‘Aşk muamması’ hakkında beş kitap

‘Aşk muamması’ hakkında beş kitap

Tanımı kişiye göre değişen, yaşama biçimi epey tartışılan ve pek çok yönüyle bir muamma olan aşktan bahsediyoruz.Aşka mercek tutan, onu yeniden anlamaya ve hakkında daha derin sorgulamalar yapmaya sevk eden bazı kitaplar imdadımıza yetişmektedir.

Hazal Bakan

Hakkında sayısız roman, şiir, destan, şarkı yazılmıştır. Tanımı kişiye göre değişen, yaşama biçimi epey tartışılan ve pek çok yönüyle bir muamma olan aşktan bahsediyoruz.
Aşka mercek tutan, onu yeniden anlamaya ve hakkında daha derin sorgulamalar yapmaya sevk eden bazı kitaplar imdadımıza yetişmektedir. Kimisi dünyaca ünlü bu kitaplar, bizleri sarsacak, şaşırtacak, tahrik edecek ve bir o kadar zenginleştirici olacaktır. Sizlere onlardan 5 tanesini sunuyoruz. Keyifli okumalar, sevgiyle…

SEVME SANATI - ERICH FROMM

"Sevgi", insanlığın gelişmesinin ilk dönemlerinden başlayarak günümüze dek yaşayabilen vazgeçilmez bir duygu, anlam dolu bir sözcük. Hiç kuşkusuz, insanlar var oldukça yaşayacak. Tüm çabalar, uğraşlar, tutkular, yaratılan tüm sanat yapıtları bir anlamda hep sevgisiz kalmamak için belki de. Sevgiyi yaşarken kendimizden geçer, yokluğundaysa hastalanırız. Onu bastırdıkça daha çok özlemini çeker, gizledikçe değişik görünümlerin içine gireriz. İnsanların doğumlarından ölümlerine dek özlemle istedikleri, bekledikleri, elde edebilmek için her şeyi göze alabildikleri, bazen de değerini bilmedikleri bir duygu, sevgi. Tüm şarkıları, romanları, filmleri, düşlerimizi dolduran, tüm sanat yapıtlarına konu olan sevgi, insanların, doğal olarak yaşayageldiği bir olgu mu? Herkes -bir çiçeği, bir çocuğu, işini, güneşi, insanı- sevebilir mi? Sevgiyi herkes gerçekten duyabilir mi? Belki bu sorulara geçmeden önce sevgiyi tanımlamak gerekecek. Evet, nedir sevgi? Bir yeti midir? Bu doğal hak, giderek elimizden alınmakta mıdır? Ve biz, bunları biliyor muyuz? 

Erich Fromm, bu yapıtıyla işte bu soruları yanıtlıyor, sağlıklı ve hastalıklı sevginin ne olduğunu, ona neden büyük bir istekle sarıldığımızı, neden insanın bir var olma sorunu haline geldiğini anlatıyor. Anne sevgisinden başlayarak cinsel sevgiye dek uzanan yolda, sevginin ne gibi güçlüklerle karşılaştığını, bu engellerin hangi ruhsal ve toplumsal koşullardan kaynaklandığını gösteriyor. Çağdaş Batı toplumlarında sevginin yozlaşmasının nedenlerini irdeleyerek, bu güzel olgunun yaşanabilmesinin bilimsel temellerini gösteriyor.

KÜNYE: Sevme Sanatı, ErichFromm, Çeviren; Yurdanur Salman, Payel Yayınları, 125 Sayfa

AŞK ÜZERİNE – ALAIN DE BOTTON

Alain de Botton, insanlığın yaşadığı en yoğun duygunun haritasını Aristo, Marx, Nietzsche, Wittgenstein, Tolstoy ve Stendhal'ın rehberliğinde çıkartıyor. Yazarın hınzır, duyarlı, gerçekçi ve bilge kaleminden aşkın tetiklediği ruh halleri birer birer dökülüyor. 

Bize çok tanıdık gelen bu ruh halleri, derinlikleri, çelişkileri ve sırları ile karşımıza çıkıp aşka dair söylenen, düşünülen ve yaşanan her şeyi aydınlatıyor.

Felsefenin, statü endişesinin, çalışmanın ve seyahat etmenin inceliklerinden sonra sıra aşık olmanın zorlu, ancak bir o kadar da keyifli anları ile tanışmaya geldi.

KÜNYE: Aşk Üzerine, Alain de Botton, Çeviren; Ahu Antmen, Sel Yayıncılık, 225 Sayfa

AŞK SANATI – OVİDİUS

Ovidius'un bu yapıtı, adından da anlaşıldığı üzere, sevgiyi, sevgide başarılı olmayı, toplum kurallarını sarsmadan, karşılıklı ilişkiler içinde birbiriyle bağdaşmayı öğütleyen, kendince birtakım ilkeler öneren bir kitapçıktır. Yapıtın konusu gibi dili, şiirin uyumu da sürükleyicidir, hangi dizesi okunsa bir insan sıcaklığı, yaşamak isteyen, sevmek için çırpınan, bu özlemlerin en derinini duyan bir yüreğin vuruşları duyulur, yeter ki onu insancıl bir gözle görme yeteneği bulunsun. Ovidius, bu şiirinde okuyucuya yalnız sevinin, aşkın ne olduğunu öğretmekle kalmıyor, ondan hangi koşullar altında yararlanılabileceğini de gösteriyor. Ancak bu öğreticilik de yaşamda uygulamaya bağlıdır, belleğe yüklenen soyut bir bilgi yığını değildir.

KÜNYE: Aşk Sanatı, Ovidius, Çeviren; İsmet Zeki Eyuboğlu, Payel Yayınları, 118 Sayfa

AŞKIN PSİKOLOJİSİ – SIGMUND FREUD

Dört makaleden oluşan Aşkın Psikolojisi'nin ilk makalesinde Freud çocuğun cinselliğin ne olduğunu tam anlamasa da içinde bazı duyguların, özellikle erotik kökenli duyguların etkisini hissetmeye başladığını, özellikle erkek çocuğun annesine karşı olan aşırı sevgisi ve bağlılığının zaman içinde özellikle cinsel organını fark edince cinsel bir eğilime de dönüşebildiğini ve bunun sonucunda da babaya karşı düşmanca duyguların ortaya çıkabildiği söylüyor.

İkinci makalede Freud, anneyle fahişe arasındaki bölümlemeyi daha kapsamlı olarak yani hem kadın hem de erkek açısından tekrar ele alıyor. Ancak bu kez libidonun içindeki iki duygu akımı, şefkat ve cinselliğin karşıtlığını betimliyor. “Erkekler sevdiklerinde arzulamazlar, arzuladıklarında ise sevmezler,” diyor.

“Bekâret Tabusu” başlıkla üçüncü makalede Freud, kadın ile erkek arasındaki cinsel ilişkiye değiniyor. Kitaptaki son makale Freud’un kadınların ruhsal gelişimine ilişkin görüşlerindeki yeniden değerlendirmelerinin ve konuya ilişkin sonraki çalışmasının tohumlarını içeren bir makalesidir

Cesaretle ele aldığı konuları, cesaretle işleyerek psikanalizin kurucusu olmayı başaran Freud’un bu yapıtını da severek okuyacağınız inancıyla sunuyoruz

KÜNYE: Aşkın Psikolojisi, Sigmund Freud, Çeviren; A. Can İdemen, Cem Yayınevi, 88 Sayfa

AŞK ÜZERİNE BİR DİYALOG - EVE KOSOFSKY SEDGWİCH

Aşk Üzerine Bir Diyalog, queer kuram denildiğinde akla ilk gelen isimlerden Eve Kossofsky Sedgwick'in meme kanseri tedavisinin ardından gelen depresyon nedeniyle görüştüğü terapist Shannon Van Wey ile seanslarının izleğini anlatıyor. İlk bakışta hem terapist hem de danışan tarafından alınmış notlar gibi görünse de, esasen, bir dizi derinlemesine içe bakışın, karşılıklı dönüşümün, aşkın sınırsızlığının hikayesi denilebilir bu kitap için. 

Sedgwick'in Türkçe'ye çevrilen bu ilk kitabında, kadınlık/kadın oluş, cinsiyet/cinsiyetsizlik, cinsellik, aşk, arzu, çocukluk, şişmanlık, beden, hastalık, ölüm/ölümsüzlük, dostluk, şiir/şiir oluş, yazı/yazı oluş üzerine allak bullak eden bir düşünce silsilesini sunuyor okura. Karşılıklı konuşmalarmış gibi görünen ama karşılıklı konuşmanın ikililiğini aşan, şahıs zamirlerini bile bulanıklaştıran, hangi kelimelerin/cümlelerin içe doğru söylendiği, hangilerinin terapiste ve/veya okura doğru söylendiği (ki bu haliyle okur bir katılımcı voyeur gibi görülebilir); hangilerinin sadece atmosfere doğru üflendiği hiçbir zaman açıkça anlaşılamayan, Sedgwick'in bu güncevari, diyalogvari, düzyazıvari, şiirvari, haibunvari denemesiyle buluşup ürkütücü, yırtıcı, neşeli, kırılgan, akışkan, devingen, muğlâk bir dil yaylasında yürümeye başlıyoruz.

Sibel Yardımcı'nın muazzam sorularıyla sorarsak eğer: "Eve konuşurken aslında kim konuşuyor? Hangi sesler onun içinden [through] geçiyor, hangi sözler onu kendilerine aracı kılıyor? Shannon konuşurken aslında kim konuşuyor? Eve'in yazdığı Shannon'da aslında kimin sesini duyuyoruz?" 

KÜNYE: Aşk Üzerine Bir Diyalog, Eve Kossofsky Sedgwick, Çeviren; Özge Karlık, Ayrıntı Yayınları, 304 Sayfa

DAHA FAZLA