Ayrılma aşamasında olduğu kadını ve baldızını öldüren Kamil Emre Güvener hakkında karar verildi
6 aydır kendisinden ayrı yaşayan Zerrin Demir Güvener'in ailesinin evine giderek, burada Zerrin'i ve baldızı Betül Demir'i silahla öldüren Kamil Emre Güvener'in yargılandığı davanın karar duruşmasında, Güvener'e ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl 1 ay hapis cezası verildi.
05-12-2020 12:14

İzel Sezer - @izelsezer
İstanbul’un Kağıthane ilçesinde, Kamil Emre Güvener’in yaklaşık 6 aydır ayrı yaşadığı Zerrin Demir Güvener ile baldızı Betül Demir’i vurarak öldürmesine ilişkin açılan davanın karar duruşması bugün İstanbul Adalet Sarayı’nda görüldü. Yargıtay sürecinin ardından İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülen duruşmada, sanığa müebbet hapis cezasına ek olarak 25 yıl hapis cezası ile ruhsatsız silah taşımak suçundan da 2 yıl 1 ay hapis ve bin lira para cezası verildi.
14 Eylül 2017’de meydana gelen kadın cinayetlerinde, Kamil Emre Güvener Zerrin-Betül Demir’in annesinin evine giderek burada iki kadını silahla vurmuş, daha sonra ise intihara kalkışmıştı. Zerrin ve Betül Demir kaldırıldıkları hastanelerde hayatlarını kaybederken, ameliyata alınan Kamil Emre Güvener ise uzun süren tedavi sonucu taburcu edilerek cezaevine konulmuştu.
İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülen duruşmaya, tutuklu sanık Emre Güvener Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
'PARMAK İZİNİN BULUNMAMASI SUÇU İŞLEMEDİĞİ ANLAMINA GELMEZ'
Duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaasında, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu'ndan 30 Eylül 2020'de alınan raporda, sanıkta herhangi bir akıl hastalığı saptanmadığı ve cezai sorumluluğunun tam olduğunun bildirildiğini belirtti.
Tabancada sanığın parmak izinin bulunmadığı ve el svaplarında da barut izine rastlanmadığı, ancak şikayetçilerin anlatımlarının birbiriyle örtüşmesi, Zerrin'le arasında geçimsizlik olduğu ve zaman zaman tartıştıklarının kuşku bulunmadığı, tabancanın sanığa ait olduğunun belirlendiği, parmak izinin bulunmamasının suçu işlemediği anlamına gelmediği belirtilerek "kasten öldürme" ve "eşini kasten öldürme" suçlarından cezalandırılması talep edildi.
Mütalaaya katıldıklarını belirten şikayetçiler Melahat ve Murat Demir'in avukatı Mustafa Hacıoğlu, sanığın boşanma aşamasında olan Zerrin'i ve baldızı Betül Demir'i öldürdüğünün sabit olduğunu, sanığın olaydan sonra hastaneye kaldırılması ve aradan geçen süre nedeniyle elinde atış artığı çıkmayabileceğinin polis tutanağında da belirtildiğini ifade ederek pişmanlık göstermemesi ve silahla dolaşması nedeniyle en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.
Sanık avukatı Ersan Şen ise sanığın lehine olan delillerin dikkate alınmadığını, tabancada parmak izi olmaması, atış artığı da olmamasının sanığın lehine deliller olduğunu, olayın kesin bir şekilde müvekkil tarafından gerçekleştirildiğinin iddia edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle beraat talebinde bulundu.
SANIK GÜVENER TAHLİYE VE BERAAT TALEP ETTİ
Sanık Kamil Emre Güvener ise son savunmasında, "Dosyadaki belge ve raporlara göre kafamda künt travma olması, sağ elimi kullanmam, şikayetçilerin olaydan sonra ellerini yıkamaları, ölenlerle bir husumetimin olmaması, beraber eşimle ev bakmamız, Melahat Demir'in 'bana yakın bir yer tutun, ben de rahatça gidip geleyim' diye sonradan yalanladığı beyanları dikkate alınarak beraatime karar verilmesini ve tahliyemi talep ederim. Adalete sığınıyorum'' dedi.
DAVADAN KARAR ÇIKTI
Sanığa eşi Zerrin Demir Güvener'i kasten öldürme suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren heyet, cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkileri dikkate alarak takdiri indirimle müebbet hapis cezası verdi. Sanığa Betül Demir'i öldürmek suçundan önce müebbet hapis veren heyet, takdiri indirimle 25 yıl hapis cezasına çarptırdı. Sanık hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanmadı. "Ruhsatsız silah taşıma" suçundan da 2 yıl 1 ay hapis ve bin lira adli para cezası verilen sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
NE OLMUŞTU?
Cinayetlerden 1,5 yıl önce evlenen 32 yaşındaki Kamil Emre Güvener ile 30 yaşındaki Zerrin Demir Güvener arasında iddiaya göre, bir süre sonra sorun çıktı. Katil zanlısı ile Zerrin Demir Güvener arasındaki uzun süreli anlaşmazlık sonucu Zerrin Demir Güvener, öldürülmeden yaklaşık 6 ay önce annesi ve kardeşlerinin yanına taşındı.
Kamil Emre Güvener ise konuşmak istediğini söyleyerek cinayetin meydana geldiği akşam Demir ailesinin evine gitti. Zerrin Demir Güvener ile annesi Melahat Demir ve kardeşi Murat Demir’in olduğu eve, bir süre sonra ablası Betül Demir de geldi. Kamil Emre Güvener, Melahat Demir’in lavaboya girmesinin ardından, yanında getirdiği tabancayla Zerrin Demir Güvener ile Betül Demir’i kafalarından vurdu. Murat Demir, odasında olması sebebiyle silah seslerini duyduğunda evden kaçarak olası bir ölümden kurtulurken, katil zanlısı Güvener, kendi başına dayadığı tabancayı ateşleyerek intihara kalkıştı.
Yaralılardan Betül Demir Memorial Şişli Hastanesi’ne, kız kardeşi Zerrin Demir Güvener Şişli Kolan International Hospital’a ve Kamil Emre Güvener ise Şişli Hamidiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Kız kardeşler yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatlarını kaybetti. Müzisyenlik yaptığı öğrenilen Kamil Emre Güvener ise kaldırıldığı hastanede tedavi gördü.
DAVA SÜRECİ
Kadın cinayetlerine ilişkin açılan davanın ilk duruşması 8 Şubat 2018’de görüldü. Dava dosyasında, cinayetlerden 20 gün önce de Kamil Emre Güvener’in Demir ailesinin evine gittiği ve burada meydana gelen tartışmalardan sonra evden ayrıldığı saptandı.
Kamil Emre Güvener, kovuşturma aşamasında mahkemeye verdiği ifadesinde Zerrin ve Betül Demir’in kendisine kötü davranarak hakaret içeren sözler söylediği, Zerrin Demir Güvener’in kendisi olmadan arkadaşlarıyla gezmeye gittiği ve başka bir erkekle ilişkisi olduğu gibi iddialarda bulundu. Bu iddialarla haksız tahrik indirimi alamayan Emre Güvener, mahkemedeki savunmasında ise şunları söyledi:
‘’Olay tarihinde eşimin olduğu eve postadan gelen evrakı götürmek için gitmiştim, oradan da hemen yakında bulunan iş yerime geçecektim. Evde eşim ve erkek kardeşi vardı, ablasının ve annesinin ise sonradan eve geldiğini duydum. Eşimle salonda su içtiğimi hatırlıyorum, daha sonra olan olayları ise hatırlamıyorum. Bu hususu hastanede psikiyatriste sordum, bana beynimin kendisini korumak amaçlı engel koyduğunu, bu nedenle olayları hatırlayamamamın vücudun geliştirdiği koruma mekanizması olduğunu söyledi.’’
SANIĞIN GELECEĞİNE ETKİSİNİ DÜŞÜNEREK İNDİRİM UYGULADILAR!
4 celse süren dava sonucunda, mahkeme gerekçeli kararını açıkladı. Buna göre sanık, Zerin Demir Güvener’i öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı fakat ‘’sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri’’ düşünülerek lehine indirim kabul edildi ve ceza müebbet hapis cezasına düşürüldü. Sanık Kamil Emre Güvener, Betül Demir’i kasten öldürme suçundan ise müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı ve yine indirim uygulanan ceza, 25 yıl hapse düşürüldü. Ruhsatsız silah kullanan Güvener, bu suçtan ise 2 yıl 1 ay 50 gün adli para cezası ile cezalandırıldı.
Kriminal inceleme raporunda, olayda kullanılan silahta Emre Güvener'e ait atış artığına ve silahtaki parmak izine rastlanmaması üzerine sanık vekilleri, raporla birlikte karara itiraz etti ve dosya, Yargıtay'a gönderildi.
Yargıtay, sanık Güvener’e verilen kararı Şubat 2020’de ‘’şahsın akıl sağlığı raporunun dosyaya eksik işlenmesinden’’ ötürü bozdu. Dosyada gelinen son aşamada, beklenen akıl sağlığı raporu dosyaya eksiksiz girdi. Raporla, Kamil Emre Güvener’in ‘’kasten eşi öldürmek, kasten öldürme, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma’’ gibi suçlarda cezai sorumluluğunun olduğu, şuur ve hareketlerini etkileyecek herhangi bir akıl sağlığının bulunmadığı saptanmış oldu.
İLGİLİ HABERLER
Ayrılma aşamasında olduğu kadını ve baldızını öldüren Kamil Emre Güvener davasında 5. duruşma
6 aydır kendisinden ayrı yaşayan Zerrin Demir Güvener'in ailesinin evine giderek, burada Zerrin'i ve baldızı Betül Demir'i silahla öldüren Kamil Emre Güvener'in yargılandığı davanın 5. duruşması bugün görüldü. İşte, üç yıl süren dava sürecinin tüm detayları...
17-11-2020 11:16

İzel Sezer - @izelsezer
İstanbul’un Kağıthane ilçesinde, Kamil Emre Güvener’in yaklaşık 6 aydır ayrı yaşadığı Zerrin Demir Güvener ile baldızı Betül Demir’i vurarak öldürdüğü davanın 5. duruşması bugün İstanbul Adalet Sarayı’nda görüldü. Yaklaşık 4 saat geç başlayan duruşma yalnızca dakikalar sürdü. Mahkeme, duruşmayı 4 Aralık saat 14.30'a erteledi.
14 Eylül 2017’de meydana gelen kadın cinayetlerinde, Kamil Emre Güvener Zerrin-Betül Demir’in annesinin evine giderek burada iki kadını silahla vurmuş, daha sonra ise intihara kalkışmıştı. Zerrin ve Betül Demir kaldırıldıkları hastanelerde hayatlarını kaybederken, ameliyata alınan Kamil Emre Güvener ise uzun süren tedavi sonucu taburcu edilerek cezaevine konulmuştu.
CİNAYET GÜNÜ
Cinayetlerden 1,5 yıl önce evlenen 32 yaşındaki Kamil Emre Güvener ile 30 yaşındaki Zerrin Demir Güvener arasında iddiaya göre, bir süre sonra sorun çıktı. Katil zanlısı ile Zerrin Demir Güvener arasındaki uzun süreli anlaşmazlık sonucu Zerrin Demir Güvener, öldürülmeden yaklaşık 6 ay önce annesi ve kardeşlerinin yanına taşındı.
Kamil Emre Güvener ise konuşmak istediğini söyleyerek cinayetin meydana geldiği akşam Demir ailesinin evine gitti. Zerrin Demir Güvener ile annesi Melahat Demir ve kardeşi Murat Demir’in olduğu eve, bir süre sonra ablası Betül Demir de geldi. Kamil Emre Güvener, Melahat Demir’in lavaboya girmesinin ardından, yanında getirdiği tabancayla Zerrin Demir Güvener ile Betül Demir’i kafalarından vurdu. Murat Demir, odasında olması sebebiyle silah seslerini duyduğunda evden kaçarak olası bir ölümden kurtulurken, katil zanlısı Güvener, kendi başına dayadığı tabancayı ateşleyerek intihara kalkıştı.
Yaralılardan Betül Demir Memorial Şişli Hastanesi’ne, kız kardeşi Zerrin Demir Güvener Şişli Kolan International Hospital’a ve Kamil Emre Güvener ise Şişli Hamidiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Kız kardeşler yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatlarını kaybetti. Müzisyenlik yaptığı öğrenilen Kamil Emre Güvener ise kaldırıldığı hastanede tedavi gördü.
DAVA SÜRECİ
Kadın cinayetlerine ilişkin açılan davanın ilk duruşması 8 Şubat 2018’de görüldü. Dava dosyasında, cinayetlerden 20 gün önce de Kamil Emre Güvener’in Demir ailesinin evine gittiği ve burada meydana gelen tartışmalardan sonra evden ayrıldığı saptandı.
Kamil Emre Güvener, kovuşturma aşamasında mahkemeye verdiği ifadesinde Zerrin ve Betül Demir’in kendisine kötü davranarak hakaret içeren sözler söylediği, Zerrin Demir Güvener’in kendisi olmadan arkadaşlarıyla gezmeye gittiği ve başka bir erkekle ilişkisi olduğu gibi iddialarda bulundu. Bu iddialarla haksız tahrik indirimi alamayan Emre Güvener, mahkemedeki savunmasında ise şunları söyledi:
‘’Olay tarihinde eşimin olduğu eve postadan gelen evrakı götürmek için gitmiştim, oradan da hemen yakında bulunan iş yerime geçecektim. Evde eşim ve erkek kardeşi vardı, ablasının ve annesinin ise sonradan eve geldiğini duydum. Eşimle salonda su içtiğimi hatırlıyorum, daha sonra olan olayları ise hatırlamıyorum. Bu hususu hastanede psikiyatriste sordum, bana beynimin kendisini korumak amaçlı engel koyduğunu, bu nedenle olayları hatırlayamamamın vücudun geliştirdiği koruma mekanizması olduğunu söyledi.’’
SANIĞIN GELECEĞİNE ETKİSİNİ DÜŞÜNEREK İNDİRİM UYGULADILAR!
4 celse süren dava sonucunda, mahkeme gerekçeli kararını açıkladı. Buna göre sanık, Zerin Demir Güvener’i öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı fakat ‘’sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri’’ düşünülerek lehine indirim kabul edildi ve ceza müebbet hapis cezasına düşürüldü. Sanık Kamil Emre Güvener, Betül Demir’i kasten öldürme suçundan ise müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı ve yine indirim uygulanan ceza, 25 yıl hapse düşürüldü. Ruhsatsız silah kullanan Güvener, bu suçtan ise 2 yıl 1 ay 50 gün adli para cezası ile cezalandırıldı.
Kriminal inceleme raporunda, olayda kullanılan silahta Emre Güvener'e ait atış artığına ve silahtaki parmak izine rastlanmaması üzerine sanık vekilleri, raporla birlikte karara itiraz etti ve dosya, Yargıtay'a gönderildi.
Yargıtay, sanık Güvener’e verilen kararı Şubat 2020’de ‘’şahsın akıl sağlığı raporunun dosyaya eksik işlenmesinden’’ ötürü bozdu. Dosyada gelinen son aşamada, beklenen akıl sağlığı raporu dosyaya eksiksiz girdi. Raporla, Kamil Emre Güvener’in ‘’kasten eşi öldürmek, kasten öldürme, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma’’ gibi suçlarda cezai sorumluluğunun olduğu, şuur ve hareketlerini etkileyecek herhangi bir akıl sağlığının bulunmadığı saptanmış oldu.
Bugün 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde saat görülen duruşma, 4 Aralık saat 14.30'a ertelendi.
YANDAŞ MEDYADA ‘TEMİZE ÇIKARMA’ KAMPANYASI
İki kadının öldürülmesine ilişkin yargılamanın sürdüğü 3 yıl içerisinde, basında Kamil Emre Güvener’in lehine birçok haber yayımlandı. Sanık Kamil Emre Güvener’in yargılama sürecinin başından itibaren ‘’oğlunun suçsuz olduğu’’ iddiasıyla birçok gazeteye röportaj veren annesi Züleyha Güvener’in ise Media Etik İletişim Ajansı’nın kurucusu olduğu ortaya çıktı. Sanık lehine çıkan haberlerin yandaş haber sitelerinde ve kanallarda yayınlanması ise dikkat çekti.
Sanık lehine yayınlanan haberlerin birçoğunda dava dosyasının tamamı ele alınmaksızın yalnızca kriminal rapora bakılarak "Ünlü müzisyen Emre Güvener aslında suçsuzmuş" gibi içerikler paylaşıldı ve Demir ailesi suçlandı.
Gülistan Doku'nun kaybedilmesinde şüpheli olan Abakarov'un üvey babası polislikten ihraç edildi
Gülistan Doku'nun kaybolmasına ilişkin dosyada şüpheli olan Zaynal Abakarov’un üvey babası Engin Yücel, polislikten ihraç edildi.
22-01-2021 08:03

Dersim'de yaklaşık 13 aydır kayıp olan üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun dava dosyasında şüpheli sıfatıyla yer alan eski erkek arkadaşı Zaynal Abakarov’un üvey babası polis memuru Engin Yücel, İçişleri Bakanlığı tarafından meslekten ihraç edildi.
Şüpheli Zaynal Abakarov'la görüştükten sonra 5 Ocak 2020'den beri kendisinden haber alınamayan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku hala bulunamadı. Engin Yücel’in ihraç edilmesinde biri Gülistan'la ilgili olmak üzere iki ayrı soruşturmanın etkili olduğu öğrenildi. Yücel’in olayla ilgili soruşturma devam ederken Gülistan Doku’ya ait sağlık kurumlarından aldığı reçete ile kişisel bazı bilgileri açıklaması ailesinin tepkisine neden olmuştu.
HAKİM KARŞISINA ÇIKACAK
Cumhuriyet'ten Ferit Demir'in haberine göre, Gülistan Doku’nun ailesinin şikâyeti üzerine soruşturma başlatan Tunceli Valiliği, Yücel’in gizli kalması gereken, kişiye özel bilgileri açıkladığı tespitinde bulunarak dosyayı Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Yücel, 28 Ocak’ta Sulh Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkacak.
SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMINDAN İHRAÇ EDİLDİ
Bu arada Engin Yücel hakkında, makamında bir polis memuru tarafından silahla vurularak öldürülen Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi aleyhine sosyal medyada olumsuz paylaşımlarda bulunduğu gerekçesiyle başka bir soruşturma daha açıldığı öğrenildi. Tunceli Valiliği dosyayı ihraç edilmesi talebiyle İçişleri Bakanlığı’na gönderdi. Bakanlık, valiliğin talebini yerinde bulunarak polis memuru Engin Yücel’in meslekten ihraç edilmesine karar verdi.
Erkeklerin öldürdüğü kadınların fotoğrafını asan kadınlara 24 bin lira para cezası
Adana’da 2 kadına, erkekler tarafından öldürülen kadınların fotoğraflarını astıkları gerekçesiyle 24 bin TL para cezası kesildi.
21-01-2021 11:05

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na bağlı Adana Kadın Meclisi üyesi 2 kadına, erkekler tarafından öldürülen kadınların fotoğraflarını 31 Aralık 2020’de bazı durak ve Atatürk Parkı’na astıkları için para cezası kesildi.
Mezopotamya Ajansı'ndan Hamdullah Kesen’in haberine göre Adana İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Güvenlik Şube Müdürlüğü tarafından kesilen cezaya, “meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asmak” gerekçesi gösterildi. Emniyet, her bir kadına 12 bin 132’şer TL para cezası kesti.
'KAMU KURUMLARI KADINLARIN ÖLDÜRÜLMESİNDEN RAHATSIZ OLSUN'
Cezaya tepki gösteren Adana Kadın Meclisi, kadın cinayetlerine dikkat çektikleri için haklarında idari para cezası uygulandığını belirtti. Kararı Adana Sulh Ceza Hakimliği’ne taşıdıklarını aktaran Meclis, “Bir günde öldürülen 4 kadının afişlerini 31 Aralık’ta astıkları gerekçesiyle 2 üyemize üst sınırdan 12’şer bin TL para cezası kesildi. Cezaya itiraz sürecini başlattık. Kamu kurumları kadınların fotoğraflarının asılmasından değil, öldürülmesinden rahatsız olsun. Kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi kabahat değil onurdur. Afişteki 4 kadın 6284 ve İstanbul Sözleşmesi etkin bir şekilde uygulansaydı yaşayacaktı. 2020 yılında 300 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Kadınları değil, katilleri durdurun” diye kaydetti.
Ç.Y. isimli kadını cinsel saldırı ve şiddete maruz bırakan ve engelli kalmasına sebep olan Murat Kaya serbest bırakıldı!
Antalya'da bir kadına cinsel saldırıda bulunan ve yüzde 99 engelli kalmasına sebep olan Murat Kaya adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı
21-01-2021 00:03

Antalya'da Ç.Y. isimli kadını taksi durağına bırakma bahanesiyle aracına aldıktan sonra cinsel saldırıda bulunan ve kadının annesi aradığında "Kızına şu an tecavüz ediyorum" diyen Murat Kaya isimli erkek, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Zorlu uyuşturucu verilen ve şiddete maruz bırakılan kadın, intihar teşebbüsünde bulundu. Murat Kaya, Ç.Y.'nin yüzde 99 engelli kalmasına neden oldu.
Şikayet üzerine gözaltına alınan Murat K. ile G.K., üzerlerine atılan suçlamaları kabul etmediklerini belirterek, iftira atıldığını öne sürdü. Ancak olay anına ait iş yeri güvenlik kameralarını inceleyen Siber Suçlar Şube Müdürlüğü, olayın gerçekleştiği tarih ve saat aralığını gösteren kamera kayıtlarının silindiğini tespit etti.
Veri kurtarma uzmanlarının yaptığı çalışma sonunda olay anına ilişkin bir kısım kamera kayıtları kurtarıldı. Murat K. ile G.K., çıkarıldıkları Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.
AVUKATA 'CİNSEL SALDIRI' TEHDİDİ
Sanıkların ve avukatlarının kendisini cinsel saldırıyla, ailesini de öldürmekle tehdit ettiğini iddia eden Avukat Bilgenur Yalçın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Davada sonuna kadar gideceğim. Halkımızı bu konuda desteğe bekliyorum. Beni de Ç.Y.'ye yapılanlarla tehdit ettiler. Siber zorbalık yapıldı. Müvekkilim sağlıklıyken sürekli telefonla arandı ve intihara sevk edilmeye çalışıldı. Ben bu süreçte hep yanındaydım. Ona sürekli 'Mücadelemizi birlikte sürdüreceğiz' dedim. Ç.Y. 29 yaşında, ben 28. Onu kız kardeşim gibi gördüm. 7 yaşında bir oğlu var. Onun yaşadıkları, bende travma etkisi yaşattı. Sanıkların tutuklu yargılanması gerekiyor ki; bizimle birlikte bütün kadınlar rahat nefes alabilsin."
İstanbul'da Melek Güngörmüş, evli olduğu Süleyman Güngörmüş tarafından katledildi!
Silivri'de Süleyman Güngörmüş, alyans bozdurma bahanesiyle evli olduğu Melek Güngörmüş'ü öldürdü.
20-01-2021 14:54

İstanbul'un Silivri ilçesinde Süleyman Güngörmüş isimli erkek, evli olduğu Melek Güngörmüş'ü katletti. Fail erkek, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Silivri'de 18 Ocak'ta meydana gelen kadın cinayetinde, Melek Güngörmüş, sistematik şiddete maruz bırakıldığı Süleyman Güngörmüş isimli erkek tarafından öldürüldü. Cinayet mahalinden kaçan failin abisine haber vermesiyle cinayet ortaya çıkarken, fail erkek, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
ALYANS SATMA BAHANESİYLE ÖLDÜRDÜ
Melek Güngörmüş'ün abisi Emrah Ayaz, kardeşinin evliliğinin başlangıcındna itibaren sistematik şiddete maruz bırakıldığını daha önce de ölümle tehdit edildiğini belirtti. Ayaz, kardeşiyle fail arasındaki son tartışmanın da alyanslarının satılması bahanesiyle yaşandığını söyledi.
Ayaz, "Biz kız kardeşimizi mezara gömdük, onlar kafalarını öne eğeceği yerde gelip hala bize mal paylaşımı hesabı yapıyorlar" dedi.
Melek Güngörmüş'ün kız kardeşi, Şimal Yazıcı ise, "Kadın cinayetlerinin son halkası benim ablam oldu. Ne yapacağımızı hiç bilmiyoruz. Biz hiç ölüm acısı yaşamadık daha önce ama en beterini yaşattılar bize" diye konuştu.
Melek Güngörmüş'ün annesi Peyruze Ayaz ve babası Sait Ayaz da kızlarının katilinin en ağır cezayı almasını istedi.
Melek Güngörmüş
Evli olduğu Tacettin Çakan tarafından silahla vurulan Aygül Çakan yaşam mücadelesini kaybetti
Tacettin Çakan'ın silahla başından vurduğu Aygül Çakan, beş gündür yoğun bakımda verdiği yaşam mücadelesini kaybetti.
18-01-2021 13:40

Fotoğraf: Özge Özgüner / csgorselarsiv.org
İstanbul'un Arnavutköy ilçesinde evli olduğu Tacettin Çakan isimli erkek tarafından başından silahla vurulan Aygül Çakan, beş gündür yoğun bakımda verdiği yaşam mücadelesini kaybetti.
Kadına yönelik saldırı, geçen çarşamba gece saatlerinde yaşandı. İmrahor Mahallesi’ndeki evinde, 48 yaşındaki Tacettin Çakan, evli olduğu Aygül Çakan'ı silahla başından vurdu. Olayın ardından Arnavutköy Yavuz Selim Polis Merkezi’ne giden Çakan, “Karımı silahla kafasından vurdum” diyerek teslim oldu.
Eve çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından saldırıya uğrayan kadın ambulansla Arnavutköy Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Emniyetteki ifadesinin ardından adliyeye sevk edilen Tacettin Çakan ise tutuklanıp Metris Cezaevi’ne gönderilmişti.
Başından vurularak ağır yaralanan Aygül Çakan ise 5 gündür hastanede yoğun bakım ünitesinde verdiği yaşam mücadelesini kaybetti.
Fiili kürtaj yasağına ilişkin Meclis Araştırması talebi: 'Yasalara rağmen uygulanmıyor'
HDP'li Züleyha Gülüm, TBMM Başkanlığı’na verdiği önergeyle ülkede uygulanan fiili kürtaj yasağıyla ilgili Meclis Araştırması açılmasını talep etti.
18-01-2021 13:21

İleri Haber
HDP’li Züleyha Gülüm, yasal olmasına rağmen doğum kontrolü yöntemleri ile kürtaj hizmeti sağlamayan kamu hastanelerinin tespit edilerek fiili kürtaj yasağının nedenlerinin araştırılması ve isteğe bağlı kürtaj hizmetlerinin sağlanmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınması amacıyla Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulması önerisi verdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na verdiği önergeyle ülkede uygulanan fiili kürtaj yasağıyla ilgili Meclis Araştırması açılmasını talep etti.
Gülüm, önergenin gerekçesinde yasa ve uluslararası belgeler doğrultusunda istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması için gebeliğin ilk 10 haftası boyunca, herhangi bir sağlık sorunu olmadan ve medeni duruma bakılmaksızın kürtaj yaptırma hakkından faydalanılabileceğini hatırlattı. Gülüm, bu sürenin yasal kürtaj süresi tıbbi zorunluluk durumunda uzayabildiği gibi TCK 99. maddesince “kadının mağdur olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde” 20 haftaya kadar çıkabildiğini belirtti.
“Ancak özellikle son yıllarda kamu kurumlarında verilen doğum yöntemlerine erişimin kısıtlandığı, kürtaj hakkının engellendiği görülmektedir” diyen Gülüm, Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nin “Yasal Ancak Ulaşılabilir Değil: Türkiye’deki Kamu Hastanelerinde Kürtaj Hizmetleri” raporundaki verileri şöyle aktardı:
Türkiye’de yasal olmasına rağmen 295 kamu hastanesinin 102’sinde kürtajın yasak veya devlet hastanelerinde yapılmadığı gerekçesiyle kürtaj hakkının engellendiği tespit edilmiştir. Raporda 295 hastanenin yalnızca 10’unda kadının istediği esas alınarak, hiçbir şart koşulmadan kürtaj hizmetinin verildiği, “İsteğe bağlı kürtaj yapmayan” hastane oranın ise son 4 yılda yüzde 12’den yüzde 54’e çıktığı ve İstanbul dahil olmak üzere 56 ilde isteğe bağlı kürtaj hizmetinin verilmediği belirtilmektedir.
'SORUMLULUK İKTİDARIN'
Bu verilerin iktidarın kürtaj karşıtı politika ve söylemlerinin yaygın bir fiili yasağa dönüştüğünü açıkça gösterdiğini vurgulayan Gülüm, özellikle 2012 yılından itibaren sistematikleşen kürtaj karşıtı uygulamalar ve kürtajın bir cinayet olduğu yönündeki söylemlerin kürtajın yasal olmadığı algısına yol açtığının altını çizdi.
'SAĞLIK SİSTEMİ KÜRTAJA ENGEL'
Gülüm, şöyle devam etti:
Bununla birlikte devletin sorumlu olduğu kamu hastanelerinde ücretsiz sunulması gereken hizmetlerin özel hastanelere yönlendirilerek ücretli hale getirilmesi sağlık hakkının ihlaline, özellikle yoksul kadınların bu haktan mahrum kalmasına neden olmaktadır. Dahası, Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla birlikte sağlık ocaklarının kapatılarak aile hekimliğine geçilmesi ve hastanelerde olduğu gibi burada da performans siteminin etkili olması, Dünya Sağlık Örgütü’nün temel ilaçlar listesine aldığı medikal kürtaj haplarına erişilememesi, hekimlerin yasalara aykırı olduğu halde kürtajı yapmama durumunda korunacağını bilmeleri veya aksine kürtaj yaptıkları için fişleneceği baskısı gibi nedenler fiili kürtaj yasağının başlıca nedenleri arasındadır.
Bu bilgiler ışığında, yasal olmasına rağmen doğum kontrolü yöntemleri ile kürtaj hizmeti sağlamayan kamu hastanelerinin tespit edilerek fiili kürtaj yasağının nedenlerinin araştırılması ve isteğe bağlı kürtaj hizmetlerinin sağlanmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınması amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederim.