Aydın'da jeotermal santrale karşı eylem: İstemiyoruz, istemiyoruz, istemiyoruz!

Aydın'da jeotermal santrale karşı eylem: İstemiyoruz, istemiyoruz, istemiyoruz!

Yurttaşlar tarafından yapılan açıklamada, "Biz Kızılcaköy halkı olarak tüm Aydın’ı çığlıklarımıza ses vermeye, nöbetimize sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bu nöbet sadece Kızılcaköy halkının nöbeti ve mücadelesi değildir. Bu nöbet ve mücadele tüm Aydın halkının nöbeti ve mücadelesidir " ifadeleriyle dayanışma çağrısı yapıldı.

İleri Haber

İki ayı aşkın bir süredir köylerinin yakınına yapılmak istenen jeotermal elektrik santraline karşı direnen Aydın Efeler ilçesine bağlı Kızılcaköylüler, Aydın kent merkezinde “jeotermal santral istemiyoruz” eylemi yaptı.

Yaşam düşmanı projeye karşı köy meydanında çadırlar kurarak direnen köylülere daha önce jandarma tarafından bir saldırıda bulunulmuş ve çadırlar sökülmüştü.

Dün yapılan eylemde köy halkına yurttaşlara büyük destek oldu. Atatürk Meydanı’nda yapılan açıklamada, jeotermal santrallerin kenti günden günde daha çok kirlettiği ve canlı yaşamını ciddi şekilde tehdit ettiği belirtildi.

“Hiç kimsenin bizim havamızı, toprağımızı, suyumuzu, ekmeğimizi, aşımızı, geleceğimizi kirletmesine izin vermeyeceğiz. Hiç kimse bizim sabrımızı ve gücümüzü test etmesin.” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Bereket ve bolluğu ile yüzyıllardır birçok uygarlığa ev sahipliği yapan, tarihin ve kültürün beşiği Aydın her geçen gün artarak kirlenmektedir. Aydın’da hızla artan jeotermal santrallerinden doğaya salınan akışkan ve gazlar Aydın’ın havasını, suyunu, toprağını, tarımsal ürünlerini, tüm canlı varlıklarını kirletmektedir. Aydın’da bebek ölümleri, beş yaş altı çocuk ölümleri, anne ölümleri Türkiye ortalamasından fazladır. Aydın Türkiye’de dolaşım sistemi sistemine bağlı ölümlerin en fazla olduğu ikinci ildir. Aydın’da kansere bağlı ölümler Türkiye ortalamasından iki kat daha fazladır.

Jeotermal santrallerden salınan akışkanlar Menderes Nehri’ni kirletmektedir. Ve Menderes Nehri şu anda Türkiye’nin en kirli üçüncü nehridir. Yapılan çalışmalarda Menderes Nehri içinde yaşayan bitkisel ürünler ve balıkların genetik yapısı değiştiği görülmektedir. Menderes’in sularıyla sulanan topraklarda yetişen bitkisel ürünlerin genetik yapısının değiştiğini gösteren bilimsel çalışmalar da vardır.

‘KÜKÜRT DİOKSİT KİRLİLİĞİNİN EN ÖNEMLİ SEBEBİ JEOTERMAL SANTRALLER’

2014 yılında Aydın Türkiye’de hava kirliliğinin en fazla olduğu sekizinci il olmuştur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göre Aydın ili yaz dönemi havada kükürt dioksit kirliliğinin en fazla olduğu ikinci ildir. Aydın’da havada kükürt dioksit kirliliği yapan en önemli sebep ise jeotermal santrallerdir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göre Aydın’da en fazla toprak kirliliği yapan ikinci sebep jeotermal santrallerdir. Aydın’da birinci sınıf topraklarımız, incir ve zeytin bahçelerimiz, sulu toprak alanlarımız jeotermal santraller tarafından işgal edilmekte, Aydın’da topraklar el ve mülkiyet değiştirmekte, Aydın halkı topraksız bırakılmaktadır. Bizi bu vatana bağlayan topraklarımız, toprakların üstünde yetiştirdiğimiz tarımsal ürünlerimizdir. Bizler topraklarımızı, tarımsal ürünlerimizi, vatanımızı jeotermal santrale kaptırmak istemiyoruz. Bizler jeotermal santraller tarafından bu topraklardan göç etmek zorunda bırakılmak istenmemize sessiz kalmayacağız, kabul etmeyeceğiz.

‘TOPRAKSIZ, VATANSIZ, ÖKSÜZ KALMAK İSTEMİYORUZ’

Jeotermal santraller bizim suyumuzu, havamızı, toprağımızı, tarımsal ürünlerimizi, insanları kanser etmektedir. Biz Aydın’da jeotermal santrallere bağlı kanser olmak, ölmek istemiyoruz. Biz Aydın’da jeotermal santrallerin çocuklarımızı hasta etmesini, öldürmesini istemiyoruz. Biz Aydın’da topraksız, vatansız, öksüz kalmak istemiyoruz.

Aydın’da jeotermal santrallerin işgali Aydın kent merkezine, köyümüz Kızılcaköy’e kadar dayandı. Kızılcaköy’de jeotermal santraller incir bahçelerine, zeytin tarlalarına, bahçelerimize, köyümüzün yanına kurulmak istenmekte. Daha da önemlisi Aydın kentinin içme su kaynağı olan İkizdere Barajı yanına yapılmak istenmektedir.

‘KANUNLARA AYKIRI’

Çiftlik jeotermal sahası içinde yer alan Kızılcaköy’e yapılmak istenen jeotermal santral, Zeytincilik Kanununa, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa, Büyük Ova Kanununa ve Su Kirliliği Yönetmeliğine aykırıdır. Bizler Aydın mülki amirlerinin kanunları uygulamalarını istiyoruz.

Bizler köyümüzde, Aydın’da jeotermal santral istemiyoruz.

Anayasa’nın 56’cı Maddesi uyarınca herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Devlet ve idari yapı içerisindeki idarecilere düşen görev çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve kirlenmesini önlemektir.

‘NÖBETE DEVAM EDECEĞİZ’

Bu nedenle biz Kızılcaköy halkı olarak köyümüzde yapılmaya çalışılan jeotermal elektrik santrali istemiyoruz. Köyümüzde kurulan çadırlarda bizim çığlığımızı yetkililer duyana kadar nöbet tutacağız. Bu Kızılcaköy’ün toprağının, suyunun, incir ve zeytininin kurtarılması nöbetidir. Bu Kızılcaköy’de yaşayan insanların sağlığını kurtarma nöbetidir. Bu Aydın’da yaşayan insanların Anayasa’nın 56’cı Maddesiyle güvence altına alınan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının korunduğu bir nöbettir. Yetkililer sesimizi duyana kadar, bu jeotermal santraller köyümüzden atılana kadar nöbete devam edeceğiz. Yetkililer köyde sesimizi duymazsa çadır nöbetini Aydın kent meydanına taşıyacağız.

‘SABRIMIZ VE GÜCÜMÜZ TEST EDİLMESİN’

Yine duymazlarsa Ankara’da TBMM önünde çadır kurup nöbet tutacağız.

Biz bu toprakları dedelerimizden, babalarımızdan teslim aldık. Çocuklarımıza, torunlarımıza temiz şekilde miras olarak bırakacağız. Hiç kimsenin bizim havamızı, toprağımızı, suyumuzu, ekmeğimizi, aşımızı, geleceğimizi kirletmesine izin vermeyeceğiz. Hiç kimse bizim sabrımızı ve gücümüzü test etmesin.

‘İSTEMİYORUZ, İSTEMİYORUZ, İSTEMİYORUZ’

Biz Kızılcaköy halkı olarak tüm Aydın’ı çığlıklarımıza ses vermeye, nöbetimize sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bu nöbet sadece Kızılcaköy halkının nöbeti ve mücadelesi değildir. Bu nöbet ve mücadele tüm Aydın halkının nöbeti ve mücadelesidir. Biz Aydın’da, Kızılcaköy’de jeotermal santral istemiyoruz, istemiyoruz, istemiyoruz.

DAHA FAZLA