Artvin'de öğretmenlerden 'geçinemiyoruz' eylemi

Artvin'de öğretmenlerden 'geçinemiyoruz' eylemi

Eğitim Sen Artvin Şubesi, “Sanal rakamlara göre ‘enflasyon farkı’ değil insanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz!” çağrısı yaptı.

Eğitim Sen Artvin Şubesi tarafından Milli Eğitim çalışanlarının maaşlarının insan onuruna yaraşır bir seviyeye çıkarılması için bir basın açıklaması düzenledi.

Halit Paşa Meydanı’nda sendika mensuplarının, siyasi parti ve STK temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen basın açıklaması Eğitim Sen Artvin Şube başkanı Köksal Gümüş tarafından okundu.

2021-2022 eğitim-öğretim yılının bugün itibariyle sona ermiş ve 1 milyondan fazla öğretmen 18 milyondan fazla öğrenci için yaz tatilinin başladığını ifade eden Gümüş, “Bu eğitim-öğretim yılında da AKP hükümetinin gerek ekonomiyi gerekse milli eğitim bakanlığını yönetememesinin sorunlarını yaşamaya devam ettik. Eğitimde dini, vakıf ve derneklerin kuşatması artarken okullarda öğrenciler çeşitli programlar ve yarışmalar adı altında cemaatlere yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Gelinen bu noktada görüyoruz ki AKP bırakın geçmişten ders almayı, aynı hatayı isteyerek ve sistematik şekilde yapmaya devam etmektedir” dedi.

ÖĞRENCİLER KANTİNE UĞRAYAMAZ OLDU

Birgün’den Dilan Şahinbaş’ın haberine göre, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştıran çalışmaların, yönetmeliklerin, kadrolaşma ve liyakatsizlik sorunlarından sadece birkaçı olduğuna dikkat çeken Gümüş, “Öğretmenler odalarında eğiti/öğretim, özlük haklarımızı nasıl geliştireceğimizden çok benzin fiyatlarını, artan hayat pahalılığını ve bu durumun nasıl düzelebileceğini konuşur olduk. Eskiden teneffüslerde öğrencilerin doldurduğu kantinlerimiz gün geçtikçe tenhalaştı, bütün gün okulda olan lise öğrencilerimiz günü tek öğünle nasıl geçiştiririm derken Avrupa’daki yaşıtları dünyayı gezmeyi planlıyor. Çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına daha fazla izin veremeyiz, vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

‘PATATES ALIRKEN ZORLANIR HALE GELDİK’

Ülke tarihinin belki de en karanlık döneminden geçildiğinin altını çizen Gümüş “Bir avuç mutlu azınlık dışında kalan 84 milyon, ülkeyi yönetenlerin aldığı yanlış kararların bedelini ödüyor. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 6 bin 74 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 19 bin 785 TL’ye ulaşırken ortalama kamu emekçisi maaşı 6 bin 750 lirada kaldı. Bir yıl önce 7 lira 72 kuruş olan benzinin litresi bugün 28 lira 42 kuruşa çıktı. 2021 haziran ayında ortalama 4700 lira olan maaşımızla 543 dolar alabiliyorken bugün 6750 lira olan maaşımızla sadece 397 dolar alabiliyoruz. Hani maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz? Sorusunu sorarak insanlarımızın sabrını ve zekasını sınayanlara haklısınız! Bizler döviz nedir bilmeyiz… ama şunu da sizlerin bilmesinde fayda var; bu topraklar çok iktidarlar gördü. Tencerelerimizin boşalması saltanatınızın sonu olacaktır” diyerek nereye bakılsa, ateş pahası fiyatlarla karşılaşıldığını vurguladı.

Patates alırken bile zorlanır hale geldiklerini açıklayan Gümüş açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“Yoksulluktan, işsizlikten bunalan milyonlarla dalga geçercesine, ‘Ülke büyüyor, çarklar dönüyor, insanlar iş buluyor’ gibi nutuklara her gün bir yenisi ekleniyor.

Maaşlarımız daha cebimize girmeden buharlaşıyor. Buna rağmen siyasi iktidarın temsilcileri ‘memur maaşları bütçeye yük’ gibi pervasızca açıklamalara imza atmaya devam ediyorlar. Ekonomi bakanı “bu sistemde dar gelirli dışındakiler kazanıyor,” deme pervasızlığını gösterirken o dar gelirlinin o çarklar arasında ezilmesini umursamıyor.

Ülkemizde yaşanan bunca sıkıntıya ve ekonomik yangına karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Ekonomide kurtuluş savaşı veriyoruz’ diyor. Bu halk kurtuluş savaşını 100 yıl önce vermiştir.

‘SİZİN SAVAŞINIZ TEK ADAM REJİMİ İÇİN’

Sizin savaşınız; kurduğunuz tek adam düzeni için çalışan ve üçer beşer maaş alan bürokratların cebi, bu iktidardan nemalanan havuz medyası, ihaleler yoluyla servetlerine servet katan şirketler ve tekelci sermaye güçlerinin çıkarlarını koruma savaşıdır. Doğrudur, mevcut koşullarda bir kurtuluş savaşına ihtiyaç vardır. O da tek adam yönetimine ve onun sömürü, yağma ve baskı politikalarına karşı verilecek olan hak ve özgürlükler mücadelesidir.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi, maaşlarımızı her gün, her an iliklerimize kadar yaşadığımız hayat pahalılığına göre değil, masa başında takla attırılan sanal rakamlara göre arttırmaya devam etmek istiyorlar. Kendine ‘sendika’ diyen kimi yapılar ise içine sürüklendiğimiz derin yoksulluğa çözüm olarak Eşel Mobil Sistemini talep etmenin ötesine geçemiyorlar.

Oysa acilen yapılması gereken şey 2023’te yapılacak olan toplu sözleşmenin öne çekilmesi ve mevcut şartlara göre yeniden düzenlenmesidir.

Bu gidişe dur demek için tüm halkımızı birlikte mücadeleye çağırıyoruz.”