtbas etmek için kullanışlı bir aparata dönüştürdükleri ''cumhurbaşkanına hakaret'' suçunu bu nedenle her niyete yenen muz haline getirdiler.
***
Parti
13-04-2021 00:56

Metin Çulhaoğlu
Türkiye’de özellikle son dönemlerde sıkça kullanılan bir ifade, “demokrasinin” bu ülkede pek çok kesim tarafından nasıl anlaşıldığının veciz bir göstergesidir:
“O zaman parti kursunlar…”
“Eğer öyle düşünüyorsanız, kendi partinizi kurarsınız ve…”
Son olarak emekli amiraller için böyle dendi: Bildirilerinde dile getirdikleri görüşleri savunuyorlarsa, yapmaları gereken, bildiri yayınlamak yerine kalkıp kendi partilerini kurmalarıydı…
Yazının devamı için tıklayınız
Onlardan korkmadan
12-04-2021 07:35

Ercüment Sin
Napolyon’un çok ünlü bir sözü var “Cesaret hiç korkmamak değil, korktuğun halde bir şeyler yapabilmektir” diye. Günümüzün devrimci ve demokratlarına düşen tam da bu sözü yerine getirmektir. Çünkü dinci gericilik ve faşizm gemi azıya aldıkça onlara karşı direnmek için korkmayan bir yüreğe değil, korktuğu halde doğru olanı savunan bir vicdana ihtiyaç vardır. Şehirlerimizde uzun zamandır kol gezen gericilik son yıllarda önünün tamamen açılması sayesinde herkes için daha bilinir, görünür bir hale geldi. Eskiden yollarda tek tük gördüğümüz Orta Çağ'dan kalma kıyafetlerle arzı endam eyleyen gericiler şimdi üstlerindekini gururla sergileyen mankenler gibi dolaşıyorlar ortalıkta.
***
Bozkırda açan ateş çiçeği: Ümit Kaftancıoğlu
11-04-2021 01:43

Levent Turhan Gümüş
Uzun atkılar takan çocuklardık. Attığımız her adımın sarsıntısı heyelan, haykırdığımız her sözün yankısı devrimdi. (1)
Kendini yanardağ ağzından aşağıya atmaya hazır genç devrimcilerdik. Alev bir saç örgüsü kanlı kızıl bir meşale gibi yanıyordu, esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların. Nâzım bizi güneşi zapt etmeye çağırıyordu. (2)
Fabrikalar tarlalar siyasi iktidar her şey emeğin olacaktı. Devrim umuduydu bizi diri tutan, her sabah yeniden ve yeniden başlıyorduk hayata. Her yerdeydik. Ölüm ve hayat her yerdeydi.
Yazının devamı için tıklayınız
Su tüm canlılara aittir
11-04-2021 01:41

Süleyman Hacıbektaşoğlu
Sermayenin insan yaşamına saldırısında gelinen son aşama kırsal alandaki nüfuzunun artırılması ve köylülerin de sermaye kapanı içine sıkıştırılması ekoloji, yaşam mücadelesinde yeni bir direnme alanı meydana getirdi.
Köylülerin sermayenin yarattığı metalaşma baskısı karşısında, yani sermayenin başka gelir kaynakları arama uğraşı, doğaya ve yaşam alanlarına saldırısı erken fark edilmese de kırsal kesimde bir dirençle karşılaştı.
Yazının devamı için tıklayınız