Antik Romalı politikacılar da hakaret ediyordu

Antik Romalı politikacılar da hakaret ediyordu

Siyasi figürlerin birbirlerine ettikleri hakaretler antik Roma'ya kadar uzanıyor. Apuleius’un 2. yüzyılın sonlarında yazdığı 'Metamorfoz' adlı romanında sinirli bir karakter diğerine “Sen ucuz bir tuvalet kokususun” diyor.

Politikada çirkin suçlamalar ve sözlü tacizler her zaman var mıydı? Son yıllarda, politik figürler arasında yapılan iğnelemeler, yetişkin insanlar arasında değil de liseli filminden çıkmış diyaloglar gibi görünüyor.

Ancak, bu tür davranışlar tatsız ve kötü olsa da yeni değil! Yeni araştırmaya göre, Antik Roma Cumhuriyeti'nde hakaret eden politikacılar oldukça yaygındı ve son derece acımasızlardı.

'BÖLÜNMÜŞ TOPLUMLAR'

Aslında, Romalı liderler sık sık sözlü saldırılarda bulunuyordu, rakiplerine ağır sözler söylüyor ve skandal suçlamalar atıyorlardı. Hatta Almanya’dan antik tarih profesörü Martin Jehne’ye göre, yönettikleri insanların hakaretlerine bile katlanıyorlardı.

Dilara Uçar'ın Arkeofili'nde yer alan haberine göre profesörü Martin Jehne, Almanya’nın Münster Üniversitesi'nde gerçekleşmiş olan 52. Alman Tarihçileri Toplantısı’nda Antik Roma siyasetinde hakaret konusundaki bulgularını sundu. Toplantıda “Bölünmüş Toplumlar” teması altında, küfürlü konuşmalara ve sosyal gruplar arasındaki ayrılıkların antik çağlardan günümüze kadarki zorluklarına yer verdi.

'İZLEYİCİNİN ONAYI İÇİN SAVAŞMAKTIR'

Jehne’ye göre, Roma senatörleri, bugünkü siyasi arenada yankı uyandıran bir strateji olan; taraftarları arasında ayakta durmalarını güçlendirmek için bir rakibinin düşürülmesine neden olan fikrin temelini benimsemişlerdi. Jehne, sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi olduğu gibi hakaretler, eğlence için dikkat çekmek için ve karşı tarafı öfkelendirmek için kullanılıyordu, yani internetteki hakaret, tehdit ve nefret söylemlerine benzer bir amaçları vardı.”

“Ancak eğer seyirci hakaret edilen kişi ile yüzleşirse böyle bir strateji geri de tepebilir” diye ekliyor Jehne.

“Bir kamusal alanda hakaret etmek her zaman izleyicinin onayı için savaşmak demektir. Ve tabii ki insanların nasıl tepki vereceğinden asla emin olamazsın.”

İĞNELEYİCİ İTİRAFLAR

Politikada günümüzün hakaretleri söz konusu olduğunda, Donald Trump özellikle ABD ve dünya sahnesindeki siyasi şahıslara küçümseyen takma isimler verme konusunda özellikle dikkat çekici. Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’u “Küçük Roket Adamı” olarak, Kanada Başbakanı Pierre Trudeau “sahtekâr ve zayıf” olarak nitelendirdi ve “Sersem” ve “Pocahontas” adını verdiği Massachusetts Senatosundan Elizabeth Warren’la ırkçı bir biçimde alay etti.

Aslında, hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler için bir takma isim listesi var ve bu liste – Disney’in yedi cüceleri için kabul edilemeyen isimlerinden oluşan bir yığın gibi: “Aldatan”, “Yalan Söyleyen”, “Sinsi” “Deli” ve “Sahtekar” gibi takma isimler hakaret buzdağının sadece görünen kısımları.

'KRAL GİBİ DAVRANMAK'

Ve şimdi görüyoruz ki, Antik Roma politikacıları da aynı derecede vahşi olabiliyorlardı. Jehne’ye göre MÖ 1. yüzyılda yaşayan ünlü bir konuşmacı ve siyasi figür olan Marcus Tullius Cicero, Clodius adında bir rakibini erkek ve kız kardeşleriyle ensest ilişkide bulunmakla suçlamıştı. Clodius’un yanıtı ise “Cicero’nun bir kral gibi davrandığını iddia etmekti”. Bugünün standartlarına göre çok kötü gelmeyebilir, ancak kraliyet soyuna gölge düşüreceğinden Roma Cumhuriyetinde bu biraz korkutucuydu.

TECRÜBELİ SENATÖRLER ÖĞRETİYORDU

Ancak Roma senatörlerinin kraliyet havasını hor gördükleri halde, tipik olarak ayrıcalıklı hane halklarından geldikleri ve eski, tecrübeli senatörlere çıraklık yaptıklarını biliyoruz. Onlara akranlarından gelen sözlü hakaretlere karşı siyasi mayın tarlasında nasıl yol bulacaklarını tecrübeliler öğretiyordu. Bu gelenekle ilgili Jehne şunları söylüyor:

“Gözlem ve taklit yoluyla işin nasıl yapılacağını öğreniyorlardı. Bu nedenle, senatörler hakaretlere veya sert tartışmalara tanık olduklarında, bunların nasıl yapılacağını ve bunlara nasıl dayanacağını da öğreniyorlardı.”

YUHALAMALAR

Antik Romalı politikacılar, rakiplerine hakaret eden tek kişiler değildi. Jehne, Romalı vatandaşların, bazen hoşnutsuzluğu çirkin yuhalamalar ve hakaretlerle dile getirdiğini söylüyor.

Örneğin, MÖ 59 yılında, politikacı ve general Gnaeus Pompeius Magnus (Pompey olarak da bilinir) tanrı Apollo için düzenlenen bir oyuna katılmıştı, seyirci ve sanatçılar tiyatroyu popüler olmayan lidere karşı hoşnutsuzluklarını göstermek için kullanmıştı. Sahnedeki oyuncu, “Bizim sefaletimiz sayesinde harikasınız!” dedi ve tüm seyirciler Pompey’e baktı, salonu kahkahalarla inletti ve aktörün dizeleri tekrarlamasında ısrar etti.

'POMPEY ACI ÇEKTİ'

Tarihçi Cicero, aktörün dizeleri defalarca tekrarladığını yazıyor, “tabii ki abartılı” diye de belirtiyor Jehne. “Ama Pompey orada oturup acı çekti, insanlar ona güldü. Bütün olay Pompey için son derece hakaret ediciydi ve bunlara karşı hiçbir şey yapamadı.”

Jehne, “Mevcut ve uzak geçmiş arasındaki -özellikle de konu siyasete gelince- farklı durumlarda, insan davranışlarının bin yıl boyunca doğrudan karşılaştırılması biraz ince bir iş. Ancak, siyasi alanda hakaretin ısrarlı kullanımı, insan doğası altında tatsız bir gerçek olduğunu bize sunuyor” diyor.

'SINIRLAR KOYMA VE BELİRLEME KAPASİTEMİZ VAR'

Jehne, “Dresden’deki araştırma grubumuzda, insanlık dünyasında evrensel bir özellik olan, aşağılama, kötüye kullanma, karalama, ayrımcılık ve benzeri tüm kompleks davranışlar için bizim yapay ifademiz olan eylemciliğin temel varsayımına güveniyoruz” diyor.

Fakat bu doğru olsa bile, insanlar bazı şeylerin son bulması gerektiğine -bireyler ve topluluklar olarak – karar verebilir. Jehne ekliyor: "Hakaret etme konusunda kendimizi tamamen durduramayabiliriz, ancak insanlar olarak hala sınırlar koyma ve belirleme kapasitemiz var."

DAHA FAZLA