'Boş ol' şiddetiyle mücadele eden kadına tecrit
'Boş ol' şiddetiyle mücadele eden kadın için fetva çıkarıldı, kadının toplumdan dışlanması isteniyor.
18-07-2018 16:44

Hindistan, şeriat yasalarına göre erkeğin üç kez ‘Boş ol’ demesiyle nikahın düşmesini (üçlü talak) tartışıyor. Kadına yönelik psikolojik, ekonomik ve duygusal şiddetin bir örneği olan bu uygulamayla mücadele eden kadın hakları savunucusu Nida Han hakkında bir fetva çıkarıldı.
Ülkenin Müslüman din adamlarından Hurşid Alam’ın fetvasında, Han’ın bu konudaki sivil toplum faaliyetleri konusunda özür dilememesi toplumsal tecride maruz bırakılması isteniyor. Fetvada, “Hastalanırsa ilaç verilmeyecek. Ölürse cenazesinde namaz kılınmayacak. Ölümünden sonra kabristana gömülmeyecek. Nida, Allah’ın hazırladığı şeriat yasalarında değişiklik istiyor” denildi.
HAN: KADINLAR ARKAMDA
Nida Han ise din adamının fetvasına rağmen mücadeleye kararlılıkla devam ediyor. Tecrit edilmek bir yana binlerce kadının desteğini aldığını söyleyen Han, “Hindistan demokratik bir ülke. Kimse beni İslam’dan dışlayamaz. Kimin suçlu olduğuna ancak Allah karar verir” dedi.
NE OLMUŞTU?
Eşinin 2015’te üçlü talakla boşamaya çalıştığı Han, sivil mahkemelerde açtığı davayı kazanmıştı. Bu davanın ardından, Hindistan Yüksek Mahkemesi bu uygulamanın anayasada yer almadığı için yasal olmadığına hükmetmişti. Ancak üçlü talakın Hindistan’da Müslümanlar arasında hâlâ çok yaygın olduğu belirtiliyor.
İLGİLİ HABERLER
LGBTİ+ haklarına destek vermek için gökkuşağı formalarla maça çıkacaklar
Britanya’da LGBTİ+ haklarına destek vermek için futbol tarihinde bir ilki gerçekleştirecek olan Altrincham Futbol Kulübü gökkuşağı renkleriyle maça çıkacak.
15-02-2019 23:17

İngiltere’deki Bradford kentinde bulunan Park Avenue Stadyumu’nda, Ulusal Kuzey Ligi’nde mücadele eden Altrincham ile Bradford karşı karşıya geliyor. Bu karşılaşmayı diğer maçlardan ayıran ise, Altrincham’ın özel olarak tasarladığı gökkuşağı formalarla maça çıkacak olması. Altrincham, yarınki karşılaşmaya gökkuşağı renkleriyle bezeli formalarla çıkacak.
Altrincham, kuzeybatıdaki LGBTİ+ topluluğundan gençlere destek amacıyla para toplamak için böyle bir adım attı.
GÖKKUŞAĞI FORMALAR AÇIK ARTTIRMAYLA SATILARAK LGBTİ+ DESTEKÇİSİ KURUMA BAĞIŞ YAPILACAK
Bu maç için toplamda 14 forma üretildi. Bu formalar, maçın ardından açık artırma yöntemiyle satılacak. Formalardan elde edilecek gelir Manchester’ın tek LGBTİ+ merkezini destekleyen The Proud Trust adlı kuruluşa aktarılacak.
Üretilen formalardan bir tanesi de Manchester’daki Ulusal Futbol Müzesi’ne bağışlanacak.
Trans tutuklu Buse, ölüm orucunun 15. gününde
Geçtiğimiz aylarda cinsiyet uyum operasyonu hakkı engellendiği için ölüm orucuna başlayan trans tutuklu Buse, açtığı davayı kazandıktan sonra ölüm orucunu sonlandırmıştı. Ancak hala sevki gerçekleşmeyen Buse, 31 Ocak’ta yeniden ölüm orucuna başladığını duyurdu ve şu an orucunun 15. gününde.
15-02-2019 17:42

2018 yılının Haziran ayında Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan trans tutuklu Buse, cinsiyet uyum operasyonu hakkı engellendiği için ölüm orucuna başlamıştı. Buse’nin operasyon için açtığı davada, geçireceği operasyonun ruh sağlığı açısından zorunlu olduğuna karar verilmiş ve Buse ölüm orucunu sonlandırmıştı.
‘AMELİYAT ZORUNLUDUR ANCAK ACİLİYETİ YOKTUR’
Kaos GL’de yer alan habere göre Adalet Bakanlığı’na yazılan dilekçe sonucunda; Bakanlık cezaevine ‘ameliyat zorunludur ancak aciliyeti yoktur’ şeklinde dönüş yaptığı için Buse’nin hastaneye sevki gerçekleşmedi.
Sevkin gerçekleşmemesi üzerine Buse’nin avukatı Eren Keskin, talebi yerine getirilmeyen Buse’nin 31 Ocak’ta yeniden ölüm orucuna başladığını duyurdu.
DİREN COŞKUN: BUSE’NİN BEDENİ HAPİSTE OLABİLİR AMA BEDENİ RUHUNA HAPİS OLMASIN
Bir dönem Buse ile aynı cezaevinde kalan ve aralık ayında beraat eden Diren Coşkun ise Buse için dayanışma çağrısı yaptı:
“Geçiş sürecine başlamak isteyen, buna karar veren, adım atan translar için ameliyat olmak hayati bir meseledir. Bu durum, tıp hekimlerince belgelenir ve mahkemeler bunun üzerine izin kararı verir. Buse, hapiste geçireceği 20 yılı daha olan bir trans kadın. Bu davayı açtı ve kazandı. Buse’nin bedeni hapiste olabilir ama bedeninin ruhuna hapis olmaması Twitter’da #BuseYaşasın hashtagi ile sesimizi duyuralım.”
Kadın pedlerindeki yüksek vergi oranı Meclis gündeminde: Regl olduğumuz için vergi ödemek istemiyoruz
Regl döneminde kullanılan ped ve tampon gibi ürünlerde uygulanan yüksek vergi oranını Meclis gündemine taşındı. CHP Milletvekili Sera Kadıgil, "Regl olduğumuz için vergi ödemek istemiyoruz" dedi.
14-02-2019 15:20
CHP PM Üyesi ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, kadınların menstrüel dönemde zorunlu ve temel olarak kullanmak zorunda oldukları ped ve diğer hijyen ürünlerindeki vergi oranının düşürülmesi için kanun teklifi verdi. Kadıgil, "Regl olduğumuz için vergi ödemek istemiyoruz" dedi.
Kanun teklifinde, Türkiye ve dünyada “tampon vergisi” adıyla anılan hijyen ürünlerinden şu anda yüzde 18 oranında vergi alındığını belirten Kadıgil, erkekler için cinsel gücü artıran ilaçlara yüzde 8 oranında vergi uygulanıyor olmasının cinsiyet eşitsizliği olduğunu vurguladı. Kadıgil, bir kadının hayatının ortalama 2 bin 535 gününde, yani yaklaşık yedi yılı boyunca regl olduğunu ve ped ya da tampona ihtiyaç duyduğunu belirterek “İngiltere'de yapılan hesaba göre kadınlar hayatlarının 38 gününü kadın hijyen ürünlerini alabilmek için çalışarak geçirmektedir” bilgisini paylaştı.
Kadıgil, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) regl hakkında doğru ve yararlı bilgiye erişim, regl hijyeni malzemelerine erişim, malzemelerin değişimi için gizlilik sağlayacak tesislere erişim, su ve sabuna erişimin garanti altına alınması gerektiği konusundaki kararları da hatırlatan CHP’li vekil Avrupa’nın pek çok ülkesinde hijyen ürünlerinden çok düşük oranlarda vergi alındığını ifade etti. Kadıgil teklifinde şu bilgilere yer verdi:
'DÜNYADA PEK ÇOK ÜLKEDE VERGİ ORANLARI ÇOK DÜŞÜK'
“Avrupa Birliği 2007’de yılında aldığı kararla, üye ülkelerin bu hijyen ürünleri üzerindeki vergileri yüzde 5’e kadar indirmesine izin vermiştir. İngiltere, vergi oranını yüzde 5’e çekerken elde edilen vergilerin ise kadına yönelik şiddetle mücadele derneklerine bağışlanması kararını almıştır. İngiltere’yi Fransa takip etmiş ve vergi oranını yüzde 20’den yüzde 5.5’e indirmiştir. Kanada gelen baskılar üzerine vergiyi sıfırlamıştır. Malezya önce vergi oranını yüzde 10’dan yüzde 6’ya indirmiş ardından ise sıfırlamıştır. İrlanda da hijyen ürünlerinden vergi almayan ülkeler arasındadır. ABD’nin pek çok eyaletinde; Minnesota, Illinois, New York, Massachusetts, Maryland, Connecticut ve Florida eyaletleri başta olmak üzere, tampon vergisini kaldırmaya karar vermiş, Nebraska, Virginia ve Arizona eyaletleri ise tampon vergisini kaldırmaya yönelik yasa tasarılarını gündeme almıştır. İspanya 2019’da bu ürünleri “temel ihtiyaç” kabul ederek vergileri indirmeyi gündeme almıştır. Tampon vergisi İspanya’da yüzde 10’dan yüzde 4’e indireceğini duyurmuştur. Avustralya’da 2000 yılından beri uygulanan yüzde 10’luk vergi, 3 Ekim 2018’de tamamen kaldırılmıştır. Kanada, 1 Temmuz 2018’de tampon vergisini kaldırmıştır. Hindistan’da hükümet ped ve tampon gibi kadın hijyen ürünlerinden alınan tartışmalı vergiyi Temmuz 2018 yılı itibariyle kaldırmıştır. İskoçya hükümeti, öğrenim çağındaki genç kızların regl döneminde kullandığı hijyen ürünlerini karşılama kararı almıştır. Eylül ayından itibaren, her ay 395 bin öğrenciye okullarda ve eğitim kurumlarında bedava hijyen ürünü dağıtılacak olan İskoçya dünyada bir ilke de imza atmıştır.”
'REGL BİR HASTALIK DEĞİLDİR AMA SAĞLIKSIZ REGL DÖNEMİ HASTALIĞA NEDEN OLABİLİR'
Ayrıca Anayasa’da sosyal haklar bakımından devletin ekonomik gelişmeye paralel olarak, mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde, hak yararlanıcıları için katkıda bulunması gerekliliğini hatırlatan Kadıgil; “ Menstürel dönem kimilerinin dediği gibi bir hastalık olarak değerlendirilemez ancak, bu dönemde menstrüel temizliğe uygun sıhhi malzemelerin kullanılmaması üreme yolu hastalıklarına yol açabilmektedir. Ülkemizde halen çok sayıda kız çocuğu ve kadın, bu tip hijyen ürünlerini alacak maddi güce sahip olmadığı için bu tür risklerle karşı karşıyadır” dedi.
CEZAEVLERİNDEKİ PED UYGULAMASINI DA HATIRLATTI
Kadıgil, cezaevlerindeki ped uygulamasına da dikkat çekti. Türkiye’de, 386 kapalı ve açık ceza infaz kurumunda 10 binin üzerinde kadın, 82 kız çocuğu bulunduğuna dikkat çeken Kadıgil, cinsiyete duyarlı uygulama ve politikalar üretilmesi gerektiğini vurguladı. Kadıgil, “Kadın mahpusların, kız çocuklarının ve rans kadınların cezaevlerinde yaşadıkları sorunlarından biri de ped, tampon ve diğer hijyen ürünlerine erişimdir. Birçok kadın, buluğ çağına giren kız çocukları ve LGBTİ birey ekonomik sebeplerle, kantinlerde satılan hijyen ürünlerini alamadıkları için pamuk ve çarşafı bez olarak kullandığı tarafımıza gelen bilgiler arasında” dedi. Cezaevlerinde hijyen ürünlerine ücretsiz erişim için çalışma yapan kadın örgütlerine kulak verilmesi gerektiğini belirten Kadıgil, ped hakkının, yasal güvenceye alınmasına vurgu yaptı. 2017 tarihli Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu görüşmeleri sırasında, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Şaban Yılmaz’ın “kadınlar için hijyenik malzemelerin devletçe karşılanması hususunda” talimat verdiği bilgisini hatırlatan Kadıgil, “ Ancak söz konusu ihtiyacın cezaevi yöneticilerinin inisiyatifine bırakılması keyfi uygulamalara yol açmaktadır. Bunun önüne geçmek için yasal mevzuat oluşturulması kaçınılmaz bir zorunluluktur” dedi.
İran'da hicabını çıkaran kadın: Kızım için yaptım!
Tahran’da geçtiğimiz yıl gerçekleşen hicap karşıtı gösterilerde hicabını çıkarttığı için tutuklanıp gösterilerin simgesi haline gelen Azam Jangravi konuştu.
14-02-2019 13:22

Tahran’da geçtiğimiz yıl gerçekleşen hicap karşıtı gösterilerde hicabını çıkarttığı için tutuklanıp gösterilerin simgesi haline gelen Azam Jangravi konuştu.
Diken'de yer alan habere göre Jangravi 38 kadınla birlikte tutuklanmış, işinden kovulmuş ve ‘ahlaksızlığı teşvik ve İslam kurallarına uymamak’ suçundan üç yıl hapis cezasına mahkum edilmişti. Mahkeme kadını kızını da elinden almakla tehdit etmiş ama Jangravi İran’dan kaçmayı başarmıştı.
Jangravi "Kaideye tırmanmaya başladığım andan itibaren biraz korkuyordum. Aklımda hep kızım Viana vardı. Ne olacak ona? Çünkü biliyordum, tutuklanacaktım. Bunu yaparken o gün tutuklanıp hapse gönderileceğinizi biliyorsunuz. Ama bir şekilde güçlü hissediyordum. Tüm korkularıma rağmen kendime şunu söylüyordum: ‘Viana bu ülkede senin de büyüdüğün şartlarda büyümemeli’. Kararımı vermiştim. Tek endişem Viana’ydı. Zaten 30-45 dakika kadar sonra tutuklandım. Bu gösteri sesimizin dünyaya duyurulmasını sağladı. Bugün bu hareket hala devam ediyor ve İran genelinde kadınlar zorunlu hicabı ellerinden geldiği şekilde protesto ediyor. Bence kesinlikle bir şeyleri değiştirdik” şeklindek konuştu.
Şule Çet'in babası: Duruşma salonunda nefes alamadım
Ankara'da cinsel saldırıya maruz kaldıktan sonra bir plazanın 20. katından atılarak katledilen Şule Çet'in babası, duruşmanın ardından verdiği röportajda "Duruşma salonunda nefes alamadım, yüzlerine bakamadım" dedi.
13-02-2019 10:28

Ankara'da cinsel saldırıya maruz kaldıktan sonra bir plazanın 20. katından atılarak katledilen 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Şule Çet’in cinayetiyle ilgili davanın ilk duruşması geçen hafta yapıldı. Sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand, kasten öldürme, cinsel saldırı ve hürriyetten yoksun bırakma suçlarından tutuklu yargılanıyor.
Dosyaya sunulan, “Bir kadın bir erkekle tenha bir yerde içki içmeyi kabul etmişse cinsel ilişkiye rıza göstermiş sayılır” ifadelerinin yer aldığı, Adli Tıp Uzmanı Mehmet Nuri Aydın imzalı ısmarlama rapor ve sanık avukatlarının yaptığı skandal savunmalar kamuoyunun ve Çet ailesinin tepkisini çekti. Şule Çet’in babası İsmail Çet duruşmada sanıklar ile karşılaştığında nefes alamadığını, yüzlerine bakamadığını söylerken Çet’in ağabeyi Şenol Çet ise “Onların yüzlerine bakıp bağırıp çağırmak istedik” dedi.
Şule Çet'in ailesi, Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'a konuştu.
'ADALET TALEBİMİZ İÇİN MÜCADELEMİZE DEVAM ETMEYE ÇALIŞIYORUZ'
Çok zor bir süreç geçirdiniz...
İsmail Çet: Moralimiz çok bozuk. Ayaklarımızın üzerinde durmaya çalışıyoruz. Acımız çok çok büyük. Kalbimiz kırık. Neşeli olmaya çalışsak da olamıyoruz. Kızım öldükten sonra her şeyden mahrum kaldık. Kalbimiz kırık. Sömestr tatili boyunca kızımın yolunu gözledik. Bizler devletimizden adalet bekliyoruz. Bir an önce her şeyin tamamlanıp katillerin cezalandırılmasını istiyoruz. Şu an ise iyi bir durumda değiliz.
Şenol Çet: Yavaş yavaş toparlanmaya çalışıyoruz. Hayat devam ediyor. Adalet talebimiz için mücadelemize devam etmeye çalışıyoruz.
'O UZMANIN SİCİLİ BOZUK'
Duruşma öncesi dava dosyasına “skandal rapor” olarak adlandırılan bir rapor sunuldu. Raporu incelediniz mi?
İsmail Çet: Raporu ben inceleyemedim. Avukatımız inceledi. Ancak raporu yazan uzmanın sicilinin bozuk olduğunu, ceza aldığını söylediler. Çok çirkin bir rapor olduğunu biliyoruz. Mahkemede bu konu tekrar konuşuldu. Mahkeme heyeti İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan yeni bir rapor alınmasına karar verdi. Yeni alınacak raporu bekliyoruz.
Şenol Çet: O rapor düzmece. Ayrıca raporda, “Bir kadın bir erkekle tenha bir yerde içki içmeyi kabul etmişse cinsel ilişkiye rıza göstermiş sayılır” gibi düzmece cümleler yer alıyor. Aslında bu yapılan bir suç. Ne kadar saçma. Arkadaşımla beraber oturup sohbet ediyorsam ona cinsel tacizde mi bulunmam lazım? Normal bir şekilde oturabilir insan. Bunu yapan milyonlarca insan var. Bu insanların düşünceleri bir garip. Her şeyi öteki yola çekiyorlar.
'DURUŞMA SALONUNDA NEFES ALAMADIM'
Duruşmada sanıklarla karşılaşınca neler hissettiniz?
İsmail Çet: Duruşma salonunda nefes alamadım. Yüzlerine bakamadım.
Şenol Çet: Onların yüzüne bakarak bağırıp çağırmak istedik. Söylemek istediğimiz çok şey vardı onlara karşı. Ancak duruşma salonunda olduğumuz için bir şey söyleyemedik.
'SİZİN BAŞ SAĞLIĞINIZI KABUL ETMİYORUM DEDİM'
Sanık yakınları ile konuştunuz mu?
İsmail Çet: Duruşma salonunun çıkışında sanık yakınları “başınız sağ olsun” dediler. Ben de sizin baş sağlığınızı kabul etmiyorum dedim.
Şenol Çet: Bu zamana kadar sanık yakınlarının ne annesi, ne babası ne ablaları aradı. Sonuçta karşı tarafta bir ölüm var. Nasıl bir anne, baba şaşırıyorum.
'İNSAN BİRAZ KENDİ ÇOCUKLARINI DÜŞÜNÜR'
Sanık avukatlarının duruşma salonundaki savunmaları kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu...
İsmail Çet: Sanık avukatlarının dediklerine itiraz ettim. Şule benim kızım olmasaydı vicdanınız rahat eder miydi diye sordum. Bu savunmaları para için yapıyorsunuz, yapmayın dedim. Ortada bir can olduğunu onlara anlatmaya çalıştım. Hepsi benim kızımın iki kişi tarafından öldürüldüğünü biliyorlar. Kızım yüzde yüz cinayete kurban gitti.
Şenol Çet: Normal şartlarda beklediğimiz bir şeydi. Sanıkların bu tarz şeyler söyleyerek savunma yapacağını biliyorduk. Ancak sanık avukatlarından bu tarz bir savunma beklemiyorduk. İnsan biraz kendi çocuklarını düşünür. O avukatların çocukları bu durumda olsa böyle bir savunma yapabilirler miydi? Tabii ki bir para karşılığında tutulmuş avukatlar. Böyle şeyler yapacaklar. Bu tarz bir savunma bizim için üzücü bir durum.
'HİÇBİR KADININ BAŞINA GELMESİN'
Her ay birkaç kadının öldürüldüğü ülkemizde böyle bir şeyin sizin başınıza geleceği aklınıza gelir miydi?
İsmail Çet: Kesinlikle düşünmezdim. Hiçbir kadının başına böyle bir şey gelmemesini temenni ediyorum. Adalet yerini bulsun istiyorum.
Şenol Çet: Televizyonlardan haberlerden izlerdik. Üzülürdük. İzlediğimiz bütün haberler bizi üzerdi. Bunların olmasını asla istemezdik. Nereden bilebilirdik bir gün bizim başımıza gelebileceğini.
Canlı yayında skandal benzetme: Böyle bir kâr kadın ticaretinde bile yok
Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım'ın canlı yayında yaptığı skandal benzetme, birçok seyircinin tepkisini çekti.
12-02-2019 19:20
Ekonomik krizin sebze-meyve fiyatlarını vurması ve yeni çıkarılan 'hâl yasası'na ilişkin canlı yayında konuşulurken, Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım'ın sarf ettiği skandal sözler, birçok seyircinin tepkisini topladı.
Habertürk ekranlarında yayınlanan 'Para' programında Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım'ın tarladan tezgaha gelene kadar fiyatı iki katına çıkan meyve sebzeleri anlatırken yaptığı skandal benzetme tepki çekti.
'BÖYLE BİR KÂR, KADIN TİCARETİNDE BİLE YOK'
Yıldırım, "Böyle bir kar marjı hiçbir yerde yok, hiçbir kazançta yok. Bu kadın ticaretinde bile yok, affedersiniz. Uyuşturucu ticaretinde yok. Yüzde 800 kar olmaz yani" dedi.
Sunucu Ebru Baki, o anlarda, bir şey olmamış gibi yayına devam etti, kamera kendisine döndüğünde ise şaşkınlığı yüzüne yansıdı.