Buldan, muhalefetin sessizliğini eleştirdi: Ses çıkarmayanlar bizden gereken cevabı mutlaka alacaktır

Buldan, muhalefetin sessizliğini eleştirdi: Ses çıkarmayanlar bizden gereken cevabı mutlaka alacaktır

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, kayyumlara karşı sessiz kalmakla suçladığı muhalefete seslendi, ''Yaşananlara ses çıkarmayanlar, bizden cevabı gerektiği zamanda mutlaka alacaklardır'' dedi.

HDP'nin Meclis çalışmalarını 3 gün süreyle boykot etme kararı sonrası Diyarbakır'a HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan; Suriye'deki harekat, belediyelere atanan kayyumlar, eş başkanlarının tutuklanması ve muhalefet partilerinin sessizliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  

31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul seçimleri başta olmak üzere birçok yerde demokrasi ittifakı için aday göstermediklerini hatırlatan Buldan, muhalefeti eleştirerek "Türkiye’nin batısında, böylesi durumlar yaşanırken bölgede yaşananlara ses çıkarmayanlar, bizden cevabı gerektiği zamanda mutlaka alacaklardır. Bu gerçekliği ortaya koymak gerekiyor" dedi.

'SÜRECİN KAYBEDENİ TÜRKİYE'

Pervin Buldan, Suriye harekatıyla birlikte Türkiye’nin Suriye bataklığına girdiğini ve o bataklıktan çıkamadığını söyledi. Dünyanın da buna tanıklık ettiğini belirten Buldan, bunun Türkiye’nin Kürt halkının kazanımlarına yönelik bir müdahale girişimi olduğunu söyledi. Buldan, Türkiye’nin Suriye’de uygulamış olduğu savaş politikasının, oradaki Kürt halkının kazanımlarına yönelik müdahalesinin bütün dünya tarafından kınanması ve zaman zaman yaptırımlara tabi tutulmasının Kürt halkının yüzyıllardır vermiş olduğu özgürlük mücadelesinin meşru ve haklı olduğunu gösterdiğini dile getirdi. Afrin sürecini hatırlatan Buldan, son 8 yıldır Türkiye’den Suriye’de yaşayan halklara yönelik müdahalenin söz konusu olduğunu ifade etti.

Rojava meselesi ile birlikte bu sürecin kazananının Kürtler olduğu ortaya çıkmıştır” diyen Buldan, her şeye rağmen Türkiye’nin bu süreçte hem başarısız hem de sürecin kaybedeni olduğunu söyledi.

'KÜRTLER BİRLİK VE BERABERLİKLERİNİ ORTAYA KOYDULAR'

''HDP olarak her şartta Kürtlerin ulusal birliğinin sağlanmasını savunduklarını kaydeden Buldan, Rojava’ya yönelik operasyonda Kürtlerin birlik ve beraberliklerini ortaya koyduklarını ifade etti. Buldan, şunları söyledi:

''Hiçbir dönem Kürt halkının temsilcilerinin bu kadar ortak, bu kadar birlik ve beraberliği ortaya koyduğu bir dönemi hatırlamıyorum. Evet, Kerkük meselesinde, Afrin meselesinde, Türkiye’de Kürt halkına yapılan zulümde, kayyum meselesinde, siyasetçilerimizin tutuklanmasında cılız da olsa, ses çıkardılar. Ancak Suriye meselesinde, Rojava’ya yönelik operasyon meselesinde, Kürtler birlik ve beraberliklerini ortaya koydular. Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) yapmış olduğu açıklamalar önemli ve kıymetliydi. Keşke daha önceki yapılan haksızlıklarla Kürtler bu birlik ve beraberliklerini gösterebilseydi. Belki bu kadar acı yaşanmazdı. Ancak son dönemde Kürtler arasında böylesi bir ortaklaşmanın olması, önümüzdeki dönem açısından da Kürt halkına yapılacak olan her türlü yönelimin karşısında birlik ve mücadelesinin yeniden pekişeceğini söylemek yanlış olmaz. Bu tür durumlarda ortaya ortak bir refleksi koyabileceğimiz bir dönem elbette ki olacaktır. Kürt halkının geleceğini esas alan bir ittifakın kurulması lazım. Seçim süreçleri gelip geçicidir. 31 Mart ve 23 Haziran’da da Kürt partileriyle özellikle Diyarbakır’da önemli ittifaklar gerçekleştirmiştik. Ancak esas ittifak Kürt halkının geleceğine yönelik yapılacak ittifaklardır. Bunun içinde hepimize önemli görevler, sorumluluk düşmekte. Bu süreç içerisinde böyle bir birliğin sağlanması hepimizin boynunun borcudur.''

'BARIŞ SÜRECİ DEVAM ETSEYDİ, BUGÜN BU KRİZLER YAŞANMAYACAKTI'

Türkiye’nin geleceği ve demokratikleşmesi açısından Dolmabahçe Mutabakatı’nın son derece önemli olduğunu, ancak AKP hükümetinin mutabakatı berhava etmesinin, Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu kriz ve kaosun asıl nedeni olduğunu söyleyen Buldan, “Sayın Öcalan başından beri çözüm için hazır olduğunu ifade etmiştir. Sayın Öcalan’ın barışa dair, demokrasiye dair, Türkiye ve Suriye halklarının geleceğine dair, Kürtlerin geleceğine dair, önemli perspektifleri vardı. Dört duvar arasında olmasına rağmen her zaman şunu söylemiştir. ‘Ben bu koşullarda bile Suriye-Türkiye halklarının geleceği için ve Orta Doğu halklarının geleceği için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırım. Türkiye ve Kürt halklarını birbirine kırdırmaya, birbirine düşman etmeye, artık bu ülkeyi yönetenler bırakmalıdır’ demiştir. Böyle bir uyarısı vardır. Geldiğimiz noktada Sayın Öcalan’ın ne kadar haklı olduğu ve o barış politikasındaki ısrarının ne kadar haklı olduğu, bir kez daha ortaya çıktı. Keşke başında beri, 2013 yılında başlayan barış ve müzakere sürecini bitirmeyip, devam ettirip Kürtlerle bir kez daha diyalogu ve müzakereyi seçmiş olsalardı, bugün bu krizler yaşanmayacaktı'' dedi.

Öcalan’ın, çözüm için hala aynı noktada olduğunu, Türkiye’nin bunu anlayıp tecridi kaldırıp düzenli bir görüş sağlaması gerektiğini kaydeden Buldan, bu görüşme trafiğiyle birlikte Öcalan’ın, ülkede yaşanan kriz ve kaosun önüne geçecek düşüncelerinin dikkate alınması gerektiğini söyledi.

'SÖZ KONUSU KÜRTLER OLUNCA İŞ BAŞKA BOYUTLRA TAŞINIYOR'

HDP’li belediyelere atanan kayyumların Türkiye’nin yönetim biçimi haline geldiğini, ancak Türkiye’de yolsuzluk yapan, yüz kızartıcı suçlar işleyen onlarca belediye başkanının varlığına dikkat çeken Buldan, bu suçları kanıtlayacak belgelerin varlığına rağmen, söz konusu belediye başkanlarına dokunulmadığını, Kürtlerin seçtiği belediye başkanları söz konusu olunca işin başka boyutlara taşındığını kaydetti.

'HALKIN İRADESİ CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ'

HDP’nin 3 büyükşehir olmak üzere toplam 12 belediyesine kayyum atandığını ve belediye eş başkanlarının tutuklandığını, atanan kayyumların zaten pratiklerinin ortada olduğunu ifade eden Buldan, “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yoktur. İnsanlar kendi iradelerini ortaya koyup sandıkta seçtiği insanları, belediye başkanı yapıyorlar ama ülkeyi yönetenler, AKP hükümeti, Kürt halkının seçtiği temsilcileri, Kürt halkının iradesini tanımayacak şekilde, ona en büyük haksızlığı yapacak şekilde görevden alıyor ve yerlerine kayyum atıyor. Biz 31 Mart seçimlerinde belediye başkanlarımız görevlerine başladığı andan itibaren daha önce atanan kayyumların bütün yolsuzluklarını, usulsüzlüklerini kamuoyu ile paylaştık. Seçilmişlerimiz o kentlerde herkese bu usulsüzlükleri duyurdu. Bunlar bilinmesine rağmen ne yazık ki o kayyumlar bir kez daha görev başına getirildi. Esas halkın iradesi cezaevine gönderildi” diyerek muhalefet partilerinin de bu hukuksuzluk karşısında sesiz kalmalarına tepki gösterdi.

'HİÇ KİMSE BU BÖLGEDE YAŞANAN HAKSIZLIK KARŞISINDA SÖZ SÖYLEMEDİ'

Sadece Kürtlerin değil, hukuksuzluğun önüne geçebilmek adına Türkiye halkları ve muhalefetinin bir ittifak oluşturması gerektiğine vurgu yapan Buldan, şöyle devam etti:

''Bugün Diyarbakır’a, Mardin’e, Van’a sadece Kürt olduklarından dolayı kayyum atanıyorsa eğer, Türkiye’nin batısındaki belediye başkanları eğer Kürtlere sahip çıkmazsa, yarın öbür gün oradaki belediye başkanlarına yapılacak olan en ufak bir haksızlıkta, hukuksuzlukta Kürt halkı onların yanında hep durdu, durmaya da devam ediyor. Fakat böyle giderse Kürt halkı çok üzülerek ifade etmek isterim ki, bu mücadelede kendisini geri çekecektir. Yani Türkiye’nin batısındaki belediye başkanları, özellikle muhalefet belediye başkanlarının, bu dönemde birlik beraberliği olmadı. Hiç kimse bu bölgede yaşanan haksızlık karşısında bir söz söylemedi. Bu belediye başkanlarına sahip çıkmadı. O yüzden ileride yaşanacak haksızlıklarda bu sefer Kürt halkı onlara sahip çıkmayacaktır. Bunu üzülerek söylüyorum.''

'SES ÇIKARMAYANLAR BİZDEN GEREKEN CEVABI MUTLAKA ALACAKTIR'

''Oysa biz Türkiye’nin demokratikleşmesi için, büyük bir demokratik ittifakı kurmuştuk. Ve bunu 31 Mart yerel seçimlerinden sonra, iptal edilen İstanbul seçimleri başta olmak üzere birçok yerde demokrasi ittifakıyla aday göstermedik'' diyen Buldan, muhalefete şu uyarıyı yaptı:

''Demokrasi ittifakı kazansın diye o adayları sahiplendik. Bunlar önemliydi. Çünkü biz geleceğe yatırım yapmak istedik. Türkiye’nin demokratikleşmesine yatırım yapmak istedik. Fakat bugün Türkiye’nin batısında, böylesi durumlar yaşanırken bölgede yaşananlara ses çıkarmayanlar, bizden cevabı gerektiği zamanda mutlaka alacaklardır. Bu gerçekliği ortaya koymak gerekiyor.''

'TÜRKİYE SAVAŞ POLİTİKASINDAN KAYNAKLI DERİN BİR KRİZ YAŞIYOR'

Buldan, gündemdeki diğer gelişmeleri de değerlendirerek, yaşanan sorunların sadece Kürtleri ilgilendiren bir mesele olmadığını belirtti. Ülkede derin bir kriz yaşandığını ifade eden Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bugün savaşa aktarılan paranın Türkiye halklarını nasıl etkilediğini biliyoruz. Oysa o harcanan paraların Türkiye’nin ekonomisin rahatlatacak ve birçok insanın geçimini sağlayabilecek, ekonomik anlamda rahatlatabilecek yatırımlara aktarılırsa eğer bugün Türkiye ekonomik anlamda yaşadığı sıkıntıları yaşamazdı. Fakat bugün Türkiye savaş politikasında kaynaklı büyük ve derin bir kriz yaşıyor. Önümüzdeki günlerde bugün Diyarbakır’a yaptığımız şekilde, bütün vekillerle bazı illere çıkarma yapmak gibi programlarımız olacak.''

'KADIN MESELESİ ÖNEMLİ'

Buldan ayrıca, ''Kadın meselesi önemli. Özellikle yeri gelmişken ifade edeyim. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşıyor. Türkiye’nin her yerinde kadınların yaşamış olduğu sonunlar, katliamlar, kırımlar, kadına yönelik şiddet, kadına yönelik taciz gibi konularda önemli programlar, paneller ve halk buluşmaları ile kadınlarla buluşmaları da önümüze koyup hayata geçireceğiz'' diye ekledi. (MA)