Bireysel konkordato: Herkes başvurabilir mi?
Krizle birlikte, şirketlerin ardından bireysel olarak da başvuruları yapılmaya başlanan 'konkordato ilanı' cep yakıyor.
04-10-2018 11:17

Son dönemde şirketlerin art arda ilan ettiği konkordatoya vatandaşlar da başvurabiliyor. Ancak başvuruda mahkemeye harç olarak ödenen ücret ise oldukça yüksek miktarda.
Dünya Gazetesi’nden Fahriye Şentürk’ün haberine göre, ilk bireysel konkordato başvurusunda bulunanlardan Zehra Şahin, mahkemeye 75 bin lira ödediğini söyledi.
Şirket hissedarı olan Şahin, şirket adına konkordato ilanı sürecinde üçüncü şahısların hiçbir şekilde korunmaması nedeniyle, şirkete kefil oldukları borçlardan kaynaklı bankaların gayrimenkullerini icra yoluyla satışa çıkarttığını ifade etti.
‘EKSİKLİK NEDENİYLE ŞAHIS KONKORDATOSUNA BAŞVURDUK’
Konkordato kararını da açıklayan Şahin, “Konkordato şirketin malını korurken şahsın malını korumadığı için ana projemizdeki eksikliği fark ettik ve mahkemeye müracaat ederek şahıs konkordatosuna başvurduk" dedi.
“Konkordato uygulamasında çok önemli bir boşluk var” diye devam eden Şahin, kendi avukatlarının ve bilirkişilerin kendilerini ikinci başvuruyu yapmaya yönlendirdiklerini ve bu kararı hakimlerle de konuşarak aldıklarını belirterek şu ifadeleri kullandı:
’75 BİN LİRA ÖDEDİK’
“Bu başvuru için mahkemeye 75 bin lira harç ödemesi yaptık. Ana projemizi desteklemek için şahıs konkordatosuna başvurduğumuzu mahkeme fark etti. Bu başvuru ana konkordato davası dışında açıldı ancak, esasında ana dosyaya bağlı bir dosya. Bu sahsi davadan beklentim, mallarımızın icra yoluyla satılmadan, ana dosyaya bağlanması, tüm bu sürecin bir bütün içerisinde yürütülmesi. “
‘SIRADAN VATANDAŞ İÇİN MÜMKÜN DEĞİL’
Konkordato konusunda vatandaşın aklının karıştığını öne süren BLT Hukuk Bürosu Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Harun Bulut, sıradan vatandaşın borcundan dolayı konkordato talep etmesinin fiilen mümkün olmadığını vurguladı. Aynı zamanda emekli hakim de olan Bulut şunları söyledi:
Kısacası değişen yasa maddesindeki herhangi bir borçlu kavramı yeni yasadaki iflasa tabi olan ve olmayan borçlu kavramından daha geniş olmasına rağmen önceki yasa döneminde doktrin, yargı kararları veya iş dünyasında borçlu kavramına "sıradan vatandaş" dahil edilmemişken değişen hali ile yasadaki borçlu kavramına sıradan vatandaşı dahil etmek mümkün değildir.
‘BORÇTAN FAZLA BAŞVURU GİDERİ’
“Herhangi bir işletmesi olmayan Nazire ablamız kızı için 10.000 TL'lik çeyiz eşyası almış olsun veya Ali abimiz bankadan konut kredisi kullanmış olsun. Keza yasa gereği konkordato gider avansı tarifesi uyarınca başlangıçta ödenmesi gereken ve ödenmemesi durumunda talebin reddi sonucunu doğuran giderin ödenmesi düşünüldüğünde borçtan çok gider ödenmesi söz konusu. Şu tarih itibariyle bu avans iflasa tabi olan borçlu bakımından en az yaklaşık 35.000 TL. İflasa tabi olmayanlar için de aynı tarife geçerli olup bu bedelin indirilmesi istenebilir ise de bundan yapılabilecek indirim en fazla 15.000 TL'lik iflas gideri masrafında indirim olabilecektir. Buna konkordato harcını eklediğinizde durum daha ağırlaşacaktır. Sonuç itibariyle: yasadaki konkordato talep edebilecek borçlu kavramına "sıradan vatandaş" dahil değildir kanaatindeyim.
İLGİLİ HABERLER
Benzin ve motorine zam geliyor
EPGİS, akaryakıtta zammı önlemek için eşel mobil uygulamasının devreye alınması çağrısında bulundu. Bu geceden itibaren benzinde 27-30 kuruşluk, motorinde ise 10 kuruşluk zam bekleniyor.
17-02-2019 16:02

Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) Başkanı Fesih Aktaş, petrol fiyatlarının dünyada artış trendine girdiğini belirterek, bunun sonucunda "Türkiye’de oluşan zam ihtiyacının ÖTV’den karşılanmasının enflasyonla mücadeleye olumlu katkı yapacağını", ayrıca bu hafta pazartesi gününden itibaren benzinde oluşan 27-30 kuruşluk motorinde ise 10 kuruşluk zamların önüne geçmek için eşel mobil sisteminin bir an önce devreye alınması gerektiğini söyledi.
EPGİS Başkanı Fesih Aktaş, Türkiye’nin işlenmiş akaryakıt ürünlerinde temel aldığı piyasa olan Akdeniz piyasasındaki fiyat artışının da zam baskısına neden olduğunu belirterek şu bilgiyi verdi:
“Bu piyasadaki fiyat hareketleri bunu açıkça ortaya koymaktadır. 11 Şubat’ta benzin fiyatları 525.25 dolar/metreküp iken 15 Şubat tarihinde 566 dolar/metreküpe yükselmiştir. Motorinde ise fiyat 594 dolar/metreküpten 624 dolar/metreküpe çıkmıştır.”
Fesih Aktaş, fiyat artışının pano fiyatlarına yansıtılamamasından dolayı bazı dağıtıcılar tarafından son 3-4 gündür Türkiye’de istasyon bayilerine yansıtılmaya başladığını belirterek, “Bazı dağıtıcılar ile bazı istasyonlar ürünü pahalıya almakta, ancak tavsiye edilen fiyatlardan satmaya devam etmektedir. Bu durum, zaten artan maliyetler altında boğulan istasyonları iyice zor duruma düşürmektedir” dedi.
'EŞEL MOBİL TEKRAR DEVREYE ALINMALI'
Türkiye’nin benzeri bir durumla geçtiğimiz Nisan ayında da karşılaştığını, o dönemde ekonomi yönetiminin sosyal devlet anlayışıyla hareket ederek, halkı enflasyona ezdirmemek adına eşel mobil sistemini devreye aldığını ve ihtiyaç duyulan zamların ÖTV’den karşılandığını belirten Fesih Aktaş, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Şu an fiyatlar üzerinde oluşan zam baskısının önüne geçebilmek ve enflasyon ile mücadelede başarılı olmak adına eşel mobil sisteminin tekrar ve ivedilikle devreye alınması gerekmektedir. Akaryakıtta zamların ÖTV’den karşılanmasını öngören Eşel Mobil’le ilgili Mayıs 2018 tarihli Bakanlar Kurulu kararının son tarihi belirsiz olduğundan yeni bir karar gerekmeden bu sistemin yeniden uygulamaya alınabileceğine inanıyoruz.”
EŞEL MOBİL SİSTEMİ NEDİR?
Eşel mobil sistemiyle birlikte benzin fiyatındaki artışlar ÖTV'den düşüyordu. Böylece benzin fiyatlarındaki artış pompa fiyatına yansıtılmıyordu.
Dolardaki artışla birlikte başlatılan bu uygulamanın "geçici" olduğu açıklanmıştı.
'İktidar seçimlere odaklanmış durumda, Nisan'da sert önlemler gelebilir'
İktisatçı yazar Mustafa Sönmez ile son açıklanan TÜİK verilerini ve tanzim satışları değerlendirdik.
17-02-2019 13:45

İktisatçı yazar Mustafa Sönmez son açıklanan TÜİK verilerini İleri'ye değerlendirdi.
Sönmez, TÜİK'in açıkladığı Perakende Satış, Ciro ve İşgücü İstatistiklerini "TÜİK verileri ülkenin kriz tünelinde daha da karanlığa gittiğinin bir göstergesi" şeklinde yorumladı.
Mustafa Sönmez işsizlik verileriyle ilgili olarak "TÜİK işsizlik verileri Kasım 2018 verilerini gösteriyor. Aralık, Ocak, Şubat aylarını içermiyor. Bu bile dehşetli bir şekilde krizi yaşadığımızın göstergesi" dedi.
"Perakende Satış ve Ciro verileri ise Aralık ayına ait" diyen Sönmez "bu veriler de ekonomik krizde hızla ilerlediğimizin göstergesi" diye ekledi.
'2018'DE KÜÇÜLME YAŞANDI, 2019'DA DA KÜÇÜLMENİN BELİRTİLERİ VAR'
Türkiye'nin son dönemde gündemindeki yüksek enflasyon ve ekonomik sorunlara ilişkin olarak konuşan Sönmez "Türkiye 2018'in son çeyreğinde %6 yakın bir küçülme yaşadı. 11 Mart'ta TÜİK tarafından bu veriler de açıklanacak. Bu tabloya cari denge verilerini de ekleyelim. Türkiye'ye yabancı kaynak girişi yok; tersine 4 milyar dolar çıkmış. 2017'deki büyüme %7,4'ten 2018'de %1.6'ya düşmüş. Küçülmenin 2019'da da devam edeceğine dair işaretler var" dedi.
'İKTİDAR YEREL SEÇİMLERE ODAKLANMIŞ DURUMDA'
Mustafa Sönmez ekonomik krizin Türkiye'yi götüreceği nokta konusunda "İktidar, 31 Mart seçimlerine odaklanmış durumda. Nisan ayına dair sert önlemler alınabilir" şeklinde konuştu. IMF'ten borç alma iddialarına dair ise "IMF için dışarıdan temin edilemeyen parayı istemek zorunda kalabilirler. Ancak bildiğiniz gibi IMF'e ABD hakim. ABD onay vermeden, anlaşma olmaz" dedi.
Mustafa Sönmez vatandaşın mahkum edildiği tanzim satış kuyrukları hakkında ise "Tanzim satış seçmen odaklı bir şov. Enflasyona herhangi bir etkisi olamaz. Enflasyonu belirleyen 450 çeşit ürün var. Tanzim satışlar bütçeden sübvanse ederek halkın çok sınırlı bir kesime ulaştırılıyor. Söz konusu çadırlarda 1-2 ürün satılıyor. Bu bile şov olduğunun göstergesi. 31 Mart için, sandığa dönük bir hamle" açıklamalarında bulundu.
Saray'ın krizden kurtuluş reçetesi: Vatandaşı borçlandırmak!
Merkez Bankası vatandaşı 10 milyar lira borçlandıracak şartların önünü açtı.
17-02-2019 13:27

Saray krizden çıkışın yolunu vatandaşı daha fazla borçlandırmakta arıyor.
Sözcü'den Erdoğan Süzer'in haberine göre, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) tüketici kredileri ve kredi kartı harcamalarını artıracak kararlarının ardından Merkez Bankası da bankaların piyasaya yaklaşık 10 milyar lira daha fazla kredi kullandırmalarını sağlayacak şekilde karşılık oranlarını düşürdü. Merkez Bankası aldığı yeni bir kararla TL mevduatlarla bankaların hurda altın alımlarına uyguladığı karşılık oranlarını 1'er puan indirdi.
Yeni karara göre bankaların tasarruf sahiplerinden vadesiz ve 3 aya kadar vadeyle topladığı mevduatların yüzde 8'i yerine artık yüzde 7'si Merkez Bankası'na karşılık olarak yatırılacak. Aynı şekilde Merkez'e yatırılacak karşılık oranı 6 aya kadar vadeli TL mevduatlarda yüzde 5'ten yüzde 4'e, 1 yıla kadar vadeli mevduatlarda yüzde 3'ten yüzde 2'ye 1 yıl ve daha uzun vadeli mevduatlarda ise yüzde 1.5'ten yüzde 1'e çekildi. Ayrıca, TL zorunlu karşılıkların yurtiçi yerleşiklerden toplanan işlenmiş veya hurda altın kaynaklı standart altın cinsinden tesis edilmesi imkânı üst sınırı da yüzde 5'ten yüzde 10'a yükseltildi.
Zorunlu karşılık yöntemi, bankaların tasarruf sahiplerinden topladığı mevduatın ne kadarının piyasaya kredi olarak kullandırabileceğini belirliyor. Düzenleme öncesinde bankalar örneğin 3 ay vadeyle topladığı 100 liralık mevduatın 8 lirasını Merkez'e gönderip 92 lirasını piyasaya kredi olarak kullandırabilirken bugünden artık Merkez'e 7 lira verip geriye kalan 93 lirayı kredi olarak dağıtabilecekler. Böylece vatandaşın daha da borçlandırılmasının önü açılacak. Bankalarda halen 1 trilyon lira civarında TL mevduat bulunuyor. Karşılık oranı 1 puan indirildiği için Merkez'in hesaplarında bekleyen 10 milyar liranın biraz üzerindeki kaynak bankalar tarafından kredi olarak piyasaya akıtılacak. Böylece mevduat toplama maliyetleri düşen bankalar daha fazla kredi açtıkları gibi aynı zamanda kredi faiz oranlarını da aşağı çekme imkanı bulacak.
Öncelikli görevi enflasyonla mücadele olan Merkez Bankası'nın aslında, enflasyondaki artışı frenleyebilmek için zorunlu karşılık oranlarını belirli bir seviyede tutmaya çalışıyordu. Ancak ekonomideki durgunluğun bir türlü önlenememesi, seçimler öncesinde üretim ve işsizlikte yaşanan tırmanış ekonomi yönetimiyle birlikte Merkez Bankası için de önceliğin enflasyondan ekonominin canlandırılmasına kaydığını işaret ediyor. Yeni kararla piyasaya girecek 10 milyar lira kredileri, dolayısıyla harcamaları ve talebi, kısmi de olsa artırırken enflasyonu da tırmandıracak.
Türkiye kredi liginde küme düşecek!
2018 sonu itibarıyla uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Standard and Poors (S&P), Fitch Ratings ve Moody’s’den aldığı notların ortalamasını çıkardı.
17-02-2019 11:09

Birçok kredi derecelendirme kuruluşunun açıkladığı verilerin ortalamasını veren ‘Dünya Kredi Notu Ligi' raporu açıklandı.
Söz konusu rapora göre, Bahamalar, Umman, Namibya, Paraguay, Guatemala'nın bulunduğu 15 ülke Türkiye'yi geçti.
Sözcü'den Mehtap Özcan Ertürk'ün haberine göre Türkiye, 2018 sonu itibarıyla uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Standard and Poors (S&P), Fitch Ratings ve Moody’s’den aldığı notların ortalamasıyla 148 ülke arasında 82’nci sırada yer buldu.
Türkiye'nin 2019 yılında rekabet edeceği ülkelerde Brezilya öne çıkıyor. Dünyanın 9'uncu büyük ekonomisi Brezilya 13.3 puanla 79. sırada yer alırken, dünyanın 19. büyük ekonomisi Türkiye 13 puanla 82. sırada yer alıyor. Her iki ülke de 148 ülke arasında en düşük nota sahip 3'üncü grup içerisinde bulunuyor. Bir ufak not artırımı mesafe önümüzde yer alan Brezilya'nın yanı sıra Türkiye'nin bir basamak üstünde dünyanın 121'inci büyük ekonomisi Gürcistan 13.3 puanla, bir basamak altında ise dünyanın 43. büyük ekonomisi Bangladeş 13 puanla yer alıyor. Sırbistan, Vietnam, Gürcistan, Bangladeş, Bolivya ve Dominik diğer rakipler olarak gözüküyor.
TÜRKİYE GERİLEDİ
2017 sonunda aldığı kredi notlarının ortalaması ile 2'nci grupta yer alan Türkiye geçtiğimiz yıl 3'üncü gruba geriledi. Son 3 yılda 15 ülke Türkiye'yi geçti. Bu ülkeler sırasıyla Bahamalar (15.5), Güney Kıbrıs (15.3), Umman (15.0), Güney Afrika (15.0), Namibya (15.0), Azerbaycan (14.6), Hırvatistan (14.6), Paraguay (14.6), Guatemala (14.0), Kosta Rika (13.6), Sırbistan (13.6), Makedonya (13.5), Brezilya (13.3), Gürcistan (13.3), Vietnam (13.3) oldu. Türkiye'nin 2015'te maksimum ulaştığı seviye olan 15.7 puanı, 2018 sonu itibarıyla Rusya ve Fas'ın aldığı görülüyor.
Çiftçiler borcu borçla kapatıyor
Çiftçilerin maaliyetleri gün geçtikçe artıyor.
17-02-2019 10:32

Ekonomik krizin arttığı bu günlerde, çiftçilerin maaliyetleri de günden güne artıyor.
MA'ya konuşan çiftçiler Adana’da son iki ayda aşırı yağışlar nedeniyle on binlerce tarım alanının sular altında kaldığını, ekinlerin tarlada kaldığını belirtti. Çiftçiler, girdi maliyetlerin artması ve tarım arazilerin sular altında kalması nedeniyle zor zamanlar yaşıyor. Borçla ekim yapan çiftçiler, borcu borçla kapattıklarını dile getirdi.
Karataş ve Ceyhan ilçesinde tarım arazilerini kiralayarak, ekim yapan çiftçiler, bir torba gübreyi 180 TL’ye, tarımsal ilacı 280 ila 300 TL’ye, mazotun litresini 6 TL’ye, bir adet karpuz fidesini 2,75 TL’ye ve bir kilo muşambayı ise 14 TL’ye alıyor. Çiftçiler, artan maliyetlerini karşılamak için ya bankaya ya da tüccarlardan borçlanıyor.
'BU İKTİDAR ÇİFTÇİYİ ÖLDÜRDÜ'
Son zamanlarda aşırı yağışlardan kaynaklı ekim yapmadıklarını belirten çiftçiler, “Bu iktidar çiftçiyi öldürdü. Her yere borçluyuz. Borçla üretim yapmaya çalışıyoruz. Kimse hayatından memnun değil. Borcu borçla kapatıyoruz. Tüm çiftçiler perişan ve bu sene ne olacağını bilmiyor. Birçok kişi ekim yapmadı. Bazı tarlalar boş. Yapanlar da borçlarını borçla kapatmak umuduyla yapıyor. Hükümet çiftçiyi desteklemeli. Lafla değil, tarımsal üretimi destekleyerek yapmalı” diye konuştu.
İsyan sınırında olduklarını ifade eden çiftçi Halit Tembel, 3 bin dönüm tarla sahibi çiftçinin bile durumundan memnun olmadığını söyledi. Geçen yıl 7,5 olan bir kilo muşambanın bu yıl 14 TL’ye yükseldiğini vurgulayan Tembel, girdi maliyetlerinin 2 kat artmasının kendilerine ciddi anlamda zorladığını belirtti. Borçla ekim yaptıklarını anlatan Tembel, çiftçi ürünün elinde kalacağının korkusunu yaşadığını söyledi. Geçen yıl bir dönüm domates 2 bin 500 TL’ye mal olurken, bu yıl 3 bin 500 TL’yi geçtiğini sözlerine ekleyen Tembel, borçla kesim yaptıklarını ve büyük tarla sahiplerinin ekim yapmayıp, tarlalarını kiraya verdiğini kaydetti. Tembel, çiftçi de ürüne ne olacak belirsizliği olduğu için kaygılandığını ifade etti.
İlaç, gübre ve tohumda da tanzim satışı geliyor
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ilaç, gübre ve tohumda da tanzim satışları olacağını açıkladı.
16-02-2019 18:35

Antalya’daki bir açılış töreninde konuşan Çavuşoğlu, Antalya’dan alınan ürünün İstanbul ve Ankara’da yüzde 300-400 artışla satılmasının ‘kıyameti kopardığını’ aktardı.
Çiftçinin girdi maliyetlerinin yüksek olduğunu, düşürülmesi için geçmişte KDV’yi sıfırladıklarını söyleyen Çavuşoğlu, "İlaç, gübre ve tohumdaki artışları indirmek için gerekli tedbirleri alıyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Nasıl tanzim satış yaptıysak ilaç, gübre ve tohumda da aynısını yapacağız" dedi.