Antalya'da 1 Mayıs açıklaması: İnsanca yaşam için değil, sermayenin akıldışı düzeni için üretiyoruz

Antalya'da 1 Mayıs açıklaması: İnsanca yaşam için değil, sermayenin akıldışı düzeni için üretiyoruz

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, 1 Mayıs dolayısıyla bir basın açıklaması düzenledi

İleri Haber 

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, Attalos Meydanı’nda bir araya gelerek bir basın açıklaması düzenledi. Platform adına açıklamayı okuyan Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin, “Artık insanca yaşamak için değil,  sermayenin bu akıldışının düzeninin çarklarının dönmesi için çalışıyoruz” dedi.

KÜRESEL SALGINLA BİRLİKTE BÜYÜK BİR UYGARLIK KRİZİ YAŞANIYOR

Şahin, kapitalist sistemin, insanlığın, doğanın ve yaşamın üzerine çöktüğünü belirterek,  “On yıllardır dünya halklarına sınırsız bir emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, ekonomik krizler, artan eşitsizlikler, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunamayan bu düzen küresel salgın ile beraber büyük bir uygarlık krizi yaşıyor. Bu uygarlık krizi bir kez daha gösteriyor ki, bu düzenin çarkları bizleri, dünyanın tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenleri insanca yaşatmak için kurulmamış” dedi.

İNSANCA YAŞAMAK İÇİN DEĞİL DÜZENİN ÇARKLARI İÇİN…

Salgın koşullarında dahi zorunlu olmayan işlerde çalışmayı dayatan sistemin işçileri bir araçtan farksız görmediğine dikkat çeken Şahin, “Artık daha net görüyoruz ki, insani ihtiyaçlarımız için üretmiyoruz, insanca yaşamak için üretmiyoruz, toplumun geniş kesimlerine daha iyi bir yaşam kurmak için üretmiyoruz. Sadece ve sadece sermayenin bu akıldışı düzeninin çarkları dönsün diye üretiyoruz” şeklinde konuştu.

EMEKÇİLERİN EGEMEN OLDUĞU BİR DÜZENDE OLACAKLAR

Şahin, mevcut düzenin toplumun ihtiyaçlarına yanıt vermek için var  olmadığının bir kez daha görüldüğünün altını çizerek, emekçilerin ülke yönetiminde egemen olduğu bir düzende yaşanacakları şöyle sıraladı:

1. Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde salgın süresince çalışma acilen durdurulurdu. Çünkü yaşamaktan, insandan daha önemli hiçbir şey olmazdı.
2. Salgın süresince herkesin işi ve geçimi devletin güvencesinde olurdu.
3. İnsanlar yaşam savaşı verirken elektrik, su, doğalgaz faturalarından KDV, kredilerden faiz toplamak asla akla gelmeyeceği gibi, temel ihtiyaçlar salgın riski boyunca devlet tarafından karşılanırdı.
4. Tümüyle kamu kontrolündeki sağlık kuruluşları, yurttaşların tamamına, istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız sağlık hizmeti sunardı.  
5. Salgına karşı önlemler üç beş patron örgütü ile değil, işçilerle, kamu emekçileriyle, hekimlerle, mühendislerle, akademisyenlerle beraber belirlenirdi. Ölçü patronların karları değil aklın ve bilimin ışığında toplumun korunması olurdu.  
6. Başta hekimler, sağlık ve belediye çalışanları olmak üzere tüm zorunlu işlerde çalışanlar haftalarca koruyucu ekipman beklemez, insanlarımızın ölümü ve hastalanması engellenirdi.
7. Tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi sağlanır, evde kalınan dönemlerde ev içi şiddetin önlenmesi için devlet etkin önlemler alırdı.

8. Tek kişinin dediği ferman olmaz, muhtarından belediyesine tüm kamu kurumları ile işbirliği içinde bir mücadele yürütülür, maskesinden ekmeğine tüm ihtiyaçlar beraber karşılanır, siyasi rekabet değil halkın sağlığı öncelikli olurdu.


‘İNFAZ YASASI UYGULAMALARI SON BULSUN’

Şahin, ölüm orucunda yaşamlarını yitiren Grup Yorum üyesi Helin Bölek ve adil yargılanma talebiyle başlattığı eylemde yaşamını yitiren Mustafa Koçak’ı andığı açıklamada son olarak şunları söyledi:

"Bu düzenin çarkları bizim emeğimizle, aklımızla, bilgimizle dönüyor, öyle ise biz bu düzeni emekten, demokrasiden, barıştan yana değiştirebiliriz.

O nedenle eşitlikten uzak ayrımcı infaz yasası uygulamalarına son verilmesini talep ediyoruz. Adil yargılanma hakkı için yaşamından vazgeçen Mustafa Koçak’ı , haksız yargılanmaya ve baskılara inat,
türkülerini söylemek isteyen Helin Bölek’i buradan

anıyoruz. Hayatının kritik eşiğindeki Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek in yaşatılması için her türlü çabanın gösterilmesini istiyoruz.

Biz emekçiler sermaye değil halk egemenliğini esas alan, sömürüye karşı emeğin haklarını koruyan, toplumsal zenginliğe el koyan yüzde 1’in değil toplumun yararını esas alan yeni bir toplumsal düzeni kurmak için seferber olacağız"