Türkiye haftalardır çocuk taciz, tecavüz ve istismar vakalarıyla sarsılıyor.
Cinsel istismar konusunda yayınlanan pek çok araştırma mevcut. En kapsamlısı ise ECPAT’ın (Çocuk Fuhuşu, Çocuk Pornografisi ve Cinsel Amaçlı Çocuk Ticaretine Son Ağı) yayınladığı raporlar. Bu uluslararası ağ 79 ülkeyi kapsamakta.
Bu merkez şimdiye kadar Türkiye üzerine 2008 ve 2015’te olmak üzere iki kez rapor yayınladı. Karşılaştırmalı olarak bakıldığında; ilk rapor 2000’li yılların ilk yarısını, ikincisi Suriye savaşının, 4+4+4 eğitim sisteminin, gerici politikaların ve artan yoksulluğun doğrudan sonuçlarının gözlenebileceği günümüzü odağına almaktadır.
İki dönemin karşılaştırılması ‘çocuk alanında’ AKP iktidarının özetidir. Tek cümleyle ifade etmek gerekirse ‘çocuk istismarı politiktir ve bugün muhatabı AKP’dir’
ÇOCUK FUHUŞU: ADRESİ BELLİ Mİ?
2000’li yılların ilk yarısının değerlendirildiği ECPAT (2008) raporuna göre, Türkiye hem ülkeler arası hem de ülke içi fuhuş amaçlı çocuk ticaretinin, bölgedeki uğrak yeri olarak tanımlanıyor. 2000’li yıllar için bir istatistik verilemese de, Türkiye’ye Moldovya, Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan ve Gürcistan gibi ülkelerden çocukların getirildiği ve pazarlandığı tespit edilmiştir [1].
ECPAT’ın ilk raporuna bakıldığında diyebiliriz ki 2000’li yıllarda çocuk fuhşu ‘adresi belli’ bir olgudur. Sözgelimi yabancı çocuklar için İstanbul’da Aksaray civarıdır. Burada kimi zaman sipariş üzerine satıcılar bar, otel ya da özel evlere çocukları, yaşlarına ve bekaretlerine göre değişen fiyatlarda pazarlamaktadır.
ECPAT(2015) raporuna bakıldığında ise Türkiye artık yalnızca uğrak ve geçiş yerlerinden biri değil, aynı zamanda bölgede çocuk fuhşunun merkezi konumundadır. Yani ülke içinde ‘adresi belli’ dönem geride kalmıştır. Fuhuş artık her yerdedir [2].
Bunun en önemli nedeni Suriye savaşı. Savaşla birlikte Türkiye’ye gelen yaklaşık 2,8 milyon göçmenin yüzde 15’i AFAD kamplarında yaşamaktadır. Bu kamplar büyük oranda uluslararası kurumların gözlem ve denetiminin dışındadır.
İHD genel başkan yardımcısı avukat Eren Keskin, özellikle Antep’te, devletin kontrolünün olduğu bu kamplarda bir fuhuş pazarının olduğunu, yüzlerce mülteci kadın ve çocuğun zengin ve yaşlı erkeklere pazarlandığını, kadınların çocuklarına bakabilmek için fuhşa zorlandığını ifade ediyor.
Yine Batman Barosu Kadın Hakları Komisyonu avukatlarından Seçil Erpolat pek çok Suriyeli kız çocuğunun günlüğü 20-50 lira arası paralar karşılığında satıldığını söylüyor [3].
PAZARLANAN KIZ ÇOCUKLARI: FISTIKLAR, KİRAZLAR, ELMALAR…
Savaş ortamı, insan kaçakçıları için yeni bir sektör oluşturmuş durumda. Satıcılar Suriyeli ailelere kızları için Türkiye’de daha iyi bir yaşam vaadi ve başlık parasıyla (2000-5000 lira) sınırdan geçişi sağlamakta.
Bu seks köleliği pazarında “yaşları 12 -16 arasında olan kız çocukları için fıstıklar, 17-20 arasındakiler kirazlar, 20-22 arasındakiler elmalar ve daha büyük olanlar için karpuzlar” denilmekte [4].
Suriyeli kız çocukları ikinci ya da üçüncü eş olarak ya da tek gecelik mut’ah nikahlarıyla satılmakta.
ADRES HER YER: ÇOCUK SEKS KÖLELERİ VE ÇOCUK PORNOSU
Tüm bu anlatılanlar bölgeye en yakın kentlerde, kamp çevresinde ve sınırda yaşananlar.
Göçmenlerin yüzde 85’ini oluşturan kesim kampların dışında her bölgeye dağılmış durumdadır. Rapora göre, Suriye’den gelen göçmenlerin dağıldığı her kentte, fuhuş belirgin biçimde yükselmektedir. Artık ‘adres her yer’ dememizin bir nedeni budur.
ECPAT’ın 2015 raporuna göre Türkiye’de çocuk fuhşuna ilişkin tahmini rakamlar 50 bin civarında çocuğu kapsamaktadır. Oldukça yüksek olan bu rakam aslında buz dağının görünen kısmı.
Peki devletin verdiği rakamlar nedir?
Çocuklara yönelik en fazla görünür emek kategorilerine, eğitime vb ilişkin istatistikler oluşturan TÜİK için çocuk fuhşu yoktur. Devletin bu tip verileri toplamaması, yokmuş sayması da oldukça politik bir durum. Bunun absürt örneklerinden biri, çocuk ticareti ve fuhşa zorlanan çocuklarla ilgili. Verilere göre 2004 yılında yalnızca iki kız çocuğu insan kaçakçıları tarafından fuhşa zorlanmıştır [5].
Çocuk fuhşu konusunda tek kaynak Suriyeli göçmenler değil. İmam nikahı için resmi nikah şartını cezai hükme bağlayan yasanın kaldırılmasıyla, ‘çocuk geline’ kapıların ardına kadar açılması ve 4+4+4 eğitim sistemiyle özellikle kız çocuklarının zorunlu eğitimden alıkonması ECPAT’ın son raporunda da çocuk fuhşunda ve cinsel istismarda önemli etkenler olarak belirtilmiş.
Erken ve zorla evlendirmelerin çocukları kaçışa, sokaklara ve fuhşa sürüklediği, istismara açık hale getirildiği istatistik verilerle ortaya konmuştur.
ECPAT 2015 raporuna göre:
- Türkiye’de işlenen cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işlenmektedir.
- Türkiye’de çocukların üçte ikisi ‘ciddi maddi yoksulluk’ çekmektedir. Bu oran bölgesel olarak; doğuya gidildikçe yüzde 75’lere çıkmakta ve batıya doğru yüzde 55’e inmektedir. Yoksulluk istismara açık bir durum yaratmaktadır.
- 18 yaşın altında yani çocuk evliliği resmi verilere göre yüzde 22'dir. Ancak bu rakam dini nikahla kayıt dışı evlilik yaşayan genişçe bir kesimi içermemektedir. Resmi verileri bile kabul etsek Türkiye çocuk evliliğinde Avrupa ikincisidir.
- Küresel Kölelik Endeksine göre, modern kölelik olarak çocuk fuhuşu ve erken evlilikte Türkiye Avrupa’da köleliğin birincisidir.
- Türkiye’de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun sunduğu fotoğraflarla bugüne kadar 36 binin üzerinde çocuğun pornografi amaçlı kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu çocukların yüzde 77’si 9 yaşın altındadır. Daha çok evsiz çocukların kullanıldığı ve CD’lere ulaşımın çok kolay olduğu ortaya konmuştur.
- Çocuklar için sığınma evleri yetersizdir ve buralarda da ciddi istismar vakaları gözlenmiştir.
- Türkiye hem istatistik veri olarak hem de adli vaka olarak çocuk ticaretinin hiç olmadığını iddia etmektedir.
- Rapora göre devletin hiçbir önleme çabası yoktur.
Sonuç yerine söylenebilecek olan bir kez daha AKP’ye karşı mücadeledir…
Bir kez daha bölgedeki savaşa karşı mücadeleyi yükseltmektir…
Bugün bu mücadelenin olmazsa olmazı yaşam alanlarında teması oluşturan kılcalları yaratmak, gerici vakıflara, kurslara karşı buralarda müdahale etmek, eğitimden alıkonulan her kız çocuğunun, gerici vakıfların ağına düşürülen her yavrumuzun, kardeşimizin izini sürebileceğimiz yaygın bir iletişim, dayanışma ağını kurmaktır...
Her mahallede şiddete, istismara dur diyecek kendi akil insanlarımızı, ileri gelenlerimizi yaratmaktır, bulmaktır…
Bugün bu mücadelenin olmazsa olmazı tezavüzcü, dinci, gerici şebekeye karşı laikliğin ekmek kadar su kadar elzem olduğunu ortaya koyan mücadeleyi yükseltmektir…
[1] ECPAT 2008 raporu, bkz s.13 http://www.ecpat.net/sites/default/files/Global_Monitoring_Report-TURKEY_ENG%20%281%29.pdf
[2] ECPAT 2015 raporu, bkz s.13 http://www.ecpat.net/sites/default/files/A4A_V2_EU_Turkey_FINAL.pdf
[3] http://www.gatestoneinstitute.org/7756/turkey-refugees-sex-trafficking
[4] ECPAT 2015 raporu, bkz s.14 http://www.ecpat.net/sites/default/files/A4A_V2_EU_Turkey_FINAL.p
[5] ECPAT 2008 raporu, bkz s.14 http://www.ecpat.net/sites/default/files/Global_Monitoring_Report-TURKEY_ENG%20%281%29.pdf