‘Bu mücadelenin bir parçası olarak mecliste bulunmaya ihtiyacımız var’
Toplum içerisinde engellilere yönelik bilincin düşük olduğunu ifade eden Çengel, bu sebepten dolayı engellilerin yaşadıkları fiziksel zorlukların yanı sıra ruhsal çöküntü yaşadıklarına da dikkat çekti.
Ersan Kınık
2008 yılında geçirdiği trafik kazası sonrasında koltuk değneği kullanarak hayatını sürdürmeye devam eden TİP İstanbul 2. Bölge Milletvekili adayı Kaya Can Çengel ile engellilerin sorunlarını, bu sorunların hangi politikalarla aşılabileceğini, neden parlamentoya girmek istediğini ve Türkiye İşçi Partisi’nden milletvekili adayı olma sürecini konuştuk.
Çengel’e göre, şehir yapılaşmasındaki eksiklikler engellilerin sağlıklı bir biçimde toplumda yer bulmasını etkiliyor. Toplum içerisinde engellilere yönelik bilincin düşük olduğunu ifade eden Çengel, bu sebepten dolayı engellilerin yaşadıkları fiziksel zorlukların yanı sıra ruhsal çöküntü yaşadıklarına da dikkat çekti.
Türkiye’de siyasetin varlıklıların “işi” olarak görülmesine karşı TİP’ten aday olduğunu açıklayan Çengel, “Bu noktada statükoya meydan okuyup kendi sesimizi, taleplerimizi bürokrasiye takılmadan meclise taşıyacağım. Engelli bireylerin iradesinin mecliste duyurulması için orada yer almaya ihtiyacımız var” diyor.
Öncelikle sizi tanıyarak başlayalım. Kaya Can Çengel kimdir?
33 yaşındayım İstanbul doğumluyum. Çalışma Ekonomisi mezunuyum. İstanbul’da özel bir kurumda insan kaynakları ekibinde görev yapıyorum. 2008 yılında yaşamış olduğum kaza sonrasında hali hazırda koltuk değneği kullanarak hayatıma devam ediyorum. 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nin İstanbul 2. bölge milletvekili adayı olarak seçimlere dahil olacağım.
Milletvekili adayı olmaya nasıl karar verdiniz ve neden TİP’i tercih ettiniz?
Ülkede maalesef dezavantajlı olarak adlandırdığımız kesimlerin sesleri yeteri kadar duyulmuyor. Gerek sosyal mecralarda gerek basında kadınların yaşamış oldukları mobbing, şiddet ve cinayetler kadınların olmadığı ortamlarda, LGBTİ+ konusu LGBTİ+’ların olmadığı ortamlarda konuşuluyor. Engellilerin bu ülkede yaşamış oldukları problemleri de engeli olmayan kişilerin olduğu ortamlarda konuşmak çözümler sunmuyor. Bu noktada fiziksel engeli bulunan bir yurttaş olarak yaşanan sorunların daha sesli duyulması ve mecliste yer bulması adına aday olmaya karar verdim.
Yine bu noktada da ideolojime en yakın siyasi oluşum olarak karşıma tabii ki TİP çıkıyor. TİP’in milletvekili aday kadrosuna baktığınız zaman işçi hakları ve işçi mücadelesinde yer alan arkadaşların yanında kadın hakları, LGBTİ+, engelli, doğa, hayvan hakları savunucuları bulunmakta. Dolayısıyla burası birçok alandan eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yer alanların ve bu mücadelesini örgütlü biçimde sürdürmek isteyenlerin partisi olduğu için TİP’teyim. Engelli yurttaşların da böyle örgütlü bir mücadeleye ihtiyacı olduğuna inanıyorum.
‘ENGELLİLERİN ÜRETİME KATKI SUNMALARI İÇİN HİÇBİR ŞEY YAPILMIYOR’
Ülkemizde engellilerin yaşamış oldukları sorunlar nelerdir?
Saymakla bitmez. Öncelikle engellilerin çeşitliliği çok. Fiziksel, zihinsel engeller söz konusu. Fiziksel engellilerden bahsedecek olursak Egerek sosyal yaşamda gerekse iş hayatında kendilerine yer bulmaları oldukça zor. Ülkemizdeki şehir yapılaşmasındaki ciddi eksiklikler, engellilerin sağlıklı bir biçimde toplumda yer bulmasını etkiliyor. Kişinin kendi içerisinde yaşamış olduğu zorluklar yetmezmiş gibi şehir içindeki bozuk yollar ve yapılar da yürümek dahil işleri çok güçleştirir hale geliyor. Toplumun bu konudaki bilinci de ne yazık ki yetersiz olduğu için engelli bir kişi, kendisine sosyal ortamda yer bulmakta zorlanıyor. Bu durum sadece fiziksel olarak değil, engellilerin ruhsal açıdan da çöküntü yaşamasına neden oluyor.
İş hayatına geldiğimizde ise politikaların çok yetersiz kaldığını görüyoruz. Özel kurumlarda ve kamuda belirli oranlarda engelli çalıştırma zorunluluğu var fakat engellilere uygun iş planlaması da kurumlara bırakıldığı ve devlet eliyle bir denetim yapısı oluşturulmadığı için engelliler iş hayatında zorunlu olarak işe alınmış kişiler olarak görünüyor. Engellilerin üretime katkı sunan meslek sahibi bağımsız bireyler olması için hiçbir çalışma yapılmıyor.
Aynı zamanda engellilerin ailelerinin yaşamış oldukları zorlukları da dile getirmek gerek. Birçok aile üyesi (genellikle anneler) hayatlarını engelli aile üyesine adadıkları için hiçbir sosyalleşmeye dahil olmadan ve iş yaşamına katılamadan hayatlarına devam etmek zorunda kalıyor.
Aynı zamanda yapılan sosyal ödeneklerin ve medikal ihtiyaçların karşılanmasının yetersizliği de maddi açıdan yaşanan sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Burada devlet ve toplum başta olmak üzere topyekûn bir birlikteliğe ihtiyaç var.
‘BU MÜCADELENİN BİR PARÇASI OLARAK MECLİSTE YER ALMAYA İHTİYACIMIZ VAR’
Peki engellilerin yaşamış oldukları bu zorluklar için çözüm önerilerin nedir?
Öncelikle belirtmek isterim ki bu ülkede engelliler öğrenilmiş çaresizliği yaşamaktalar. Yıllardır yaşadıkları zorlukları STK’lere ve bir şekilde siyasilere iletmiş ama çözüme dair somut yanıtlar alamamış durumdalar. Bu nedenle de iyi anlamda değişim yaşanmayacağını düşünüyorlar. Ülkemizde çok sayıda STK sorunları analiz ediyor, çözümlere dair çalışmalar yapıyor ama en sonunda birtakım bürokratik engelle karşı karşıya kalıyor. Gerekli siyasi gücün desteğini alamadığı için engellinin sesini de duyuramamış oluyorlar.
Bakım evlerindeki denetimlerin artırılması, engelli eğitim sisteminin geliştirilmesi, şehir yapılanmasının engelli yurttaşlar göz önünde bulundurularak düzenlenmesi, engelli ailelerine yapılan ödeneklerin ihtiyaçları karşılayacak düzeye getirilmesi ve birçok konuyu birinci elden duyurmak adına mecliste yer almak istiyorum. Bu ülkede siyaset varlıklıların işi. Engelliler toplumda ve iş hayatında bile kendilerine yer bulmaya zorlanırken siyasette yer bulmak imkânsız hale gelmiş durumda. Ben bu noktada statükoya meydan okuyup, kendi sesimizi, taleplerimizi, bürokrasiye takılmadan kendi çözüm önerilerimizle meclise taşıyacağım. Engellilerin iradesinin mecliste duyurulmasına, doğrudan bu mücadelenin bir insanı olarak orada yer almaya ihtiyacımız var. Engellilerin doğrudan parlamentoda dolayım olmadan temsil edilmesi gerekiyor. Bunun için var gücümle mücadele etmeye devam edeceğim.
Son olarak seçim çalışmalarınız nasıl gidiyor? Sahada nasıl tepkilerle karşılaşıyorsunuz?
Çok olumlu geçiyor. Ben İstanbul 2. bölge adayıyım. Dolayısıyla kendi bölgemde çalışmalar gerçekleştiriyorum. Bildiğiniz gibi biz hazine desteği alan bir siyasi parti değiliz. Üyelerimizin bağışları ile seçim çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bu nedenle billboardları değil karış karış sokakları geziyoruz. Sokakta çok güzel tepkiler alıyoruz. TİP’e kamuoyunda giderek artan bir destek olduğunu görüyoruz. Umuyorum 14 Mayıs tarihinde bu durum sandığa da yansıyacak ve beklediğimiz sonucu almış olacağız.