Amasra Katliamı davasında ara karar
7'si tutuklu 23 kişinin Bartın Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı davanın dün başlayan duruşmasına bugün devam edildi.
İleri Haber
Bartın'da, 43 işçinin hayatını kaybettiği Amasra Maden Katliamı sonrası açılan davada arar karar verildi. Mahkeme, tutuklu 7 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesi'ne ait maden ocağında 14 Ekim 2022'de 43 işçinin hayatını kaybettiği, 9 işçinin yaralandığı patlamaya ilişkin 7'si tutuklu 23 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması tamamlandı.
Duruşmanın dünkü bölümünde madenci ailelerinin yakınları dinlenmiş ve bugünkü bölümünde, hazır bulunmayan müştekilerin dinlenmesiyle, tamamlanmasını müteakiben hazır bulunan tanıkların dinleneceği belirtilmişti.
'BENİM YERİMDE KENDİ OĞULLARI OLSAYDI NE YAPARDILAR?'
Madenki patlamda ağır yaralanan ve tüm vücudunda yanıklar oluşan Remi Taşkömür'ün ifadesiyle duruşma başladı.
Davayı takip eden Sosyal Haklar Derneği'ne bağlı Sosyal Hukuk'un aktardığına göre Taşkömür, "Olay günü -350 kotundaydım, hiç kimse yoktu yanımda. 13 yıldır çalışıyordum, 'Havalandırma siteminde sıkıntı var, ana pervane değişecek' diyorlardı. Pervanelerin değişmesi için izne çıkacağımız söyleniyordu. -300, -350 Kotunda taş tozu yoktu, 2 karış kömür tozu vardı, taş tozu hiç atılmamıştı. -250 kotunda her yer bembeyazdı. Olayda tek patlama duydum, onda da alev topu geldi. Nakliyat kısmında olduğumdan baskı görmüyordum ama arkadaşlar baskı gördüklerini söylüyordu. Kazadan önce son zamanlarda yoğunluk, baş ağrısı gibi şikayetlerim artmıştı. Üretim müdürü, mühendisler yer altına salı-cuma 12.30 gibi inerlerdi 14.00-15.00 civarı çıkarlardı. Müessese müdürümüze soru sormak istiyorum, benim yerimde kendi oğulları olsaydı ne yapardı? Halime bir baksın" ifadelerini kullandı.
Evrensel'den Hilal Tok'un aktardığına göre Taşkömür'ün, kaza anında elinden aldığı hasar nedeniyle parmaklarının kesileceğini bildirdi.
'HAVALANDIRMA SİSTEMİ, SENDİKA SEÇİMLERİ NEDENİYLE ERTELENDİ'
Katliamdan sonra hastaneye kaldırılan ve 3 gün hastanede kalan, madendeki su barajları nedeniyle hayatta kaldığını söyleyen, emniyet ifadesinde ise şikayetçi olmadığını söyleyen Kemal Berberoğlu, "Taş tozu ana yollarda vardı sadece" dedi.
Berberoğlu, havalandırma sisteminin sendika seçimleri nedeniyle ertelendiğini söyleyen Berberoğlu, katliamdan sonra madende ve sahada her yere kamera takıldığını belirtti. Aileler ise "Canlarımız gittikten sonra mı?" diyerek tepki gösterdi.
'HER ŞEY BU KADAR İHMALE DAYALIYKEN NEDEN CEZALARI BELLİ DEĞİL?'
Eşi Şaban Yıldırım'ın ölümünden sonra ikiz bebeklerini dünyaya getiren Sena Yıldırım, kucağındaki bebekleriyle kürsüye çıktı. "İkiz kızlarımın anne baba kucağında olması gereken zamanlarında anne karnından itibaren babasız kaldılar. Şaban ikizlerini bekleyen bir baba adayıydı. Baba adayı diyorum çünkü bir baba olamadı" diyen Sena Yıldırım, şöyle devam etti:
"5 aylık hamile, acısıyla kavrulmuş, ikizlerini 7 aylıkken doğurmuş ve büyütmüş bir kadınım. Kimse bilmez nelerle savaş verdiğimi. Şaban son dönemde işten eve yorgun gelen bir maden işçisiydi. Benden devamlı hap isteyen, ilaç kutusunda ilaç arayan, ilaç bitince ilaç yazdıran biri haline gelmişti. Yorgunluk, uyku, baş ağrısı yaşıyordu son bir ay. Kıyafetlerindeki koku bile farklıydı. İşçi grupları vardı WhatsApp'ta ve Şaban son dönem iş baskısından, adam kayırmadan dolayı gruptan çıkmıştı. Personel eksikliği ve havalandırma sorunu son dönemde çokça konuşuldu. 11 Ekim 2022 günü 4-12 vardiyasından işten çıktığında 'Canım çok sıkkın, kaza atlatıyordum' demesinin altında yatan sebeplerin araştırılmasını istiyorum. Denetleme etkin olsaydı, yeterli teknik personel olsaydı, oksijen maskesi tatbikatı gerçekten uygulamalı her işçiye yapılsaydı 43 şehit verir miydik? Sizlere soruyorum. Her şey bu kadar ihmale dayalı iken neden cezaları belli değil? Olay yerinin bile sadece tahminlere dayalı konuşulduğu, incelemenin yetersiz kaldığı açıkça gerçektir. TTK Genel Müdürlüğü, Enerji Bakanlığı, suçu işleyen, ortak olan, susanlardan şikayetçiyim. Sonuna kadar bu davadayım."
'KAZADAN SONRA ACİL İŞ GÜVENLİĞİ KURSU AÇILDI'
Katliamda yaralanan işçilerden Tanju Kormaz ise sorgusunda, "Bir hafta önceki süreçte bir şeyler olduğu belliydi, çok yoğun sıcaklık vardı. Eğitim maskesi kolay açılırdı. Gerçek maske ise zımba gibi açılmıyor, açamadım. Üretim baskısı bizzat şahit olduğum üzere vardı. Nakliyatta birçok sensör var ama gaz sensörü sanıyorum yoktu. Üretimdeki sensörlerin yerini söyleyemem. Ben üretimde çalışırken sensörler çok gerideydi, yere de atılıyordu, işçiyi korkutmamak için etkisiz hale geliyordu" dedi.
Korkma, "Havalandırma sistemine dair -320'deki havalandırmanın yetersiz olduğunu duydum. Pervane sistemi bakıma alınacaktı fakat sendika seçimlerinden dolayı yapılmadı. Personel eksiliği vardı. Kazadan sonra acil iş güvenliği kursu açıldı, orada maske eğitimi aldım" diye konuştu.
'AĞLAYA AĞLAYA KENDİMİZİ NEFESLİĞE ATTIK'
ANKA'nın aktardığına göre patlamada yaralanan madencilerden Tanju Korkmaz, patlama anında yaşadıklarını, "Bir nefes çekersem ölürüm sandım, metan soluduğumu düşündüm. Maskemin kapağını açamadığım için takamadım. Ağlaya ağlaya kendimizi nefesliğe zor attık" diyerek anlattı.
"Bir hafta önceki süreçte bir şeyler olduğu belliydi, çok yoğun sıcaklık vardı" diyen Korkmaz, "Rıdvan Acet'i son görenlerden biriyim. 'Kemal Berberoğlu'nu yolla' demesem o da hayatını kaybederdi" ifadelerini kullandı.
Korkmaz,, madende işçilere verilen maskelere ilişkin, "Eğitimlerde verilen maske kolay açılıyor, bize verilen maske zımba gibi zor açılıyor. Güçlü bir insanın bile açması zor" derken, maden faciasının ardından iş güvenliği kursu verildiğini ve bu kursun kamerayla kayda alındığını söyledi.
Tanku Korkmaz, "Üretim baskısı, bizzat şahit olduğum üzere vardı. Çalışan adamı eziyorlar, sistem değil yani" diye konuştu.
'320'DE ÇALIŞAN ARKADAŞLARIN HAVALANDIRMASI YETERSİZDİ'
Korkmaz, mağdur avukatlarından Sercan Aran'ın havalandırma sistemine ilişkin sorusuna, "Havalandırma sisteminde duyumum olmuştu. 320'de çalışan arkadaşların havalandırması yetersizdi. Ne yapsalar olmuyordu. Sendika seçimlerinden dolayı önce seçimleri yaptılar, sonra pervane bakımı ama olmadı" sözleriyle yanıt verdi.
Korkmaz, bazı işçilerin şeflerine hediyeler vererek işe gitmediklerini söyledi. Korkmaz, sanık avukatlarının o şeflerin kimler olduğuna ilişkin sorusuna, "Burada yok. Şu anda madende çalışıyorum, söylemem mümkün olabilir mi?" yanıtını verdi. Bu sırada bazı madenci ailelerinin, "Demek ki halen madende rüşvet devam ediyor" dediği duyuldu.
TUTUKLU TANIKLAR TAHLİYE İSTEDİ
Müşteki avukatlarının ardından söz verilen tutuklu sanıklar da önceki beyanlarını tekrar ettiklerini belirterek tahliyelerini istedi.
Sanık avukatları da tutukluluğun devamına yönelik mütalaaya katılmadıklarını söyleyerek, müvekkillerinin tahliyelerini talep etti.
ARA KARAR AÇIKLANDI
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu, Başmühendis Mehmet Tural, kartiyelerden sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Öte yandan Mahkeme Başkanı, Amasra Müessesesine ait maden ocağında yapılması gereken keşif için TTK'den gaz değerlerinin normale dönüp dönmediği konusunda bilgi beklemeyeceklerini, bilirkişi heyeti oluşturup maden ocağında keşif çalışmalarına başlanacağını söyledi.
Duruşma, tanıkların dinlenilmesi için 16 Ekim'e ertelendi.
NE OLMUŞTU?
Bartın'ın Amasra ilçesindeki TTK Amasra Müessesesi'ne ait maden ocağında 14 Ekim Cuma günü meydana gelen patlamada 41 işçi hayatını kaybetmişti. Patlamada yaralanan bir işçi Kasım 2022'de, bir işçi ise Nisan 2023'te hayatını kaybetmişti.
Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında aralarında TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir'in de bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.
Şüphelilerden TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural ile kartiyelerden sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan tutuklanmış, 4 şüpheliye adli kontrol hükümleri uygulanmış, şüphelilerden 3'ü çıkarıldıkları hakimlikçe, 9'u savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Bu şüpheliler arasında yer alan bir kişi hakkında da soruşturma sürecinde takipsizlik kararı verilmişti.
İddianamede, tutuklu sanıklar Özdemir, Ekmekci, Soylu ve Tural hakkında 42 kez "olası kastla öldürme" suçundan toplam 840 yıldan bin 50 yıla kadar, 4 kez "olası kastla yaralama" suçundan da toplam 4 yıl 16 aydan 12 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Bu 4 sanığın iki suçtan toplam 844 yıl 16 aydan bin 62'şer yıla kadar hapsi istenen iddianamede, diğer 4'ü tutuklu 19 sanığın ise "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi istendi.
Mahkeme heyeti, 28 Nisan'daki duruşmada açıkladığı ara kararda, müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca'nın adli kontrol şartıyla tahliyesine, diğer 7 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti.