IŞİD fetvası: Kadın ganimettir, helaldir

IŞİD’in Şer’i Kadısı Ebu Hemmam Bekr Bin Abdulaziz el Eseri fetva vererek savaşta mücahidlere kadının cariye alınmasını ‘ganimet ve helal olduğunu’ emir vererek, savaşta esir olarak alınan kız çocuklarının ise bir kez adet gördükten sonra ilişkiye girebileceğini söyledi.

(İleri-Haber Merkezi) IŞİD’e yakınlığıyla bilinen TAKVA haber sitesinde yayınlanan bir röportajda fetva veren örgütün Şer'i Kadısı olarak nitelediği ve örgüt içerisinde önemli bir etkisi olan Ebu Hemmam, cariyelikle ilgili fetva yayınladı. Hukuk kurallarını dine göre uyarlayan ve uygulayan Şer’i Kadı Ebu Hemmam Bekr Bin Abdulaziz el Eseri verdiği fetva da cihat ve cihat savaşlarında ‘ganimet’ olarak görülen kadını hadislere dayanarak ‘cariye’ olarak alınabileceği fetva edip, kafir kadınların ‘helal’ olarak atfedilmesi için cihada gönül verenlerin çok sebebi olduğu savunuldu. Fetvada kan donduran asl kısım ise savaşta esir alınan kız çocuklarının cariye olarak alınmasını helal göre bölüm..İşte Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'öfkeli topluluk' olarak nitelediği IŞİD'in kadına bakışı...

‘PUTPERESTLERİN KADINLARINI CARİYE ALMAK CAİZDİR’

Kadı Ebu Hemmam Bekr Bin Abdulaziz el Eseri fetva da “Mücahidlerin cihad sahalarında kâfirlerin kadınlarını kendilerine cariye etmek için esir almalarının hükmü nedir? Şu zamanımızda cariyenin hükmü nedir? Bekâr olsun veya dul olsun bunların iddeti nasıldır?” sorusuna “Hiç şüphe yok ki şer-i ölçüler dâhilinde-ehli kitap veya putperest savaşan kimselerin kadınlarını cariye olarak almak caizdir. İbni Kudame El Makdisi (r.a) bu konuda şöyle demektedir: kadınların ve çocukların öldürülmeleri caiz değildir. Dolayısıyla ganimet olarak Müslümanlara cariye olurlar. Çünkü peygamber efendimiz (s.a.v) çocukların ve kadınların öldürülmelerini yasaklamıştır. Bu yüzden peygamber efendimiz (s.a.v) ganimet olarak onları aldığında köle olarak alırdı” yanıtını verdi.

El-Eseri cariyelerin de ancak imamların taksim işleminin imamla yapıldığında caiz olabileceğini şu ifadelerle savundu: “Esirlerin cariye olması ancak Daru-l islam da imamın taksim etmesiyle caiz olur. İbni Kudame El Makdisi (r.a) bu konuda şöyle demektedir: imamın yokluğunda cihad te’hir edilmez. Çünkü cihad olmadığı zaman cihadın maslahat ve menfaati de olmaz. Bir ganimet elde edildiğinde, bu işin ehli olanlar şeriatın gerektirdiği şekilde taksim ederler. Kadı İyad (r.a): İmam ortaya çıkana kadar, cariyelerin ırz ve namuslarının muhafazası için taksimleri ihtiyatan durdurulur.”

‘KAFİR KADINLARIN ESİR EDİLMESİ İÇİN DELİL ÇOK…’

El-Esiri Müslüman olmayan kadınların esir alınması için ellerinde çok fazla delilin olduğunu öne sürerek şöyle konuştu: “Kâfirlerin kızlarının ve kadınlarının esir edilmesi hususundaki deliller o kadar çoktur ki bir araya getirilmesi dahi zordur. Biz burada delilleri; genel deliller ve özel deliller diye iki kısma ayırıyoruz. Genel Deliller: Asıl olarak Müslümanların ırz ve namusları hususunun “haram” olduğuna delalet eden açıklamaların ortaya koyduğudur. Aynı şekilde kâfirlerin ırz ve namuslarında asıl olan “helal” olmasıdır ancak “iman etmeleri” ve “ eman altına girmeleri” bundan müstesnadır. Bu konu başlı başına, bu konuya genel bir delildir. İbni En Nahhas (r.a) şöyle demiştir: kadın esir alınmadan önce Müslüman olur ise; canını, malını ve küçük çocuklarını koruma altına almış olur. O halde Müslüman olmaz ise esir olarak alınır. Bu gibi konularda kaide şudur: “Bir şeyin bulunduğu hal üzere kalması asıldır.” Bu konuda bir diğer kaide ise: “Kesin sabit olan şey şüphe ile ortadan kalkmaz.” Yahut “kesin bir şey şüphe ile kalkmaz” O halde bu meselede; kâfirlerin kadınlarının, Allah yolunda cihad eden mücahidlere helal olması asıl olandır. Bu yüzde haram olması ancak kesin ve kat-i bir delile dayandırılmalıdır.

Böylelikle şu ortaya çıkmaktadır: “cariye almak haramdır” diyenler, bunun mübah olduğunu ispat edenlere karşı, sözlerini ispat etmeleri için delil getirmeleri gerekir.  Çünkü “cariye almak haramdır” diyen kimse; asıl olan helallikten haramlılığa intikal etmiştir.  Bunu mübah gören kimseler ise, bu konuda asıl olana sarılmış kimselerdir. Bu yüzden şer-i ölçülerle mübah olan cariye alınmasının helalliğidir” denmiştir.”

‘CARİYELERİNİZ BİRDEN FAZLA İSE YANLARINA EŞİT GİDİN’

El-Esiri cariyelerin birden fazla olması durumunda ise her bir cariyeye eşit davranıp yanına eşit zamanlarla gidilmesini önerdi: “İbni Kesir (r.a) bu ayetin tefsirinde şöyle demektedir: Evleneceğiniz kadınlar birden fazla olduğunda adaletsiz olacağınızdan korkarsanız, o halde bir kadın ile evlenin yahut kendinize cariye alın. Çünkü cariyeler arasında taksim (belirli günlerle kalma) vacip değildir, müstehaptır. Kim cariyeler arasında da taksim (belirli günlerle kalma) yaparsa güzel yapmış olur. Kimde bunu gözetmezse bir sakınca yoktur.

‘CARİYE ÇOCUKSA 1 KEZ ADET GÖRDÜKTEN SONRA İLİŞKİYE GİRİLEBİLİR’

Hamile veya çocuk yaşta alınan cariyelerle ilgili ise El Esiri ise kan donduran cevaplar verdi. Hamile kadına doğum yapana kadar ilişkiye girmeme süresi verilmesi gerektiğini söyleyen El Esiri “Ebu Sadi El Hudriden (r.a) rivayet edilen bir hadiste şöyle buyrulur: “Hamile olan cariye doğum yapana kadar cinsel ilişkiye girilmez hakeza hamile olmayan cariye de bir hayız görene kadar cinsel ilişkiye girilmez” ifadelerini kullandı.

Savaşta esir olarak alınan ve cariye yapılan kız çocuklarının da helal olduğunu savunan El Esiri “Azim Abadi (r.a) şöyle demiştir: Hamile olan cariye ile doğum yapana kadar cinsel ilişkiye girmeyin. Hayız gören cariye ile de bir hayız görene kadar cinsel ilişkiye girmeyin. Bir kimse cariyeyi aldığında hayız ise bu hayız iddeti; hayız sayılmaz tekrar yeni bir hayız görene kadar beklemesi gerekir.  Yaşı küçük veya yaşlı olduğundan dolayı hayız görmüyor ise bir hayız iddeti bekler diğer bir görüşe göre de üç hayız iddeti bekler. Fakat sahih olanı birinci görüştür” diyerek kız çocuklarının da cariye olarak helal olduğunu söyledi.

DAHA FAZLA