AYM'den BİK kararı: 'Cezalandırma aracına dönüştü'

AYM'den BİK kararı: 'Cezalandırma aracına dönüştü'

Basın İlan Kurumu'nun ilan kesme cezalarına ilişkin ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi, söz konusu cezaların cezalandırma aracına dönüştüğü değerlendirmesinde bulundu.

AYM, ilan kesme cezalarına dair verdiği ihlal kararının gerekçesinde ceza istatistiklerine dikkat çekerek, "Cezalandırma aracına dönüştüğü gözlemlenmiştir" dedi.

Anayasa Mahkemesi (AYM); Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinde yer alan haber ve köşe yazıları nedeniyle Basın İlan Kurumu (BİK) tarafından verilen ilan kesme cezalarına ilişkin verdiği ihlal kararının gerekçesini açıkladı.

Resmi ilan ve reklamların kesilmesi ifade ve basın özgürlüğüne aykırı bulunurken; ihlalin yapısal sorundan kaynaklandığına karar veren AYM, çözümü için keyfiyetin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) bildirilmesine ve pilot karar usulü uygulanmasına karar verdi. Sözcü'de yer alan habere göre ceza kesilen gazetelere tazminat da ödenecek.

Kararda, resmi ilan ve reklam kesme cezalarına ilişkin koşulların çerçevesinin çizilmesi, belirli bir açıklık ve kesinlikte olan ifadelerle kanun maddesinin şekli ve maddi yönden yeniden düzenlenmesi gerektiği ve BİK’in değerlendirmeleriyle ilgili sistematik sorun olduğu belirtildi.

'SİSTEMİN YENİDEN ELE ALINMASI İHTİYACI ORTADADIR'

Evrensel'in atkardığına göre AYM kararında şu ifadeler yer aldı:

"Yukarıdaki değerlendirmeler çerçevesinde BİK ve asliye hukuk mahkemelerinin 195 sayılı Kanun'un 49. maddesi kapsamında verdikleri -sistematik bir sorunun varlığına işaret eden- aynı yöndeki kararlarının doğrudan kanun hükmünden kaynaklandığı dikkate alındığında benzeri yeni ihlallerin önlenmesi için ülkemizde hâlihazırda işleyen mevcut sistemin yeniden ele alınması ihtiyacı ortadadır.

'CEZALANDIRMA ARACINA DÖNÜŞTÜĞÜ GÖZLEMLENMİŞTİR'

Nitekim Anayasa Mahkemesine BİK tarafından sunulan bilgi ve belgelere göre BİK'in 2018 yılı istatistiklerinde gazetelerin basın ahlak esaslarını ihlal ettiği gerekçesiyle 39 gün, 2019 yılı istatistiklerinde 143 gün, 2020 yılı istatistiklerinde 572 gün resmî ilan vereklam kesme cezası verdiği görülmüştür. Bu doğrultuda verilen cezalara bakıldığında Kuruma verilen yetkinin basının etik değerlerini düzenleme amacından öteye giderek artık kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştüğü ve bu durumun sistematik bir soruna neden olduğu gözlemlenmiştir.

'İLAN VE REKLAM KESME CEZALARINA İLİŞKİN KOŞULLARIN ÇERÇEVESİ ÇİZİLMELİ'

Hiç şüphesiz basın özgürlüğü alanında benimsenecek devlet politikasının önemli bir parçası olan kanuni düzenlemeleri yapmak yasama organının takdirindedir. BİK'in195 sayılı Kanun'un 49. maddesi kapsamında basın özgürlüğüne yönelik müdahalelerinin Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması ve Anayasa'nın 26. maddesinin ihlaline yol açmaması için yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde yapılacak yeni kanuni düzenlemelerde aşağıda zikredilen asgari standartların/önerilerin dikkate alınmasında yarar olduğu kanaatine varılmıştır: i. Kanun'un 49. maddesindeki resmî ilan ve reklam kesme cezalarına ilişkin koşulların çerçevesi çizilmeli, belirli bir açıklık ve kesinlikte olan ifadelerle kanun maddesi şeklî ve maddi yönden yeniden düzenlenmelidir, ii. Kanun'un 49. maddesindeki resmî ilan ve reklam kesme usulünün kapsamı belirlenirken yukarıdaki paragraflarda belirlenen dengeleme kriterleri de göz önüne alınarak ilgili kuralların olabildiğince dar bir uygulama alanına izin verecek şekilde tasarlanması ve kullanımının acil bir toplumsal ihtiyacın gereklikıldığı durumlara özgülenmiş olması gerektiği dikkate alınmalıdır.

'EŞİK DEĞER BELİRLENMESİ GİBİ KRİTERLER OLUŞTURULMALIDIR'

Bu bağlamda hangi davranış veya olgulara hangi hukuksal sonuçların bağlanacağı ve bu bağlamda kamusal makamlar için nasıl bir müdahale yetkisi doğacağı belirli bir kesinlik ölçüsünde ortaya konmalıdır. Bu çerçevede 49. maddenin basının etik niteliklerini artırmaya yönelik sunduğu korumanın sınırları netleştirilmeli ve hangi eylemlerin bu nitelikleri ihlal edeceği konusunda bir ölçüt/eşik değer belirlenmesi gibi kriterler oluşturulmalıdır."