Bir düğümün atılışı, iki ilmek ve bir bıçak: Konut Sorunu

Bir düğümün atılışı, iki ilmek ve bir bıçak: Konut Sorunu

Gerek bu eserde ele alınan konut sorununda, gerek çözümü düzenin içinde aranan ve düğümü bu yolla çözmek için yapılan her hamlenin esasında düğümü sağlamlaştıran yeni birer yeni ilmek hâline geldiği birçok başlıkta Engels'in, komünistlerin nihai çözüm yolu proletaryanın siyasi iktidarından, her şeyin emeğin olmasından geçiyor.”

Ecem Küçükdere

Yordam Kitap'ın yeni çevirilerle bizlere kazandırdığı “Marksist Klasikler Dizisi"ne yeni bir kitap daha eklendi. Friedrich Engels'in Konut Sorunu adlı eseri, Erkin Özalp çevirisiyle raflarda yerini aldı. Konut Sorunu, Engels'in Proudhon’un ve burjuvazinin konut sorununun çözüm yoluna dair görüş ve önermelerini ele alıp incelediği üç bölümden oluşuyor. Bununla birlikte Engels bizlere yalnızca bir eleştiri sunmuyor, aynı zamanda önsözde de ifade ettiği gibi kitap Marx ile“kendi kavrayışlarının sunumunu da içeriyor.”

Proudhon'un düzenin içinde aradığı “adalet”i ve burjuvazinin sistemin “tunç yasaları" çerçevesinde telkin ettiği “ahlak"ı... Engels kitabın ilk ve son bölümlerinde Proudhon'un konut sorununu çözme yolunu ve Mülberger'in ilk bölümde kaleme aldıklarına ithafen yazdıklarını ele alıyor. Başlamadan önce, Proudhon'un teorik olarak aşılmış ve pratikte kenara itilmiş olduğu notunu düşüyor ve buna karşın yapılan bu incelemenin nedeni olarak modern sosyalizmle ilgilenen herkesin aşılmış bakış açılarına dair fikir sahibi olması gerektiğini ekliyor. Eserin ikinci bölümünde ise, Sax'ın bu doğrultuda yazdıklarını da ele alacak şekilde burjuvazinin konut sorununu çözme yolu ele alınıyor.

Peki “aşılmış", “kenara itilmiş" Proudhon konut sorunu hakkında neler söylüyor? “Hayırsever” burjuvazinin ve bu kitapta onu temsilen satırlarını okuduğumuz Dr. Emil Sax'ın çözüm yolu asıl hayrı kimin için işlemeye çıkıyor? Tanıtım yazımızda kitabın en derinliklerine inmeden ve yazarı kadar mahirce ifâde edemeyeceğimiz kaygısıyla kısaca bahsedelim. Öncelikle Proudhon'un konut sorunu üzerinde bu kadar durmasının nedeninin sorunun yalnızca işçi sınıfıyla sınırlı kalmayıp küçük burjuvaziyi de kapsaması ve hatta Mülberger'in söylemiyle orta sınıfı işçi sınıfından daha çok sıkıntıya düşürdüğü olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz. Proudhon'un soruna yaklaşımı ise, tüm iktisadi ilişkileri tıpkı bir fizik sorusunda sürtünme kuvvetinin yok sayılması gibi yok saymak ve bir tarafında konut sorununu durduğu denklemin bir diğer tarafında esasen toplumsal üretim ilişkilerinin duruyor olması gerektiği her boşluğa hukuksal terimler ve “adalet” kavramını yerleştirmek oluyor. Sax ise yine aynı üretim ilişkilerinin tunç yasalarına dokunmadan mülksüz denen sınıfları mülkiyet sahiplerinin seviyesine yükseltmenin yollarını ararken burjuvalara, elbette ki yalnızca “bilgisizliklerinden” (!) kaynaklanan yaklaşımlarının ahlaka sığmadığı konusunda vaazlar verirken aynı zamanda bu yaklaşımı değiştirmenin onların da hayrına olabileceğini öğütlüyor. Evet, doğrusu Engels ile Sax'ın tarihte eşi benzeri görülmemiş(!) tavsiyelerini irdelerken buradan çıkartılabilecek yegane hayrın yine burjuvazinin hanesine yazılacağını görebiliyoruz. Proudhon kapitalistle eş tuttuğu ev sahibi ve ücretli emekçiyle eş tuttuğu kiracısıyla; Sax ise ücretli emekçileri ücretli emekçi olmaktan çıkarmadan kapitalistleştirme iddiasıyla sorununun çözümünü sorunun kaynağına, üretim ilişkilerine dokunmadan aramakta ısrar ediyor.

Konut Sorunu, bugün hala yazıldığı günkü kadar yakıcı bir sorun olmaya devam ediyor. Empty House kuruluşunun 2014 yılında yaptığı araştırmaya göre Avrupa Birliği’nde 4 milyon 100 evsiz yaşarken boş konutların sayısı 11 milyonu buluyordu ve o günden bugüne sayısının durduran bilmeden arttığını tahmin etmek güç değil. Yine güncel bir araştırmaya göre bugün Türkiye’de bunan evsiz sayısı 70 bini geçerken bu insanların 7 ila 10 bin kadarı İstanbul’da bulunuyor. Bu verinin yanı sıra her gün Türkiye ve dolayısıyla İstanbul'da doğa talana açılıyor; doğadan kalan boşluk bitmek bilmeyen beton yığınları, doldurulmayan ve muhtemelen doldurulamayacak kadar çok, atıl yeni konutlarla dolduruluyor. Tüm bunların ışığında, Engels eseri kaleme alırken o gün bile büyük kentlerde akla uygun kullanılmaları durumunda konut sorununa hemen çare bulunmasına yetecek kadar bina bulunduğuna ne kadar eminse, biz de aynı eminlikte onunla buluşuyoruz. Engels'e göre bu, mülk sahiplerinin mülksüzleştirilmesi ya da bugüne kadar evsiz veya aşırı kalabalık halde yaşayan işçilerin onların evlerine yerleştirilmesi yoluyla gerçekleşebilir. Gerek bu eserde ele alınan konut sorununda, gerek çözümü düzenin içinde aranan ve düğümü bu yolla çözmek için yapılan her hamlenin esasında düğümü sağlamlaştıran yeni birer yeni ilmek hâline geldiği birçok başlıkta Engels'in, komünistlerin nihai çözüm yolu proletaryanın siyasi iktidarından, her şeyin emeğin olmasından geçiyor.

KÜNYE: Konut Sorunu,Friedrich Engels, Çev. Erkin Özalp,Yordam Yayınları, 2020, 142 Sayfa.

DAHA FAZLA