Bakan Koca açıkladı... Son bir haftada vaka sayılarının en fazla arttığı ve azaldığı iller hangileri?
Sağlık Bakanı Koca, son bir haftada Covid-19 vaka sayısının en fazla arttığı ve azaldığı illeri açıkladı.
18-02-2021 17:41

İleri Haber
Sağlık Bakanı Koca son bir haftada vaka sayılarının en fazla Bilecik, Erzincan, Kilis, Uşak ve Çanakkale’de arttığını açıkladı. Koca, son bir haftada vaka sayısının en fazla azaldığı illerin ise Bitlis, Mardin, Kastamonu, Yalova ve Bingöl olduğunu duyurdu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından son bir haftada yeni tip koronavirüs (Covid-19) vaka sayısının en fazla arttığı ve azaldığı illeri açıkladı.
Buna göre, Bilecik, Erzincan, Kilis, Uşak ve Çanakkale son bir haftada en fazla vakanın arttığı iller olurken; Bitlis, Mardin, Kastamonu, Yalova ve Bingöl bir haftada vaka sayısının en fazla azaldığı iller olarak açıklandı.
Koca, verileri açıkladığı paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
"Geçen haftaya göre 1 haftada 100.000 nüfusta görülen vaka sayısı en çok artan 5 ilimiz: Bilecik, Erzincan, Kilis, Uşak ve Çanakkale. En çok azalan illerimiz ise Bitlis, Mardin, Kastamonu, Yalova ve Bingöl. Tedbir ve kısıtlamalara uyum aşı ile birlikte en büyük gücümüz."
Geçen haftaya göre 1 haftada 100.000 nüfusta görülen vaka sayısı en çok artan 5 ilimiz: Bilecik, Erzincan, Kilis, Uşak ve Çanakkale. En çok azalan illerimiz ise Bitlis, Mardin, Kastamonu, Yalova ve Bingöl. Tedbir ve kısıtlamalara uyum aşı ile birlikte en büyük gücümüz. pic.twitter.com/moxqbBdvV5
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) February 18, 2021
İLGİLİ HABERLER
Sağlık Bakanlığı: Son 24 saatte 94 kişi daha Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti
Sağlık Bakanlığı, bugün tespit edilen koronavirüs vakalarını ve hastalık sebebiyle yaşamını yitirenlerin sayısını açıkladı.
14-02-2021 20:53

İleri Haber
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de son 24 saatte Covid-19 nedeniyle 94 kişi daha hayatını kaybetti. Toplam can kaybı 27 bin 471’e ulaştı.
Sağlık Bakanlığı son 14 Şubat 2021 yeni tip koronavirüs (Covid-19) verilerini açıkladı. Tabloya göre, son 24 saatte 6 bin 287 yeni vaka ve 666 hasta tespit edildi. Buna göre toplam vaka sayısı 2 milyon 586 bin 183’e yükseldi.
CAN KAYBI 27 BİN 471 OLDU
Tabloda, son 24 saatte 94 kişinin daha yaşamını yitirdiği belirtilirken, toplam can kaybı da 27 bin 471’e ulaştı.
6 BİN 910 İYİLEŞEN
Bugünkü iyileşen hasta sayısı 6 bin 910 olarak açıklandığı tabloya göre, toplam iyileşen hasta sayısı 2 milyon 475 bin 329 oldu.
Resmi rakamlara göre koronavirüs nedeniyle can kaybı 18 bini aştı!
Sağlık Bakanı Koca, tabloyu, "Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamalar netice veriyor. Daha belirgin neticeler alacağımıza inanıyoruz. Bunu birlikte başarabiliriz. Birlikte mücadele virüsten daha güçlüdür" ifadeleriyle değerlendirdi.
20-12-2020 20:30

İleri Haber
Türkiye'de koronavirüs nedeniyle resmi rakamlara göre son 24 saatte 246 kişi yaşamını yitirirken, toplam can kaybı 18 bin 97 oldu. Yine son 24 saatte 20 bin 316 yeni vaka tespit edildi.
Sağlık Bakanlığı tarafından günlük yeni tip koronavirüse (Covid-19) tablosu açıklandı. Tabloya göre, son 24 saatte 246 kişi yaşamını yitirdi, 20 bin 316 yeni vaka tespit edildi. Bu verilerle can kaybı toplam 18 bin 097 olurken, toplam vaka sayısı ise 2 milyon 24 bin 601’e yükseldi.
Son 24 saatte iyileşen hasta sayısı 21 bin 218 olarak açıklanırken, toplam iyileşen hasta sayısı 1 milyon 800 bin 286'ya ulaştı. Ağır hasta sayısı da 5 bin 347 olarak kayıtlara geçti.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, tabloyu şu ifadelerle değerlendirdi:
"Bugün tespit edilen 3.546 yeni hastamız var. Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamalar netice veriyor. Daha belirgin neticeler alacağımıza inanıyoruz. Bunu birlikte başarabiliriz. Birlikte mücadele virüsten daha güçlüdür."
Bugün tespit edilen 3.546 yeni hastamız var. Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamalar netice veriyor. Daha belirgin neticeler alacağımıza inanıyoruz. Bunu birlikte başarabiliriz. Birlikte mücadele virüsten daha güçlüdür https://t.co/RVlhe7786O
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) December 20, 2020
Sağlık Bakanı Koca: Yıl sonuna kadar BioNTech'ten 25 milyon doz aşı gelecek
Bakan Koca, "Bize Nisana kadar 100 milyon doz gerek, bunu sağlamaya çalışıyoruz. Nisan ayında bu belayı bitirmek, gündemden düşürmek istiyoruz. Bu yüzden tüm aşılarla ilgiliyiz" diye konuştu.
09-12-2020 13:35

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, BioNTech'in Pfizer ile geliştirdiği koronavirüs aşısından 25 milyon doz geleceğini açıkladı. Koca, "Yıl sonuna kadar 25 milyon dozu verebilecekler. Biz bunu erkene çekmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında artış sürerken, aşı ile ilgili gelişmeler de yaşanmaya devam ediyor. Konuyla ilgili Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “İki firma bize süre konusunda istediğimize yakın tarihlerde aşı verebileceğini söyledi o zaman. Biri Sinovac (Çin), diğeri Astra Zeneca/Oxford (İngiltere) erken dönemde aşı temin edebilecek olanlar bunlardı. Astra Zeneca sonuçlarda sorun yaşayınca onlarla anlaşamadık. Ama hala önümüzde o olasılık var. Astra Zenaca hala aşı verebiliriz diyor ve sonuçlar olumlu çıkarsa İngilizlerin Astra Zeneca aşısını da alabiliriz. O kapı hala açık. Üstelik 4 dolar fiyatı ile en ucuz aşı da o. Moderna ise sizin de bildiğiniz gibi ABD dışına satılamayacak ilk dönemde” dedi.
'ASIL HEDEFİMİZ 100 MİLYON DOZ TEMİN ETMEK'
Altaylı'nın "Diğer ülkeler nasıl alabildi peki Biontech ve Moderna aşılarını?" sorusuna yanıt veren Koca, "Fatin Bey, sürekli listeler dolaşıyor sosyal medyada ve medyada. Amerika 600 milyon doz, Hindistan 1,4 milyar doz, İngiltere 300 milyon doz, Almanya 300 milyon doz gibi sayılar. Biz bunların arasında 50 milyon doz ile altlarda gösteriliyoruz. Ama şunu kimse sormuyor. Bu bahsedilen dozlar bu ülkelere ne zaman verilecek bu aşılar ne zaman halka ulaşacak ve uygulanacak. Alacaklar da ne zaman alacaklar meselesi var" diye konuştu.
Koca, şöyle devam etti:
"Bunların büyük bölümü 2021 sonuna kadar hatta daha sonrasına söz edilen sayılar. Biz ise acilen bu aşıları istiyoruz. Yazdan önce istiyoruz. İngiltere aşı yapmaya başladı bugün. Peki kaç doz. Ay sonuna kadar 600 bin doz. Almanya Nisan sonuna kadar 11 milyon doz yapabilecek. Yani 5,5 milyon kişi. Biz ise Nisan sonuna kadar 50 milyon dozu kesinlikle dağıtıp, aşıyı yapmış olacağız. Ama bizim asıl hedefimiz o tarihe kadar 100 milyon dozu temin edip, yapmış olmak. İnaktif aşıların üretimi daha kolay ve hızlı olduğu için biz hızlıca Sinovac’tan temin edebiliyoruz. Hala diğerleri ile de görüşmelerimiz sürüyor. Çok açık söylüyorum bizim hedefimiz 100 milyon dozu en geç Nisan sonuna kadar temin edip, uygulamış olmak. Sonrası zaten yaz. Biz yazdan önce 50 milyon vatandaşımızı aşılamış olmak istiyoruz. Bu sayıya ulaşmamız şart."
‘YIL SONUNA KADAR 25 MİLYON DOZ VEREBİLECEKLER’
BioNTech tarafından geliştirilen koronavirüs aşısı hakkında konuşan Koca, "Biontech aşısı da gelecek. Üretimi zor bir aşı, taşıması belirli koşullara bağlı bir aşı. Onlarla da bir yere vardık. Yıl sonuna kadar 25 milyon dozu verebilecekler. Biz bunu erkene çekmeye çalışıyoruz. Yoksa Biontceh aşı da gelecek. Mesele zamanlama. Biz yazdan önce istiyoruz. Yangınımız var. Bir an önce söndürmemiz lazım. Ama Biontech aşısı da gelecek" ifadelerini kullandı.
Altaylı'nın 'Ne zaman gelecek?' sorusuna yanıt veren Koca, "Yeni yıla kadar bir kısım gelir. Nisana kadar gerisi gelsin diye uğraşıyoruz. Bize Nisana kadar en 100 milyon doz gerek, bunu sağlamaya çalışıyoruz. Nisan ayında bu belayı bitirmek, gündemden düşürmek istiyoruz. Bu yüzden tüm aşılarla ilgiliyiz" diye konuştu.
TTB'den Sağlık Bakanlığı'na acil 'özel hastane' çağrısı: 'Olanaklar kamu iradesi ile halka sunulsun'
Başından bu yana sürecin dışında bırakılan ve iktidar bileşenleri tarafından hedef gösterilen TTB tarafından yapılan açıklamada, durumun her geçen gün daha da kötüleştiği belirtilerek, salgının boyutu “tsunami” olarak nitelendirildi.
30-11-2020 13:12

İleri Haber
TTB’den Sağlık Bakanlığı’na yapılan çağrıda “Özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarını kamu iradesi ile yurttaşların hizmetine sunulmalıdır” denildi.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de hızla yayılmaya devam ederken, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı veriler ve iktidarın salgın politikaları tartışılmaya ve eleştirilmeye devam ediliyor. Başından bu yana sürecin dışında bırakılan ve iktidar bileşenleri tarafından hedef gösterilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından yapılan açıklamada, durumun her geçen gün daha da kötüleştiği belirtilerek, salgının boyutu “tsunami” olarak nitelendirildi.
Sağlık Bakanlığı’nın salgının başından bu yana yoğun bakım yatak doluluk oranını “düşük” ve yatak sayılarını “yeterli” olarak duyurduğu belirtilen açıklamada, “pembe bir tablo çizilmeye devam edildiğine” dikkat çekildi. Bakanlığın duyurduğu rakamların, TTB’ye ulaşan rakamlarla çeliştiği ifade edilirken, tablo şöyle açıklandı:
“Türk Tabipleri Birliği’ne illerden ulaşan bilgiler COVID-19 servis ve yoğun bakımlarının %100’ü ya da %100’e yakınının dolu olduğunu göstermektedir. Birçok kamu hastanesinde yoğun bakım yatakları tamamen doludur. Hastalar bazen günlerce acil servislerde yoğun bakım yatağı beklemektedir. Bir hasta vefat ettiğinde ya da iyileşip servise alındığında ancak yer açılmakta ve yerine hasta yatırılabilmektedir. Hastane kapasiteleri dolu olduğu için hastaneler arası nakiller de yapıl(a)mamaktadır. 112 merkezleri sürekli boş yatak aramakta, ancak boş yer bulmakta zorluk çekmektedirler. Bu uzayan bekleme süreleri hastaların daha da kötüleşmesine, hatta tedavi alamadan ölmelerine de neden olabilmektedir. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla Batman il merkezinde yoğun bakımlarda yer bulunmadığı için 1,5 yaşındaki Sakine bebeğin ölümü mevcut tabloyu gösteren en acı örnek olmuştur.”
‘KORİDORLARI YOĞUN BAKIMA ÇEVİRMEK ÇÖZÜM DEĞİL’
Hastanelerde ara koridorlar, boşluklar, sığınaklar ve yemekhanelerin yoğun bakım haline getirildiği ancak çalışan hekim, hemşire, personel ve malzeme sayısı yeterli olmadığı için sorunların çözümünden çok, yeni sorunları ortaya çıkardığının altının çizildiği açıklamada sağlık çalışanlarının yükünün arttığı vurgulandı.
“Mart ayında yayımlanan özel ve vakıf hastanelerinin pandemi hastanesi olduğu ve SGK ödemelerinin buna göre yapılacağı genelgesi değişmediği ve yürürlükte olduğu halde gerekleri uygulanmamaktadır” denilen açıklamanın devamında “temiz hastane” uygulamasının salgın yönetimi için önemli olduğu ancak özel hastanelerin bu uygulamayı fırsata çevirerek, “temiz hastane”yi reklam sloganı olarak kullandığı ve hizmet ücretlerinde artışa gidildiği ifade edildi.
SAĞLIK BAKANLIĞI’NA 6 ÖNERİ
TTB açıklamasında Sağlık Bakanlığı’na şu öneriler yapıldı:
- Ülkemizde dokuz aydır devam eden COVID-19 pandemisini esas olarak ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları olan hastanelerde karşılanması stratejisinden vazgeçilmeli, toplumsal bulaşıcılığın önlenmesine yönelik tedbirler yaşama geçirilmelidir.
- Salgınla mücadelenin tedavi ve bakım hizmetlerine sıkıştırılamayacağı, salgının sadece yataklı tedavi kurumlarında karşılanması durumunda sağlık altyapısının buna yetmeyeceği artık kabul edilmeli, önümüzdeki günlerde hastalığın seyrinin ağırlaşacağı, yatak ve yoğun bakımlarda yer bulmanın daha da güçleşeceği öngörüsü ile talep ve uyarılarımız dikkate alınmalı, TTB olarak açıkladığımız tedbir paketi bir an önce uygulanmalıdır.
- Yoğun bakım verileri sağlık çalışanları ve toplum ile şeffaf bir şekilde paylaşılmalı COVID-19 hastalarına uygun, yeterli donanım ve sağlık çalışanına sahip erişkin ve çocuk yoğun bakım yatak sayısı kamu ve özel-vakıf hastaneleri için ayrı ayrı açıklanmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarını kamu iradesi ile yurttaşların hizmetine sunmalıdır.
- Pandeminin gelmiş olduğu vahim tablo göz önüne alınarak başlangıç olarak özel ve vakıf hastaneleri için çıkarılan genelge uygulanarak, SGK ödemeleri de yapılarak her il için tüm hastaneleri sürece dahil eden değerlendirmeler yapılmalıdır. Yoğun bakım ihtiyaçlarında il içi ve iller arası hastaneler için iyi bir koordinasyon kurularak, COVID-19 hastalarını kabul etmeleri sağlanmalıdır.
- KHK’larla haksız-hukuksuz biçimde işlerine son verilen sağlık emekçileri görevlerine iade edilmeli, göreve atanmayı bekleyen sağlık çalışanları da göreve başlatılmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı şimdiye kadar yürüttüğü politikalardan vazgeçerek salgınla mücadelede başarılı olmanın ön koşulu olan şeffaflık, akıl ve bilimin kılavuzluğunda belirlenmiş politikaları toplum ve sağlık meslek örgütlerinin katılımı sağlanarak yaşama geçirmelidir.
Bir süredir durduruldu… Covid-19 günlük ve haftalık raporları neden yayımlanmıyor?
Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesine girildiğinde raporlardan haftalık olanının 19 Ekim’den, günlük olanının ise 16 Kasım’dan bu yana yayınlanmadığı görüldü.
27-11-2020 13:20

İleri Haber
Covid-19 verilerinin bölgelere ve yaş gruplarına göre dağılımı gibi bilgilerinin yer aldığı raporların günlük olanının 16 Kasım’dan, haftalık olanının ise 19 Ekim’den bu yana Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde yayımlanmadığı görüldü. Raporlar, 29 Haziran’dan bu yana yayımlanıyor ve günlük ve haftalık verileri içeriyordu.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını en yüksek hızla yayılmaya devam ederken, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin şeffaflığı ve salgın yönetimine dair eleştiriler de sürüyor. Bakanlık, çarşamba günü ilk defa vaka sayılarını açıklamış ve kamuoyunda “salgın başından bu yana rakamların gizlendiği” görüşü güçlenmişti.
29 HAZİRAN’DAN BU YANA YAYIMLANIYORDU
Öte yandan Sağlık Bakanlığı’nın sitesinde dikkat çeken bir detay daha göze çarptı. 29 Haziran’dan itibaren Covid-19 salgını için günlük ve haftalık durum raporları yayımlanmaya başlanmıştı. Bakanlığın günlük raporlarında, yeni test sayısı, yeni hasta sayısı, hastaneye yatırılan yeni hasta sayısı gibi bilgilerin yanı sıra, vakaların bölge, yaş ve cinsiyete göre dağılımı bilgileri yer alıyordu. Haftalık raporlarda ise Türkiye’nin Epidemiyolojik Durumu ile ilgili bilgiler veren veriler paylaşılıyordu.
RAPORLARIN YAYIMLANMASI DURDURULDU
Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesine girildiğinde bu raporlardan haftalık olanının 19 Ekim’den, günlük olanının ise 16 Kasım’dan bu yana yayınlanmadığı görüldü.
DAHA ÖNCE DE DURDURULDU
Bakanlık 26 Ağustos’ta bu raporları yayımlamayı durdurmuş ve tepkilerin ardından “teknik bir aksaklıktan dolayı 26 Ağustos sonrasında raporların yayımlanmadığı ve durumun çözülmesinin ardından Covid-19 verilerinin sitede yer aldığı” duyurulmuştu.
'Üniversitede kadro tahsisi' Bakan Koca'ya soruldu: 'Adrese teslim atamanın ispatı'
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, verdiği soru önergesinde Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin 22 Ekim 2020 tarihinde Öğretim Üyesi Alımı İlanı yayınlandığını ve ilanda yer alan Gülhane Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı için açılan Profesör kadrosu ilanının çok dikkat çekici olduğunun altını çizdi.
27-10-2020 14:16

CHP'li Başevirgen Sağlık Bakanlığı Üniversitesindeki Kadro Tahsisini Sordu
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Sağlık Bakanlığı Üniversitesi'nde yapılan adrese teslim kadro tahsisi iddiasını Meclis gündemine taşıdı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemi ile meclis başkanlığına soru önergesi veren CHP'li Başevirgen, "Kadronun, ülkemizde sadece bir vakada görülmüş olan ve onu da vaka taktimi olarak yayınlamış olan ekip içerisinde yer alan bir kişi için açıldığı bellidir. Ülkemizde tek bir olguda görülmüş olan ve hastalık üzerinde moleküler tanıya dayanan, araştırma makalesi bile yayınlanmamış olan MERS-CoV üzerine çalışma yapmış olma şartı adrese teslim atamanın ispatıdır." dedi.
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, verdiği soru önergesinde Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin 22 Ekim 2020 tarihinde Öğretim Üyesi Alımı İlanı yayınlandığını ve ilanda yer alan Gülhane Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı için açılan Profesör kadrosu ilanının çok dikkat çekici olduğunun altını çizdi.
'TÜRKİYE'DE SADECE BİR VAKA GÖRÜLMÜŞ'
İlan metninde Profesör kadrosu için aranan şartlarda sadece "Mers-CoV virüsünün tanısı ve genotip analizi üzerine çalışmaları olmak" koşulunun yer aldığını belirten Başevirgen, "Ülkemizde MERS sebebiyle ilk ölüm vakası, 2014 yılının Ekim ayı içerisinde Suudi Arabistan'da çalışan bir kişinin Türkiye'ye dönüş yaptıktan sonra hayatını kaybetmesi sonucu görülmüştür. Bu nedenle ülkemizde sadece bir olgunun görülmesi ve bu olgunun da vaka taktimi şeklinde yayınlanması nedeniyle ilandaki istenilen şartlar sadece bir kişiyi işaret etmektedir." dedi.
'KADROLARIN NASIL OLUŞTURULDUĞUNUN GÖSTERGESİ'
Gülhane Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı'na atanacak bir Profesör kadrosu için, tıbbi mikrobiyoloji gibi oldukça geniş bir bilim dalında sadece tek bir hastalığın öne çıkarılmasının oldukça manidar olduğunu vurgulayan Bekir Başevirgen, "Bu çalışma konusu ve istenilen şartlar, sadece Bakanlığın kendi bünyesinde yer alan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Ulusal Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarı'nda çalışan bir kişi için kadro açıldığını göstermektedir. Ülkemizde sadece bir vakada görülmüş olan ve onu da vaka taktimi olarak yayınlamış olan ekip içerisinde yer alan bir doçent için açıldığı ortadadır. Tıbbi Mikrobiyoloji alanında daha geniş ve sık görülen hastalıklar için "aranan şartlar" yazılabilecek iken, sadece bir kişi için oldukça spesifik ve bilimsel olarak geçerliliği tartışmaya açık bir şartın yazılmış olması Sağlık Bakanlığı'nın ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin bilimsellikten ne kadar uzak olduğunun ve ülkemizde akademik kadroların nasıl oluşturulduğunun açık bir göstergesidir." diye konuştu.
CHP'li Başevirgen, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde bakana şu soruları yöneltti.
1- Mers-CoV ilk defa 2012 yılında Suudi Arabistan'da tanımlanan ve yeni bir coronavirüsün neden olduğu bulaşıcı solunum yolu hastalığıdır. Ülkemizde MERS sebebiyle ilk ölüm vakası ise 2014 yılının Ekim ayı içerisinde Suudi Arabistan'da çalışan bir kişinin Türkiye'ye dönüş yaptıktan sonra hayatını kaybetmesi üzerine görülmüştür. Bu nedenle ülkemizde sadece bir olgunun görülmesi ve bu olgunun da vaka taktimi şeklinde yayınlanması nedeniyle ilandaki istenilen şartlar sadece bir kişiyi işaret etmektedir. Adrese teslim bu atama iddiaları doğru mudur? Doğru ise gerekçesi nedir?
2- Gülhane Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı'na atanacak bir Profesör kadrosu için, tıbbi mikrobiyoloji gibi oldukça geniş bir bilim dalında sadece bir hastalık üzerinde çalışmış olma şartının gerekçesi nedir?
3- Bu çalışma konusu ve istenilen şartlar sadece Bakanlığın kendi bünyesinde yer alan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Ulusal Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarı'nda çalışan bir kişi için kadro açıldığını göstermektedir. Ülkemizde tek bir olguda görülmüş olan ve hastalık üzerinde moleküler tanıya dayanan, araştırma makalesi bile yayınlanmamış olan MERS-CoV'un, aranan tek şart olmasının nedeni nedir?
4- Tıbbi Mikrobiyoloji alanında daha geniş ve sık görülen hastalıklar açısından "aranan şartlar" yazılabilecek iken sadece bir kişi için oldukça spesifik ve bilimsel olarak geçerliliği tartışmaya açık bir şartın yazılmış olması Sağlık Bakanlığı'nın ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin bilimsellikten ne kadar uzak olduğunun ve ülkemizde akademik kadroların nasıl oluşturulduğunun açık bir göstergesi değil midir? Atamalarda liyakat ilkesi göz ardı mı edilmektedir.
5- Bakanlığın bu adrese teslim kadro tahsisi ile ilgili açıklaması nedir?
Murat Kurum: Depremi biz terörle mücadele gibi önemsiyoruz
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum yaptığı Bartın ziyaretinde, “Depremi biz terörle mücadele gibi önemsiyoruz” dedi.
06-03-2021 19:03

Bartın Valiliği'ni ziyaret eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İl Değerlendirme Kurulu toplantısının ardından bazı açıklamalarda bulundu. Kurum açıklamasında "Depremi biz terörle mücadele gibi önemsiyoruz. Bu kapsamda Sayın Cumhurbaşkanımızın 2012 yılında başlatmış olduğu seferberlik kapsamında bugüne kadar 1,5 milyon konutun dönüşümünü sağladık. Ve şu anda devam eden 272 bin bağımsız bölümden oluşan konutun inşaatı gerek TOKİ Başkanlığımızla gerekse belediyelerimiz eliyle Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülmektedir. Bu kapsamda vatandaşımıza 15,5 milyar lira gerek kira gerekse kamulaştırma yardımları oldu. Ülkemizin 5 yıllık hedeflerinde acil öncelikli 1,5 milyon konutunu sağlamaktır" ifadelerine yer verdi.
‘BAKANLIK OLARAK HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERMEYE HAZIRIZ’
Bakan Kurum vatandaşlara bu süreçte mağdur olmamaları için destek verdiklerini ifade ederek, açıklamasına şöyle devam etti:
"Bununla ilgili şehirlerimize giderek, kentsel dönüşüm kararlarımızı alıyoruz. Diğer taraftan vatandaşlarımızın bu süreçte mağduriyet yaşamaması için meclisimizde önemli kararlar aldık. Bununla ilgili bakanlığımızın faydalandırdığı kredi miktarlarını 125 binlerden 200 bin TL’ye çıkardık. Amacımız, hedefimiz ülkemizde riskli olduğunu düşündüğümüz vatandaşımızı rızası çerçevesinde, yerinde hızlı ve gönüllü prensipleriyle dönüştürmektir. Son bir asırdır 80 bin vatandaşımızı yitirdik. Bakanlık olarak her türlü desteği vermeye hazırız.”
Bakan Koca illere göre vaka sayılarını açıkladı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıkladığı verilere göre 100 bin kişiye düşen vaka sayısında ilk 3 sırayı 348 ile Samsun, 314 ile Sinop, 282 ile Giresun alırken, İstanbul'da ise 100 bin kişide vaka sayısı 89,9'dan 111,5'e yükseldi.
06-03-2021 17:18

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 27 Şubat-5 Mart haftasında illere göre 100 bin kişiye düşen koronavirüs (Covid-19) vaka sayısının güncel haritasını paylaştı.
İllere göre haftalık Covid-19 vaka sayısı her 100 bin kişide İstanbul'da 111,57, Ankara'da 54,83, İzmir'de 66,47 oldu.
Bakan Koca'nın paylaşımı şöyle:
"Her hafta açıkladığımız illerimizde 100.000 nüfusa düşen haftalık toplam vaka sayısının güncel haritasını ilan ettik. Kademeli ve kontrollü normalleşeceğiz."
Kontrollü normalleşme için illerimizin 100.000 nüfusa karşılık gelen haftalık vaka sayılarını içeren insidans haritasının güncel hali ektedir. Yüksek riskli illerimiz risklerini düşürmek için daha tedbirli olmalı. Normalleşme kontrollü gerçekleşmeli. pic.twitter.com/wt7YsOJ7qQ
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) March 6, 2021
Bu hafta ne kadar tedbirli olursak şehirlerimizin rengi ona uygun olarak şekillenecek. Mevcut avantajlarımızı kaybetmemek için daha dikkatli ve temkinli hareket etmeliyiz.
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) March 6, 2021
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Koronavirüs'e yakalandı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın, Koronavirüs'e (Covid-19) yakalandığı belirtildi.
06-03-2021 15:38

Üç gün önce belirti gösteren Erbaş’ın yapılan testi pozitif çıktı ve tedavi altına alındı.
Sözcü gazetesinin haberine göre; Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Bitlis'te şehit olan 11 asker için Ankara'da Ahmet Hamdi Akseki camiinde yapılan cenaze törenine Covid-19 testi pozitif çıktığı için katılamadı.
Erbaş'a yakın bir isim, "Hocamız'ın durumu iyi. Testi pozitif çıktı ama herhangi bir semptomu yok. Evinde dinleniyor" dedi.
İki siyasi partinin hukuki varlığı sona erdi
Anayasa Mahkemesi, kurulduktan sonra kongrelerini yapmayan iki partiyi kendiliğinden dağılmış sayılarak hukuki varlıklarının sona erdiğine karar verdi.
06-03-2021 14:41

Resmi Gazete'de yayımlanan kararlara göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 2011'de kurulan, ilk büyük kongresini 2013'te yaptıktan sonra üst üste iki kez büyük kongresini gerçekleştirmeyen Engelsiz Türkiye Partisi'nin kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi talebiyle iddianame hazırladı.
İddianamede, Siyasi Partiler Kanunu uyarınca büyük kongrenin parti tüzüğünün göstereceği süreler içinde toplanması gerektiği, bu sürenin iki yıldan az, üç yıldan fazla olamayacağı belirtildi.
Engelsiz Türkiye Partisinin 2013'ten bu yana büyük kongresini gerçekleştirmediği ifade edilen iddianamede, Siyasi Partiler Kanunu'nun 121. maddesinin atfı nedeniyle derneklerin sona erme hallerini düzenleyen Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesi uyarınca genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamamasının kendiliğinden sona erme hallerinden biri olduğu vurgulandı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ayrıca 2016'da kurulan ancak büyük kongresini gerçekleştirmeyen ve zorunlu organlarını oluşturmayan Büyük Türkiye Partisinin kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi istemiyle iddianame hazırladı.
İddianamede, Siyasi Partiler Kanunu uyarınca, ilk büyük kongrenin partinin tüzel kişilik kazanmasından başlayarak iki yıl içinde toplanması gerektiği, buna karşın Büyük Türkiye Partisinin büyük kongresini Siyasi Partiler Kanunu'na uygun yapmadığı ve zorunlu organlarını oluşturmadığı kaydedildi.
Anayasa Mahkemesi, Engelsiz Türkiye Partisi ile Büyük Türkiye Partisinin ilgili yasal düzenlemeler gereğince dağılmış sayılarak hukuki varlıklarının sona erdiğine, her iki partinin tüm mallarının Siyasi Partiler Kanunu'nun 110. maddesi uyarınca Hazineye geçmesine karar verdi.
SİYASİ PARTİ MALİ DENETİMLERİ
Öte yandan Anayasa Mahkemesi, 5 siyasi partinin kesin hesaplarında gösterilen gelir ve giderler ile devreden nakit toplamının eldeki bilgi ve belgelere göre, doğru, denk ve Siyasi Partiler Kanunu'na uygun olduğunu belirledi.
Resmi Gazete'de yayımlanan kararlara göre Yüksek Mahkeme, Alternatif Değişim Partisi, AS Parti ve Toplumcu Kurtuluş Partisinin 2016, İşçi Demokrasi Partisinin 2016 ve 2017, Türkiye İşsizler ve Emekçiler Partisinin ise 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait kesin hesaplarını inceledi.
Bu partilerin kesin hesaplarında gösterilen gelir ve giderler ile devreden nakit toplamının eldeki bilgi ve belgelere göre, doğru, denk ve Siyasi Partiler Kanunu'na uygun olduğu sonucuna varıldı.
HDP'den açlık grevlerinin 100'üncü gününde çağrı
HDP, açlık grevlerinin 100’üncü gününde cezaevlerindeki hak ihlalleriyle ilgili açıklama yaptı.
06-03-2021 13:38

HDP'de Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu'ndan sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, açlık grevlerinin 100’üncü gününde cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin açıklama yaptı. Dede, Türkiye cezaevlerinin politik mahpuslar açısından Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne kadar, en yoğun hak ihlallerinin yaşandığı alanlar olduğunu belirtti.
Ümit Dede'nin açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"HAK İHLALLERİ KATLANARAK ARTTI"
"Tüm dünyayı etkisi altına alan ve 2020 yılının Mart ayında ülkemizde görülmeye başlayan koronavirüs salgınıyla birlikte, pandemi tedbirleri adı altında, politik mahpuslar açısından cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, katlanarak artmış ve zaten ağır olan cezaevi koşulları, çok daha ağırlaştırılmıştır. Bir yılı aşkın süredir yürürlükte olan pandemi tedbirleri ile; politik mahpusların, tüm kültürel, sportif ve sosyal hakları ellerinden alınmış ve nerdeyse koğuşlarının dışına çıkamaz duruma getirilmişlerdir.
"YEMEK KALİTELERİ DÜŞTÜ"
Havalandırma ve gün ışığından faydalanma süreleri arttırılması gerekirken aksine kısaltılmıştır. Kapalı cezaevlerinin yemek ihtiyacını karşılayan, açık cezaevlerindeki mahpusların izinli sayılarak tahliye edilmeleri neticesinde, yemeklerin hem kalitesi düşmüş hem de miktarı azaltılmıştır.
"TECRİT TOPLUMSAL YAŞAMI ETKİLİYOR"
Devletin İmralı adasından başlattığı bu yönetme biçimi, Kürt meselesine yaklaşımıyla, savaş politikalarıyla doğrudan bağlantılıdır. Ve bu politikaların da sadece ülkenin içinde bulunduğu hukuksuzluk durumuyla değil, aynı zamanda savaş ekonomisinin yarattığı yoksullukla, işsizlikle, açlıkla da doğrudan ilişkisi bulunmaktadır. Avukatlarıyla 2019 yılında yaptığı görüşmede; ‘Fırsat verilirse bu sorunu bir haftada çözerim’ diyen, sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecridin sadece bir insan hakları sorunu olmadığı, aynı zamanda bir bütünen, siyasal ve toplumsal yaşamı etkileyen ve belirleyen bir etkiye sahip olduğunu da görmek gerekir. Tecrit edilen sadece bir kişi değil, bir toplumun barış, özgürlük ve birlikte yaşayabilme umududur.
"SAĞLIK HAKKINA ERİŞİM ENGELLENİYOR"
Sağlık hizmetine erişim hakkı, kelepçeli muayene dayatması, görevli personel tarafından hakarete uğrama ve 14 gün süren karantina adı altında tek başına tecritte tutma uygulamaları sebebiyle, mahpuslar tarafından kullanılamaz hale getirilmiştir. Birçok cezaevinde mahpusların sıcak suya erişimi kısıtlanmış, hijyen malzemeleri, ücretsiz olarak dağıtılmamıştır. Aile görüşleri bir dönem tümden iptal edilmiş, sonrasında bir kişiyle sınırlı olmak kaydıyla kapalı görüş şeklinde yaptırılmaya başlanmıştır. Bir yılı aşkın süredir açık görüş hakkından mahrum bırakılmış olan mahpuslar, ailelerinden tek bir kişiye dahi dokunamamışlardır.
"MÜCADELE KARARLILIĞINDAYIZ"
Ancak elbette bu ağır sorumluluğun yükünün mahpuslar üzerinde bırakılması, vicdanen ve siyaseten kabul edilebilecek bir durum değildir. Mahpusların uyarı niteliğinde dönüşümlü olarak devam ettirdikleri açlık grevi eylemi, sadece siyasi iktidara bir uyarı niteliğinde değil, aynı zamanda başta siyasetçiler ve hak savunucuları olmak üzere, toplumun vicdanlı tüm kesimlerine uyarı niteliğindedir. Biz de bu vesileyle, bir kez daha, açlık grevi eylemini gerçekleştiren mahpusların haklı, meşru ve yasal taleplerinin bizim de taleplerimiz olduğunu ve bu talepler kabul edilinceye kadar mücadele etme kararlılığında olduğumuzu belirtiyoruz.”
AKP'li belediyenin 4 milyon liralık ihalesi yandaşa gitti
Urfa Eyyübiye Belediyesi Süleyman Şah Gençlik Merkezi ihalesini AKP Eyyübiye İlçe Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Arıkan'ın şirketine verdi.
06-03-2021 11:04

AKP iktidarları döneminde kamu ihaleleri ile belirli kişi ya da kurumlara sağlanan ayrıcalıklara bir yenisi daha eklendi. Geçen yıl 118 milyon TL borç açıklayan AKP’li Urfa Eyyübiye Belediyesi, 4 milyon TL maliyetli Süleyman Şah Gençlik Merkezi için AKP Eyyübiye İlçe Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Arıkan'ın şirketiyle sözleşme imzaladı.
BirGün'den Mustafa Mert Bildircin'in haberine göre, AKP’li belediye, Süleyman Şah ismini verdiği dev gençlik merkezi için milyonlarca lirayı gözden çıkardı. Gençlik merkezinin yapım işi için 20 Ocak’ta gerçekleştirilen ihaleye dört şirket teklif verdi. Teklifler üzerinde değerlendirme yapan belediye yönetimi, bir teklifi geçersiz sayarak sayıyı üçe düşürdü.
4 MİLYONLUK İHALE AKP'LİYE GİTTİ
İhaleye verilen teklifler üzerinde yapılan son değerlendirmenin ardından 10 Şubat tarihinde imzalar atıldı. İhale, 4 milyon 66 bin TL karşılığında Arıkan Gıda Maddeleri Giyim Dayanıklı Tüketim Maddeleri Pazarlama isimli şirkete bırakıldı. Merkezi Sicil Kayıt Sistemi’ndeki bilgilere göre, Eyyübiye ilçesinin AKP teşkilatında Yönetim Kurulu Üyesi olan İsmail Arıkan şirketin ortakları arasında yer alıyor.
İHALEDEN ÖNCE BELEDİYE BAŞKANINA ZİYARET
Arıkan, “Süleyman Şah Gençlik Merkezi Yapım İşi” ihalesinin onay tarihinden bir, ihalenin gerçekleştiği tarihten ise 12 gün önce Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Muş’u ziyaret etti. Arıkan, ziyareti duyurduğu sosyal medya paylaşımının üzerine, “Başkanımız Mehmet Kuş’u ziyaret ettik” notunu düştü.
Şirketin ortağı Arıkan, ihale tarihinden 12 gün önce Eyyübiye Belediye Başkanı Kuş’u makamında ziyaret etmişti.