Aydın Kadın Dayanışma Platformu: Bu ülkede yasalar çocukları korumuyor

Aydın Kadın Dayanışma Platformu: Bu ülkede yasalar çocukları korumuyor

Aydın Kadın Dayanışma Platformu çocuk istismarının artmasına ilişkin basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, iktidarın çıkarmaya çalıştığı "tecavüzcüsüyle evlendirme" yasasısının yürürlüğe girmesinin çocukların devlet eliyle sistematik olarak tecavüze mahkûm edilmesi anlamına geldiği ifade edildi.

İleri Haber

Aydın Kadın Dayanışma Platformu çocuk istismarının son zamanlarda artması üzerine Aydın Kent Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. Platformun hazırladığı "Çocuk tecavüzünü meşrulaştırmak insanlık suçudur" başlıklı basın metninde alınması gereken önlemlere ilişkin talepler dile getirilirken, 'kadınlar ve çocuklar için iki ayrı bakanlık kurulmalıdır' denildi.

Basın metninin tamamı şöyle:

'BÜTÜN ŞİDDET KANUNUN KORUYAMAYACAĞI KİŞİLERE YÖNELİR'

"Her geçen gün kadınlara ve çocuklara yönelik tehdidin boyutu artmaktadır! Türkiye’de siyasal iktidar, erkek egemen yasa yapımını sürdürerek cinsel şiddet faillerini kollamayı sürdürüyor. Bu ülkede kanunlar çocuklarımızı koruyamıyor! Bütün şiddet ve suçlar, kanunun korumayacağı düşünülen kişilere yönelik uygulanır. Bu, bizim memlekette kadınlardı, ya da nefret suçlarının hedefindeki translar, azınlıklardı. Şimdi çocuklar da faillerin hedefindeki zayıf halkalardan biri olarak bu zincire ekleniyor.

2016’dan beri 4 yıldır hükümet, çocuk istismarı faillerini ‘evlilik affı’ adı altında salıvermek için 'tecavüzcüsüyle evlendirme' yasasını çıkarmaya çalışıyor. Her seferinde çocuk hakları ve kadın örgütlerinin müdahalesiyle durdurulan yasa tasarısı, haziranda da meclis gündemine getirilmeye hazırlanıyor. Bakalım bu yasa tasarısı ne diyor? Bir çocuk cinsel tecavüz failiyle evlendirildiyse, çocuğu istismar eden kişi çocuğun kocası olarak eve döner diyor.

'BU TASARI TECAVÜZCÜLERİ KORUYOR'

Çocuk ve tecavüz faili arasında 15 yaş fark olabilir diyor. Yani; 30 yaşında bir erkek 15 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz etti ve çocuk, 'namus temizleme' gerekçesiyle tecavüz edenle evlendirildiyse, tecavüz faili artık çocuğun kocası olduğu için suçsuzdur diyor. Cezaevinden bırakıldığında da, zorla evlendirilen çocuk, kocası olarak dönen faille yaşamaya mahkûm ediliyor. Tasarıda bir de 'şikâyetçi olunmaması halinde' ibaresi konmuş. Zaten ailesi tarafından evlendirilmiş bir çocuk şikâyetçi olabilir mi? Bu durumda devlet kendi korumasındaki çocuğa diyor ki; sen şikayetçi olmazsan ben de razıyım. Bu tasarının yasalaşması, çocukların devlet eliyle sistematik olarak tecavüze mahkûm edilmesi anlamına geliyor.

Ülkemizde çocuğa yönelik erkek şiddetinin boyutları çok yüksek. Hatta görülmeyen başka bir durum var. O da ensest diye tarifleyebileceğimiz aile içi cinsel istismarların yaşanmasıdır. Ama buna ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Diğer bir konu da mağdur edilen çocuğun erkek çocuğu olmasıdır. İktidarın evlilik affı tasarısı, erkek çocuklara yapılan tecavüzlerde ne işe yarayacaktır? Ya da tecavüz edenler birden fazlaysa kiminle evlendirilecektir? Bu tecavüz yasası özellikle kız çocuklarını hedef almaktadır. İktidarın derdi gerçekten tüm çocukları korumak olsaydı cezada yaş sınırı koyarak evlilik çözümünü getirmezdi. Cinsiyet ayrımcılığı bu yasa tasarısının arka perdesinde kendini göstermektedir. Bu yasa tasarısı kimi koruyor, kimi cezalandırıyor? Bu tasarı tecavüzcüleri koruyor, cinsel istismara uğratılmış çocukları cezalandırıyor.

'ÇOCUKLARIN ÇOCUKLUKLARINI ÇALMANIZA İZİN VERMEYECEĞİZ'

Türkiye, çocuğa yönelik cinsel istismarda dünyada 3’üncü sıradadır. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, 2002’den bu yana 18 yaşın altında tam 440 bin çocuk doğum yaptı. 15 yaşın altında cinsel istismara uğratılarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti. Bakanlık tarafından duyurulan bu veriler bile bu topraklarda yaşanan çocuk istismarı vakalarının korkunç boyutlarda olduğunu gösteriyor. Üstelik bizler bu verilerin gerçek sayıların çok altında olduğunu biliyoruz. Bu rakamlar buz dağının sadece görünen kısmı. Ortada mağdur olan tek bir grup vardır o da, önce istismar edilip sonra faille evlendirilip ardından da o tecavüz eden failin çocuğunu doğurmak zorunda kalan çocuklardır. Ortada mağdur aileler de yoktur. Zira o evlilikler yapılırken mağdur kız çocukları kandırılmış, manipüle edilmiş, korkutulmuş, psikolojik baskıya maruz kalmış, tehdide ve şiddetin her türüne uğramışlardır.

Çocukları istismar edenlerin aklanmasına ve tecavüzcülerin bir gece yarısı mağdur aileler yalanları uydurularak affedilmelerine asla izin vermeyeceğiz! Her geçen gün televizyonda, sosyal medyada ar, ahlak bilmeden çocuk istismarını açık açık savunanlar artıyor. İktidarın kirli zihniyetinin yansıması olan AKİT TV’de açık açık istismarı destekleyen açıklamalar ile nabız yoklanmaya çalışılıyor. Artık bizlere yer verilmesi yasaklanan TV programlarında, gazete köşelerinde 'çocukların evlenebileceği', 'doğum yapabileceği' şeklinde yapılan açıklamalara ilişkin hukuki süreç başlatılmış mıdır? Çocukların çocukluklarını çalmanıza izin vermeyeceğiz! Güvende değiliz!"

Salgın sürecinde evde kalma çağrılarının kadınların hayatında nasıl bir yere oturduğu dile getirilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"Evden çıkmayın diyenler;

- Çocukların ve kadınların ev içinde maruz bırakıldığı şiddete yönelik tek bir önlem bile almadılar,  
- Sığınma evlerine kabulleri durdurarak kadın ve çocukları kendi kaderlerine terk ettiler,

Cinsel istismar failleri affedilmeye çalışılırken, İstanbul Sözleşmesi uygulanmazken, yasalar çocukları ve kadınları korumazken, maruz kaldığımız şiddet, bizim için sokaktaki virüsten daha tehlikeli hale geldi!  
Çocuğa tecavüzde çocuğun rızası diye bir kavram olmaz!

Beyinsel ve fiziksel gelişimini tamamlamamış, kendi bedenini tanımayan, neye hayır demesi gerektiğini bilmeyen çocukların rızasından bahsedilemez. Bu gerçeklikle yaklaşacak olursak çocuğa yönelik cinsel davranış suçtur ve affedilemez.

Evlenmek ya da çocuk yapmak çocukların değil, yetişkinlerin kendi rızalarıyla verebileceği kararlardır. Çocuk ve evlilik kelimelerinin aynı cümlede kullanılması bile sapkınlıktır!

Cinsel istismar vakalarında çocuğun şikayetinin olup olmaması cezayı değiştiremez. Çocukları istismar etme suçu amasız, fakatsız, cezai bir konudur. Çocuk İstismarı yasa taslağı, sadece çocuk tecavüzü failleriyle sınırlı kalmadı.

Söz konusu suçlulara yardım edenler ve azmettiriciler haklarında da infazın kaldırılmasını ve açılan kamu davasının düşürülmesini de içermektedir.

Çocuk tecavüzü suçunun affına dönük herhangi bir yasa değişikliği teklifinin tartışmaya dahi açılması kabul edilemez. 

Çocuktan karı/koca olmaz!

Yasaların çocukları koruması gerekirken, ne yazık ki sürekli devletin yasalarına karşı çocukları korumaya çalışıyoruz. Bu yasa tasarısını engellemek için hepimiz ses çıkartmak zorundayız. Bu düzenlemenin sonucu imam nikâhıyla evlilik yaşını 13’e indirerek yasallaştırmak, bu ülkede kız çocuklarını eğitimden uzaklaştırmak, yoksullaştırmak, geleceksizleştirmek olacaktır.,

Çocuklarımızdan uzak durun! Bugün de yarın da, çocuk istismarının meşrulaştırılmasına, bir tek çocuğun bile zarar görmesine göz yummayacağız."

Ardından kadın ve çocukların korunmasına ilişkin kaydedilen talepler şu şekilde:

"Bir an önce;

• Yasa tasarısı, yalnızca akran ilişkisinden kaynaklı yaşanan mağduriyetleri giderecek biçimde düzenlenmeli,

• Aile rızasıyla 17, mahkeme kararıyla 16 olan evlilik yaşı, hiçbir gerekçeyle esnetilemeyecek biçimde 18 yaş altına yasaklanmalı,

• Devletin sorumluluğunun, tecavüzcüleri değil çocukları korumak olduğu unutulmamalı,

• Din referansını kullanan tarikat ve cemaatler bağımsız komisyonların da yer aldığı kurumlarca denetlenmeli,

• Çocuklara yönelik şiddet, çocuk sağlığı, eğitimi ve durumlarına ilişkin düzenli veri toplanmalı,

• Cezaların artırılmasından ziyade koruyucu ve önleyici tedbirlere yoğunlaşılmalı,

• Çocuklarla çalışan kurumların personeli bir standarda tabi tutulmalı, bu kurumları ruhsatlandırırken çocuk istismarına karşı önlemler almalı,

• Çocukları ev ve okul gibi bulundukları her ortamda izleyen, çocukların kolaylıkla ulaşabileceği başvuru mekanizmaları oluşturulmalı,

•  Aile içi eğitim sağlanmalı,

• İstismara maruz kalan çocuğun beyanı yeterli bulunmalı, bunun için adalet sistemindeki heyetler donanımlı, eğitimli olmalı. Yalan söylediğinin ortaya çıkması durumunda da yalana zorlayan sebepler araştırılmalı,

• Çocukların doğrudan destek alabilecekleri kolaylaştırılmış sistemler oluşturulmalı,

• Çocuklarda taciz konusunda farkındalık yaratılmalı, vücut güvenliği ve 'Hayır' demek öğretilmeli,

• Başta öğretmenler ve sağlık çalışanları olmak üzere meslek grupları farkındalık yaratılmasında rol oynamalı,

• Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi ve Çocuk Koruma Kanunu uygulanmalı,

• Kadınlar ve çocuklar için iki ayrı bakanlık kurulmalıdır.

İstismarın affı olmaz! 
Bunu aklınızdan bile geçirmeyin! Çocuklarımızdan elinizi çekin!"