Ankara'da polisin saldırdığı Suruç anmasında okunamayan açıklama İHD'de okundu

Ankara'da polisin saldırdığı Suruç anmasında okunamayan açıklama İHD'de okundu

Ankara'da, Suruç Katliamı'nın 5. yılında, hayatını kaybedenleri anmak isteyen gençlere polis saldırısı sebebiyle okunamayan basın açıklaması bugün İHD'de okundu.

İleri Haber

Urfa'nın Suruç ilçesinde, 20 Temmuz 2015'te Kobane'ye oyuncak ve insani yardım malzemesi götürmek isteyen SGDF üyelerine düzenlenen IŞİD saldırı sonucu 33 kişinin hayatını kaybettiği ve 100'den fazla kişinin de yaralandığı Suruç Katliamı'nı Ankara'da anmak isteyen Gençlik Örgütleri, anmaya yapılan polis saldırısının ardından bir açıklama yaparak '''Katillerden hesabı gençlik soracak' sözü yalnızca bir slogan değil. Unutmayacağız ve affetmeyeceğiz. Suruç’un hesabını soracağız'' dedi.

Suruç Katliamı'nın 5. yılında, 20 Temmuz 2020 tarihinde, akşam saat 18:00'da Güvenpark'ta Gençlik Örgütleri'nin gerçekleştireceği anmaya polis saldırarak, gençleri işkence ile gözaltına almıştı. Tekmelerle, yumruklarla, ters kelepçeler ile gözaltına alınan 37 genç, gün boyu işkencelere, sözlü ve fiziksel tacizlere maruz kaldı. 4 genç ise yüz felci, kırık, kas yırtılması vb. gibi şüpheler ile Şehir Hastanesi'ne sevk edildi.

Bugün, 20 Temmuz günü Ankara'da Gama İş Merkezi önünde yaşanan polis saldırısını teşhir etmek için İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi'nde bir araya gelen gençler, ''Karşılaştığımız öfkenin kaynağını iyi biliyoruz. Öfkelerinin kaynağı korkudur. Tahtlarının sallanmasının korkusudur. Korkuları Gezi'dir. Korkuları hep beraber bir ağızdan 'Suruç için adalet, herkes için adalet' sloganını haykırmamızdır, inadımızdır, inancımızdır, kararlılığımızdır.'' dedi.

''20 Temmuz günü bir daha gördük ki devletin bu denli vahşi saldırısı, katliamın faili olduğunun kanıtıdır. Korkuyorlar, korkmakta da haklılar, korkularını gerçeğe çevireceğiz. Buradan bir kez daha söylüyoruz; katliamların, Suruç'un, 33 arkadaşımızın hesabını soracağız'' diyen gençler, polis saldırısı sonucu okuyamadıkları basın açıklamasını okudu. 

Açıklamanın tamamı ise şu şekilde:

'DEVLETİN SALDIRISI FAİLİ OLDUĞUNUN KANITIDIR'

Bundan tam 5 yıl önce 20 Temmuz 2015’te Suruç’un Amara Kültür Merkezi’nde katil IŞİD çetelerinin canlı bomba saldırısıyla 33 devrimciyi, 33 yoldaşımızı kaybettik. ‘’Ha düştü ha düşecek’’ diye dört gözle beklenirken katil IŞİD çetelerine karşı halkların ve enternasyonalist devrimcilerin tarihi bir direniş ve zaferiyle özgürleşen Kobane’ye, ‘’Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz’’ diyerek yola çıkan 33 düş yolcusu organize biçimde katledildi.

Bu katliamla hedeflenen halklar arasında kurulan köprünün kendisiydi. Hazımsızlık; bu coğrafyada yaşayan halkların kardeşleşmesineydi. Tahammülsüzlük; Gezi Direnişi’nin çocuklarının Kobaneli çocuklarla buluşmasınaydı. Onların kanla çizdikleri sınırlarına, halklar arasındaki barış ve dayanışma sınırsızlığıyla dayanan 33’ler; devlet eliyle, IŞİD işbirliği ile katledildi.

Amed, Suruç, Ankara, Sultanahmet, Havalimanı, Reina, Antep...

Siyasi açmaz ve krizler içinde; Gezi’yle büyüyen, 7 Haziran’a yansımış direniş dalgasıyla sarsılan iktidarlarını korumak için baskı, zor, saldırganlık ve kan kaçınılmazdı. Kürt halkını inkar-imha politikalarının,  ve devrimci-demokratik hareketlere baskıların yanı sıra katliamlar serisi ile tüm toplumun üzerinde korku iklimi yaratılmaya çalışıldı. Bu direniş dalgasıyla kendi sonlarının geleceğine dair korkularını topluma yaymaya çalıştılar, korktukça saldırganlığı artırdılar. ‘’Öfkeli çocukları’’nı sahaya sürdüler. Katledildik, katlettiler. Kendi içlerinde çatlaklar ve ayrılıklar yaşayınca bugün dönüp 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 arasındaki tarihler için o zamanın defterleri açılırsa kimilerimiz insan yüzüne çıkamaz diyor, Davutoğlu. Bilin ki biz o defteri hiç kapatmadık ve o defterde ne yazıyor biliyoruz. Suruç’ta, Ankara’da nasıl organize ve planlı bir biçimde katledildik, biliyoruz. Ve katillerimizi iyi tanıyoruz.

'ADALETİ SİZİN MAHKEMELERİNİZDEN BEKLEMİYORUZ'

5 yıldır, Suruç için adalet mücadelesi veriyoruz. 5 yıldır ‘’Suruç için adalet, herkes için adalet’’ diyoruz. Hrant Dink’ten Tahir Elçi’ye, Soma’dan Çorlu Tren Katliamı’na, Şule Çet’ten Hande Kader’e, Gezi Şehitlerinden Sibel Ünli’ye, Roboski’den Ankara katliamına, Beyazıt Katliamı’ndan Gülistan Doku’ya herkes için adalet talebini haykırıyoruz. Adaleti de; Suruç ilçe emniyet müdürüne 7500 TL ceza verdiğiniz, Berkin Elvan’ın katillerini akladığınız, kadın katillerine iyi hal indirimi verdiğiniz, Sivas’ta katledenleri salıverdiğiniz mahkemelerinizden beklemiyoruz.

Berkin’i anan üniversite öğrencilerine tutuklama çıkardığınız; Suruç aile, avukat ve gazilerini ceza dosyalarıyla yıldırmaya çalıştığınız; göz göre göre Mustafa’yı, Helin’i ve İbrahim’i katleden devletinizden ve mahkemelerinizden bir beklentimiz yok.

Adalet sokakta kazanılır, kazanacağız. Bu topraklarda kalpleri adalet için atan milyonlarız. Bugün adalet talebi; işçiler, emekçiler, kadınlar, LGBTİQ+’lar, gençler, doğa ve hayvanlar için en önemli talep haline gelmişken ‘’Herkes için Adalet’’ sloganını yükseltmeye daha güçlü devam edeceğiz. 5 yıldır kampüslerden, sokaklara ve meydanlara adalet mücadelemizi büyütüyoruz. 33 Düş yolcusunu anmak istediğimiz Suruç Katliamı’nın yıldönümlerinde karşımıza envanterlerinde baskı ve zor araçlarıyla çıkanlar karşılarında kol kola birlik, sıkılı yumruk, kararlılık ve hesap sorma bilincini buldular. Bugün, dünden farklı değil. ‘’Katillerden hesabı gençlik soracak’’ sözü de yalnızca bir slogan değil. Unutmayacağız ve affetmeyeceğiz. Suruç’un hesabını soracağız.