Atık kağıt işçileri hakkında tutuklama kararı verildi!

Atık kağıt işçileri hakkında tutuklama kararı verildi!

Atık kağıt depolarına düzenlenen polis baskınında gözaltına alınan 3 işçi hakkında tutuklama kararı verildi.

Ersan Kınık

İstanbul Ümraniye'de dün atık kağıt depolarına polis ve zabıta ekipleri tarafından düzenlenen baskında gözaltına alınan 3 işçi hakkında tutuklama kararı verildi.

Dünkü baskın sırasında polislerin saldırısına uğrayan işçilere plastik mermi ve biber gazıyla müdahale edilmiş ve saldırı sırasında 13 kişinin kaldığı öğrenilen bir konteynerde yangın çıkmıştı. Saldırılar sırasında 3 işçi hakkında; görevli memura mukavemet,kamu güvenliğini ve genel güvenliği tehlikeye sokma isnadıyla gözaltı kararı verilmişti.

Edinilen bilgiye göre savcılık, işçilerden birinin Covid testinin pozitif çıkması sebebiyle her 3 işçiyi de ifade almaksızın tutuklama istemiyle sulh ceza hakimliğine sevk etti ve işçiler hakkında tutuklama kararı verildi.

BASIN AÇIKLAMASI

Gözaltına alınan 3 atık kağıt işçisi hakkında tutukaklama kararı verilmeden önce Kadosan'da basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına HDP İstanbul Milletvekilleri Musa Piroğlu ve Züleyha Gülüm, CHP Beyoğlu Belediye Meclis Üyesi ve Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Kurucusu Ali Mendillioğlu, CHP Ümraniye İlçe Teşkilatı ve Dev Yapı Sen temsilcileri de destek verdiler.

İlk olarak  Beyoğlu Belediye Meclis Üyesi Ali Mendillioğlu açıklama yaptı. AKP’li belediyelerin yapılan bu baskınlardan Valiliğin sorumlu olduğunu ifade eden Mendillioğlu, şu sözleri kaydetti:

"AKP’li belediyeler kapalı kapılar ardından diyor ki Bu uygulama valiliğin uygulamasıdır biz de sizler için üzülüyoruz. CHP’li belediyeler ile görüştük onlar bizim haberimiz bile yok diyor. HDP’li vekil arkadaşlarımız da burada. Özetle Meclis'teki tüm partiler bu uygulamayı doğru bulmadığını söylüyor. O zaman valilik hangi inisiyatifle ve kimin kararıyla bu uygulamayı yapıyor bilmek istiyoruz ve şuradan tekrar belirtelim eğer AKP’li belediyeler bu uygulamayı doğru bulmuyorsa çıksınlar açık açık söylesinler."

'BU ZULME SESSİZ KALAN SİYASİ PARTİLER, BU MAĞDURİYET KARŞISINDA DAHA NE KADAR SESSİZ KALACAKLAR?'

Kağıt işçileri adına basın açıklamasını Mahmut Aytar okudu. Açıklamada, yaşanan olayların kriminal bir mesele gibi görüldüğünü ve konuya ilişkin açıklamaların valilik tarafından yapılmasına tepki gösterilerek, sorunun diğer muhataplarının suskunluklarını koruduklarına değinilerek şu ifadelere yer verildi:

"Bu baskın kararları sadece valiliğin kararı mıdır yoksa bu kararlarda belediyenin onayı var mıdır? Ümraniye Belediye Başkanı bizzat kendisi toplayıcılara Kadosan bölgesinde yer göstermedi mi? Ümraniye bölgesindeki kağıt depolarının Kadosan’a taşınmasını kendisi istemedi mi? Şimdi kendisinin kağıtçılara gösterdiği bölgeye Valilik müdahale ederken sessiz kalmaya devam ediyor.

Bu zulme sessiz kalan siyasi partiler, seçmenleri olan kağıtçıların yaşadığı bu mağduriyet karşısında daha ne kadar sessiz kalacaklar? Yoksulların vatandaşlık haklarını beş yılda bir kimin ensesinde boza pişireceğini seçmesinden ibaret mi görüyorsunuz? Kağıtçılara yönelik gerçekleştirilen bu operasyonların, yoksul insanların yaşam haklarını hiçe saymak olduğunu bilen siyasi partiler ve belediyeler topu valiliğe atarak kendilerini kurtaracaklarını düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar."

'KAMUOYU ÖNÜNDE KONUŞUN' ÇAĞRISI

Belediye ve siyasi parti temsilcileri ile yapılan görüşmelerde, siyasi partilerin sorumluluğun valilikte olduğunu ifade eden Aytar, siyasi partilerin de kağıt işçilerine yönelik bu tutumdan rahatsız olduklarını söylediğini belirterek şöyle devam etti:

"Kapalı kapılar ardında bize ilettiğiniz üzüntülerinizi ve rahatsızlıklarınızı kamuoyu önünde de açıkça ifade etmelerini bekliyoruz. Eğer yüzbinlerce insana yaşatılan bu mağduriyeti doğru bulmuyorsanız yanımızda olun. Doğru buluyorsanız çıkın ve söyleyin. Suskunluğunuza devam ederseniz bu suça ortak olduğunuza dair kanaatimiz artık kanaat olmaktan çıkıp somut bir ispata dönüşecektir."

'BİZLER ÇEKTİĞİMİZ TÜM ACILARA RAĞMEN HAYATA TUTUNABİLMEK İÇİN BU İŞİ YAPIYORUZ'

Açıklama, şöyle devam etti:

"Valilik bu baskınların tek gerekçesinin mevzuata uygunluk sağlamak olduğunu söylüyor. Bahsettiğiniz mevzuat çıktığı 2004 yılından bugüne kadar bizim sayabildiğimiz kadarıyla 17 kere değişikliğe uğradı. Daha mevzuatı çıkaranlar ne istediğini bilmiyor. Siz hangi mevzuata uygunluktan bahsediyorsunuz? Yarın mevzuat bir kere daha değişirse bugün yaptığınız zulümden dolayı acı çektirdiğiniz yüzbinlerce insana 'pardon' mu diyeceksiniz? Bizim yaşadığımız maddi ve manevi kaybın karşılığı bir özürden mi ibaret olacak? 

Siz istediğiniz kadar basın açıklamaları yaparak, yapılan baskınların kamu yararı olduğu için halkı ikna etmeye çalışabilirsiniz. Bu halk neyin kamu yararı neyin sermayenin yararı için yapıldığını görüyor. Düne kadar en yetkili devlet görevlileri biz kağıt toplayıcılara 'gönüllü çevreciler' diyerek teşekkür ediyordu. Hatta Van depreminde Sayın Cumhurbaşkanı bizzat kendisi Meclis kürsüsünden kağıt toplayıcılara teşekkür etmişti. Daha düne kadar 'gönüllü çevreci' dediğiniz insanlara bugün bu kadar ağır ithamlarda bulunuyorsunuz. Bu halk yaşananları görüyor değerlendiriyor. Halkın iddia ettiğiniz gibi size mi yoksa kendisi gibi yoksul kağıtçılara mı destek verdiğini hep beraber göreceğiz. 

Bizler çektiğimiz tüm acılara rağmen hayata tutunabilmek ve onurlu yaşamak için bu işi yaptığımızı defalarca belirttik. Bizim haksız kazanç sağladığımızı söylemek kimsenin haddine değildir. Haksız kazanç elde ettiğimizi söyleyenler gelsinler ve sadece bir gün bizimle çalışıp bizimle yaşasınlar. O zaman kazancımızın helal mi haram mı olduğunu anlayacaklardır. 

Basın aracılığı ile buradan sonunun muhatabı olan belediyelere, valilik ve çevre bakanlığına sesleniyoruz. Derhal gözaltına alınan arkadaşlarımızı serbest bırakın. Bir an önce bu baskınlardan vazgeçin. Bir sorun varsa bu sorunu konuşarak çözmek için kağıt toplayıcıları muhatap alın.

Siyasi partiler, belediyeler seçmenlerinden ve yoksullardan yana taraf olun ve valiliğin bu yasadışı uygulamalarını engellemek için gerekli girişimleri başlatın. Ya da bu uygulamaları onaylıyorsanız, yoksulların tarafında değilseniz bunu çıkın ve açık açık kamuoyu ile paylaşın. Daha yasal mevzuatlar bile yokken bu işin cefasını çeken kağıtçıları yok etmek için değil, sisteme entegre etmek için projeler üretin. 

Biz kağıt toplayıcıları olarak tüm bu baskılara, haksızlıklara karşı uluslararası mahkemelerde dahil olmak üzere tüm anayasal, demokratik haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz ve bizi yaşamın kıyısı olan çöplere kadar sürükleyenlerin bizi buradan uçuruma yuvarlamalarına izin vermeyeceğiz."

'BU SALDIRIYI YAPMAK ONURSUZLUKTUR'

Basın açıklamasının ardından söz alan HDP İstanbul Milletvekili Musa Pir şu sözleri kaydetti:

"Ekmeğini çöpten çıkaran insanlara bu saldırıyı yapmak onursuzluktur, bu insanları tutuklamak bu insanların ekmeğine el koymak bu iktidarın düşmanlık siyasetidir. Bu yoksula düşmanlıktır. Bu yoksula karşı savaştır. Yoksulluğu ortadan kaldırması gerekenler, yani bu ülkenin yoksullarının seçtiği iktidarlar, görevlerini yapmak yerine bir avuç çapulcuyu zengin yapıp yoksula karşı savaş ilan ediyorlar."

'EŞKIYA ARKADAŞLARIMIZI GÖZALTINA ALDIRANLARDIR'

Daha sonra söz alan HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ise iktidarın tüm politikalarını sermayeden yana aldığını belirlediğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

"Ekmek parası için çok zor koşullarda yaşamak zorunda bırakılanlara karşı düşmanca yaklaşımıyla karşı karşıyayız. Bu iktidar ne yazık ki bütün siyasetini sermayeden yana, zenginlerden yana güdüyor. Bugün aslında buraya operasyon yapılmasının nedeni bu iş üzerinden de sermayeye çıkar sağlamaktır şeklinde konuştu. Eşkıya burayı basanlar, arkadaşlarımızı gözaltına aldıranlardır."