Almanya’da aşı karşıtlığı ve aşırı sağ

Almanya’da aşı karşıtlığı ve aşırı sağ

Pandemi ile birlikte Koronavirüs inkarcılığı olan Aykırı Düşünenler Hareketi de yeni bir zirveye ulaştı. Peki hareketin karakteri nedir? Protestolar nasıl oluşuyor ve solun yanıtı ne anlama geliyor?

Kemal Çaprak’ın çevirisi

2021 Mayıs sonunda, Koronavirüsvirüs inkarcılarının hareketi bir başarısızlık olarak kabul ediliyordu. Aşıların başlaması ve tedbirlerin hafifletilmesiyle protestolara ilgi azalmış gibi görünüyordu. Gösteriler Ağustos 2020 (Berlin`de iki kez 40.000 kişi) ve Mart 2021 (Kassel 20.000 kişi) arasında zirveye ulaştı. Ağustos 2021'de, Berlin'de 2020 Ağustosu’nda yapılan büyük protestoların yıldönümünde, etkinlikler yasaklandı ve polis bu yasakları uyguladı. 2021 seçim kampanyası aylarında yeniden canlanma girişimleri başarısız oldu. “Basis”[i] partisinin kurulmasıyla Aykırı Düşünenler Hareketi seçim kampanyasına yöneldi ve merkezi olmayan seçim kampanyaları ve mitingleriyle geniş kitleleri hedef aldı. İlçelerde, Koronavirüsvirüs zararsızmış gibi gösterme ve inkar etme konusunda diğer meselelerin yanı sıra  “maske zorunluluğu yerine Almanca zorunluluğu” parkartları taşıyan AfD[ii] ile rekabet ettiler. Ancak AfD'den farklı olarak Basis standları çok az protesto edildi.

ESKİ VE YENİ NAZİLER

Reich vatandaşları,[iii] AfD, Compact dergisi, Kimlik Hareketi (Identitäre Bewegung) ve III. Yol (III. Weg)’dan oluşan eski ve yeni Naziler, Almanya'nın doğusunda ve batısında, bazen açık bazen de daha kapalı bir şekilde protestoların bir parçasıdırlar. Nasyonal sosyalizmi ve Holokost'u önemsiz gibi göstermeye kadar varan antisemitik komplo mitlerini açıkça sergilemektedirler.

Gözlemciler tarafından, hareketin radikalleşmesinde örgütlü faşistlerin payı ve kitleleri harekete geçirmedeki varlıkları, özellikle görülebilir biçimde örgütlü olarak ortaya çıkmadıklarında küçümsenmektedir. Gelgelelim polis barikatlarını kırmayı, gazetecilere yönelik saldırıları ve karşı protestoları teşvik eden, yöneten ve koordine eden onlardır. Ayrıca çeşitli sohbet gruplarında da aktiftirler. Bir aileden babanın intihar etmeden önce karısını ve çocuklarını öldürdüğü Brandenburg-Senzig‘deki ve Idar-Oberstein‘daki[iv] olayların failleri orada radikalleştiler. Örneğin, sadece yeni kurulan “Hür Saksonyalılar”[v] partisinin 133.000'den fazla takipçisi olan bir Telegram kanalı bulunuyor.

Federal Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı Thomas Haldenwang’ın kendisi dahi Aralık 2021'de verdiği bir röportajda, şiddetli saldırıların veya cinayetlerin söz konusu olup olmayacağı sorulduğunda şunları söyledi: “Şiddet içeren aşırı sağcılar ve radikalleşmiş Koronavirüsvirüs protesto ortamı söz konusu olduğunda hiçbir senaryo göz ardı edilemez."

AYKIRI DÜŞÜNENLER HAREKETİ KENDİNİ YENİDEN ŞEKİLLENDİRİYOR

2021'in sonunda hareket Almanya'da yeniden şekillendi. Kasım ayının başında Leipzig'de bin kişi, 4 Aralık'ta Olaf Scholz'un zorunlu aşılamayı desteklediğini açıklamasından birkaç gün sonra Hamburg'da 10 bin kişi gösteri yaptı. Aykırı Düşünenler Hareketi gösterileri diğer birçok şehirde, enfeksiyona karşı koruma kurallarına uyulmaması nedeniyle yasaklandı ve dağıtıldı. Gösteriler ilk olarak Berlin, Dresden, Leipzig ve diğer eski Doğu Almanya şehirlerinde polis tarafından bazen gerçek anlamıyla dağıtıldı, bazen geçişlerine izin verildi ve bunun üzerine şehrin başka yerlerinde yeniden toplandılar.

Saksonya'daki ve diğer federal eyaletlerdeki protestonun organizatörleri, polisin daha sert ve tutarsız çizgisine merkezi olmayan protestolarla tepki gösterdiler. Aralık ayının ilk haftasında Almanya genelinde yaklaşık 100 bin kişi sokaklara döküldü ve gösteriler öncelikle çok sayıdaki küçük ve orta ölçekli şehirlerde gerçekleşti.

Yalnızca Saksonya'da, 4 Aralık'ta 80'den fazla orta ölçekli ve küçük kasabada, çoğunlukla Hür Saksonyalılar grubu tarafından yönetilen 50 ila bin göstericiyle çoğunlukla habersiz mitingler ve gösteriler düzenledi. Thüringen eyaletindeki rakamlar da dikkate değer: Ilmenau (25 bin nüfuslu) ve Greiz (22 bin nüfuslu), Sonneberg (22 bin nüfuslu) ve Arnstadt (25 bin nüfuslu) gibi daha küçük kasabalarda 700 ila bin 500 kişinin katıldığı gösteriler yapıldı.

TEK TİP BİR HAREKET DEĞİL

Kendisini Aykırı Düşünenler Hareketi olarak tanımlayan hareket tek tip bir hareket değildir; birçok heterojen unsuru birleştirir. Sosyolog Oliver Nachtwey, hareketin siyasi yapısında ve liderliğinde Doğu ve Batı Almanya farklılıklarına işaret ediyor. Batı'da, inisiyatif genellikle daha güçlü bir şekilde, önceden beri aşı önlemlerine ve geleneksel tıbba karşı olan alternatif yaşam reformcuları, antroposofistler ve ezoterik çevrelerden geliyor. Nachtwey, Batı'daki organizatörlere örnek olarak Aykırı Cephe (Querfront) barış hareketi 2014/15’ten (“Pazartesi Mitingleri”) eski solcuları ve kendini “özgür solcular” olarak adlandıranları da sayıyor.

Doğu'da ise liderlik ve inisiyatif en başından beri III. Yol (III. Weg), NPD ve AfD gibi örgütlerdeydi. Nachtwey`e göre, batıda daha çok Sol, SPD ve Yeşiller`in eski seçmenleri söz konusuydu. Bu seçmenler hareketin akışında ve mitinglerdeki sağ akımların etkisi altında sağa yöneldiler. Bu sırada Doğu’daki protestocu kitlesi ise AfD ve NPD seçmenlerinden oluşmaktaydı.

Ancak bir Doğu-Batı ikiliğinden bahsedilememektedir. Doğu Almanya'da da sol-alternatif veya ezoterik asıllı katılımcılar mevcuttur veya Batı Almanya`nın birçok yerinde de örgütlü sağ ve Nazi grupları da Aykırı Düşünenler Hareketi içinde aktiflerdir ve etki kazanmaktadırlar. Reich vatandaşlarıyla olan bağlantılar sadece Aykırı Düşünenler Hareketi kurucusu Michael Ballweg için ortaya konmamıştır. Açıkça antisemitik ve ırkçı afişler, pankartlar (imparatorluk savaş bayrakları) ve rozetler (Davut'un Yıldızı[vi]) Stuttgart'taki ilk büyük mitinglerde de taşındı veya gösterildi.

AYKIRI DÜŞÜNENLER HAREKETİ VE AFD

Aykırı Düşünenler Hareketi AfD'yi nasıl etkiledi? AfD'deki ulusal-muhafazakar ve neo-faşist cephe arasındaki mücadele, AfD‘nin kurulduğu 2013 yılından bu yana devam ediyor. Björn Höcke'nin içinde bulunduğu kanat[vii], kendisini büyük ölçüde üç dönüm noktasında ortaya koydu: Birincisi 2015'te Bernd Lucke etrafındaki AB şüphecilerinin düşüşü, ikincisi Frauke Petry'nin 2017'de istifa etmesi ve üçüncüsü Höcke'nin “kanadı“nın en önemli rakibi olan federal başkan Jörg Meuthen'in 2021 sonbaharında istifası ile oldu.

Her üç dönüm noktasında da, bu kanat parlamento dışındaki güçleri harekete geçirebildi ve böylece parti içindeki güç dengesini kendi lehine değiştirebildi. Kalkar'daki federal parti konferansında Meuthen, AfD'nin Aykırı Düşünenler Hareketi katılımını sert bir şekilde eleştirerek kendi siyasi ölüm hükmünü açıkladı: "AfD, kendisini Aykırı Düşünenler Hareketi’nin seviyesine düşürmemelidir".

Oysa hareket AfD`ye kitlesel etkiye sahip yeni bir platform sundu ve bu platform olmasaydı parti federal seçimlerde daha da çok oy kaybına uğrayabilirdi. AfD, hareketteki diğer faşist gruplarla birlikte sadece Doğu‘da etki kazanıp güç kazandı, aynı zamanda, tarihinde ilk kez, Batı'da da daha büyük mitinglerde 2 bin kişiyi ve daha fazlasını kendi bayrağı altında toplamayı da başardı.

KORONAVİRÜSVİRÜS İNKARCILARINA KARŞI MÜCADELE

Şimdiye kadar anti-faşist ve ırkçılık karşıtı ittifakların Aykırı Düşünenler Hareketi’ni zayıflatmaya ve hatta engellemeye yönelik girişimleri başarısız olarak kabul edilmelidir. Çünkü, öncelikle, solun geniş bir bölümü ciddi bir karşı harekete kazandırılamamıştır. Ayrıca pandemi ile bağlantılı olarak solun, pandeminin sosyal yönlerini, tutarsız ve yetersiz pandemi önlemlerine yönelik keskin eleştirilerle birleştirmeyi ve böylece bir zıt kutup kurmayı başaramadığını da özeleştiri olarak söylemeliyiz.

Koronavirüs inkarcıları hareketine karşı siyasi mücadele asimetrik bir mücadeledir. Genellikle, karşı göstericilerin onda birinden fazlasını harekete geçirmek mümkün değildir ve karşı hareketin eylemlerinin, eylemcilerinin yorgunluğuna ve moralinin bozulmasına yol açma riski vardır. Federal Meclis'te genel aşılama zorunluluğunun başlatılmasına ilişkin tartışma yürütüldüğünde, hareketin güçlü bir ivme kazanacağını hesaba katmalıyız.

Karşı-gösteriler iki kat daha zayıf: Çünkü, öncelikle, bütünüyle açık bir şekilde görülebilen cinsiyetçi, ırkçı ve hatta faşist bir hareketle karşı karşıya değiliz. Sağ buradan ders çıkarmıştır. Kimlik Hareketi‘nden Martin Sellner bunu 1 Ağustos 2020 Berlin mitinginden sonra şöyle ifade etmiştir: “İlk başta birlikte yüzüyoruz, organize ediyoruz ve kurucuyuz, ancak daha sonraki bir zamanda tüm potansiyelden yararlanılacak”. Aykırı Düşünenler Hareketi avukatı Ralf Ludwig, 2020 sonbaharında bunu çok pragmatik ve tam tersi bir şekilde ortaya koydu: “Biz NPD ile yürümüyoruz, NPD bizimle yürüyor”. Ancak bunun dışında, dördüncü dalganın sonunda ve beşinci dalganın başlangıcında - yeni virüs varyantı Omicron tarafından tetiklenen - virüsün tehlikesine ikna olmuş ve bu nedenle toplu toplantılardan kaçınan insan kitlelerini bir araya getirmek zordur.

AYKIRI DÜŞÜNENLER HAREKETİ’NE KARŞI NE YAPILMALI?

Karşı eylemler, genel halka hitap etmeyi ve onları virüse karşı mücadeleye katmaya, komplo mitlerini çürütmeye, inkarcıları ve küçümseyenlerin reddettiklerini göstermeye ve eski ve yeni Nazilerle dayanışmalarına karşı çıkmaya teşvik etmeyi amaçlamalıdır. Bu nedenle, karşı hareketin araçları ve amacı hakkında bir tartışma yapılmalıdır.

Viyana'da partiler ve sendikalar, hastane personeli ile dayanışma ve koronavirüs yüzünden yaşamını yitiren 13 bin 800 kişi anısına şehir merkezi çevresinde mum ışığıyla bir insan zinciri oluşturma çağrısında bulundu. Greiz'de partiler ve kiliseler, Noel şarkılarının ve diğer müziklerin belirlenmiş bir zamanda tüm balkonlardan ve pencerelerden hoparlörlerden çalınmasını istedi. Afiş kampanyaları, kamuya yapılan çağrılar, mum ışığıyla insan zincirleri vb. gelişen ve radikalleşen bir sağ hareketi durdurmak için yeterli olmayacaktır. Ancak aşılamayı yaşlılar, hastalar ve savunmasızlarla dayanışma eylemi olarak gören ve daha fazla koronavirüs ölümünü göz ardı etmeye hazır olmayan sessiz çoğunluğu gerekli kitlesel protestolara dahil etmeye ve kazanmaya yardımcı olabilirler. Burada soldan, karşı protestolar düzenlemeye yardım etmesi veya karşı protestolar için ittifaklar başlatması istenmektedir.

Koronavirüs inkarcıları hareketinin mevcut gücü, pandeminin ve dolayısıyla kişisel ve siyasi özgürlüklere gelen kısıtlamaların da sona ereceğini defalarca ilan eden fakat her yeni dalgada tam tersini yapan federal ve eyalet hükümetlerinin pandemi politikalarına olan güven kaybını yansıtıyor. DIE LINKE, aşıların patent haklarının derhal kalkması, kapsamlı bir aşılama kampanyası ve kamusal sağlık sisteminin daha iyi bir şekilde genişletilmesini talep etmektedir. Sağlık bir meta olmamalıdır.

Kaynak: Marx21

NOT: Yazının orijinal başlığı olan ‘“Aykırı düşünce’, yürüyenler ve AFD: Koronavirüs protestolarının analizi” editörlerimiz tarafından değiştirilerek okurlarımıza sunulmuştur.


[i] “dieBasis“: Koronavirüs pandemisini kontrol altına almak için, alınan devlet önlemlerine karşı çıkanlar tarafından Temmuz 2020'de Hessen'de kurulan bir parti.

[ii] “Alternative für Deutschland“ (Almanya İçin Alternatif ) Almanya’daki ırkçı parti

[iii] Reichsbürger:  Federal Almanya Cumhuriyeti'nin bir devlet olmadığını ve Alman İmparatorluğu'nun yasal olarak varlığını varsayan ırkçı ve faşist komplo teorisyenler.

[iv] Idar-Oberstein'daki katil, benzin istasyonundaki kasiyeri silahla vurdu. 20 yaşındaki kasiyer, devlet tarafından belirlenen maske yükümlülüğünün yerine getirilmesi konusunda ısrar etmişti.

[v] Aykırı Düşünenler Hareketi ve aşırı sağcılar tarafından kurulan bir parti.

[vi] Yahudilerin Nazi döneminde zorunlu şekilde taşıması gereken sarı yıldız.

[vii] Almanya’nın ırkçı partisi (AfD)’nin en ırkçı ve faşist grubu.

DAHA FAZLA