Bakanlık Kafaları Karıştırdı
Bir dizi tedbiri uygulamaya koyduklarını açıklayan Hazine ve Maliye Bakanlığı, birkaç saat sonra yeni bir açıklama yaparak, “Bunlar karar değil, tavsiye” dedi.
18-08-2018 09:23

Hazine ve Maliye Bakanlığı, önce “reel sektörü banka kredileri kapsamında rahatlatmak” amacıyla bir dizi tedbiri uygulamaya koyduklarını açıkladı, ardından “yanlış anlaşıldı, bunlar tavsiye niteliğinde” dedi.
Açıklanan tedbirlere göre bankalar, kur artışı nedeniyle teminat değeri risk tutarını karşılamada yetersiz kalan krediler için firmalardan ilave teminat isteyemeyecek, ödemelerde geciken ve karşılıksız çek/senet veren firmalar tekrar kredi çekerek borçlanabilecek. Ekonomistler, “Geçmişte örnekleri görülmüştü, sıkışan firmalara karşı bankalar fedakârlığa zorlanırsa bankalarda çatırdama olabilir” uyarısında bulundu.
BANKALAR FİRMALARI SIKIŞTIRMAYACAK
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı tedbirler şöyle:
- Kredi kanalları açık tutulmaya, firma nakit akışlarının sürdürülebilirliği için vade ve fiyatlarda esneklik sağlanmaya devam edilecek.
- Kur artışı nedeniyle limit aşımı oluşan kredilerde limit aşımı dikkate alınmayacak ve kredi kapama talebi yapılmayacak.
- Kur etkisiyle teminat değeri risk tutarını karşılamada yetersiz kalan krediler için firmalardan ilave teminat talep edilmeyecek.
- 8 Ağustos’tan itibaren yaşanan ekonomik ortam nedeniyle oluşan kredi gecikmeleri, karşılıksız çek ve protesto edilen senetler Risk Merkezi’ne ‘mücbir sebep’ koduyla bildirilebilecek. Bu uygulama, firmaların kredi erişimlerine engel teşkil etmeyecek.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, bu tedbirlerin Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) tavsiyesiyle alındığı vurgulanarak, her bir firmanın durumunun ayrı ayrı özenle değerlendirileceği ve karşılıklı iyi niyet esasına dayalı hareket edileceği öne sürüldü.
İTO: KRİTİK TALEPLERİMİZ KARŞILANDI
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, reel sektör için açıklanan bu tedbir paketini ‘son derece yerinde’ bulduklarını belirterek, “Bakanlık bu kritik dönemde ekonominin can damarı olan reel sektörü kalkanla korumaya aldı” dedi. Avdagiç, “Kredilerin geri çağrılmaması ve nakit akışının korunması ile reel sektörün en önemli beklentileri karşılanmış oldu. Düzenleme ile reel sektörün üç kritik talebi karşılık buldu. Birincisi, piyasadaki likiditenin daralması engellendi. Reel sektörün yeni kredilere erişim imkânı korundu. İkincisi, ilave teminat baskısı ortadan kalktı. Üçüncü olarak da kredi geri çağırma gibi hadiselerin önüne geçildi. Dolayısıyla Bakanlık, aldığı kararla finans sektörüne, reel sektörün yanında olduğu gösterdi” ifadelerini kullandı.
'BANKALAR SOPA SALLANIYOR'
Ekonomistler ise sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarda, bu tedbirlerle kurdaki artış nedeniyle zor durumda olan firmaları korumak için bankaların fedakârlığa zorlandığına, ancak bankaların bunu taşıyamayabileceğine dikkat çekti.
Ekonomist-yazar Mustafa Sönmez, “Bu önlemleri bankalar taşıyamazsa ne olur?” diye sordu.
Dolarda dün yaşanan artışın bu önlemlerden kaynaklandığını savunan Sönmez, “Trump’ın attığı tweetle ilgisi yok. Bankalara sopa sallanarak ‘firmaları sıkıştırmayın’ tehdidi... DolaRı tetikleyen bu emrivaki olmalı” dedi. Sönmez, şu ifadeleri de kullandı: “Sıkışan firmalara karşı bankalar fedakârlığa zorlanırsa, geçmişte görülmüştü, bankalarda çatırdama olabilir. Firmaları koruyacağız diye bankalara sopa sallanıyor. Bankalar da kendilerini korumak için istenmeyen şeylere zorlanabilirler. Dileyelim, aklıselim galip gelsin.”
Ankara Üniversitesi ‘nden iki yıl önce ihraç edilen ekonomist Dr. Özlem Albayrak da “Tüm risk bankaların üzerinde toplanıyor yavaş yavaş. Seçim öncesi Kredi Garanti Fonu ile yüzdürülen zombi firmaların tüm kur riski bankalara yükleniyor. Çok övündükleri ‘sağlıklı bankacılık sistemini’ de bozuyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
‘KARAR DEĞİL TAVSİYE’
Açıklanan tedbirlerle ilgili tartışmalar sürerken, Bakanlıktan yapılan ikinci açıklama ise kafaları karıştırdı.
Bakanlık, ‘ilave teminat talep edilmeyecektir’, ‘kredi erişimlerine engel teşkil etmeyecektir’ gibi kesin ifadeler içeren ilk açıklamasından birkaç saat sonra yeni bir açıklama yaparak, bu tedbirlerin “tavsiye niteliğinde” olduğunu kaydetti.
Bakanlıktan yapılan ikinci açıklama şöyle:
“Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından bugün kamuoyuna bankacılık sektörünün ekonomik faaliyetin desteklenmesine yönelik değerlendirmelerine ilişkin açıklamalar, Bakanlığımız tarafından alınan kararlar şeklinde yansımıştır. Açıklamalarda yer alan hususlar, Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu tarafından üyelerine tavsiye niteliğinde alınan kararlardır. Kamuoyunda yanlış anlaşılmalara neden olunmaması için bildirim gerekliliği doğmuştur.”
İLGİLİ HABERLER
Mahkeme Ulusoy Ulaşım’ın iflasına karar verdi
Daha önce konkordato isteyen Ulusoy Ulaşım hakkında iflas kararı verildi. Ulusoy’un avukatı, yaz sezonunun görülmesi için kesin mühlet talep etti. Mahkeme Ulusoy’un kesin mühlet talebini reddederek iflasına karar verdi.
20-02-2019 17:27

Türkiye'nin en köklü otobüs firmalarından olan Ulusoy Seyahat'in marka hakkını alan ve konkordato başvurusu sonucu 3 ay mühlet verilen Ulusoy Ulaşım hakkında iflas kararı verildi.
Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde bugün görülen duruşmaya davacı Ulusoy Ulaşım'ın vekili Abidin Oğul ile alacaklılar İro Turizm, Temsa, Loukoil ve Akpet, Coca Cola, Mapar Otomotiv, Enerjisa, Osmanlı Turizm, Yapı Kredi Bankası vekilleri katıldı.
‘MEVSİME GÖRE KAR DURUMU DEĞİŞİYOR’
Ulusoy Ulaşım'ın avukatı Abidin Oğul, komiser heyeti raporunda konkordato yönünden rakamın doğru tespit edilemediğini belirterek, “Borca bataklık hesaplaması doğru değildir. Ayrıca markaların değerine ilişkin değerleme yapılmamıştır. Şirket iflas ettiği takdirde dosyada rehin alacaklıları dışında diğer alacaklılar mağdur olacaktır. Otobüs firmaları mevsime göre karlılık durumu değişen firmalardır. Özellikle kış aylarında genellikle zarar ederler. Kesin mehil verilmesini talep ediyoruz. Şirketin faaliyeti devam etmektedir” dedi.
ALACAKLILAR KESİN MÜHLET İSTEDİ
Duruşmada söz alan bir kısım alacaklı şirketlerin avukatları kesin mehil verilmesi talebini reddederken, İro Turizm ve Mapar Otomotiv'in avukatları ise kesin mühlet verilmesini istedi.
MAHKEME İFLASINA KARAR VERDİ
Sözcü’den Sevgim Begüm Yavuz’un haberine göre mahkeme, davacı şirket Ulusoy Ulaşım'ın kesin mühlet talebini reddederek, şirketin iflasına karar verdi.
Türkiye Kasaplar Federasyonu: Devlet zaten ucuza et satıyor, tanzime gerek yok
Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkan Vekili, et satışlarında da tanzime gidilmesi üzerine başlayan tartışmalara yönelik, "Devlet zaten ucuza et satıyor, gerek yok" dedi.
20-02-2019 12:08

Türkiye Kasaplar Federasyonu Genel Başkan Vekili ve Antalya Kasaplar Odası Başkanı Osman Yardımcı, zincir market ve Et Süt Kurumu tarafından ucuza kırmızı et satıldığını belirterek, "Tanzime gerek yok, devlet zaten ucuz et satıyor" dedi.
AKP'nin ekonomik krize, 31 Mart yerel seçimlerine kadar 'çare' olarak sunduğu tanzim satış uygulamasının kırmızı et için yapılması da gündeme gelmesi üzerine konuşan Yardımcı, bugün zincir marketlerin tanzimin yerini tuttuğunu belirterek, Kırmızı Et Üreticileri Birliğinin derdinin tanzim açmak olmaması gerektiğini belirtti.
'KASABA DESTEK VERİLMİYOR'
Bugün üreticinin yem, mazot fiyatının indirilmesi gerektiğinin altını çizen Yardımcı, "Bunların yapılması gerekir. Zincir marketler zaten bir tanzim. Bugün devletin desteklediği marketlerde et ucuz, kasapta da ucuz. Ama kasap devletle karşı karşıya gelip rekabet yapamaz. Ama kasap ve marketlerin de eşit tutulması gerekir" ifadelerine yer verdi.
Türkiye’de besicilere destek verilmesi gerektiğini vurgulayan Yardımcı, "Et ve Süt Kurumu kesim yapıyor, besiciye destek veriyor, güzel bir şey. Ama kasaba destek verilmiyor. Kasap sektörü biterse ne olur, 35 zincir markette sıraya girerek et alırız. Yerli malı satıyoruz, zincir market et satmasın demiyoruz. Türkiye’de çifte standart olmaz" dedi.
'YÜZDE 30 İNDİRİM OLMAZ'
Et ve Süt Kurumu ile zincir marketlerin ucuz et sattığını ve bu nedenle tanzime gerek olmadığını söyleyen Yardımcı, "Türkiye’de sistemin düzelmesi için meslek ahlakı olması gerekir. Bugün zincir marketler her şeyi satıyor, kasap satabiliyor mu? Satamıyor. Ama herkes aynı olmalı. Kasap etini satmalı, pazarcı da sebzesini satsın. Biz zamlara rağmen kasaplar olarak halimizden memnunuz. Devlet zincir marketleri destekliyor, ucuz et veriyorlar. Tanzim kurmaya ne gerek var. Tanzim kurulsa biler ette yüzde 30 ucuzlama olmaz. 9 liraya etin fiyatı iner mi? Et fiyatında yüzde 30 indirim olmaz. Ama devlet sübvanse ederse, zararı karşılarsa o zaman olur. Tanzime gerek yok, devlet zaten ucuz et satıyor" ifadelerini kaydetti.
Tanzim satışında 4 günde 222 bin liralık zarar!
AKP'nin ekonomik krize çare olarak sunduğu tanzim satışlarında yalnızca 4 günde Fethiye'den alınan domateslerde 222 bin liralık zarar edildiği ortaya çıktı.
18-02-2019 09:17

Ankara ve İstanbul’daki tanzim satışları için Muğla’dan ne kadar sebze alındığını araştıran CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait şirket, Fethiye’deki hallerden 4 günde 148 ton domates alıp İstanbul’a götürdü. Halden her şey dahil 4.5 liraya alınan domates, İstanbul’da 3 liraya satıldı. Kiloda 1.5 lira zarar edildi” dedi.
'BU ZARARI HANGİ KURUM KARŞILAYACAK?'
4 günde yalnızca Fethiye’den alınan domatesten meydana gelen toplam zararın 222 bin TL’ye ulaştığını aktaran Girgin, “Bu zararı hangi kurum karşılayacak? Zarar kimin cebinden çıkacak” diye sordu. Fethiye’deki halleri dolaşarak üreticilerle görüşen Girgin, izlenimlerini aktardı. “Göstermelik indirimlerle vatandaşın bir cebine koyulan, oluşan kamu zararı nedeniyle diğer cebinden çıkacak” diyen Girgin, “Bu yöntem yanlış. Doğru olan çiftçiyi, üreticiyi, tarımı desteklemektir” dedi.
'GÜNÜ KURTARMA ÇABASI'
Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre, Yapılan zararına satışların sebze, meyve ticaret yasasına da aykırı olduğuna işaret eden Girgin, “Tanzim satışlar sadece İstanbul ve Ankara ile sınırlı. Bu illerdeki insanlar pahalılıktan etkileniyor da diğer illerdeki yurttaşlar etkilenmiyor mu? Tanzim, satış ekonomik çöküşün üstünü örtme çabasıdır. Tanzim günü kurtarma çabasıdır. Hükümet seçimlere kadar zevahiri kurtarma derdinde. Tanzim satışların zararı hepimizin üzerinde. Çözüm tanzim satışta değil, çiftçiye destek ve üreticiye teşvikte” değerlendirmesini yaptı.
Girgin, "Seçimden sonra bunun acısını fazlasıyla çıkarırlar" dedi.
Benzin ve motorine zam geliyor
EPGİS, akaryakıtta zammı önlemek için eşel mobil uygulamasının devreye alınması çağrısında bulundu. Bu geceden itibaren benzinde 27-30 kuruşluk, motorinde ise 10 kuruşluk zam bekleniyor.
17-02-2019 16:02

Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) Başkanı Fesih Aktaş, petrol fiyatlarının dünyada artış trendine girdiğini belirterek, bunun sonucunda "Türkiye’de oluşan zam ihtiyacının ÖTV’den karşılanmasının enflasyonla mücadeleye olumlu katkı yapacağını", ayrıca bu hafta pazartesi gününden itibaren benzinde oluşan 27-30 kuruşluk motorinde ise 10 kuruşluk zamların önüne geçmek için eşel mobil sisteminin bir an önce devreye alınması gerektiğini söyledi.
EPGİS Başkanı Fesih Aktaş, Türkiye’nin işlenmiş akaryakıt ürünlerinde temel aldığı piyasa olan Akdeniz piyasasındaki fiyat artışının da zam baskısına neden olduğunu belirterek şu bilgiyi verdi:
“Bu piyasadaki fiyat hareketleri bunu açıkça ortaya koymaktadır. 11 Şubat’ta benzin fiyatları 525.25 dolar/metreküp iken 15 Şubat tarihinde 566 dolar/metreküpe yükselmiştir. Motorinde ise fiyat 594 dolar/metreküpten 624 dolar/metreküpe çıkmıştır.”
Fesih Aktaş, fiyat artışının pano fiyatlarına yansıtılamamasından dolayı bazı dağıtıcılar tarafından son 3-4 gündür Türkiye’de istasyon bayilerine yansıtılmaya başladığını belirterek, “Bazı dağıtıcılar ile bazı istasyonlar ürünü pahalıya almakta, ancak tavsiye edilen fiyatlardan satmaya devam etmektedir. Bu durum, zaten artan maliyetler altında boğulan istasyonları iyice zor duruma düşürmektedir” dedi.
'EŞEL MOBİL TEKRAR DEVREYE ALINMALI'
Türkiye’nin benzeri bir durumla geçtiğimiz Nisan ayında da karşılaştığını, o dönemde ekonomi yönetiminin sosyal devlet anlayışıyla hareket ederek, halkı enflasyona ezdirmemek adına eşel mobil sistemini devreye aldığını ve ihtiyaç duyulan zamların ÖTV’den karşılandığını belirten Fesih Aktaş, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Şu an fiyatlar üzerinde oluşan zam baskısının önüne geçebilmek ve enflasyon ile mücadelede başarılı olmak adına eşel mobil sisteminin tekrar ve ivedilikle devreye alınması gerekmektedir. Akaryakıtta zamların ÖTV’den karşılanmasını öngören Eşel Mobil’le ilgili Mayıs 2018 tarihli Bakanlar Kurulu kararının son tarihi belirsiz olduğundan yeni bir karar gerekmeden bu sistemin yeniden uygulamaya alınabileceğine inanıyoruz.”
EŞEL MOBİL SİSTEMİ NEDİR?
Eşel mobil sistemiyle birlikte benzin fiyatındaki artışlar ÖTV'den düşüyordu. Böylece benzin fiyatlarındaki artış pompa fiyatına yansıtılmıyordu.
Dolardaki artışla birlikte başlatılan bu uygulamanın "geçici" olduğu açıklanmıştı.
'İktidar seçimlere odaklanmış durumda, Nisan'da sert önlemler gelebilir'
İktisatçı yazar Mustafa Sönmez ile son açıklanan TÜİK verilerini ve tanzim satışları değerlendirdik.
17-02-2019 13:45

İktisatçı yazar Mustafa Sönmez son açıklanan TÜİK verilerini İleri'ye değerlendirdi.
Sönmez, TÜİK'in açıkladığı Perakende Satış, Ciro ve İşgücü İstatistiklerini "TÜİK verileri ülkenin kriz tünelinde daha da karanlığa gittiğinin bir göstergesi" şeklinde yorumladı.
Mustafa Sönmez işsizlik verileriyle ilgili olarak "TÜİK işsizlik verileri Kasım 2018 verilerini gösteriyor. Aralık, Ocak, Şubat aylarını içermiyor. Bu bile dehşetli bir şekilde krizi yaşadığımızın göstergesi" dedi.
"Perakende Satış ve Ciro verileri ise Aralık ayına ait" diyen Sönmez "bu veriler de ekonomik krizde hızla ilerlediğimizin göstergesi" diye ekledi.
'2018'DE KÜÇÜLME YAŞANDI, 2019'DA DA KÜÇÜLMENİN BELİRTİLERİ VAR'
Türkiye'nin son dönemde gündemindeki yüksek enflasyon ve ekonomik sorunlara ilişkin olarak konuşan Sönmez "Türkiye 2018'in son çeyreğinde %6 yakın bir küçülme yaşadı. 11 Mart'ta TÜİK tarafından bu veriler de açıklanacak. Bu tabloya cari denge verilerini de ekleyelim. Türkiye'ye yabancı kaynak girişi yok; tersine 4 milyar dolar çıkmış. 2017'deki büyüme %7,4'ten 2018'de %1.6'ya düşmüş. Küçülmenin 2019'da da devam edeceğine dair işaretler var" dedi.
'İKTİDAR YEREL SEÇİMLERE ODAKLANMIŞ DURUMDA'
Mustafa Sönmez ekonomik krizin Türkiye'yi götüreceği nokta konusunda "İktidar, 31 Mart seçimlerine odaklanmış durumda. Nisan ayına dair sert önlemler alınabilir" şeklinde konuştu. IMF'ten borç alma iddialarına dair ise "IMF için dışarıdan temin edilemeyen parayı istemek zorunda kalabilirler. Ancak bildiğiniz gibi IMF'e ABD hakim. ABD onay vermeden, anlaşma olmaz" dedi.
Mustafa Sönmez vatandaşın mahkum edildiği tanzim satış kuyrukları hakkında ise "Tanzim satış seçmen odaklı bir şov. Enflasyona herhangi bir etkisi olamaz. Enflasyonu belirleyen 450 çeşit ürün var. Tanzim satışlar bütçeden sübvanse ederek halkın çok sınırlı bir kesime ulaştırılıyor. Söz konusu çadırlarda 1-2 ürün satılıyor. Bu bile şov olduğunun göstergesi. 31 Mart için, sandığa dönük bir hamle" açıklamalarında bulundu.
Saray'ın krizden kurtuluş reçetesi: Vatandaşı borçlandırmak!
Merkez Bankası vatandaşı 10 milyar lira borçlandıracak şartların önünü açtı.
17-02-2019 13:27

Saray krizden çıkışın yolunu vatandaşı daha fazla borçlandırmakta arıyor.
Sözcü'den Erdoğan Süzer'in haberine göre, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) tüketici kredileri ve kredi kartı harcamalarını artıracak kararlarının ardından Merkez Bankası da bankaların piyasaya yaklaşık 10 milyar lira daha fazla kredi kullandırmalarını sağlayacak şekilde karşılık oranlarını düşürdü. Merkez Bankası aldığı yeni bir kararla TL mevduatlarla bankaların hurda altın alımlarına uyguladığı karşılık oranlarını 1'er puan indirdi.
Yeni karara göre bankaların tasarruf sahiplerinden vadesiz ve 3 aya kadar vadeyle topladığı mevduatların yüzde 8'i yerine artık yüzde 7'si Merkez Bankası'na karşılık olarak yatırılacak. Aynı şekilde Merkez'e yatırılacak karşılık oranı 6 aya kadar vadeli TL mevduatlarda yüzde 5'ten yüzde 4'e, 1 yıla kadar vadeli mevduatlarda yüzde 3'ten yüzde 2'ye 1 yıl ve daha uzun vadeli mevduatlarda ise yüzde 1.5'ten yüzde 1'e çekildi. Ayrıca, TL zorunlu karşılıkların yurtiçi yerleşiklerden toplanan işlenmiş veya hurda altın kaynaklı standart altın cinsinden tesis edilmesi imkânı üst sınırı da yüzde 5'ten yüzde 10'a yükseltildi.
Zorunlu karşılık yöntemi, bankaların tasarruf sahiplerinden topladığı mevduatın ne kadarının piyasaya kredi olarak kullandırabileceğini belirliyor. Düzenleme öncesinde bankalar örneğin 3 ay vadeyle topladığı 100 liralık mevduatın 8 lirasını Merkez'e gönderip 92 lirasını piyasaya kredi olarak kullandırabilirken bugünden artık Merkez'e 7 lira verip geriye kalan 93 lirayı kredi olarak dağıtabilecekler. Böylece vatandaşın daha da borçlandırılmasının önü açılacak. Bankalarda halen 1 trilyon lira civarında TL mevduat bulunuyor. Karşılık oranı 1 puan indirildiği için Merkez'in hesaplarında bekleyen 10 milyar liranın biraz üzerindeki kaynak bankalar tarafından kredi olarak piyasaya akıtılacak. Böylece mevduat toplama maliyetleri düşen bankalar daha fazla kredi açtıkları gibi aynı zamanda kredi faiz oranlarını da aşağı çekme imkanı bulacak.
Öncelikli görevi enflasyonla mücadele olan Merkez Bankası'nın aslında, enflasyondaki artışı frenleyebilmek için zorunlu karşılık oranlarını belirli bir seviyede tutmaya çalışıyordu. Ancak ekonomideki durgunluğun bir türlü önlenememesi, seçimler öncesinde üretim ve işsizlikte yaşanan tırmanış ekonomi yönetimiyle birlikte Merkez Bankası için de önceliğin enflasyondan ekonominin canlandırılmasına kaydığını işaret ediyor. Yeni kararla piyasaya girecek 10 milyar lira kredileri, dolayısıyla harcamaları ve talebi, kısmi de olsa artırırken enflasyonu da tırmandıracak.