Boğaziçi’nin sit alanında değişiklik

Boğaziçi’nin sit alanında değişiklik

Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün 8 Eylül’de duyurduğu karara göre, Boğaziçi Üniversitesi’nin doğal sit alanında değişikliğe gidildi.

Kayyum rektör tartışmalarının odağındaki Boğaziçi Üniversitesi’ne ilişkin dikkat çeken bir karar alındı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın büyük tepki çeken doğal sit alanları için koruma ve kullanım koşullarını yeniden düzenleme kararı, Boğaziçi Üniversitesi ve yakın çevresi için de uygulandı.

Cumhuriyet’ten Hazal Ocak’ın haberine göre, doğal sit alanında bulunan üniversite ve yakın çevresinin bir bölümü “nitelikli koruma alanı”, bir bölümü de “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı”na dönüştürüldü.

Değişikliği yorumlayan TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen, “Boğaziçi Üniversitesi ve yakın çevresi bu değişiklikle yapılaşmaya açılmak isteniyor” dedi.

MART 2020’DE KATEGORİLER YENİDEN DÜZENLENDİ

Esin Köymen, 2019’da Resmi Gazete’de yayımlanan kararla doğal sit alanlarının çeşitli kategorilere ayrıldığını, Mart 2020’de yayımlanan yönetmelikle de bu kategorilerin yeniden düzenlendiğini anımsattı.

Köymen, “Bu düzenlemeler, ülkemizde koruma alanları olarak belirlenen alanların yanı sıra kıyıların talanına ve bu alanların yapılaşmaya açılmasına da olanak vermektedir” dedi.

Köymen, Boğaziçi Üniversitesi ve çevresinde yapılan değişiklikle “nitelikli doğal koruma alanı” yapılan bölgede, günübirlik tesis ve karavan alanları, hayvancılık, balıkçı barınağı, sökülebilir iskele, duş, gölgelik, soyunma kabinleri, büfe, tuvalet, atık su arıtma tesisi, atık su deşarjı, kanalizasyon şebekesi, içme suyu temini, jeotermal su çıkarılması, enerji nakil hattı, trafo, iletişim hattı, ulaşım hattı, açık otopark, teleferik yapılmasına izin verildiğinin altını çizdi.

'ENTEGRE TESİS VE TURİZM YERLEŞİMLERİNE İZİN VERİLİYOR'

Bölgenin bir kısmının da “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” yapılmasını değerlendiren Köymen, “Kesin korunacak hassas alan ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetlere, entegre tesis yapılmasına, turizm ve yerleşimlere izin verilmektedir. Bu düzenleme ile ülkemizin doğal koruma alanları, tanımında değişiklik yapılsa da sonuç olarak imara açılmaktadırlar. Bu değişiklik de bu alan içinde yeni yapılaşmaların yolunu açabilecek bir düzenlemedir. İlgili yönetmelikte ardı ardına yapılan düzenlemeler bu riskleri açıkça ortaya koymaktadır” dedi.