BDDK'dan swap işlemlerine ilişkin açıklama
BDDK swap işlemleriyle ilgili bir kez daha düzenlemeye gitti.
08-09-2018 18:08

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), swap işlemlerle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, bazı işlemlerin yüzde 25 sınırlamasından muaf tutulduğu belirtildi.
BDDK'nın internet sitesinden yapılan açıklamada, bankaların yurt dışı yerleşiklerle yaptıkları bir bacağı döviz diğer bacağı TL olan para swaplarından, işlemin başlangıç tarihinde spotta yurt içi bankaların TL verip döviz aldıkları swap işlemleri ile yine bu mahiyetteki swap benzeri (spot + vadeli döviz işlemi) işlemler ve vadede TL alım yönünde gerçekleştirecekleri forward, opsiyon ve bu gibi swap dışındaki türev işlemlerinin toplamının bankaların en son hesapladıkları yasal özkaynaklarının yüzde 25’ini geçemeyeceği, bu minvalde mevcut aşımlar giderilinceye kadar yeni bir işlem yapılamayacağı, bu mahiyetteki vadesi gelen işlemlerin yenilenemeyeceği, söz konusu oranın günlük olarak solo ve konsolide bazda hesaplanacağı daha önceden kararlaştırıldığı anımsatıldı.
SINIRLAMADAN MUAF TUTULACAK
Açıklamada, konu ile ilgili yapılan değerlendirme sonucunda yüzde 25 sınırlamasına dahil edilen işlemlerden, bankaların konsolidasyona tabi yurt dışındaki kredi kuruluşu ve finansal kuruluş niteliğini haiz ortaklıklarıyla gerçekleştirdiği işlemlerin hesaplamadan muaf tutulmasının uygun bulunduğu kaydedildi.
SWAP NEDİR?
Basit tanımıyla takas anlamına gelen swap işlemi, Türkiye’de döviz almak isteyenlerin TL borçlanarak bunu gerçekleştirmesini sağlayan bir bankacılık işlemidir. BDDK’nın bu işleme bankaların öz kaynakları nispetinde sınırlama getirmesi keyfi hatta spekülatif amaçlı işlemlerin önüne geçmek için alınmış bir karar olarak değerlendirilebilir. Bu sınırlama ile yabancı yatırımcının TL’ye ulaşma maliyetleri yükselecek bir anlamda döviz alma ve fiyat farklarından para kazanma iştahları sınırlanması amaçlanıyor.
İLGİLİ HABERLER
'İşsizlik önümüzdeki dönemde memleketi yakıp kavuracak başlıca konudur'
Doç. Dr. M. Hakan Koçak, seçim öncesinde başlatılan tanzim satışı kampanyasını ve ekonomik krizin yurttaşlara etkisini İleri'ye değerlendirdi. Tanzim satışı kampanyasının neden seçimlere kadar olduğunun teşhir edilmesi gerektiğini vurgulayan Koçak, işsizliğin önümüzdeki dönemde memleketi yakıp kavuracak başlıca konu olduğunu dile getirdi.
15-02-2019 17:59

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen akademisyen ve yazar Doç. Dr. M. Hakan Koçak, AKP'nin yanlış ekonomi politikaları sebebiyle günden güne kendini daha da fazla gösteren ekonomik krize ilişkin İleri Haber'e konuştu.
Tanzim satışların krizin yoksulları vurduğunun itirafı olduğunu söyleyen Koçak, tanzim satışı kampanyasının neden seçimlere kadar olduğunun da teşhir edilmesi gerektiğini vurguladı ve işsizliğin önümüzdeki dönemde memleketi yakıp kavuracak başlıca konu olduğunu dile getirdi.
"Tanzim satışlar AKP açısından krizin varlığının ve yoksulları vurduğunun itirafıdır" diyen Koçak, "Gerçekte devletin sürdürmesi gereken sosyal politika işlevlerini yalnız ve ancak seçimlerde oya dönüştürmek, destekçi kazanmak için patronaj ilişkileri ağı içinde hayata geçirmek bir AKP klasiğidir ve yine böyle olmuştur. Muhafazakar neo-liberalizmin alameti farikası tam da budur. Emekçiler için yoksulluk getiren ekonomik politikaları uygularken görünmez olmak; bu politikaların mağduru olan kesimlerin karşısına ise yardım dağıtan özne (parti, belediye, saray, başkan vb.) olarak çıkıp çaresizliği sömürmek şimdiye dek bu iktidarı ayakta tutan oyundur" dedi.
'KAMPANYANIN NEDEN SEÇİMLERE KADAR OLDUĞU TEŞHİR EDİLMELİ'
Fikir olarak tanzim satışların, üretici-tüketici arasındaki aracıları kaldırarak, kooperatif mantığı içinde hayata geçirilmesi öngörülen bir seçenek olarak her zaman solun politikaları içinde yer aldığını söyleyen Hakan Koçak, "Genelde yurttaşlara ama öncelikle alım gücü en düşük olanlarına ucuz (ya da karşılıksız) gıda temini solun savunduğu, imkan bulduğunda uyguladığı bir fikirdir. Dolayısıyla solun tanzim satışların bu niteliğini vurgulaması, AKP'nin bu noktaya gelmek durumunda kalmasını teşhir etmesi uygun olacaktır. Öte yandan bu kampanyanın neden yalnızca seçimlere yönelik ve seçimlere kadar olduğu da sorulmalı, teşhir edilmelidir" ifadelerini kullandı.
'İŞSİZLİK ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE MEMLEKETİ YAKIP KAVURACAK BAŞLICA KONUDUR'
"Krizin içinde olduğumuzun tüm göstergeleri, başta işsizlik olmak üzere, var zaten. İşsizlik zaten AKP iktidarının sosyal politikalarının yumuşak karnıydı, bu meselede performansları zayıftı" diyen Koçak, "Hem dünyada kapitalizmin derinleştirdiği ve yaygınlaştırdığı sistemsel-yapısal işsizlik hem de rejimin yarattığı neo-liberal yıkımın yükselttiği işsizlik önümüzdeki dönemde memleketi yakıp kavuracak başlıca konudur" dedi.
'HAYATİ ÖNEME SAHİP İŞSİZLİK FONLARI YAĞMA EDİLMEKTEDİR'
İktidarın zor aygıtı için istihdam ettiği veya etmeyi planladığı kesimler dışında işsizliğe ilişkin hiçbir sahici önlemi veya önerisi olmadığını söyleyen Hakan Koçak, "Toplum yararına çalışma, İŞKUR işleri, stajyerlik vb. gibi işsizliği yönetme/sömürme eksenli mekanizmalar dışında sunacağı bir çözüm yoktur. Zaten bundan öte çözümler sermayenin alanını daraltacağından yönelmesi de mümkün değildir. Öte yandan tam da bu aşamada hayati öneme sahip işsizlik fonları yağma edilmektedir" şeklinde konuştu.
'DİSK'İN GELİŞTİRDİĞİ ÖNERİLER DİKKATE ALINMALIDIR'
İşsizlik fonlarına ilişkin ise Koçak şunları söyledi: İşsizler için can suyu olabilecek bu muazzam kaynağın büyük bölümünün sermayeye, daha az bir bölümünün de seçimlere yönelik AKP propagandası niteliğinde geçici istihdam faaliyetlerine aktarılması karşısındaki sendikal ve siyasal tepkinin zayıflığı ise hayret vericidir. İşsizlik ve krizin etkilerinin azaltılması konusunda geçtiğimiz aylarda DİSK'in geliştirdiği öneriler dikkate alınmalı ve değerlendirilmelidir.
'EMEKÇİNİN VE AİLESİNİN SOSYAL HARCAMALARI SÖZ KONUSU BİLE EDİLEMEMEKTEDİR'
Asgari ücretin 2020 TL olmasına ilişkin ise "Bu asgari ücret elbette yeterli değildir" diyen Koçak, "Türk-İş Ocak 2019'da dört kişilik ailenin açlık sınırını 2008 TL olarak belirlemiştir. Asgari ücret yalnızca bunu karşılasa ve haneye bir asgari ücret daha girse; bu da -kentsel alanda- kira, şu anda çok yükselmiş elektrik-su-doğalgaz vb. ye ve çocuk giderlerine yetemeyecek noktadadır. Emekçinin ve ailesinin sosyal, kültürel vb. harcamaları ise söz konusu bile edilememektedir" ifadelerini kullandı.
25 ilde patates ekimi yasaklandı
Fiyatı artan sebzeler arasında yerini alan patatesin, 25 ildeki toplam 141 bin 650 dekar alanda üretiminin yasaklandığı ortaya çıktı.
15-02-2019 17:35

Son günlerde fiyatı artan sebzeler arsında yerini alan patatesin, Tokat ile beraber 25 ildeki toplam 141 bin 650 dekar alanda üretiminin yasaklandığı öğrenildi. Yasaklama kararı CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine, Bakan Pakdemirli'nin verdiği cevapla ortaya çıktı.
Bakan pakdemirli soru önergesine verdiği cevapta, aralarında ülkede en çok patates üretimi yapılan illerinde bulunduğu 25 ilde karantina etmeni olan Patates Siğili Hastalığı, Patates ve Domateste Bakteriyel Solgunluk, Patates Kahverengi Çürüklüğü, Patates Halka Çürüklüğü ve Patates Kist Nematodlan nedeniyle dikim yasağı uygulandığını ifade etti.
25 İL'DE PATATES EKİMİ YASAK
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, ülkede karantinaya tabi zararlı organizma tespiti nedeniyle 141 bin 650 dekar patates üretim alanında patates ekiminin yasaklandığını bildirdi. Patates ekimi yasaklanan bölgelerde münavebe önerildiğini ve alternatif ürün eken üreticilere destekleme ödemesi yapıldığını belirten Pakdemirli; Adana, Afyonkarahisar, Aksaray, Amasya, Artvin, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Çanakkale, Erzurum, Eskişehir, Gümüşhane, Hatay, Iğdır, İzmir, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kayseri, Konya, Nevşehir, Ordu, Sivas, Tokat, Trabzon gibi illerdeki bazı bölgelerde karantina nedeniyle patates ekiminin yasaklandığını ifade etti.
'ÇÖZÜM TOPRAĞIN HASTALIKTAN TEMİZLENMESİNE BAĞLI'
Pakdemirli, “Söz konusu karantina zararlılarının kimyasal mücadelesi bulunmamakta olup, tek mücadele yöntemi karantina tedbirlerinin alınması, kültürel tedbirlerin uygulanması ve münavebe yapılmasıdır. Aksi takdirde hastalığın bulaşma ve yayılması devam etmekte ve tüm ekim alanlarına yayılarak ürün/verim ve kalite kayıplarına dolayısıyla önemli ölçüde ekonomik zarara neden olmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi hastalığın konukçusu olan bitkilerin yetiştirilmesi yasaklanarak alternatif ürün ekilmesi teşvik edilmektedir. Yasaklama süresi bulaşık olan toprağın hastalıktan temizlenmesine bağlıdır.” dedi.
Albayrak: Her gerçekleşme, her gösterge bütçe disiplinindeki güçlü duruşumuzu ortaya koyuyor
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak twitter üzerinden açıklamalarda bulundu.
15-02-2019 11:34

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, twitter üzerinden ekonomiye ilişkin açıklamalarda bulundu.
İleri Hatırlatıyor
Albayrak "Her gerçekleşme, her gösterge bütçe disiplinindeki güçlü duruşumuzu ortaya koyuyor. Ocak ayı, bütçe fazlasını, bütçe gelirlerini ve faiz dışı fazlayı önemli oranda artırdığımız bir ay oldu" dedi.
İşsizlik yüzde 12,3'e çıktı!
İşsizlik oranı 2 puan artışla yüzde 12,3'e çıktı.
15-02-2019 10:09

İleri Haber
Türkiye İstatistik Kurumu işgücü istatistiklerini açıkladı.
İŞSİZLİK ARTTI
Kasım 2018 verilerine göre iürkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2018 yılı Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 706 bin kişi artarak 3 milyon 981 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 2 puanlık artış ile %12,3 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 2,1 puanlık artış ile %14,3 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 4,3 puanlık artış ile %23,6 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2,1 puanlık artış ile %12,6 olarak gerçekleşti.
İSTİHDAM DÜŞTÜ
İstihdam edilenlerin sayısı 2018 yılı Kasım döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 201 bin kişi azalarak 28 milyon 314 bin kişi, istihdam oranı ise 0,8 puanlık azalış ile %46,5 oldu. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 274 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 72 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin %17,7'si tarım, %20'si sanayi, %6,5'i inşaat, %55,8'i ise hizmet sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,9 puan, inşaat sektörünün payı 1,1 puan azalırken, sanayi sektörünün payı 0,8 puan, hizmet sektörünün payı 1,2 puan arttı.
İşgücü 2018 yılı Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 505 bin kişi artarak 32 milyon 295 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,2 puan artarak %53 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,3 puanlık artışla %72,4, kadınlarda da 0,3 puanlık artışla %34,1 olarak gerçekleşti.
KAYIT DIŞI ÇALIŞMA %33,6!
Kasım 2018 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre değişim göstermeyerek %33,6 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,8 puan artarak %22,8 oldu.
Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın derlediği verilere göre, 2018 yılı IV. döneminde toplam kamu istihdamı 2017 yılının aynı dönemine göre %20,8 oranında artarak 4 milyon 352 bin kişi oldu. Bu artışta, daha önce kamu istihdamında yer almayan taşeronların kamu çalışanı statüsüne (sürekli işçi) geçmesi etkili oldu.
Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 228 bin kişi azalarak 28 milyon 591 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,4 puan azalarak %47 oldu. Mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 144 bin kişi artarak 3 milyon 907 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,4 puan artarak %12 oldu.
Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı 0,2 puan azalarak %53,4 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 54 bin, sanayi sektöründe 40 bin, inşaat sektöründe 47 bin, hizmet sektöründe ise 87 bin kişi azaldı.
Enerji sektöründeki Yüksel Enerji konkordato ilan etti
Yüksel Holding'e ait Yüksel Enerji konkordato ilan etti. Yüksel Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emin Sazak, "Bir ticari alacaktan dolayı konkordato ilan ettik. Biz borçluyuz. Karşı taraf ile yapılandırma konusunda anlaşamadık. "dedi.
14-02-2019 16:50

Fenerbahçe eski başkanı Güven Sazak'ın yeğeni Emin Sazak’ın şirketi; Yüksel Enerji konkordato ilan etti. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden çıkan karara göre şirkete 3 aylık geçici mühlet verildi.
Sözcü'nün haberine göre Yüksel Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emin Sazak, “Bankalara herhangi bir borcumuz yok. Sadece borçlu olduğumuz şirket ile yapılandırma konusunda anlaşamadık. Bundan dolayı konkordato sürecine gittik. Tek bir alacaklımız yapılandırmayı kabul etmedi. Makul sürede borcumuzu kapatmayı planlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Tüketiciyi Koruma Derneği’nden tanzim satış tepkisi: 'Çözüm geçici'
Tüketiciyi Koruma Derneği, tanzim satış yerleri ile ilgili basın açıklamasında bulundu. Açıklamada, tanzim satışlarını seçim hamlesi olduğu vurgulandı.
14-02-2019 16:19

Tüketiciyi Koruma Derneği, tanzim satış yerleriyle ilgili basın açıklaması düzenledi.
Dernek açıklamasında tanzim satışının halkın pahalılıkla ilgili sorunlarını “toptan” çözen değil; geçici mahiyette, “kotalı” ve görülen haliyle bir seçim hamlesi niteliğinde olduğu belirtti.
Halkın tüm sorunlarını sanki 1 kamyon patates ve soğanla çözmüş gibi gösterdiklerini vurgulayan açıklamada, “Aslında, bu konu, halkı zam, pahalılık, vergi sarmalına sokanların, sanki bu durumdan hiç sorumlulukları yokmuş gibi çıkardıkları suni düşman, suni yöntem ve suni gündem ile bulduğu geçici bir çözümden başka bir şey değildir.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, tanzim satış yerleri ya da sabit pazarların önceden ucuz ve sağlıklı gıdaya sürekli erişim sağlayan yerler olduğu, fakat şu anki tanzim satış yerlerinin bu kriterlere uymadığı söylendi.
“Bahsi geçen satış yerleri, hali ve aracıları aradan çıkardığı için düşük fiyatlarla vatandaşa satış yapmaktadır,” denilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Buradaki satın alma maliyeti ve ulaşım ise bizzat bizim vergilerimiz ile finanse edilmektedir. Zira ürünü getiren kamyonun deposu bizlerin verdiği vergilerle doldurulmakta, yani aslında halkın parasıyla halka yapılan hizmet bir ayrıcalık olarak gösterilmektedir.”
'DEVLETİ YÖNETENLER VERGİLERLE HALKI DÖVMEMELİDİR'
Sebze ve meyvedeki fiyat pahalılığının önüne geçilmesi için üretimlerin artması gerektiğini aktaran açıklamada, “Devlet pahalılığın önüne geçmeli, en önemlisi de devleti yönetenler zamların en fahişini yapmamalı ve vergilerle halkı dövmemelidir” ifadeleri kullanıldı.
Tezgahtaki ürün fiyatlarının nasıl düşeceğinin anlatıldığı açıklama şu şekilde devam etti:
“Dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden, sadece 7 ürünü ithal etmeyen ve samanı bile ithal eden bir ülkeye dönüşen ülkemizde tezgahlarda ürünlerin fiyatlarının düşmesi beklenemez. Sorunun çözümü de, 2 aylık seyyar tezgahlarda görülemez.
Mesele; çiftçinin desteklenmesi şöyle dursun; ithal gübre ve tohuma zorlanması, ekimde yetersiz destek verilmesi, kredi yükü, vergi yükü altında ezilmesi ile ekilen alanların her yıl azalması, ürünlerin tarladan tezgaha kadar dünyanın en pahalı benzini ile taşınarak birçok el değiştirerek getirilmesidir. Yani, benzin fiyatları düşürülür, vergiler kaldırılır, üretim desteklenir, ülkedeki genel ekonomik sıkıntılar yok edilir, kredi yükleri azaltılır ise tezgahlarda ürünlerin fiyatları zaten düşecektir.”
'GERÇEK OLAN, İPTEKİ CAMBAZ DEĞİL, CEPTEKİ DELİKTİR'
Geçtiğimiz yıllarda mazota, gübreye ve tohuma gelen zamlar yapılmasaydı şu anki meyve ve sebze fiyatlarının bu kadar artmayacağı aktarılan açıklamada: “Geçtiğimiz yılda, mazota %85, gübreye %110, tohuma %95, zirai ilaca %100 ve enerjiye %85 zam yapılmasa idi, bugün zaten daha ucuz sebze-meyve tüketiyor olacaktık” ifadeleri kullanıldı.
“Peki bu zamları kim yaptı? Peki bu ürünlerden kim vergi alıyor? Peki pırlantadan %0 vergi alınırken bu ürünlerden yüzde kaç vergi alınıyor? Peki halk zam, pahalılık, vergi sarmalında debelenirken Devleti yönetenler hangi uçaklara biniyor, hangi saraylarda kalıyor?
Bu sebeple, tüketicileri uyarıyoruz. Gerçek olan, ipteki cambaz değil, cepteki deliktir. “