Barış Atay: Sinema ve tiyatro alanındaki bakanlık desteği yetersiz

Barış Atay: Sinema ve tiyatro alanındaki bakanlık desteği yetersiz

TİP Hatay Milletvekili Barış Atay, Meclis'teki Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında sinema ve tiyatro alanındaki destek yetersizliğini vurgulayarak KHK ile atılan oyuncuların ise mahkeme kararına rağmen neden hala işlerine geri dönemediklerini sordu.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Barış Atay, Kültür Bakanlığı'nın sinema ve tiyatro alanındaki destek yetersizliğini ve bu sanat alanlarına AKP tarafından edilen müdahaleleri Meclis'te dile getirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuşan Atay, kültürel iktidarı elde etmek için AKP'nin yıktığı tarihi sinema, tiyatro ve kültür merkezlerine değinirken; KHK ile atılan oyuncuların ise mahkeme kararına rağmen neden hala işlerine geri dönemediklerini sordu.

Atay'ın konuşmasının tamamı şu şekilde:

'BAKANLIK, DEVLET TİYATROSUNUN İŞLEYİŞİ KONUSUNDA HEDEF BELİRLEYEMEZ'

"Sayın Bakan, öncelikle görsel ve sahne sanatlarının bütün sunumunuzda 2 sayfa ve 4 dakikadan daha fazla yer kaplamasını temenni ederdim açıkçası. Biz aynı sektörden değiliz, herkesin söylediğinin aksine. Ben sanat alanında icracıydım. Sayın Turan Aydoğan’ın bahsettiği insanlardan da biriyim, işinden kovulan, işsiz bırakılan ve hâlâ iş yapamayan. Sinema alanında 37 milyon lira, tiyatro alanında da 5 milyon lira destekte bulunduğunuzu söylediniz ama ne yazık ki her gün büyüdüğünü söyleyen bir ülkenin bütçesi açısından çok övünülecek bir bütçe değil bahsettiğiniz.

Sadece İngiltere’de tiyatroya 120 milyon sterlin, Almanya’da 500 milyon euro destek veriliyor; bütün tiyatrolar da bizim ülkemizdekinin aksine özerk. Sadece İngiltere’de tiyatrodan ekonomiye gelen katkı 2,6 milyar sterlin kadar. Demin, talihsiz olduğunu düşündüğüm bir cümle kullandınız, özellikle yerli oyun oynanmasını teşvik etmek ve artırmak konusunda. Cümleniz hemen hemen 'Yüzde 70 oranında yerli oyun oynanmasını hedefliyoruz' şeklindeydi yanlış hatırlamıyorsam. Fakat Bakanlık, devlet tiyatrosu gibi özerk bir kurumun işleyişi konusunda hedef belirleyemez, bu çok tehlikeli de bir durumdur. Repertuvarı devlet tiyatrosu belirler, oyunlar da niteliğe göre ayrılır, 'yerli oyun, yabancı oyun' diye ayrılmaz. Eğer yüzde 70 kotanızı dolduracak kadar yerli oyununuz yoksa nitelikli olarak, o hedefiniz boş bir hedef açıkçası.

'SİNEMA ALANINDA VERİLEN DESTEKLERİN GERİ DÖNÜŞÜNÜN AKIBETİ BELLİ DEĞİL'

Özellikle sinema alanında verdiğiniz desteklerin yüzde 90’ının geri dönüşünün akıbeti belli değil, çoğunun çekilip çekilmediği de muamma. Bunların kontrolü konusunda ciddi sıkıntılar, yaptırımları konusunda ciddi sıkıntılar var. Daha da kötü bir durum: Örneğin, Dağ 2 ve Ayla gibi gişe sineması olan filmlere Kültür Bakanlığı'ndan destek veriliyor. Yani hâlihazırda milyonlarca dolar parası olan yapımcılara, bir de üzerine 2 milyon gibi çok ciddi anlamda destekler veriyorsunuz. Böylece ilk filmini çekebilecek birçok yönetmenin film çekme şansını da elinden alıyorsunuz.

'KÜLTÜREL İKTİDAR, MUHALİF SANATÇILARI İKTİDAR PARTİSİNE DEVŞİREREK ELDE EDİLEN BİR ŞEY DEĞİL'

Genel Başkanınızın yıllardır söylediği kültürel iktidarın ele geçirilmesi konusundaki hezeyanlarını biliyoruz. Fakat kültürel iktidar dediğiniz şey, muhalif sanatçıları iktidar partisine devşirerek elde edilen bir şey değil, üzülerek söylüyorum adınıza. Sizin de sürekli atıfta bulunduğunuz saygınlık meselesi var. Saygınlık da dünyaca ünlü oyunculara reklam yaptırarak elde edilen bir şey değil. Mesela, sanat alanındaki saygınlığı elde etmek için şunları yapmayabilirdi iktidar: Emek Sineması yıkılmayabilirdi, AKM yıkılmayabilirdi, Karaca Tiyatrosu hâlâ kapalı olmayabilirdi, Aziz Nesin ve Taksim sahneleri yok edilmeyebilirdi.

'KHK'YLE ATILAN OYUNCULAR MAHKEME KARARINA RAĞMEN GERİ DÖNEMEDİ'

Şu ana kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Tiyatrosundan 20 oyuncu KHK’yle atıldı, 10’u mahkeme kararına rağmen geri dönemedi. Diyarbakır Şehir Tiyatrosu yirmi sekiz yıl sonra kayyum tarafından kapatıldı, bütün oyuncuları işsiz bırakıldı. Antalya Film Festivali gibi Türkiye’nin en büyük film festivallerinden birinin sadece 'İktidar partisine ve Erdoğan’a eleştiride bulunuluyor' diye sahnede ulusal yarışması kaldırıldı, belgesel yasaklandı yarışmada. Buna da 'Uluslararası festivallerde ulusal yarışma yok, biz daha nitelikli bir festival yapacağız' diye savunma getirildi. Yaptığınız ilk sene, yarışma filmlerinin birinin alt yazısında 'gerilla' kelimesi geçiyor diye film yarıda durduruldu. Ne kadar saygın bir festival düzenlendikleri buradan ortaya çıkabilir.

''SADECE DİKTATÖR' POLİS BARİKATLARIYLA ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI, OYUN OYNAMAM YASAKLANDI'

Aynı zamanda, Tolga Karaçelik ve Emin Alper gibi, belki de son on beş yılın yetişmiş en iyi yönetmenlerinden ikisine sadece muhalif tavırlarından dolayı yeni filmleri için destek verilmedi. Destek vermediğiniz 'Kelebekler' filmi Sundance Film Festivali'nde en iyi film ödülünü aldı. Aynı zamanda, bunu ne yazık ki üzülerek söylüyorum, kendim yaşadığım için de çok net söyleyebilirim tabii ki: Genco Erkal gibi, Rutkay Aziz gibi, Taner Barlas gibi ustaların oyunları yasaklandı. Benim üç sezondur oynadığım oyunun -dizilerde, sinema filmlerinde işsiz bırakıldıktan sonra sadece tiyatro yapmaya başladığım dönemde- adı 'Sadece Diktatör' olduğu için polis barikatlarıyla, Hopa’da 200 çevik kuvvetle engellenmeye çalışıldı ve bütün ülkede sadece oyun değil, benim oyun oynamam da yasaklandı ayrıca. Ankara Birlik Tiyatrosu'nun “Üç Kuruşluk Diktatör” oyunu yasaklandı, haklarında dava açıldı. AKP’li hiçbir belediyenin olduğu yerde salon bulma şansımız yok, olmadı üç sezondur. Bulduğumuz yerlerde başka belediyelerde ise tehditlerle karşılaşıldı. Dizilerden 350 milyon lira ihracat yaptığımızı söylüyorsunuz, bu bir övünç ama bütün sektör insanlık dışı şartlarda çalışıyor, bütün oyuncular da sigortasız."