Av. Aytekin Aktaş: Soma'da işçilerden sonra adalet de göçük altında kaldı

Av. Aytekin Aktaş: Soma'da işçilerden sonra adalet de göçük altında kaldı

Soma Davası’nda mahkeme kararını ve dava sürecini değerlendiren Av. Aytekin Aktaş, katliamdan bugüne kadar olan skandalları tek tek sıraladı.

İzel Sezer - @izelsezer

Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamında hayatını kaybeden madenci ailelerinin adalet arayışı devam ederken, 301 madencinin hayatını kaybettiği katliamda mahkeme skandal bir karara imza attı. Mahkemenin kararını değerlendiren Av. Aytekin Aktaş, ‘’301 işçinin göçük altında kalmasından sonra adalet de göçük altında kaldı’’ dedi.

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014'te meydana gelen patlamada yaşamını yitiren 301 maden işçisinin ölümünden sorumlu olanların yargılandığı Soma Katliamı Davası yıllarca sürdü, bugün ise mahkeme kararını açıkladı. Mahkeme, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'ın bilinçli taksir suçlamasıyla 20 yıl, baş mühendisler Adem Ormanoğlu'nun ve Efkan Kurt'un 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Başmühendislerden Haluk Evinç ise beraat etti. Fakat geçen yıl getirilen infaz düzenlemesiyle, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik hükümleri uygulanınca yalnızca Can Gürkan 6 ay hapis yatacak.

‘AİLELERİN ÖRGÜTLÜ VE İNATÇI ADALET ARAYIŞLARI DAVA SONUNA KADAR DEVAM ETTİ’

Gözlemci avukatlardan Av. Aytekin Aktaş, soruşturma aşamasından karara kadar olan süreci İleri’ye değerlendirdi. ‘’13 Mayıs 2014’te 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan Türkiye’nin en büyük işçi katliamı gerçekleşti. 7 yılı aşkın bir süreçten bahsediyoruz’’ diyen Aktaş, ‘’Bu tarih itibarıyla soruşturma aşamasından itibaren avukatlar olağanüstü bir çabayla süreci yoğun bir şekilde takip ettiler. Avukatlardan ziyade sürecin başından beri madenci aileleri çok örgütlü, kararlı ve inatçı bir şekilde adalet arayışlarını ortaya koydular ve bu, davanın sonuna kadar devam etti’’ şeklinde konuştu.

DAVA BOYUNCA ÜST ÜSTE SKANDALLAR…

‘’Soma Davası, hem niteliksel hem de niceliksel olarak Türkiye işçi hareketinin en önemli davalarından birisidir. Davada yargılamaya dair birkaç önemli husus, fahiş hata ve yargılama skandalı var’’ diyen Av. Aktaş, bu skandalları şöyle özetledi:

Daha karar çıkmadan, yargılama devam ederken Şubat 2017 tarihindeki duruşmada savcı esas hakkındaki mütalaasını vereceğini beyan etti, sonra duruşmaya 5 dakika ara verildi ve o süre içinde savcı esas hakkındaki mütalaasını vermekten vazgeçti. Ardından esas hakkındaki mütalaa yaklaşık 1,5 yıl boyunca verilmedi.

Savcı tam mütalaasını verecekken bir müdahale olduğunu düşünüyoruz ve bunun için pek çok sebebimiz var. 1,5 yıl boyunca ‘FETÖ’ ve Müge Anlı tartışmaları gibi saçma sapan gerekçelerle yargılama uzatıldı. Bu süreçte de 3 savcı ve mahkeme heyeti değişti. Mahkeme heyetinin başına Elbistan madeninde ölen 11 madenci hakkında katillere para cezası veren ve bu cezayı taksitlere bölen bir mahkeme başkanı getirildi.

Heyetin başında sonradan gelen, Elbistan’daki kararıyla tanıdığımız mahkeme başkanına karşı mağdur vekilleri reddi hakim talebinde bulundu fakat bu talep tabii ki kabul görmedi.

'YARGILAMAYA AÇIKÇA MÜDAHALE'

Yerel mahkeme kararı bizim istemediğimiz ve patronların istediği bir şekilde istinaftan da geçirildi. Bu kararda, Can Gürkan da dahil 5 tutuklu vardı ve bu kişiler hakkında 15 yıldan 22 yıl 6 aya kadar değişen hapis cezaları verildi. İstinaf Temmuz 2018 tarihli kararında bu cezaların hepsini onadı, Can Gürkan’a da yurt dışına çıkış yasağı verip tahliye etti. İstinaf kararından sonra Yargıtay 12. Ceza Dairesi madenci ailelerinin avukatlarının taleplerine yakın nitelikte bir karar verdi. Ortada 301 madencinin ölümü, 162 de yaralama suçu var. Bunların olası kastla mı işlendiği yoksa bilinçli taksirle mi işlendiği bir tartışma konusuydu. İstinaftan geçen kararda bunların bilinçli taksirle işlendiği ifadesi yer aldı ama Yargıtay 12. Ceza Dairesi, Eylül 2020 tarihinde verdiği kararda istinafın verdiği kararı bozup bu suçların olası kastla işlendiğini söyledi. Yargıtay, Can Gürkan, Efkan Kurt ve Adem Ormanoğlu hakkındaki kararı bozarak bu dosyanın tekrardan incelenmesini istedi ve Haluk Evinç hakkında ise eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle bu dört isim hakkında tekrar bir inceleme yapılmasına karar verdi.

Alınan bu karar doğru bir karardı ama asıl hukuk skandalı buradan sonra başladı. Bu karar verildikten 4 ay sonra Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nde 3 tane üye değiştirildi. Yeni getirilen 3 üye de uzun yıllar boyunca hakimlik yapmayan, bürokrat kökenli, siyaseten şaibeli ilişkileri olan ve bu zamana kadar da şaibeli kararlara imza atmış üyeler. Bu 3 üye değişince iki tane Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, Yargıtay’ın Eylül 2020’de verdiği karara itiraz etti. Yeni oluşturulan Yargıtay 12. Ceza Dairesi heyeti, bugün de açıklandığı şekliyle olası kastla değil, bilinçli taksirle suçların işlendiğine dair karar verdi. Burada açıkça yargılamaya müdahale edildiği, bir tiyatro döndüğü görülüyor.

‘İŞÇİLERDEN SONRA ADALET DE GÖÇÜK ALTINDA KALDI’

Madenci aileleri, hukuka aykırı her kararda bir kez daha katledildi. Burada hukuka uygun yargılamadan bahsetmek mümkün değil; bu patronlarla işçi sınıfı arasında geçen sınıfsal bir pozisyon. Yargı, şimdiye kadar olduğu gibi yine patronların safında açıkça durdu. Burada 301 işçinin göçük altında kalmasından sonra adalet de göçük altında kaldı.

Av. Aytekin Aktaş

‘TEK TUTUKLU, MAĞDUR AVUKATI SELÇUK KOZAĞAÇLI’

Davada yakın zamana kadar tutuklu hiçbir sanık kalmadı, tüm sanıklar tahliye edildi. Şu an bu dosyayla alakalı tutuklu olan tek kişi dosyadaki mağdur avukatlarından Av. Selçuk Kozağaçlı. Av. Kozağaçlı, bu dosyada madencilerin avukatlığını üstlendiği için şu an uydurma gerekçelerle tutuklu şekilde yargılanıyor. Yani burada devlet, ‘biz patronlar işçileri öldürse dahi yargımızla ve akla gelebilecek her türlü yöntemle patronların yanında olacağız, 301 ailenin avukatlarını da gerekirse terörize edeceğiz ve bu ülkedeki hiç kimse patronların karşısına çıkamaz, çıkanı da bir şekilde harcarız’ diyor.

‘İŞÇİLER GÖZ GÖRE GÖRE ÖLÜME GÖNDERİLDİ’

Alp Gürkan, aslında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin ve başka grup şirketlerinin gerçek patronu ama bir şekilde beraat ettiriliyor. Burada bizim beklediğimiz, 6 farklı fiil için her sanık açısından 301 kez olası kastla öldürme, 162 kez olası kastla ceza verilmesiydi. Bugün verilen kararda yine bilinçli taksirden ceza verildi.

Madenci ailelerinin avukatlarının süreç içinde yaptıkları araştırmalardan biliyoruz ki bu maden, 2009 yılında Ciner Holding'den devralındı ve devralındığında madende havalandırma sistemi yoktu. Havalandırma sisteminin maliyeti 12 milyon lira diye bu sistem yapılmadı ve bu madende, katliamın gerçekleştiği tarihte havalandırma sistemi olsaydı kaybımız bu kadar büyük olmayacaktı. Bunun dışında, devreden şirket 1-1,5 yıl boyunca göçük yaşanan ocaklardan birini sürekli çıkan yangın ve başka problemler sebebiyle işletememiş. Ama devralan şirket, yani Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. burayı hiçbir yenileme çalışması yapmadan 25 gün içinde işletmeye başlamış ve işçiler göz göre göre ölüme gönderilmiş.

‘VERDİĞİ KARARLA ONLARCA İŞÇİYİ ÖLDÜREN HALUK EVİNÇ BERAAT ETTİ’

Burada bizim en büyük acılarımızdan bir tanesi ise şu: Beraat ettirilen başmühendis Haluk Evinç, fiiliyatta kriz masasından sorumlu kişi. Evinç’in şöyle fahiş bir hatası var, katliamın yaşandığı gün havalandırma sisteminde ters yöne hava veriyor. Bu ters yöne hava verme kararıyla ise onlarca işçi yaşamını kaybediyor ve bu kararı vererek onlarca işçinin ölümüne sebep olan kişi bugün beraat ediyor. Haluk Evinç ismini asla unutmayacağız.

‘CAN GÜRKAN SADECE 6 AY HAPİS YATACAK’

Şu an verilen cezalarda 301 işçinin ölümünden sorumlu olanlardan sadece Can Gürkan’ın 6 ay yatarının olduğunu söyleyen Av. Aktaş, ‘’Koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik hükümleri uygulanınca Can Gürkan hariç katillerden hiçbirisi hapis yatmayacak’’ ifadelerini kullandı.

Son olarak, maden işçilerinin sarı sendikalarla devam edemeyeceğinin ortaya çıktığını vurgulayan Av. Aytekin Aktaş, ‘’Sarı sendikaların patronların yanında saf tuttuğu öğrenilmiş oldu ve bu süreçte Bağımsız Maden İşçileri Sendikası diye bir sendika ortaya çıktı. İşçi mücadelesi açısından bu çok kritik bir nokta’’ dedi.

Sözlerini, Selçuk Kozağaçlı’nın sözüyle bitiren Aktaş ‘’Son ölümüzün hesabı, son katilden sorulana kadar bu mücadeleyi bırakmayacağız’’ şeklinde konuştu.