AYM, Sırrı Süreyya Önder hakkında verilen tahliye kararının gerekçesini açıkladı

AYM, Sırrı Süreyya Önder hakkında verilen tahliye kararının gerekçesini açıkladı

Anayasa Mahkemesi, Sırrı Süreyya Önder hakkında verilen tahliye gerekçesinin kararını açıkladı, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini belirtti.

Anayasa Mahkemesi (AYM); 2013 yılındaki Newroz konuşmasında 'Terör örgütü propagandası yapmak' suçlamasıyla üç yıl altı ay hapis cezası verilen HDP eski Milletvekili Sırrı Süreyya Önder hakkında verilen tahliye kararının gerekçesini açıkladı. Gerekçeli kararda Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verildi. AYM ayrıca, Sırrı Süreyya Önder'e net 9 bin 150 TL manevi tazminat ödenmesine de karar verdi.

AYM'nin gerekçeli kararında, "Anılan kararda, propaganda suçunun soyut tehlike suçu olarak kabul edilmesinin başta ifade özgürlüğü olmak üzere anayasal hak ve özgürlükler üzerinde bir baskı oluşturma potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu sebeple Terörizmim Önlenmesi Sözleşmesi'nin açıklayıcı raporunun 100. paragrafında ifade edildiği gibi bir propaganda faaliyetinin cezalandırılması için olayın somut koşullarında, belirli oranda tehlikeye neden olduğunun gösterilmesi gerekecektir" ifadeleri kullanıldı.

'TERÖRİZM PROPAGANDASI OLARAK KABUL EDİLEMEZ'

"İçinde şiddete başvurmayı cesaretlendirici ifadeler yer almayan ve terör suçlarının işlenmesi tehlikesine yol açmayan düşünce açıklamaları sırf terör örgütünün ideolojisi, toplumsal ve siyasal hedefleri, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlara ilişkin görüşlerine benzerlik gösterdiğinden bahisle terörizm propagandası olarak kabul edilemez" ifadeleri kullanılan açıklamada, "Toplumsal ve siyasal ortama veya sosyoekonomik dengesizliklere, etnik sorunlara, ülke nüfusundaki farklılıklara, daha fazla özgürlük talebine veya ülke yönetim biçiminin eleştirisine yönelik düşüncelerin -daha önce ifade edildiği gibi devlet yetkilileri veya toplumun önemli bir bölümü için rahatsız edici olsa bile- açıklanması, yayılması, aktif, sistemli ve inandırıcı ve bir şekilde başkalarına aşılanması, telkin ve tavsiye edilmesi ifade özgürlüğünün koruması altındadır" denildi.

'KONUŞMANIN ŞİDDETE TEŞVİK ETTİĞİ KABUL EDİLEMEZ'

AYM gerekçeli kararında, Sırrı Süreyya Önder'in PKK lideri Abdullah Öcalan'ı 'Kürtlerin lideri' olarak ifade etmesinin tek başına şiddeti teşvik etmediğini belirtti. Kararda şu ifadeler kullanıldı:

"Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesi'nin açıklayıcı raporunda belirtildiği gibi, yapılan açıklamanın bir terör suçunun işlenmesi tehlikesine neden olup olmadığı değerlendirilirken açıklanan düşüncenin muhatabının niteliği yanında suçun hangi bağlamda işlendiğini de dikkate almalı, tehlikenin önemi ve inandırıcılığı iç hukukun gereklerine uygun olarak değerlendirilmelidir. AİHM pek çok kararında A.Ö.nün 'Kürtlerin lideri' olarak ifade edilmesinin tek başına şiddeti teşvik etmediği kanaatine ulaşmıştır. Benzer sözlerin değerlendirilmesine ilişkin olarak Yargıtay da bir yöntem belirlemiştir. Yargıtay sanığın terör örgütünün kurucusu lehine slogan attığı olaylarda eylemin gerçekleştirildiği yer, koşullar ve muhatapları, dinleyici kitlesi ve bu kitleyi harekete geçirme potansiyeli bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir. Başvuruya konu konuşmanın terör gruplarına silah bıraktırılması, ülkede şiddet olaylarının sona erdirilmesi, toplumsal sorunların demokratik müzakere süreçlerinin işletilerek çözülmesi imkanlarının artırılması amacı taşıyan ve demokratikleşme süreci olarak ifade edilen bir bağlamda yapıldığı gözönüne alınmalıdır. Başvuruya konu konuşmanın yapıldığı tarihsel bağlam göstermektedir ki 15/2/1999 tarihinden beri hükümlü olan A.Ö ile demokratik açılım sürecinde görülmüştür. O halde başvuruya konu somut olayın koşulları başvurucunun A.Ö ile ilgili sözlerinin şiddete teşvit ettiği kabul edilemez."

'BARIŞ AZMİ VE İRADESİNİ DEVAM ETTİRECEKLERİNİ İFADE ETMİŞTİR'

AYM kararında, Sırrı Süreyya Önder'in konuşmasında "'Kürdistan' ifadesini kullanmasına yönelik, "'Kürdistan' kelimesinin ne anlama geldiğini ancak konuşmanın bütününde kullanılan ifadelerle birlikte konuşmanın yapıldığı özel koşulların değerlendirilmesi ile belirlenebileceği" belirtildi. Kararda, şu ifadeler kullanıldı:

"Başvurucu bahse konu konuşmasında bir bütün olarak sürdürülmekte olan ve barış süreci olarak nitelendirdiği çözüm süreci hakkında kalabalığı bilgilendirmektedir. Başvurucu, Halkların Demokratik Kongresi olarak gelecekte de barış isteyeceklerini, Türkiye'yi bütün toplumun katılımıyla ve tam bir demokrasiyle yeniden inşa etmenin yollarına bakılacağını ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca tam demokratik bir ortamda yaşama imkanı oluşana kadar mücadelenin barış azmi ve iradesini devam ettireceklerini ifade etmiştir. Dolayısıyla söz konusu konuşmada, genel olarak meseleleri şiddeti dışlayan yöntemlerle çözmek için başlatılan politikaların devam ettirilmesi çağrısında bulunulduğu kanaatine ulaşılmıştır."

AYM'nin kararında Sırrı Süreyya Önder'in 'güvenlik güçleri ile çatışmaya giren örgüt üyelerini övdüğü', 'terör örgütünü yücelttiği', 'çatışmalara doğrudan katılan güvenlik gücü mensuplarına karşı özellikle bir nefret aşıladığı' ve 'şiddete başvurmayı cesaretlendirdiği'nin değerlendirilmediğini belirtti. Kararda, şu ifadeler kullanıldı:

"İlk derece mahkemesinin başvurucunun mahkumiyetinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyduğunun kabul edilmesi mümkün olmamıştır. Başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa'nın 26. maddesinin ihlal edildiğinin karar verilmesi gerekir."

'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLDİ'

Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında, 'Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine' karar verdi.

ÖNDER'E MANEVİ TAZMİNAT

AYM ayrıca, Sırrı Süreyya Önder'e net 9 bin 150 TL manevi tazminat ödenmesine de karar verdi.