‘Azazil: Düğüm’
29 Ağustos’ta gösterime giren, yerli korku sinemasında İslamcılığın yeni bir yansıması olan 'Azazil:Düğüm' materyalizmi karşısına alarak bu yönelimi en açık biçimde belli eden ürünlerden biri.
Kaya Özkaracalar
Günümüz Türkiye sinemasında İslami hegemonya kurma yöneliminin en yoğun hissedildiği ve bu yönelimin en fazla mesafe kattettiği mecra korku filmleri. Dün (29 Ağustos) vizyona giren yeni korku filmi “Azazil: Düğüm”, bu yönelimi en açık biçimde belli eden ürünlerden biri. Yeşilçam döneminde yerli yapım korku filmleri ender birkaç örnek dışında neredeyse hiç görülmezken son on yıldır bu türde eski tabirle tam anlamıyla bir ‘furya’ yaşanıyor, yerli korku filmleri furyası. Yıldız oyuncu barındırmadıkları için nispeten mütevazi bütçelerle çekilen bu filmler milyonluk seyirci rakamlarına ulaşamasalar da çoğu maliyetlerini karşılayıp net kara geçecek seyirci sayılarını rahatlıkla yakalarken içlerinden bazıları da gişede daha da kaydadeğer rakamlara erişebiliyor: Son yıllarda her yıl en çok seyirci çeken ilk 10 veya 15 yerli film arasında en az bir, bazen iki korku filmi yeralıyor. Bu noktada dikkat çekici bir husus, korku filmlerinden daha fazla seyirci toplayan yerli filmlerin tamamına yakını, sinema mecrası dışında, özellikle tv’de, önceden ünlenmiş isim ve simalara yer vermeleri üzerinden izleyici çekerken, esasen yerli korku sinemasının ise salt ait oldukları tür üzerinden izleyici çekebilmesi. Dolayısıyla hem düşük maliyetli, hem de düşük riskli, hatta neredeyse garantili bir tür haline gelen yerli korku sineması ürünleri dağıtımcı bulmakta pek zorlanmıyorlar ve bu türde üretim sürüyor.
ABD ilaç tekellerinin insan kobaylar üzerindeki deneylerine dair bir öyküyü perdeye getiren Htr2b(2012) gibi ayrıksı örnekler zaman zaman çıksa da yerli korku filmleri furyasının dinamosu, Hasan Karacağ’ın D@bbe (2006) filminden bu yana İslami motiflere yer veren filmler. İslami korku filmlerinin bazıları klasik doğaüstü/fantastik öğeleri “adapte etme” adına İslami motiflere yönelirken, bazıları ise ayrıca anlatılarının ana eksenini de doğrudan İslamcı bir perspektifle belirgin biçimde yoğuruyorlar, Azazil: Düğüm’de olduğu gibi.
“Metafizik uzmanı” olarak lanse edilen ve bir gün uzaylıllarla karşılaştığında uzaylıların kendisine “selamün aleyküm” dediğini söylediği bir televizyon programı ile geçen yıl medyada yankı bulan Salih Memişoğlu adlı bir şahsiyetin yapımcılığında çekilen Azazil: Düğüm, aslen bir Şeytan (The Exorcist, 1973) uyarlaması. Basın gösterimine Abdurrahman Dilipak gibi isimlerin de bizzat geldiği film, üniversite öğrencisi genç bir kadının içine habis bir “varlığın” girmesini ve onun bu durumdan kurtarılmasını konu alıyor. Azazil: Düğüm’de bu vakanın sebebinin sözkonusu kadına büyü yapılmış olması olarak teşhis edilmesi dışında hem genel anlatı, hem de pek çok mizansen doğrudan Şeytan’dan aktarılmış. Nasıl Şeytan’da inancı zayıflamış genç bir rahibin sonunda tekrar hidayete ermesi vurgulanıyorsa Azazil: Düğüm’de de genç kadının sevgilisinin başlangıçta kendisini “materyalist” olarak tanımlarken sonuçta Rahman Hoca adlı karakterden “sabaha kadar özür dilemeye hazır olduğunu” ve “yardım için yalvardığını” beyan etmesi perdeye geliyor. Rahman Hoca ise kimi vakaların bilimsel tıbbın alanında olduğunu yadsımazken bilimin “açıklayamadığı” vakaların dinin alanına girdiğini savunan bir portre çiziyor. Böylece bir taraf dünyaya ne kadar “tek taraflı ve dar bir pencereden” (!) bakarken diğer tarafın ne kadar “makul” (!) bir pozisyonda olduğunun işlenmesi amaçlanıyor. Dolayısıyla genç yönetmen/eş-senarist Özgür Bakar’ın “tarafsız” bir yerde durduğunu bir röportajda iddia etmesi (*) inandırıcılık taşımıyor. Azazil: Düğüm, “materyalist” karakteri çaresizliğe düşürüp hocaya yalvar yakar biat ettirirken hocayı yücelten dikotomik anlatısıyla İslamcı hegemonya inşa süreçlerine doğrudan katkı yapmaya yönelen bir film olduğunu belli ediyor.
(*) http://www.beyazperde.com/haberler/filmler/haberler-62510/?page=4