Ali Erbaş'ın hayali: 'Üniversite camilerinde öğrenciler kitap müzakeresi yapacak'
2018 yılında Malatya İnönü Üniversitesi'nde temeli atılan ve yapımı tamamlanan İlahiyat Cami Kütüphanesi ve Camii'nin açılış törenine katılan Ali Erbaş, burada açıklamalarda bulundu.
02-04-2021 18:33

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Türkiye'de camisiz üniversitelerin yokluğunu çok çektiklerini söyleyerek "40 yıl camisiz üniversiteler oldu bu memlekette. Bugün Elhamdülillah bütün üniversitelerimizde işte bu güzel cami gibi camilerimiz yükseliyor, çoğu tamamlandı dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 2018 yılında Malatya İnönü Üniversitesi'nde temeli atılan ve yapımı tamamlanan İlahiyat Cami Kütüphanesi ve Camii'nin açılış törenine katıldı. Kampüsteki cami açılışına, Erbaş'ın yanı sıra milletvekilleri, vali yardımcıları, belediye başkan yardımcıları, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Emniyet Müdürü Ercan Dağdeviren, öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.
Programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İnönü Üniversitesi'nin 80 ilden ve yurt dışından öğrencisinin bulunduğunu, üniversitelerin içerisinde camileri gördükçe sevindiğini ifade ederek, "Yüreğimize bir sıcaklık iniyor. Onun yokluğunu çok çektik, 40 yıl camisiz üniversiteler oldu bu memlekette. Şimdi biz geçmişi, geçmişin sıkıntılarını konuşmak bize bir fayda vermez. Bugüne bakalım, geleceğe bakalım inşallah, istikbale bakalım. Bugün Elhamdülillah bütün üniversitelerimizde işte bu güzel cami gibi camilerimiz yükseliyor, çoğu tamamlandı. Şu an itibarıyla yine de 30 civarında üniversitemizde tamamlanmak üzere camilerimiz var" dedi.
'İNŞALLAH CAMİDE KİTAP MÜZAKERESİ YAPACAKLAR'
Özellikle üniversitelerdeki camilerin mektep özelliğini taşıdığını ileri süren Erbaş, "Sevgili Peygamberimizin Medine'yi Münevvere'ye geldiğinde ilk yaptığı işin mescit kurmak olduğunu biliyoruz. Mescid-i Nebevi kurulduktan sonra da Efendimizin ilk yaptığı iş mektebi kurmak oldu. İnşallah bu camimizde de binlerce öğrencimiz, hocamız ellerine kitap alacaklar, bir köşeye oturacaklar ve kitap müzakeresi yapacaklar. Bütün camilerimizin bu yönünün öne çıkmasını istiyoruz. Şu anda ülkemizde 90 bin camide cami derslerimiz var. Salgından önce epeyce artmıştı, şu an dijital ortamda yapmaya çalışıyoruz. Ayasofya Camii'nde Kur'an-ı Kerim dersi veriyoruz. Şu anda zaten İstanbul'daki pek yok camimiz de bu dersler devam ediyor, bu yönlü öne çıkarmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
İLGİLİ HABERLER
Erdoğan, toplu iftar yasağını açıkladıktan hemen sonra Saray'da iftar yemeği verdi
Artan Covid-19 vakaları sebebiyle alınan önlemler kapsamında toplu iftar yemeklerinin yasaklandığını duyuran Erdoğan, açıklamasının hemen ardından Saray'da iftar yemeği verdi.
14-04-2021 11:44

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirlerini duyurduğu açıklamasında, toplu iftarların yasaklandığını bir kez daha hatırlatmasının hemen ardından, Saray'da düzenlenen iftar programında hayatını kaybeden askerlerin aileleriyle bir araya geldi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, salgın sebebiyle artan can kaybı ve yeni vaka sayıları nedeniyle kısmi kapanmaya gidileceğini açıklamış, yeni kısıtlamaları duyurmuştu. Erdoğan, Ramazan ayında İçişleri Bakanlığı genelgesiyle toplu iftar yemeklerinin yasakladığını bir kez daha vurgulamıştı.
Açıklama sonrası Cumhurbaşkanlığı hesabından yapılan paylaşımla ise Tayyip ve Emine Erdoğan'ın Saray'da toplu iftar yemeği verdiği ortaya çıktı. Paylaşımda "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen iftar programında şehit aileleri ile bir araya geldi" ifadelerine yer verildi.
Cumhurbaşkanı @RTErdogan ve eşi Emine Erdoğan, şehit aileleriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki iftar yemeğinde bir araya geldi. pic.twitter.com/UXzjfA6xyp
— T.C. Cumhurbaşkanlığı (@tcbestepe) April 13, 2021
THY ve Pegasus'tan 'kısmi kapanmada seyahat' açıklaması
THY ve Pegasus, kısmi kapanma sürecinde yolcuların seyahat belgeleri ile yolculuk yapabileceklerini duyurdu.
14-04-2021 09:57

Kısmi kapanma kararının duyurulmasının ardından Türk Hava Yolları (THY) ve Pegasus'tan, uçuşlara ilişkin açıklama geldi. Her iki havayolu şirketi de yolcuların seyahat belgeleri ile yolculuk yapabileceklerini açıkladı.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısının ardından Ramazan ayının ilk iki haftasında kısmi kapanma kararı alındığını duyurmuş, ''Sokağa çıkma saatlerinde zorunlu haller dışında şehirler arası seyahate izin verilmeyecek'' demişti. Bu açıklamanın ardından THY ve Pegasus, uçuşlara dair duyuru yaptı.
Türk Hava Yolları, sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda "seyahat belgeleri"ni ibraz eden yolcuların havalimanlarına ulaşabileceğini açıkladı. THY'den yapılan açıklamada "Değerli yolcularımız; 14 Nisan 2021 itibarıyla uygulanacak kısıtlama süresince yolcularımız seyahat belgelerini ibraz ederek havalimanı ulaşımlarını sağlayabilirler. Sağlıklı ve güvenli uçuşlar dileriz" denildi.
Değerli yolcularımız;
— TK HelpDesk (@TK_HelpDesk) April 13, 2021
14 Nisan 2021 itibarıyla uygulanacak kısıtlama süresince yolcularımız seyahat belgelerini ibraz ederek havalimanı ulaşımlarını sağlayabilirler.
Sağlıklı ve güvenli uçuşlar dileriz. pic.twitter.com/pynlA0AsdW
Pegasus ise "14 Nisan 2021 itibarıyla uygulanacak olan 14 günlük kısmi kapanma sürecinde uçuşu olan misafirlerimiz, seyahatlerine ait belgeleri ile uçuşlarını güvenle gerçekleştirebilirler" duyurusunu yaptı.
14 Nisan 2021 itibarıyla uygulanacak olan 14 günlük kısmi kapanma sürecinde uçuşu olan misafirlerimiz, seyahatlerine ait belgeleri ile uçuşlarını güvenle gerçekleştirebilirler. #PegasusSağlıklıUçuşlar ✈️ pic.twitter.com/uyfqjZzxnd
— Pegasus Hava Yolları (@ucurbenipegasus) April 13, 2021
Rusya-Türkiye geriliminde mağdur olan TIR şoförleri: ’Bir aydır mahsur kaldık, yiyecek ekmeğimiz kalmadı’
Yaklaşık bir aydır Gürcistan’a geçmesine izin verilmeyen ve Çeçenistan’da mahsur kalan TIR şoförleri, yetkililerin Ukrayna SİHA’ları sebebiyle tırmanan gerilimde mağdur edilen şoförler için hiçbir girişimde bulunmadığını söyledi.
14-04-2021 09:02

İzel Sezer - @izelsezer
Türkiye’nin Ukrayna’ya silahlı insansız hava aracı (SİHA) satmasının ardından Rusya-Türkiye arasındaki gerilim tırmanırken; Rusya, Türkiye menşeli TIR’ların Gürcistan’a geçişine 29 gündür izin vermiyor. Çeçenistan’da mahsur kalan şoförler, ‘’En zaruri ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyoruz’’ diyerek yetkililerin mağduriyeti çözmesini istedi.
Yüzlerce kilometrelik TIR kuyruğunun oluştuğu bölgede bulunan şoförlerden edindiğimiz bilgilere göre, yaklaşık 1 aydır Vladikavkas Dağı ve Vladikavkas şehrine girişlerine izin verilmeyen Türkiyeli TIR şoförleri, Rusya Federasyonu’na bağlı Çeçenistan’da mahsur kaldı. Kişisel ihtiyaçlarını yol kenarında karşılamaya çalışan şoförler, bölge halkının yardımıyla yaklaşık 1 aydır yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
‘YETKİLİLER HİÇBİR MÜDAHALEDE BULUNMUYOR’
Şoförler, Türkiye Ulaştırma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye’nin Moskova Büyükelçiliğinin kendilerine sahip çıkmamasına tepki gösterdi. Yetkililerle telefonla görüşme yaptığını belirten şoförler, yetkililerin şoförlerin mağduriyetlerine karşı duyarsız olduğunu ve sorunun çözümü için hiçbir müdahalede bulunulmadığını iddia etti.
‘DOLABIMIZDA EKMEK, SU KALMADI’
İleri’ye konuşan TIR şoförlerinden Mehmet Şerif Hacıoğlu, ‘’Ben yaklaşık 28 gündür bu kuyruktayım. Arkamda yaklaşık 60 kilometre, önümde ise 75 kilometreye yakın TIR kuyruğu var. Dolabımızda ekmek kalmadı, su kalmadı. En zaruri ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyoruz. Yetkililerimiz neden bize sahip çıkmıyor? Artık isyan ediyoruz. Ailelerimiz perişan, çocuklarımız telefon açtığımızda ağlıyor. Yetkililerin artık bu işe bir çözüm bulması lazım, biz de insanız ve insan gibi yaşamak istiyoruz. Ramazan ayı geldi, oruç tutacağız. Biz burada ne yiyip ne içeceğiz?’’ ifadelerini kullandı.
CHP il ve ilçe binalarına polis baskını
İstanbul'da CHP'nin "128 milyar dolar nerede?" panlartlarını astığı il ve ilçe binalarına polis baskın düzenledi
14-04-2021 00:54

CHP’nin “128 milyar dolar nerede?” yazılı pankart ve afişler çok sayıda kentte “cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle sökülürken, İstanbul il ve ilçe binalarına da polis baskın düzenledi.
İstanbul’un 39 ilçesinde yer alan ilçe başkanlıkları ile il başkanlığına eş zamanlı baskın düzenleyen polis, savcı talimatıyla pankartları sökmek istiyor.
CHP binalarına polis baskını!#128MilyarDolarNeredehttps://t.co/WSg9URugQA pic.twitter.com/t95rPWRmCW
— İleri Haber (@ilerihaber) April 13, 2021
CHP’liler ilçe binalarında nöbet tutuyor.
'Liste hazır, bizim aile 50 kişiyi götürür' diyen Sevda Noyan: Gerçek mağdur benim
Bir televizyon programındaki “15 Temmuz kursağımızda kaldı, benim listem hazır” sözleri nedeniyle “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” suçundan 6 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Sevda Noyan hakim karşısına çıktı.
13-04-2021 21:57

‘Arafta Sorular’ isimli programa katılan Sevda Noyan, ”15 Temmuz kursağımızda kaldı. Vallahi yapamadık istediklerimizi. Boş bulunduk. Yanlış anlaşılmasın, doğru anlaşılsın. Bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür” şeklinde ifadeler kullanmıştı.
Sözcü’den Fahrettin Öztrük’ün haberine göre İstanbul 45. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada savunması alınan sanık Noyan, “Program 2 buçuk saat sürdü. Programın bir bölümünde 12 Eylül darbesinde üniversite okuyamadığımı anlattım ve darbelerin insanların hayatına ne kadar büyük etkileri olduğunu ve insanları nasıl etkilediğini anlattım. O günlerde darbe söylemleri vardı. Suçlamaların tam tersine, darbelerin hayatımızı ne kadar kötü etkilediğini ne kadar yanlış olduğunu anlattım” dedi.
Gerçek mağdurun kendisi olduğunu öne süren Noyan, savunmasında şunları söyledi:
“Programı sunucusu Esra Elönü de ‘Yine böyle bir şey olursa’ sorusu üzerine, nüktedan bir şekilde dedim ki ‘O zaman bir şey yapmadık ama bir daha böyle bir kalkışma olursa..’ diye esprili bir şekilde bu ifadeleri kullandım. Ancak burada bir eksiklik vardır. Ben komşulardan bahsettiğimde, sunucunun bunu normalde açması gerekirdi. Disleksi hastasıyım. Yani düşüncem ile ifademin birbirini tutmaması sonucu konuşmam eksik kaldı. Sunucu da bunu açmam için herhangi bir soru sormadı. Asıl anlatmak istediğim 70 hanelik bir sitede oturuyoruz. 7-8 tane site mensubu yurt dışına kaçtı. Bu kişilerden biri, yeniden geleceklerini ve darbe yapacaklarını bizleri barındırmayacaklarını söylediler.”
'NÜKTEDAN SÖZ OLARAK SÖYLEDİM'
Noyan, mahkemede yaptığı savunmanın devamında 58 yaşına kadar 3 darbe gördüğünü belirterek, “Vatanımı seven biri olarak mağduriyete uğrayan biri olarak bu konudaki hassasiyetimi hoş görmenizi istiyorum. Herhangi bir silahım yok Herhangi bir listem de yok, nüktedan sözler olarak söyledim” dedi.
Mahkemede söz alan sanık avukatı da, müvekkilinin beraatını talep etti. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın duruşma savcısına gönderilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
'GERÇEK MAĞDUR BENDİM’
Duruşma salonundan çıktığı sırada konuşan Noyan, “Bir şey söylemek istemiyorum. Gerçek mağdur bendim. Hayırlısı olsun diyelim. İnşallah hak yerini bulur” dedi.
Soma Katliamı davası ertelendi: 'O tekmeyi yüreklerimize her gün attınız'
Soma maden faciasının davası Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar görülen duruşmasında dava 24 Mayıs'a ertelendi.
13-04-2021 20:03

İleri Haber
Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasının davası bugün yeniden görüldü.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada 'olası kastla insan öldürme' suçundan ceza alan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, yönetim kurulu üyesi Haluk Evinç ve mühendisler Efkan Kurt ile Adem Osmanoğlu, Yargıtay 12'nci Dairesi'nin ocak ayında verdiği karar doğrultusunda 'bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma' suçundan yeniden hakim karşısına çıktı.
Sanıklar duruşmaya SEGBİS ile katıldı.
DURUŞMA BAŞLADI
Soma Katliamı davası Yargıtay kararının okunmasıyla Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.
Duruşmaya faciada hayatını kaybeden 301 madencinin aileleri katlırken, patron sanık Can Gürkan Çağlayan Adliyesi'nden SEGBİS ile bağlandı.
Mahkeme heyeti Can Gürkan'a beyanlarını sorması üzerine Av. Güray Dağ heyete usule dair beyanlarda bulunmak istediğini belirtti.
Dağ şunları söyledi:
"Sanıkların talebi olmadığı halde ara karar ile sanıkların ifadelerinin SEGBİS ve istinabe ile alınmasına karar verdiniz.
Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı olan ve iktidar tarafından müdahale edilen, eşi benzeri görülmeyen hukuksuzlukların olduğu bu davada, adil yargılanma hakkı kapsamında ailelerin önünde kararınızı tekrar değerlendirip kararınızdan rücu etmenizi talep ediyoruz."
'KATİLLER BURAYA GETİRİLSİN'
Av. Güray Dağ'ın beyanlarının ardından aileler, sanıkların mahkeme salonuna getirilmelerini talep etti.
Aileler, "Evet buraya gelsin, biz geliyorsak onlar da gelsin, katiller buraya getirilsin" dedi.
Mahkeme heyeti söz isteyen ailelere söz hakkı vermedi.
'BU OLAYA KARIŞAN HERKES BÜYÜK ACILAR YAŞIYOR'
Sanık Can Gürkan bozmaya karşı beyanda bulundu.
Gürkan'ın "Bu olaya karışan herkes büyük acılar yaşıyor farkındayım" demesi üzerine aileler "Neyin farkındasın?" diyerek tepki gösterdi.
Gürkan beraatini talep etmesinin ardından katılma taleplerine karşı itirazı olmadığını söyledi.
Sanık müdafii avukatı, "Biz hiçbir suç işlemediğimiz kanaatindeyiz, müvekkilimizin duruşmalardan vareste tutulmasını talep ederiz" ifadelerini kullandı.
'UTANMIYOR MUSUNUZ?'
Duruşmada söz alan Av. Berrin Demir sanıkların mahkeme salonuna getirilmemesine tepki gösterirken şu ifadeleri kullandı:
"Sayın başkan bu yargılama şeklinden utanmıyor muyuz? Dünya gündemindeki bir katliamda SEGBİSle ifade alınması, 301 madencinin canına sebep sanığın burada aileler ile yüzleştirilmemesi ve sizin buna izin vermenizden utanıyoruz. Bu ihsas-ı reydir."
'İŞÇİLERİN EKMEĞİNİ KAZANIRKEN ÖLMESİ SAYI HESABI OLARAK MI KALACAK?'
Av. Can Atalay söz aldı:
"Bütün meselemiz şudur; karşımızda bir Yargıtay kararı mı kağıt parçası mıdır? Bu bir paçavradır. Bu; paranın gücüne iman edenlerin, cemaatlerle iş tutanların kazandıklarını sandıkları bir paçavradır.
Bozma sonrası serbestiyet ilkesi gereğince biz sizin olası kast ile inceleme yapmanızı, gerekirse delil toplamanızı talep ediyoruz. Çünkü burada aleyhe bozma yasağı yok. Olası kastla ceza vermeniz gerekir. Bakın mümkün demiyoruz, gerekli diyoruz.
Öncesinde sanık müdafileri güneydoğudan gelen bir işçiye lafı getirmeye çalıştı. Sonra fetullahın cinlerine indiler, 15 temmuz anlattılar. Sonra karşı taraf Müge Anlı programının dökümünün celbini talep etti. Bu dosyada bu saçmalıklar yaşandı.
Biz orada keşif yaptık, heyet buna dair karar kurdu. Keşifte tüm noktalar kamera kaydına alındı. Biri dışında uzakta bir pet şişe bulundu ve o sıra elektrik kesildi. Mahkeme başkanı da buna bakmaya gerek yok dedi. Ankara'daki iş bitiriciler ise o heyeti gönderdiler.
Yargıtay C. Başsavcısı sayı hesabı diyor. Bu ülkede 5 10 işçi ölse idare ederiz diyor. Gezi'den sonra 301 işçinin ölmesi ile olası kast meselesi ortaya çıkmıştır diyor sanık müdafileri. Yargıtay da bu avukatlar da sayı hesabı yapıyorlar.
Bu ülkede işçilerin ekmeğini kazanırken ölmesi sayı hesabı olarak mı kalacak? Selçuk olsa anlatırdı, 'Burada katliam olacak bana izin ver ben havalandırma getireyim buraya' diyorlar. Patronlar ise buna para gidecek diye izin vermiyor.
Burası patlamaya hazır bomba gibiyken üretim 16.5 kat arttırılıyor. O ocağa inildi, bilirkişiler bize 'burada ne olduğu açıkça belli' dediler. Siz göremediniz ama bizler ve bilirkişiler gördü. Bizi ve kendinizi bu paçavra ile sınırlamayın.
Bırakın bu sorumluluğu 8 Ocak'ta 3 ay bekleyip itiraz eden Yargıtay C. Başsavcılığı taşısın. Bırakın bu kadar kapsamlı dosyayı 5 günde karara bağlayan 3 tane değişen üye taşısın.
Bu davada başından beri siyasi baskı vardır. Katliamdan sonra Alp Gürkan canlı yayında 'bu maden benim, ben sorumluyum' dedi. Yıllarca yargılamadan kaçırıldı.
Bugün ise talimat ile SEGBİS dayatılıyor. Ailelerin de dediği gibi Can Gürkan 301 insanın katilidir, bugün bu aileler o yüzden Can Gürkan nerde diye soruyor. SEGBİSe bu yüzden itraz ediyoruz. Tüm yaşananlarla, burada adil yargılanma yapıldığına inanmamızı beklemeyin."
'OLASI KASTTAN CEZA VERİLMEZSE HİÇBİR İŞÇİ KATLİAMI CEZALANDIRILAMAZ'
Av. Mürsel Ünder söz aldı:
"Hafızalarda nasıl kalacağınıza dair ağır bir yük altındasınız. Bu yargılama sermayenin baskısıyla yürüdü, devlet ve yargı sermayeye kol kanat gerdi, sermayenin hasar görmemesi için de elinden geleni yapmaya devam ediyor.
Can Gürkan, 'Eğer olası kasttan ceza verilirse madencilik yapacak kimse bulamazsınız' demişti. Eğer bu dosyada olası kasttan ceza verilmezse hiçbir işçi katliamı cezalandırılamaz."
'İŞ CİNAYETLERİ FITRAT, KADER DEĞİLDİR'
Av. Berrin Demir söz aldı:
"Katledilen 2 işçiyi tanıyorum. Doğduklarını, büyüdüklerini, evlendiklerini gördüm. Bu topraklarda zeytin, tütün ekilirdi bunları bitirdiler. Sonra da benim bu kardeşlerim yerin 7 kat altına girip çocuklarına hayat kazanmaya çalıştılar.
Bu arkadaşlarımız, katilleri 3 kuruş daha kazansın diye katledildi. Varolan heyetin değiştirilmesi, şahsınızın buraya başkan olarak tayini de tesadüfi değil.
Ben 34 yıldır iş cinayeti davasında emek veren bir avukatım Bu davanın gidişatı bana gösterdi ki bu ülkede olmayacak, imkanın varsa yapılmayacak şey yok.
Burada ilmek ilmek bir düzenek oluşturuldu, bununla mücadele etmeye devam edeceğiz. Böyle bir Yargıtay bozma düzeneği yok, daha önce buradaki hiç kimse böyle bir şey görmedi. Büyük bir oyunun içindeyiz.
İş cinayetleri fıtrat, kader değildir. İş cinayetleri yüzde 98 oranında engellenebilir şeylerdir. Bu madende bunlar yazıldı, çizildi, söylendi. Buralı olduğum için biliyorum, hiçbir tedbir alınmadı.
Buralarda bu travmadan dolayı akıl sağlığını yitirdi insanlar. Sakatlandı insanlar. Bu, para hırsı gözünü bürüyen katiller sakatladı bu insanları.
Mahkeme başkanı bize 'neden her duruşmaya 30 kişi gelyorsunuz bu dava siyasi bir dava değil' demişti. Bu alan siyasaldır, bizim mücadele alanımızdır.
Heyete soruyorum,siz şimdiye kadar bu şekilde bir katılan vekili ordusuyla karşılaştınız mı bir iş cinayeti dosyasında? Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur Biz aklımız ve nefesimiz yettiği kadarıyla bu davaları yürütecek, mücadele edeceğiz."
'BURADA KATİLLER VAR'
Avukat beyanları tamamlanmasının ardından, duruşmaya katılanların beyanları dinleniyor.
Katledilen bir maden işçisinin babası şunları söyledi:
"Burada katiller var; arkasında da siyasi abileri, vahşi kapitalizm ve hukuk dedikleri şey var. Sanık avukatları, 'keser döner sap döner' demişti. Onlara hesabın da döneceğini söylüyorum."
'BEN YEDİ SENE ÖNCE ÇOCUĞUMLA TOPRAĞA GİRDİM'
Katledilen bir maden işçisinin annesi Elmas Kaya şunları kaydetti:
"Bütün avukatlarımız gereğini söyledi. Benim oğlumu niye öldürdüler demeyeceğim. Size başka şeyler soracağım.
Biz kitapları hep düz tarafından okuruz, öyle zaman oldu ki kitaplar ters tarafından okunuyor. Bizim avukatlarımız dövüldü, içeri atıldı. (Sanık vekillerini göstererek) Onların avukatları dedi ki 'onlar da çok basiretsizmiş, valizle para kazanıp kaçsalardı' dediler.
Yaratandan değil yönetenden korktukları için böyle. Bu taraftaki avukatlar çanta çanta para aldılar, bu taraftakilere dayak tutuklama düştü. 300 can değil 5000 can aldınız. Adalet arkanızda yazan yazıda kalmasın adalet cüzdanınızla değil vicdanınızla karar verin.
Ne kadar yüksekten görürünürseniz görünün, tamam biz alçaktayız ama şunu unutmayın, siz bunu korku için yaptınız. Nerde bizim evlatlarımız, ben yaşıyor muyum sanki? Ben yedi sene önce çocuğumla toprağın altına girdim. Size diyeceğim siz de yaşamadan ölmeyin."
'ADALET SAĞLANMADIĞI SÜRECE YANMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Katledilen işçilerden birinin eşi:
"Benim eşim son 3 ay sürekli gazdan zehirlenip geliyordu. 'Kömürü elimize alamıyorduk, yanıyordu' diyordu. Başımıza bir iş gelecek diyordu. Amirlere söylediklerinde 'çantanızı alın gidin' dediler. Eşimin gözü açık gitti, gözleri kapanmıyordu.
Sizin adaletinize nasıl güvenelim, o arkanızdaki yazıyı kaldırın. Kendi adaletimizi kendimiz mi sağlayalım? Benim çocuklarım yedi yıldır babasız. Biz yanıyoruz, siz adaleti sağlamadığınız sürece yanmaya devam edeceğiz."
'O TEKMEYİ YÜREKLERİMİZE HER GÜN ATTINIZ'
Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği, duruşma öncesi mahkeme salonu önünde açıklama yaptı.
Artı Gerçek'ten Yağmur Kaya'nın aktardığına göre, açıklamayı okuyan dernek başkanı İsmail Çolak şu ifadeleri kullandı:
“Tekmelediniz bizleri sonraysa kendinize seçim yatırımı yapmak için bir özür dilettirdiniz. Kuru bir özür müydü o tekmenin acısını bizim yüreğimizden sökecek olan? O tekmeyi her gün attınız yüreklerimize… Mahkeme salonlarında verdiğiniz kararlarla, HSK önüne evlatlarımızın toprağını götürürken bizlere biber gazı sıkarak tekmelediniz. Avukatlarımıza şiddet gösterilmesine göz yumarak, dava karar aşamasına gelmişken, hakimi değiştirerek tekmelediniz. 'İnfaz yasası' adı altında 6 gün biçtiğiniz cezayı bile çok görüp bu kararı bozdunuz. Çıkardınız evlatlarımızın katillerini…
'BU MÜCADELEYİ BÜYÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
2 yıl sonra tekrar mahkeme salonlarını doldurma nedenimiz ise kamu görevlilerince yargı yolunun yeniden açılmasıdır. Biz adalet arayışımıza tam 7 yıl önce başladık, katliamından sorumlu tüm sanıklar kamu görevlileri Hukukun üstünlüğü gözetilerek yargılanmalıdır. Adalet sadece sermaye sınıfına ya da nüfuz sahibi olan insanlara olmamalıdır” diyerek yeniden tüm kamuoyunu davaya sahip çıkmaya davet etti.
Soma'dan sonra yüzlerce işçi kaybettik, hepsinin ailesinin yanındaydık. Biz yaşatmak ve onları korumak için yola çıktıkça başka haberlerde yıkıldık. Ne olursa olsun mücadele etmeye ve bu mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz."
ARA KARAR
Mahkeme ara kararını açıkladı. Sanıkların duruşmaya getirilmesi talebinin reddine, Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt yönünden vareste tutulma taleplerinin kabulüne, Can Gürkan yönünden reddi ile bir sonraki duruşmada SEGBİS ile hazır edilmesine, mütalaaya karşı önümüzdeki celseye kadar taraflara ayrı ayrı süre verilmesine, Haluk Evinç'in acil durum sorumluluğunun bulunup bulunmadığı konusunda beyanlarının alınması için talimat yazılmasına ve duruşmanın 24 Mayıs 2021 Saat: 09.00'a ertelenmesine karar verildi.
NE OLMUŞTU?
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde yıllarca süren dava 2018 yılında sonuçlanmıştı.
Davada 37 kişi beraat etmiş, 14 sanık da taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan ceza almıştı.
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a basit taksirden 15 yıl hapis cezası verilmişti.
Bilinçli taksirden yargılanan diğer sanıklar Genel Müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik 18 yıl 9 ay, Yardımcısı İsmail Adalı 22 yıl 6 ay hapis cezası almıştı.
Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, 18 Nisan 2019’da tahliye edilmişti.