Buldan: Adaletsizliği, eşitsizliği büyütme bütçesi

Buldan: Adaletsizliği, eşitsizliği büyütme bütçesi

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 2023 bütçesi için “Adaletsizliği, eşitsizliği büyütme bütçesi” dedi.   

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 2023 yılına ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen bütçenin görüşmelerinde konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, AKP-MHP bütçesi diye yorumladığı bütçeye “Adaletsizliği, eşitsizliği büyütme bütçesi” dedi.   

Müzakere ve katılımdan uzak bir bütçe olduğuna değinen Buldan, “AKP-MHP bütçesiyle karşı karşıyayız. Bu, milyonların emek ve birikimini iktidarın hizmetine sokan bir bütçedir. Sorunları ve çözümü ret ve inkâr bütçesidir. Halkın sofrasındaki ekmeği daha da küçültme; yoksulluğu, adaletsizliği, eşitsizliği büyütme bütçesidir. Bu bütçede sosyal adalet, sosyal devlet, refah ve huzur yoktur. Yoksullar, kadınlar, emekçiler, üreticiler, çiftçiler, esnaf, gençler, çocuklar ve engelliler yoktur” sözlerine yer verdi.  

‘BU BÜTÇENİZ AYNI ZAMANDA TALAN DÖNEMİNİZİN DE BİTİŞ VE KAPANIŞ BÜTÇESİDİR!’

“Bu bütçeniz aynı zamanda talan döneminizin de bitiş ve kapanış bütçesidir!” diyen Buldan, konuşmasında şu sözlere yer verdi:

“Halkın ve çözümün bütçesinin yapılacağı yeni bir dönem çok yakında başlayacaktır. Bütçeyi geçirmek için çoğunlukta olabilirsiniz. Ama unutmayın, asıl çoğunluk dışarıdadır. Bu zulüm düzeninden bir an önce kurtulmak isteyen milyonlardır.  İşte onların sesi de sözü de gücü de bu kürsüdedir. Halkların Demokratik Partisindedir.

Arkadaşlarımızın büyük emekle hazırladığı bütçe şerhimizdeki çözüm önerilerimizi okumanızı tavsiye ederim. Demokratik Türkiye’nin ve kalıcı yapısal çözümlerin yol haritasıdır.  HDP’nin ülkeyi de ekonomiyi de katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla yönetme programıdır. İç barışı tesis eden ve demokratik siyaseti esas alan bir bütçenin hazırlıklarına şimdiden başladık. Malum, zaman yaklaşmaktadır! Sizin için de zaman yaklaşmaktadır. 4 yıl önce söz vermiştiniz, ekonomide Türkiye'yi uçuracaktınız. Evet, kendi rant ekonominizi uçurdunuz. Ülkeyi ise uçurumdan aşağı attınız, yere çakılmasına neden oldunuz. Şimdi asıl çakılma sırası sizdedir. Sandıklarda kesinlikle çakılacaksınız!

Yarattığınız tahribatların ekonomideki sonuçları da çok daha ağırdır. Yemek parasını ödeyemeyen öğrenci yurttan, kirasını ödeyemeyen kiracı evden atılmaktadır. Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir. Çocuklar bugün beslenme çantasında sadece kuru bir ekmekle okula gitmek zorunda bırakılıyorsa sebebi yandaşlarınızın ve 5’li çetenizin ihalelerle, rüşvetle, çifter maaşlarla doldurduğu çantalardır.

‘ÇOCUKLARIN SÜTÜNDEN, YUMURTASINDAN KESTİĞİNİZ VERGİLERİ ZENGİNLERE PAY ETTİNİZ’

Yandaşlarınızın beslenme çantasında yok yoktur ama çocuklar okula aç gitmektedir. Sütü, peyniri, yumurtayı lüks tüketim haline getirdiniz. Çocukların sütünden, yumurtasından kestiğiniz vergileri ise Kur Korumalı Mevduat adı altında zenginlere pay ettiniz. Yandaşlarınız tonlarla götürürken halkın yaşamını ise grama bağladınız! Yoksulun sofrasındaki soğanı da elinden aldınız. Kış geldi sobalar, kombiler yanmıyor. Çünkü halkın cebini yaktınız.

‘ASGARİ ÜCRETİ 12 BİN 500 LİRA YAPALIM’

Çiftçiyi, üreticiyi, esnafı, emekliyi borç batağına sürüklediniz. Bir de durmadan çıkıp “Enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyorsunuz. O halde buyurun, asgari ücreti HDP’nin teklifi olan 12 bin 500 lira yapalım. Ama yapmayacağınızı ve yapamayacağınızı biliyoruz. Çünkü siz ancak halktan toplamayı bilirsiniz. 2023’te toplayacağınız vergi 3 trilyon 200 milyar liradır. Belli ki satacak başka bir şey bırakmadınız, vatandaşa yükleniyorsunuz.

Dışarıda yandaşlarınıza vergi cenneti yaratırken, içeride ise halka vergi ve zam cehennemi yaşatıyorsunuz. Oysa 20 yılda yandaşlarınıza dağıttıklarınızı toplasanız 10 katı gelir elde edilir. Halkı düşünüyorsanız, buyurun çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınan adaletli bir vergi düzenini hep birlikte yaratalım, vergi cennetlerini kapatalım. Temel gıdalardaki vergiyi derhal kaldıralım. Yapmazsınız, çünkü sizin hesabınız başkadır.

‘GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK FAİZ LOBİSİ SİZİN İKTİDARINIZDIR’

Faizleri tek haneye indirdik diyorsunuz. Oysa bütçede yurttaşın sırtına yüklediğiniz faiz ödemesi tam 565 milyar TL’dir. Gelmiş geçmiş en büyük faiz lobisi sizin iktidarınızdır. Geçen yıl ekonominin kitabını yazıyordunuz, buyurun şimdi faizin kitabını yazın! Faizcilik, tefecilik nasıl yapılır dünya âlem görsün! Faiziniz tek hane olabilir ama zamlarınız, vergileriniz, cezalarınız, TÜİK’e gizlettiğiniz enflasyonunuz üç hanelidir!  

Başka bir örnek. Bütçede savunma ve güvenlik harcamaları için 470 milyar TL kaynak ayırdınız. İşte yüksek enflasyonun, işsizliğin ve yoksulluğun nedenlerinden biri de budur. Halka, istihdama değil savaşa bütçe tam da budur. Bu devasa kaynak siyasetsizliğin, siyasi aklı savaş aklına devretmenin ekonomiye bedelidir.

Bunun sonuçları ise daha fazla büyüyen yoksulluktur, büyüyen sefalettir, açlıktır, borç krizidir. Ama büyüyen başka bir şey daha vardır. O da halkın giderek artan öfkesidir, geçinemeyen milyonların itirazıdır. Artık yolun sonuna geldiniz. Halka her gün kaybettirdiğiniz bu talan düzenine kazandıramayacaksınız, kaybedeceksiniz. Bir kez daha söylüyorum kaybedeceksiniz! İnanın kaybedeceksiniz.

‘SURİYE’DE YİNE MACERA PEŞİNDESİNİZ’

Siyasi, iktisadi, sosyal, toplumsal bütün krizlere kaynaklık eden tarihsel bir sorun vardır. O da Kürt sorunudur. Kürt sorunu, Türkiye’de istisnasız tüm iktidarların kaza yaptığı ortak bir virajdır.  Şimdi bakıyoruz, yaklaşan seçimler öncesi Suriye’de yine macera peşindesiniz.  Enflasyonu ve doları düşüremediniz, haydi Suriye'ye Kobani’yi düşürmeye diyorsunuz. Siz iktidardan gidersiniz ama Kobani öyle kolay kolay düşmez buna inanmanızı istiyorum. Amacınızı gayet iyi biliyoruz. Rojava’da Kürt halkının demokratik bir statü kazanmamasıdır, diğer halklarla ortak demokratik bir gelecek oluşturmamasıdır.

Buradan söylüyorum, tüm halkımız da bilsin. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan her operasyonun sonucu yeni yıkımlar, ölümler, binlerce yeni mültecinin Türkiye ve çevre ülkelere göç etmek zorunda bırakılması olacaktır aynı zamanda. Türkiye’de halkın sofrasından ekmeğin daha da küçülmesi olacaktır. Şunu da aklınızdan çıkarmayın. Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt halkının statüsüzlüğü üzerine iktidar statünüzü kuramazsınız. Oradan size bir statü asla çıkmaz! Orada halkların demokratik kazanımı ve ortak geleceği vardır. Bunu da siz engelleyemeyeceksiniz. Kürt halkının birlikte yaşadığı halklarla demokratik birliği ve ortak gelecek hedefi, aynı zamanda Türkiye’deki demokratik birliğin, bütünleşmenin ve ortak yaşamın da teminatıdır. Ortadoğu’da barış içerisinde bir arada yaşamanın modelidir.

‘HAMASİ NUTUKLARA ASLA İTİBAR ETMEYİN’

Sizin çatışmacı siyasetiniz değil halkların demokratik modeli kazanacaktır. Boş yere uğraşmayın; Kobani’den, Münbiç’ten, Tel Rıfat’tan size yeni bir iktidar çıkmaz, çıkmayacaktır!

Seçimin sonucunu Suriye’ye attığınız bombaların sesi değil kaynamayan boş tencerelerin sesi, geçinemeyen milyonların itirazı, barış ve demokrasiden yana olan güçlü toplumsal irade belirleyecektir.

Buradan Türkiye toplumuna da seslenmek istiyorum: Hamasi nutuklara asla itibar etmeyin. Beka hamaseti arttığında bilin ki yolsuzluklar da artacaktır. Bakın cenazeler gelirken, bakanlardan birinin kuzeni Bodrum’da 180 bin metrekarelik deniz manzaralı arazi ihalesi aldı. Çözüm Sürecinin bitirildiği 2015’ten bu yana Türkiye’de en büyük yolsuzluklar, vurgunlar, rüşvet skandalları yaşandı. 

İşte Türkiye’nin yoksullaşmasının en önemli nedenlerinden biri bu çatışmacı siyasettir. Bu döngü kesinlikle değişmek zorundadır. Değişecektir ve biz bunu değiştireceğiz.

Bakınız, Sayın Öcalan 2019’daki son görüşmesinde “Bir haftada çatışma durumunu, çatışma ihtimalini ortadan kaldırırım” dedi. Siz ise görüş mesafesinde bulunan İmralı’ya tecrit uyguladınız. Görüş mesafesini tecrit sisiyle perdelediniz. Nemalanmak için sorun çözülmesin diyenlerle ortaklık kurarak bütün ülkeye kaybettirdiniz. Tecrit, demokratik bir uzlaşıya, özgür bir siyasete ve evrensel hukuka yüz çevirmedir. Kürt sorunu güvenlik konseptiyle ne çözülebilir ne de bastırılabilir. Tecritle bu sorunu görünmez kılamazsınız. Bugün milyonlar tecridin derhal sonlandırılmasını talep etmektedir. O yüzden ısrarla çözümün diyalog ve müzakerede olduğunu ifade ediyoruz. Çünkü diyalog, hakikatle yüzleşmenin ön koşuludur. Çözüm yeri ve zemini parlamentodur, demokratik siyasettir. Siyasi ve toplumsal mutabakattır.

‘ÜLKENİN ACİLİYETİ BU DÜZENDEN BİR AN ÖNCE KURTULMAKTIR’

Ülkenin aciliyeti bu düzenden bir an önce kurtulmaktır. Kimin iktidar olacağı meselesi değildir. Sistemde köklü değişim ve güçlü demokratik dönüşüm iddiası, hedefi ve programı toplumun aradığı, beklediği, umut ettiği bir siyasettir. İşte HDP mücadelesiyle, fikriyatıyla, Emek ve Özgürlük İttifakıyla, Kürt ittifakıyla, kadın, gençlik, emek ve ekoloji ittifakıyla bu siyasetin sahibidir. Türkiye halklarının ortak umudu ve cesaretidir.  Ne restorasyon ne de statüko! Yeniyi en baştan kurmayı taahhüt ediyoruz. İşte bu, HDP’nin üçüncü yol siyaseti ve mücadelesidir. Üçüncü yol; her rengin, düşüncenin, kimliğin demokratik bir yaşam ve inşa için yürüdüğü ortak yoldur.

‘MİLYONLARIN DEMOKRATİK CUMHURİYET KOALİSYONUNU OLUŞTURMA ÇAĞRISI YAPIYORUM’

Evet, önümüzde referandum niteliğinde bir seçim var. Bu seçimlerde rejim belirlenecektir. Bu nedenle büyük demokratik değişim ve dönüşüm için, onurlu bir barışla bir arada eşitçe yaşayabileceğimiz demokratik, adaletli, özgür bir ülke hedefi etrafında en güçlü birlikteliği oluşturmamız tarihsel bir sorumluluktur. İktidarın cumhuriyetin demokratikleşmesini engellemek için kurduğu ittifaka karşı, milyonların demokratik cumhuriyet koalisyonunu oluşturma çağrısı yapıyorum.

İkinci yüz yıl için; siyasi toplumsal kamplaşmayı sonlandırarak büyük toplumsal uzlaşmayı hep birlikte başarmak için en geniş toplumsal birlikteliği sağlayalım. Yolsuzlukları, yoksulluğu, emek sömürüsünü sonlandırarak, sosyal adalet dönemini başlatmak için emeğin en güçlü birliğini oluşturalım. Mevcut anayasaya dahi uymayarak yeni anayasa vaadi verenleri, darbe anayasasıyla birlikte geçmişte bırakalım. Yeni bir toplumsal sözleşmeye dayalı gerçek, demokratik, çoğulcu ve eşitlikçi sivil bir anayasa döneminin kapısını açmak için demokratik anayasa ittifakını hep birlikte oluşturalım. Merkezi yönetimi kuvvetler ayrılığıyla dengeleyerek yerel yönetimle güçlendirilmiş çoğulcu geniş temsiliyete sahip bir parlamenter sistemi bu ülkeye kazandırmak için demokraside buluşalım.”