Brexit ve çürük sistem
"Britanya İşçi Hareketi, olası bir Corbyn hükümetini kendi programının sınırlarının çok dışına taşıyacak adımları atmaya zorlayabilir."
17-01-2019 15:26

Yazar: Christian Bunke
Çeviri: Özer Erdin
Salı akşamı Britanya Alt Meclisi’nde Theresa May’in AB ile vardığı ‘Brexit Anlaşması’ 432 milletvekili tarafından oylandı. Şimdiye dek Britanya’da hiçbir hükümet bu kadar batmamıştı. Normal koşullarda başbakanın istifa etmesi gerekirdi; ancak koşullar normal değil.
Oylama sonucunda yaşanan bu hezimet ile İngiltere’nin felçli burjuva parlamentosunda hiçbir değişim yaşanmayacak. Bu, ancak hükümet işlerinin İşçi Partisi tarafından devralınmasıyla gerçekleşebilirdi. Hatta bu aynı zamanda “majesteleri kraliçenin” resmi muhalefeti için ön görülmüş bir roldür.
İşçi Parti’nin başkanı Jeremy Corbyn’in programı ılımlı olsa da, geçmiş yılların Neoliberal politikalarındaki fikir birliğini kırmayı amaçlıyor. Yüksek fiyatların, yoksulluğun, düşük ücretli işlerin ve artan kötü yaşam koşullarının altında ezilen halkın beslediği büyük umutlar da bu politikaya doğru yöneliyor. Başka bir deyişle, Britanya İşçi Hareketi, olası bir Corbyn hükümetini kendi programının sınırlarının çok dışına taşıyacak adımları atmaya zorlayabilir.
İşte tam bu nedenden dolayı bir İşçi Partisi hükümeti burjuva bakış açısı ile değerlendirildiğinde, hiç de mantıklı bir seçim değildir. Bütün Britanya partilerindeki liberal politikacıların talep ettikleri gibi Brexit hakkında yapılacak yeni bir halk oylaması da akla yakın bir seçim olmayacaktır; çünkü City of London’ın büyük banka temsilcileri ile dolu olan kent meclisi böyle bir halk oylamasının yapılmasını reddetmişti. Yani, Britanyalı büyük şirketler, sosyal gerilimleri kızıştırabilir gerekçesiyle çekinip, Brexit’den başka bir halk oylamasının yapılmasını istemiyorlar.
Hal böyle olunca, Britanya’nın Brexit Krizi bir anda Avrupa Birliği’nin krizine de dönüşüveriyor. Bu krizle ayrıca, AB’nin şantaj stratejisi de başarısızlığa uğramış oluyor. Merkel, Junker, Tusk ve diğerleri May’in AB ile vardığı Brexit anlaşmasını parlamentodan geçirebileceğini ve böylece Avrupalı büyük firmaların çıkarlarının korunacağını düşünmüşlerdi. Bu olmadı. AB şimdi destekçileri arasında itibarını düşürmeden, kendi kırmızı çizgilerinden ve anlaşmadan nasıl geri adım atacak? Görünen o ki, AB de Brexit ile birlikte İngiliz siyasetinden daha az felçli bir halde değil.
Bazı Britanyalı solcular ise, İşçi Partisi’nin AB’nin şimdiki durumuna müdahale etmesi ve aynı zamanda reform istemesi gerektiği üzerine tartışıyorlar. Ne var ki, çürümüş bir sistemi bizzat kendisinden korumak solcuların görevi olamaz. Solun görevi yeni bir dünyanın kapılarını açmaktır.
Şayet, tüm çelişkilerine rağmen bir Corbyn hükümeti bu yönde bir adım atarsa, sokağın hareketlenmesi de eş zamanlı olarak başlayabilir. Başka bir deyişle, aşağıdan basınç uygulanmadan tory’ler (muhafazakârlar) iktidarlarından vazgeçmezler. Sendikalar ve sol güçler de pasif kaldıkları sürece fareli köyün sağcı kavalcıları yeni gelen sabahın havasını hissetmeye devam ederler.
Kaynak: Junge Welt
İLGİLİ HABERLER
İşçi Partisi lideri Corbyn Brexit için şartlarını belirtti
İngiltere'de ana muhalefet lideri Corbyn Başbakan May'e yazdığı mektupta Brexit anlaşmasına destek vermek için koşullarını bildirdi.
07-02-2019 22:43

İngiltere'de ana muhalefet lideri Jeremy Corbyn Başbakan Theresa May'e yazdığı mektupta Brexit anlaşmasına destek vermek için koşullarını iletti.
İşçi Partisi lideri Corbyn, May'e gönderdiği mektupta Brexit konusundaki taleplerini sıralayarak, bu koşulları karşılayan bir anlaşmaya destek vermeyi vaat etti
CORBYN’İN 5 KOŞULU
Corbyn'in mektubunda yer verdiği 5 koşulu AB ile kapsamlı ve kalıcı bir gümrük birliğine gitmek, tek pazarla uyumlu olmak, işçi haklarında Avrupa Birliği (AB) ile aynı düzeyi korumak, AB'nin çevre, eğitim ve sanayi düzenleme ajanslarına katılmak ile Avrupa Yakalama Kararı başta olmak üzere güvenlik iş birliğini sürdürmek oluşturdu.
"AB ile müzakerenin esneklik ve taviz gerektirdiğinin bilincindeyiz" ifadesini kullanan Corbyn, parlamentonun AB ile anlaşmasız ayrılıktan kaçınılması yönünde iradesini geçen hafta yapılan oylamada ortaya koyduğunu da hatırlattı.
TEDBİR MADDESİNİN DEĞİŞİMİ PLANLANIYOR
Başbakan May parlamentonun 15 Ocak'ta reddettiği Brexit anlaşmasını revize edebilmek için bugün Brüksel'de temaslarda bulunuyor.
May, anlaşmanın Kuzey İrlanda sınırına ilişkin "tedbir maddesini" değiştirmeyi planlıyor.
İngiliz parlamentosunun değiştirilmesini talep ettiği madde İngiltere'nin parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasına Brexit'in ardından fiziki sınır girmemesi için formüle edilmişti.
EN GEÇ 14 ŞUBAT’TA OYLAMA OLACAK
May'in AB'den istediği tavizleri alması durumunda revize edilmiş Brexit anlaşmasını 13 Şubat'a kadar parlamentoya sunması bekleniyor. May, bunun başaramaması halinde ise 14 Şubat'ta parlamentoya bir dizi farklı Brexit senaryosunu oylama imkânı vereceğini ilan etti.
Öte yandan, İngiltere'nin normal takvime göre AB'den ayrılacağı 29 Mart'a 50 gün kaldı.
NE OLMUŞTU?
İngiltere 23 Haziran 2016'da yapılan referandumda yüzde 48'e karşı yüzde 52 oyla AB'den ayrılma kararı almıştı.
Ukrayna daha çok NATO yardımı istiyor
Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, NATO'ya "Rusya'nın saldırı ihtimaline karşı" Karadeniz'e savaş gemileri göndermesi çağrısında bulundu.
23-02-2019 17:08
Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, NATO'dan "Rusya'nın saldırı ihtimaline karşı" Karadeniz'e daha fazla savaş gemisi göndermesini istedi.
Poroşenko "NATO gemilerinin Karadeniz'de varlığını artırmalıyız. Kırım'ın ilhak edilmesinin ardından Karadeniz'de güçler dengesi tamamen yok oldu" dedi.
NTV'nin haberine göre "Rusya'nın Karadeniz'de saldırgan tutumunu sürdürebileceğini" belirten Poroşenko , "Ukrayna gemilerine daha önce saldırdılar. İşte bu nedenle NATO gemilerinin varlığı istikrarı sağlayacak" diye konuştu. Rusya'nın Kırım'da askeri varlığını giderek güçlendirdiğini söyleyen Poroşenko, "Putin Kırım'ı roket yerleştirmek için kullanıyor. Kırım'da Rusya deniz kuvvetlerinin varlığı ciddi şekilde artırıldı. Bu durum çok önemli tehlike oluşturuyor ve bölgede istikrarsızlık yaratıyor" dedi. Rus lider Putin'e karşı "tehditkâr" tutum alınması gerektiğini belirten Ukrayna Devlet Başkanı, "Eğer uluslararası koalisyon yeteri kadar güçlü olursa, eğer etkili yaptırımlar devam ederse, sahip olduğumuz tüm bu baskı araçları işe yarar, Putin'le bu şekilde konuşmak sonuç verir" ifadelerinde bulundu.
Ukrayna'da daha önce bir alışveriş merkezinde gamalı haça yer verilmiş ve Donbass'ta Ruslara karşı savaşan Neonaziler'in siperlerinde gamalı haç görülmüştü.
Kyiv’s shopping mall “Gorodok” pic.twitter.com/VzCnEjA2KZ
— Eduard Dolinsky (@edolinsky) February 18, 2019
Sarı Yelekliler 15. kez sokaklarda
Fransa’da akaryakıt zamlarına ve ekonomik şartların kötüleşmesine tepki olarak başlayan Sarı Yelekliler 13. kez sokaklarda.
23-02-2019 16:20

İleri Haber
Fransa'da 2015'ten beri devam eden neo-liberal programın son ayağı olan petrol fiyatlarına getirilen ek vergilerin ardından protestolara başlayan Sarı Yelekliler, bugün 15. kez sokağa çıkıyor.
Fransa'da akaryakıta gelen zam sonrası başlayan ve daha sonra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un istifasının talebine kadar uzanan Sarı Yelekliler eylemleri, 15. haftasında da devam ediyor. Fransa hükümetinin politikalarından şikayetçi olan binlerce kişi Paris sokaklarını bir kez daha doldurmaya başladı. Gösterilerin merkezi bir kez daha başkent Paris'teki Champs-Elysées Caddesi olacak.
Bordeaux ve Toulouse'ta da gösterilerin düzenlenmesi beklenirken, Sarı Yelekliler martın ikinci haftasında yapılacak 17. eylemin "nihai" olacağını duyurdu. Facebook'tan yapılan açıklamada nihai eylemin 8 Mart Cuma günü başlayıp 10 Mart Pazar günü sona ereceği belirtildi.
GÜNCELLEME 16.49
Sarı Yelekliler'in yürüyüşü Rue de Rivoli'ye doğru devam ediyor.
La manifestation des #GiletsJaunes se poursuit rue de Rivoli, encadrée par les gendarmes. #Acte15 pic.twitter.com/IzUTIa15tn
— Meriem Laribi - #RTFrance (@Meriem_RT) February 23, 2019
GÜNCELLEME 16.19
Binlerce eylemci Champs-Elysées Caddesi'nden yürüyüşe geçti.
Large crowds of #giletsjaunes marching down the #ChampsElysees in #Paris this morning for #ActeXV of the #YellowVests movement. The ever-present police surrond the marchers and tensions could rise at any time as they have for every weekend of the last several months. pic.twitter.com/vkQnurJXSn
— Robert🇮🇹🇺🇸Kearney (@Robkearney1981) February 23, 2019
GÜNCELLEME 16.08
Taraftar gruplarının da desteğiyle yürüyen Sarı Yelekliler, Paris’te ‘üçlü’ çekerek ilerliyor.
Nouvel hymne des #GiletsJaunes ? #Acte15 pic.twitter.com/O2djWMDF4J
— Meriem Laribi - #RTFrance (@Meriem_RT) February 23, 2019
GÜNCELLEME 14.47
Paris’in merkezindeki eylemler için toplanma ve başlangıç noktası olan Zafer Takı önünde yüzlerce Sarı Yelekli şimdiden toparlanmaya başladı. Rouen, Marsilya, Bethune, Arles, Gap gibi pek çok kenttle ise eylemler başladı.
For #Acte15 in #Paris, The course starting from the #ChampsElysée, must end at Trocadero. #GiletsJaunes #Acte15 #ActeXV #France pic.twitter.com/w3RAeCurS0
— nonouzi (@Gerrrty) February 23, 2019
Cezayir'de halk Cumhurbaşkanı'nın 5. kez aday oluşuna karşı sokağa çıktı
Cezayir halkı Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın 5. kez aday olmasına karşı sokağa çıktı.
23-02-2019 12:47

Cezayir'de 18 Nisan’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 5. kez aday olması halk tarafından protesto ediliyor.
Cezayir’de 1999’da yönetime gelen ve 4 dönemdir görev yapan 81 yaşındaki Abdulaziz Buteflika’nın sağlık sorunlarına rağmen 18 Nisan’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir kez daha aday olması bir süredir ülkede gösterilere neden oluyor. Resmi haber ajansı APS de ilk kez başkent Cezayir’de ve ülkenin diğer kentlerinde Buteflika’nın adaylığına karşı yapılan gösterilere ilişkin bir haber yayımladı.
Haberde "Çoğu gençlerden oluşan yüzlerce vatandaş, siyasi taleplerini ifade etmek için başkent Cezayir ve ülkenin diğer bölgelerinde toplandı” ifadesine yer verildi. Göstericilerin “Adalete evet”, “Reform ve değişim” sloganları attığını kaydedildi.
Başkent dışında Annaba, Setif, Kalime, Cicel, Becaye, Tizi Vuzu, Buira, Bumerdas, Tiyaret, Galizan, Vahran ve Vurkla kentlerinde de gösteriler oldu.
Küba yarın sandığa gidiyor
Küba, yarın anayasa değişikliğini oylamak için sandığa gidiyor.
23-02-2019 10:48

İleri Haber
Küba yarın anayasada yapılan değişiklikleri onaylamak için referanduma gidiyor.
8 milyon Kübalının oy kullanmasının beklendiği referandumda, Kübalılara Anayasa'nın değişmesini isteyip istemedikleri sorulacak.
Küba'nın anayasa taslağında daha önce evlilik, “iki kişinin gönüllü birlikteliği” şeklinde tanımlanmış, sosyalizmin oturtulması hedefiyle "komünizm hedefi" ibaresi kaldırılmış ancak daha sonra taslağın tartışılması sürecinde ibare yeniden eklenmişti.
Yeni anayasa, Küba Komünist Partisi'nin denetiminde olmak şartıyla serbest ticarete sınırlı bir şekilde yol açıyor.
Trump geçtiğimiz günlerde "Sosyalizm ve komünizmin son günleri, Küba ve Nikaragua'da bitti, sıra Venezuela'da" şeklinde konuşmuştu. Bu yüzden Kübalılar sosyal medyada pazar günü sandığa giderken "Sosyalizm'in bitip bitmediğini Trump'a göstereceğiz" şeklinde yorumlarda bulunuyor.
Anayasa değişikliği süreci, Temmuz 2018'de başlamış, Ağustos ve Kasım arası tüm yerel örgütlerde tartışılmış ve son hali Aralık ayında Parlamento'ya gönderilmişti. Referandum, Anayasa değişikliğinin son aşaması.
Küba halkı daha önceki anayasa değişikliklerine 1976 yılında yüzde 97,7 ile, 2002'de ise 99,3 onay vermişti.
ABD: Türkiye güvenli bölgede olmayacak
Pentagon Sözcüsü Robertson, Türkiye sınırı boyunca kuzeydoğu Suriye'de oluşturacağı güvenli bölgede Türkiye ve DSG'nin olmayacağını söyledi.
23-02-2019 10:01

Pentagon Sözcüsü Binbaşı Sean Robertson, güvenli bölge oluşturmak için uluslararası bir gücün parçası olarak Suriye'nin kuzeydoğusunda birkaç yüz asker bırakacaklarını duyurdu. Sözcü, "ABD, uluslararası bir gücün parçası olarak Suriye'nin kuzeydoğusunda birkaç yüz asker bırakacak. Ayrıca ABD Suriye'nin güneyindeki El Tanif garnizonundaki varlığını sürdürecek" dedi.
Binbaşı Robertson, "Bu çok uluslu gözlem gücü ABD güçleriyle bölgede istikrarı sağlayacak ve IŞİD'in geri gelmesini engelleyecek, öncelikli olarak NATO müttefiklerinden oluşacaktır" diye konuştu.
Az sayıdaki bu askerlerin dışında Suriye'deki diğer askerlerin çekileceğini belirten Binbaşı Robertson, ABD öncülüğündeki bu koalisyona katılacak ülkeler konusunda ise yorum yapmaktan kaçındı.
Bir gazetecinin "Bu bir güvenli bölge midir?" sorusuna Robertson, "Terminoloji olarak güvenli bölgedir" yanıtını verdi.
'TÜRKİYE SINIRI BOYUNCA OLACAK'
Binbaşı, bu kuvvetin Suriye'nin kuzeydoğusunda güvenlik ve istikrarı sağlamakla görevli olacağını öne sürerken, bu kuvvetin güvenli bölgenin inşasında nasıl bir rol oynayacağına yönelik bir soru üzerine ise "Güvenli bölge Türkiye'nin sınırı boyunca kuzeydoğu Suriye'de olacak. Oradaki güvenlik ve istikrarı sağlayacaklar" ifadelerini kullandı.
Amerikan askerlerinin Menbiç'ten çekilip çekilmeyeceğine ve Türkiye sınırındaki gözlem noktalarına ilişkin sorulara yanıt vermekten kaçınan Robertson, ABD'nin El Tanif üssünde asker bulundurmasının sebebine ilişkin ise IŞİD'in kalıcı bir şekilde yenilmesinde bu üssün önemli rol oynadığını söyledi.
'TÜRKİYE GÜVENLİ BÖLGEDE OLMAYACAK'
Öte yandan AA muhabirine konuşan ve isminin açıklanmasını istemeyen Savunma Bakanlığı yetkilisi, ABD'nin uluslararası güçlerle Suriye'nin kuzeydoğusunda inşa edeceği güvenli bölgede Türkiye ve Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) bulunup bulumayacağına ilişkin soruya ise, "Türk ve DSG güçleri bu bölgeye girmeyecek" ifadesini kullandı.
Venezuela, Kolombiya sınırını kapattı
Venezuela Devlet Başkan Yardımcısı Delcy Rodriguez, Venezuela ve Kolombiya arasındaki üç geçişin geçici olarak kapatılmasına karar verildiğini duyurdu.
23-02-2019 08:39

Venezuela Devlet Başkan Yardımcısı Delcy Rodriguez, "Kolombiya hükümetinden gelen Venezuela'nın egemenliği ve ülkedeki barışa karşı ciddi ve yasa dışı tehditler nedeniyle" iki ülke arasındaki üç geçişin geçici olarak kapatılmasına karar verildiğini duyurdu.
Rodriguez'in sosyal medya hesabından duyurduğu Kolombiya sınırını kapatma kararı, ABD destekli muhalefetin ülkeye "insani yardım" getireceğini iddia ettiği 23 Şubat öncesi alındı. Venezuela, daha önce de Brezilya ile olan sınırın kapatılmasına karar vermişti.
'İNSANİ YARDIM TARTIŞMALARI ABD'NİN İŞGAL STRATEJİSİNİN BİR PARÇASI'
Venezuela'da ABD destekli muhalefetin ülkedeki işgal stratejilerinden biri olan "insani kriz ve yardım" tartışmaları, muhalefet ve hükümet arasındaki gerginliğin en önemli noktalarından birini oluşturuyor.
Devlet Başkanı Nicolas Maduro, "yardım" tartışmalarının, "ABD'nin işgal stratejisinin bir parçası" olduğunu ve "bu şova izin vermeyeceğini" söylüyor.
Muhalefet ise 300 bin kişinin acil yardıma ihtiyacı olduğunu, 2 milyon kişinin de sağlık riskiyle karşı karşıya bulunduğunu öne sürerek, ülkeye “yardım” girmesi gerektiğini öne sürüyor.