Bir psikolojik şiddet türü olarak mansplaining: Pelin Batu'yu ne 'delirtti'?

Bir psikolojik şiddet türü olarak mansplaining: Pelin Batu'yu ne 'delirtti'?

Avukat Tuba Torun, Pelin Batu'nun yıllar önce Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu'yla birlikte sunduğu programda maruz kaldığı mansplainingi İleri Haber'e değerlendirdi.

İzel Sezer - @izelsezer

Sunucu ve tarihçi Pelin Batu'nun yıllar önce gazeteci-yazar Murat Bardakçı ve akademisyen Erhan Afyoncu'yla birlikte sunduğu Tarihin Arka Odası programının bir bölümünde maruz kaldığı mansplaining dün Twitter'da yeniden gündem oldu. Sosyal medya kullanıcıları Bardakçı ve Afyoncu’nun Batu’ya uyguladığı zorbalığa tepki gösterirken, ‘’Mansplaining nedir?’’ sorusu da tekrar gündeme geldi.

Söz konusu programda Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu, ‘sosyal tarih’ konusunun tartışıldığı esnada Pelin Batu’nun sözünü iğneleyici ve alaycı tavırlarla kesiyor. Bu tavırlara tepki gösteren Batu’nun uyarılarına rağmen ikili, mansplaininge devam ediyor.

‘AŞIRI ÖZ GÜVEN VE YETERSİZ BİLGİNİN BULUŞMASI’

Peki nedir bu mansplaining? Bu kelime, İngilizcede man (erkek) ve explain (açıklama) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşan ve "birine, karakteristik olarak bir erkek tarafından bir kadına, küçümseyici veya büyüklük taslayan bir biçimde bir şeyler anlatmak" anlamına gelen bir söz. Türkçeye ise açüklama, açükleme ya da erkekleme olarak çevrilmiştir. Mansplaining terimini literatüre kazandıran kişi olduğu söylenen Rebecca Solnit’in tanımına göre “aşırı öz güven ve yetersiz bilginin buluşması” mansplaininge neden oluyor. 

Konuyla ilgili uzmanlığı, karşısındaki kadının uzmanlığından daha az olmasına rağmen ona akıl verir tarzda konuşan bir erkek, bir kişiye kendisinin yazdığı yüksek lisans tezini anlatma cüreti gösteren bir erkek veya kendisiyle aynı programa konuk olan bir başka ziyaretçiye, sırf kadın diye, tepeden konuşan ünlüler mansplainingin en çok öne çıkan örneklerinden. Çeşitli araştırmalar, mansplaining uygulayan erkeğin aşırı öz güvenli davrandığını, küçümseyici bir gülümsemeye ve yüksek bir ses tonuna sahip olduğunu gösteriyor.

ERKEKLER UZUN AÇIKLAMALARDAN KAÇINMIYOR

Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, kadın hocanın olduğu sınıflarda kadın öğrencilerin daha fazla konuştuğunu ortaya çıkarıyor. Aynı çalışma, kadınların konuşurken kendilerini denetlediklerini, sözcüklerini daha özenle seçtiğini ve lafı uzatırlarsa özür dilediklerini vurguluyor. Erkekler ise uzun uzun açıklamalardan kaçınmıyor. 

AKADEMİ EN ÇOK MARUZ KALINAN ORTAMLARDAN BİRİ

Akademi, kadınların mansplaininge en çok maruz kaldığı alanlardan biri olarak sayılıyor. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan bir kadın akademisyen ise ‘’Makalemin ya da konuşmamın başlığını duyduğunda; burun kıvırarak, daha önce yapıldığını söyleyen ya da bilimsel olmadığını hissettirecek yorumlar yapmaya kalkışan hep oldu. Hele konferans sırasında sizinle aynı oturumdaki erkek katılımcı, anlatımınızı ‘samimi’ bulduğunu söylerken yüzündeki gülümseme sizi çileden çıkarabilir’’ ifadelerini kullandı.

‘PSİKOLOJİK ŞİDDET FİZİKSEL ŞİDDETTEN DAHA TEHLİKELİDİR’

Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Avukat Tuba Torun ise Pelin Batu’ya yapılan mansplainingi İleri Haber’e değerlendirdi. ‘’Mansplaining hayatta bütün kadınların çok sık rastladığı, çok tanıdık bir harekettir’’ diyen Torun, ‘’Adını koyamayız çünkü ortada net bir hakaret ya da fiziksel şiddet yoktur ama kendimizi hırpalanmış, aşağılanmış, susturulmuş, bastırılmış hissederiz. Bu aslında psikolojik şiddettir ve fiziksel şiddetten hiçbir farkı yoktur, hatta daha tehlikelidir’’ ifadelerini kullandı.

Psikolojik şiddetin her kesimden kadının zaman zaman maruz kaldığı bir şiddet türü olduğunu söyleyen Tuba Torun, ‘’Kendini yücelten erkek sendromu olan mansplaining, kadın konuşurken sürekli sözünü kesmek, ‘Bu öyle değil, şöyledir’ gibi işin doğrusunu öğretmeye çalışmak; aslında kadının küçümsendiği, aşağılayıcı, kadına söz hakkı vermeyen ve kendisini ifade etmesini engelleyen bir tavır’’ dedi. 

‘KADINI ÖFKELENDİRİP SONRA DELİ MUAMELESİ YAPMAK GASLIGHTING ÖRNEĞİ’

Bununla beraber psikolojik manipülasyonun da bazı durumlarda psikolojik şiddet halini alabildiğini söyleyen Torun, ‘’Örneğin kadını öfkelendirip daha sonra öfkeli kadına deli muamelesi yapmak bir gaslighting örneği. Kişiyi bu şekilde saf dışı bırakmak ve kişinin kendinden şüphe etmesine yol açan bir durum. Buna maruz kalan kadın aslında kendisinde bir sorun olduğunu düşünüyor, kendini ifade etme alanı bulamıyor ve zamanla içine kapanabiliyor. Bu çok rastladığımız ama bazen adını koyamadığımız bir şiddet türü’’ şeklinde konuştu.

‘GERİ PLANINDA ‘SEN BİLMİYORSUN’ İMASI VAR’

‘’Pelin Batu’nun yaşadığı şey de tam olarak bu’’ diyen Torun, değerlendirmesine şöyle devam etti:

‘’Erkek konuşmacılar Batu’nun kendisini ifade etmesine o kadar izin vermiyor, o kadar konuşturmuyorlar ki en son Pelin Batu öfkeleniyor. Batu ‘Beni delirttiniz, hoşunuza mı gidiyor’ diyor mesela. Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu’nun tavrının Pelin Batu’yu konuşturmamak, daha cümlesine başlarken sözünü kesmek ve alaycı bir tavırla gülümseyerek adeta dalga geçer gibi olduğunu görüyoruz. Dikkat ederseniz Murat Bardakçı’nın cümlesinde ‘Sosyal tarih okuma yazma bilmeyen özürlülerin uydurduğu bir şeydir’ ifadeleri geçiyor. Bunun geri planında ‘Sen bilmiyorsun’ iması var. En sonunda kadın kendini ifade etmek için masaya vurduğunda da ‘Bak delirdin’ deniyor.

‘OKUMUŞ ERKEKLER TARAFINDAN ÇOK FAZLA UYGULANAN BİR TAVIR’

Bu özellikle akademide ve beyaz yakalılar arasında, okumuş erkekler tarafından çok fazla yapılan bir şey. Özellikle bilginin getirdiği ‘Ben biliyorum’ egosu akademide çok daha hakimdir ve bu egoyu en yakınlarında bulunan kişilere göstermeye çalışıyorlar. Bu kişiler de çoğunlukla kadınlar oluyor. Ne yazık ki o ataerkil kod yalnızca eğitimsiz kesimde değil tüm erkeklerde olan bir kod. Bunun aslında eğitimle bir ilgisi yok. Sorduğunuzda size bunu çok afili bir şekilde açıklayabilirler ama ‘Neden bunu yapıyorsun’ dediğinizde bunu kabullenmezler fakat işin kökenine indiğinizde o ataerkil kodun kendilerinde de olduğunu görürüz. Bu kod toplumun her kesiminde var olan bir kod ve dolayısıyla toplumun her kesimindeki kadına uygulanabilen bir şiddet.

‘İNSANLARI KAMUSAL ALANDA KENDİLERİNİ İFADE ETMEKTEN ALIKOYAN BİR TUTUM’

Bu hayatta bütün kadınların çok sık rastladığı, çok tanıdık hareketlerdir. Adını koyamayız çünkü ortada net bir hakaret ya da fiziksel şiddet yoktur ama kendimizi hırpalanmış, aşağılanmış, susturulmuş, bastırılmış hissederiz. Bu aslında psikolojik şiddettir ve fiziksel şiddetten hiçbir farkı yoktur, hatta daha tehlikelidir. İnsanları kamusal alanda kendilerini ifade etmekten alıkoyan bir tutumdur, kadını ikincil konumda tutmaya yönelik bir davranış biçimidir.’’