Antalya’da kadınlar, öz savunma hakkını kullanan Melek İpek için adalet istedi: 'Burası bizi öldürmek isteyenlerin değil, bizim memleketimiz olacak'

Antalya’da kadınlar, öz savunma hakkını kullanan Melek İpek için adalet istedi: 'Burası bizi öldürmek isteyenlerin değil, bizim memleketimiz olacak'

Melek İpek için bir araya gelen kadınlar “Kadın katilleri ellerini kollarını sallayarak tehditler savurarak adliyelerden çıkarken, öz savunma hakkını kullanan, hayatlarını haklarını üniversitelerini savunan kadınları tutsak edenler bilsinler ki bizler mücadelemizden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz” dedi.

İzel Sezer - @izelsezer

Antalya'da kendisine çıplak bir şekilde işkence eden, cinsel saldırıda bulunan ve ölümle tehdit eden 12 yıldır evli olduğu Ramazan İpek'i öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Melek İpek'in yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün Antalya Adliyesi’nde görüldü. Melek İpek’le dayanışmak için basın açıklaması düzenleyen kadınlar “Burası bizi öldürmek isteyenlerin değil bizim memleketimiz olacak. Kadınlar olarak İstanbul Sözleşmesi’ni sonuna kadar savunacağız” dedi. 

Melek İpek’in yargılandığı davanın ikinci duruşması sonrası Antalya Kadın Platformu, Attalos Meydanı’nda bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada “Öz savunma haktır yargılanamaz”, 
“Kadınları değil katilleri yargıla” ve
“Kararı geri çek sözleşmeyi uygula” sloganları atıldı. 

Türkiye’nin AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasına da tepki gösterilen açıklamada “Gece yarısı baskınıyla sözleşmeyi feshedenler erkekleri yargılamak yerine aklayanla kadınlar öz savunma hakkını kullandığında en ağır cezayı yine kadınlara kesiyorlar” ifadeleri yer aldı.

Açıklamanın tamamı ise şu şekilde:

MELEK İPEK İÇİN ÖZGÜRLÜK, HEPİMİZ İÇİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ!

Bugün Antalya Adliyesi’nde bir kadın öz savunma hakkını kullandığı için yargılandığı davanın ikinci celsesine katıldı. Melek ipek’i gördüğü şiddet karşısında haklarından yoksun bırakan iktidar bugün onu yargılama hadsizliğine soyunuyor. Bugün iki kız kardeşimiz Songül ve Selma İstanbul sözleşmesini savundukları için uydurma gerekçeler ile gözaltındalar. Yine bugün İstanbul Kartal Adliyesi’nde iki ayın ardından üniversitesini savunan Şilan yargılanıyor. Kadın katilleri ellerini kollarını sallayarak tehditler savurarak adliyelerden çıkarken, öz savunma hakkını kullanan, hayatlarını haklarını üniversitelerini savunan kadınları tutsak edenler bilsinler ki bizler mücadelemizden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz.
     
Geçtiğimiz hafta İstanbul Sözleşmesinin hükümsüz bir kararname ile feshedildiği açıklanıyor. Kadın katillerinin iyi hal indirimi alıyor. Medyasından eğitim sistemine kadar her yerde kadın düşmanı homofobik ve transfobik dil ve öğretiler topluma pompalanıyor. Her gün kadınların katlediliyor ve LGBTİ+’lar nefret suçlarına maruz kalıyor.  Devlet hayatlarını ve haklarını korumakla yükümlü olduğu kadınlara, LGBTİ+’lara, çocuklara, mültecilere, göçmenlere, engellilere ve emekçilere açıktan bir savaş başlatmış durumda. Bizleri kendisine biat ettirebileceğini düşünüyor. Biat etmeyeceğiz ve yaşamlarımız da haklarımızı da savunmaya devam edeceğiz.

‘NE MELEK BİR YERE SIĞINABİLDİ NE DE ÇEVRESİNDEKİLER DAYANIŞMA İÇERİSİNE GİRDİ’

Yıllarca evli olduğu erkek tarafından işkence ve tecavüze maruz kalan Melek ipek öz savunma hakkını kullandı ve hem çocuklarının hem de kendisinin yaşamı için şiddet faili Ramazan İpek’i öldürmek zorunda kaldı. Komşuları dâhil herkes o evin içinde Melek’in maruz kaldığı işkence ve şiddetin farkındaydı ama ne Melek bir yere sığınabildi ne de çevresindekiler onunla dayanışma içerine girdi. Çünkü hepimiz biliyoruz, karakoldan kadınların nasıl kocana dön diyerek geri çevrildiğini hepimiz biliyoruz erkelerin adliyelerde efendi duruşları sayesinde cezasızlık ile ödüllendirileceğini ve elini kolunu sallayarak kadınlar için bir işkence haneye dönen evlere ‘’kızgın ve tahrik’’ olmuş şekilde döneceklerini.

İstanbul Sözleşmesi fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet her tür şiddetle mücadele konusunda “Önleme, Koruma, Kovuşturma ve Destek Politikalarından” oluşan dört temel yaklaşım içeren ilk sözleşmesidir. Gece yarısı baskınıyla sözleşmeyi feshedenler erkekleri yargılamak yerine aklayanla kadınlar öz savunma hakkını kullandığında en ağır cezayı yine kadınlara kesiyorlar. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayarak kadınların yaşam hakkına saldıranlar öz savunmayı suç haline getiriyor. Devlet üzerine düşeni yapmalı ve kadınları korumalı, korumadığı kadınlarının öz savunmasını suç saymaktan vazgeçmeli ve kadın katillerini gerçek adalet uygulayarak cezalandırmalı. Hepsinin yolu İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamaktan geçiyor. İstanbul Sözleşmesi bizim, öz savunma haktır.

‘BURASI BİZİ ÖLDÜRMEK İSTEYENLERİN DEĞİL BİZİM MEMLEKETİMİZ OLACAK’

Yaşamak istiyoruz! Eşit, özgür, sömürüsüz, şiddetsiz kısacası insanca yaşamak istiyoruz. Burası bizi öldürmek isteyenlerin değil bizim memleketimiz olacak. Kadınlar olarak İstanbul Sözleşmesi’ni sona kadar savunacağız. Biliyoruz ki sözleşme uygulanırsa kadınlar, LGBTİ+’lar,  çocuklar gibi toplumsal normlar yüzünden dezavantajlı durumda olan tüm bireyleri;
-Ev içi şiddetten
-Fiziksel, ekonomik,dijital ve psikolojik şiddetten
-Taciz ve tecavüz gibi tüm cinsel şiddetlerden
-Israrlı takipten
-İş yerlerinde ve kampüslerde mobbingten
-Çocuk yaşta evlendirilme gibi istismarlardan
-Kültür, din ve töre gibi kavramlar ile meşrulaştırılan genital sakatlanmalardan
-Cinayet ve nefret suçlarından
-Soruşturma ve yargılama aşamasında meydana gelen ve hayatta kalanı travmatize eden ayrımcı ve suçlayıcı tavırlardan
-Mevcut veya eski partnerlerden, aile bireylerinden, patrondan, öğretmenden, polisten ya da sokakta karşılaştığımız tacizciden yani tanıdığımız tanımadığımız tüm şiddet faillerinden korur.
İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden ve biz kadınları şiddet karşısında korumasız bırakanlar özsavunma hakkımızı kullandığımızda bizi yargılayamazlar!
Hayatını, bedenini, emeğini, üniversitesini savunan mücadeleyi göğüsleyen ve yükselten tüm kadınlara selam olsun.

DAHA FAZLA