Amasra Katliamı'nda tutuklama gerekçeleri belli oldu

Amasra Katliamı'nda tutuklama gerekçeleri belli oldu

Mahkeme, "yetersiz havalandırma"ya dikkat çekti.

Amasra Katliamı soruşturmasında 8 kişinin tutuklanmasına karar veren mahkemedeki ifadelerde suçlamalar kabul edilmedi. Mahkeme, tutuklama gerekçelerini sıralarken; yapılamayan kontrollere, iş güvenliği sağnamadığına dikkat çekti. Öne çıkan ise "yetersiz havalandırma" oldu.

42 maden işçisinin hayatını kaybettiği Amasra Katliamı'na ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 24 kişiden 8'i tutuklanmıştı. Amasra Sulh Ceza Hakimliği; Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, TTK Amasra Müessese İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi, Teknikten Sorumlu Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, TTK Amasra Müessese İşletme Baş Mühendisi Mehmet Tural, İş Güvenliği Şube Müdür Vekili Volkan Soylu, maden mühendisi Levent Aydın, maden mühendisi İbrahim Hakan Mengeş ve emniyet mühendisi Şahan Kahrama'ın "Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" suçundan tutuklanmalarına karar vermişti.

'HİÇBİR İŞ YAPMADIM, SADEDCE OTURUP MAAŞIMI ALDIM'

Soruşturma kapsamında tutuklanan isimlerin mahkemedeki ifadeleri de ortaya çıktı. DHA'da yer alan habere göre, TTK Amasra Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, "Üretim teknik müdür muavini olarak Ağustos 2020 yılından itibaren görevleri benden alındığı için bu görevleri yapmıyorum. 2020 Ağustos ayından sonra hiçbir iş yapmadım, talimat almadım, emir vermedim, hiçbir sorumluluk altında da değildim. Sadece oturdum, maaşımı aldım. Üretim iltisak müdürü olarak boş kadro üzerimde duruyordu ancak bana bir şey yaptırılmıyordu. 2020 Ağustos ayından sonra iş icabı ocağa girmem, bana bağlı birimlere emir vermem, bilgi almam hem şifahen hem de yazılı olarak yasaklanmıştır. İş güvenliği uzmanlığım vardı. 16 Kasım 2021'de yazılı olarak benden iş güvenliği uzmanlığım düşürüldü. Ocağa girdiğim tarih kazadan bir-bir buçuk sene öncedir. Bu tarihten sonra ocağa girmedim. Benim idari görevim yerine Müessese Müdürü Cihat Özdemir bana bağlı olan birimleri kendisine bağlayarak bakmaya başladı" dedi.

'SAYIŞTAY RAPORLARINDAKİ EKSİKLERİ BİLMEM MÜMKÜN DEĞİL'

Sayıştay raporunda isminin geçmesine değinen Atmaca, "2020 yılı Sayıştay denetim raporunda komite üyesi olarak ismim geçmekteyse de benim hiçbir yerde imzam yoktur. Bana hiçbir şey sorulmadı. Daha önceki Sayıştay raporunda belirlenen eksikliklerin ne olduğunu şu an bilmem mümkün değildir" ifadelerini kullandı.

'BEN OCAĞA İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI OLARAK İNDİĞİMDE AKSAKLIK YOKTU'

İş güvenliği uzmanlığı sırasında bir aksaklık olmadığını savunan Atmaca, "Son bir-bir buçuk yıldır yani ben görevde değilken iş güvenliği işçi sağlığı ve eğitim şube müdürlüğü direkt müessese müdürlüğüne yani Cihat Özdemir'e bağlandı. Ben 2021 yılı sonbaharında ocağa iş güvenliği uzmanı olarak indiğimde bir aksaklık yoktu. Ben görevde olsaydım, o servisin yani emniyet servisinin tekrardan işletme müdürlüğüne sağlanmasına müsaade etmezdim, suçsuzum serbest bırakılmayı talep ediyorum" dedi.

'KAZA GÜNÜ HERHANGİ BİR SIKINTI YOKTU'

Tutuklanan emniyet mühendisi Şahan Kahraman da ifadesinde, "Yaşanan kazanın sorumlusu ben değilim. Emniyet mühendisi olarak 6 aydır görev yapmaktayım. 6 ay öncesinde 5,5 yıldır maden mühendisi olarak çalıştım. Emniyet mühendisi olarak biz yangın bekleme barajlarını yaparız. Onların kapatılmasını gerçekleştiririz. Maden sahasının havalandırılmasından biz sorumlu değiliz ama her birim gaz ölçümünden sorumlu olduğu için bizler de ölçüm yaparız. Kaza günü gündüz vardiyasındaydım. Çıkarken herhangi bir sıkıntı yoktu. Gaz seviyesiyle ilgili herhangi bir ihbar gelmemişti. Gaz seviyesi çalışma seviyelerinin altındaydı. Kazadan bir hafta önce ölçüm yapıldığında gaz seviyesi 3,5-4 seviyelerindeydi. Bu değer eksi 310 kotundaydı. Bu seviyeyi öğrendiğimde maden işçilerini tahliye ettim. Bana bu seviyeyi gaz izleme servisindeki çalışanlar söyledi. Bir gün sonra gaz seviyesi normal değerlere dönmüştü. Ayak arkası denilen tavan göçmesi sonucundaki oradaki metan gazı havaya kalkar ancak bu kalkan hava zamanla örneğin bir saatte eski normal çalışma seviyesine iner. Eksi 350 kotundan eksi 320 kotuna hava basan 4 pervaneden bir tanesi arızalı durumdaydı. Bu durumu şefim olan F.G.’ye iletilmiş, o da arızayı gidermeye çalışmış ancak yukarıdan gelmesi gereken kelepçe gelmediği ve vardiyası da bittiği için müteakip vardiyaya tamir için hazırlanan parçayı teslim ettik. Bir sonraki vardiya bu parçayı takacaktı. Bu havalandırma arızası gaz seviyesinde bir sıkıntıya yol açmamıştı. Bu arıza kaza günü gündüz vardiyasında gerçekleşen arızadır. Öncesinde böyle bir arıza yoktu" ifadelerini kullandı.

'MADEN İÇERİSİNDEKİ HAVALANDIRMALAR YETERLİYDİ'

TTK Amasra İşletme Başmühendisi Mehmet Tural ise katliam günü mesainin 16.30’da bittiğini söyleyerek, "Kazadan sonra madene geldim. Son bir hafta içerisinde gazla ilgili bir problem yaşanmadı. Çalışanlarımıza maske eğitimlerini ve iş güvenliği eğitimlerini tam olarak verdik. Kaza olayından önce bize iletilen bir sorun olmadı. Üretim başmühendisi olarak yaklaşık olarak 10 yıldır kurumda çalışmaktayım. Olay günü ve öncesinde gaz seviyesinin yükselmesiyle ilgili bana bir şikayet ya da bildirim yapılmadı. Maden içerisindeki havalandırmalar yeterliydi" dedi.

MAHKEME, GEREKÇELERİ SIRALADI

Sulh Ceza Hakimliği, tutuklamalarda; kişilerin uzmanlığına göre kömür tozu ile mücadelenin yetersiz olması, kazadan bir hafta önce metan oranının yüzde 3,5 seviyelerine yükseldiği, bu tarihten sonra ocakta gerekli kontrollerin yeterli olarak yapılmadığı, kaza günü yaşanan pervane arızasının giderilip giderilmediğine ilişkin takibin sağlanmadığı, çalışanlara yeterli ve gerekli iş güvenliğini sağlamadığı, 2019 ve 2020 Sayıştay raporlarında belirtilen maden ocağı ile ilgili eksikliklerin ikmali konusunda girişimde bulunulmaması gerekçe gösterdi.

Tutuklamalarda en fazla gerekçe gösterilen konu ise "Dosya kapsamına göre son zamanlarda ocağın yetersiz havalandırma sebebiyle gaz oranının yüksek seviyede olduğu, bu havalandırmanın yeterli düzeyde sağlanması için gerekli girişimlerde bulunmadığı anlaşılmakla, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini gösterir" ifadelerine yer verildi.