İzel Sezer - @izelsezer

Antalya Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken Büro Emekçileri Sendikası (BES) Antalya Şubesi’nde basın açıklaması düzenledi. ¨Kadınları devletin, toplumsal baskıların, sermayenin sınırladığı bir yaşam alanına sığdıramazsınız ¨ denilen açıklamada, 25 Kasım’da sokaklara çıkma çağrısı yapıldı.

Açıklamayı, Antalya Kadın Platformu adına Bilgesu Yurdakul okudu. ¨Devletin bizi yok sayan, kadın düşmanı politikalarına ve erkek şiddetine karşı sessiz kalmıyor; sözümüzü söylemek mücadelemizi büyütmek için sokağa çıkıyoruz¨ ifadelerinin yer aldığı açıklamanın tamamı şu şekilde:

25 Kasım 1960 tarihi, Dominik Cumhuriyeti'nde diktatöre karşı mücadele yürüten Patria, Minerva ve Maria Mirabel kız kardeşlerin askerler tarafından tecavüz edilerek katledildikleri tarihtir. Mirabel kız kardeşlere yapılan bu insanlık dışı katliam "kelebeklerin katli" olarak geçti tarihe ve Dominik halkının bu olaya haklı öfkesi ve direnişi bir yıl içinde diktatörü devirdi. Mirabel kız kardeşlerin anısına, Birleşmiş Milletler 1999'da 25 Kasım'ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olarak ilan etti.

‘ÖZGÜRLEŞMEMİZ ÖNÜNDEKİ TÜM ENGELLERİ DAYANIŞMAMIZLA ÇÖZMEKTE ISRARCIYIZ’

Yıl oldu 2021, kadınlar hala eşit olmayan, şiddete maruz kalan, yoksulluğa mahkûm edilen, yasal haklarıyla korunamayan, yasaların yeterli uygulanmadığı yaşamın içinde mücadele ediyorlar ve mücadele etmeye de devam edecekler. Tüm bu eşitsizliğe neden olan ve kadının özgürleşmesinin önündeki tüm engelleri dayanışmamızla ve dayanışmamızı büyüterek çözmekte ısrarcıyız.

LGBTİ+’ların ötekileştirildiği, eşit yaşam haklarının ellerinden alınarak, işsizliğe mahkûm edilerek, bedenleri üzerinden cinsel, psikolojik, sosyal çeşitli şiddetlere maruz bırakılarak yalnızlaştırılmalarına yönelik her türlü yasa, politika ve hareketlere karşı birlikte ısrarlı mücadelemiz de büyüyecektir.

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMİYORUZ’

İstanbul Sözleşmesi tüm bu eşitsizlikleri, her türlü şiddeti önlemek, LGBTİ+’ların haklarını korumanın yanında çocukların haklarını da koruyan bir sözleşme iken ve bu sözleşmeyi ilk imzalayan Türkiye iken, iktidarın ve yandaşlarının çeşitli olumsuz manipülatif söylemleri ile sözleşme uygulanmadığı gibi ilk çekilen ülke olduk. Biz bu sözleşmeden vazgeçmedik ve haykırdık. Yeniden haykıracağız: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!

Gördük ki İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçildiğinde cinayetler, eşitsizlikler, şiddet iddia edildiği gibi azalmadı, aksine daha fazla dozajı ve sayısı artarak devam etti. Biz 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde de diğer günlerde de tüm bunları ve nedenleri ifşa etmekten vazgeçmeyeceğiz.

‘TÜM YAŞAM ALANLARINDAYIZ’

Ayrıca hak arama eylemlerinde polisin orantısız şiddetini, kadın mücadelesi yürüten kadın siyasetçilere gözaltı ve tutuklamaları, yaşamını savunan kadınların cezalandırılmasını, kadını öldüren erkeğin cezasının hafifletilmesini ve serbest yargılanmasını da kabul etmiyoruz. Kadınları devletin, toplumsal baskıların, sermayenin sınırladığı bir yaşam alanına sığdıramazsınız. Tüm yaşam alanlarındayız.

İnsanca yaşama haklarımızın tamamını istiyoruz ve birlikte mücadele ile büyüyerek alacağız.

‘KADINLARIN MÜCADELESİNİ YÜKSELTMEK İÇİN ALANLARA ÇIKIYORUZ’

Bilinmelidir ki biz kadınlar;

Devletin bizi yok sayan, kadın düşmanı politikalarına ve erkek şiddetine karşı sessiz kalmıyor; sözümüzü söylemek mücadelemizi büyütmek için sokağa çıkıyoruz! Emeğimize, bedenimize ve kimliğimize sahip çıkmak için; sömürüye, milliyetçiliğe, militarizme, homofobiye ve savaşa karşı kadınların mücadelesini ve dayanışmasını yükseltmek için alanlara çıkıyoruz.

Şiddetsiz bir dünya talebimizi daha güçlü haykırmak için bütün kadınların sesini, sesimize katmaya çağırıyor, eşit ve özgür yaşamı birlikte örelim diyoruz.

Yaşasın kadın dayanışması!