Aleyna Çakır'ın ölümünün baş şüphelisi Ümitcan Uygun: 'Ben ayakta durduğum sürece siz kudurun'
Aleyna Çakır'ın katledilmesine ilişkin baş şüpheli olan Ümitcan Uygun, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda "Hakkımda kötü yazanlara sesleniyorum; kudurun" dedi.
24-11-2020 14:29

Ankara'nın Keçiören ilçesinde şüpheli şekilde hayatını kaybeden Aleyna Çakır'a şiddet uyguladığı görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından baş şüpheli olan Ümitcan Uygun sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda, "Ben ayakta durduğum sürece siz kudurun, kafayı bozun" dedi.
Çakır'ın ölümünde şüpheli konumunda olan Uygun, Instagram hesabı üzerinden bir canlı yayın yaptı. Uygun, kendisi hakkında konuşanlara, "Ben ayakta durduğum sürece siz kudurun, kafayı bozun" ifadelerini kullandı. Uygun'un amcasını da yayına çağırdığı anlar kameraya yansıdı.
Aleyna Çakır'ın ölümünün baş şüphelisi Ümitcan Uygun: 'Ben ayakta durduğum sürece siz kudurun'
— İleri Haber (@ilerihaber) November 24, 2020
NE OLMUŞTU?
21 yaşındaki Aleyna Çakır, Ankara'da Ümitcan Uygun’un şiddetine maruz kaldığı görüntülerin yayınlanmasının ardından şüpheli bir biçimde hayatını kaybetmişti. Aleyna Çakır'ı darp ettiği anlarda canlı yayın yaptığı ortaya çıkan Uygun, şüpheli sıfatıyla ifade vermişti. Çakır'ı şiddete maruz bıraktığı gece hakkında bir video yayınlayan Ümitcan Uygun, "O gün çok fazla alkollü olduğum için sinir krizine girdim ve Aleyna astım hastası olduğu için bir kere vurduğumda bayıldı" diyerek şiddeti itiraf etmişti.
Çakır'ın hayatını kaybetmesinin nedeni henüz aydınlatılmamışken Uygun'un annesi de hakkında Bakanlık soruşturması başlatılmasının hemen ardından ölü bulunmuştu.
İLGİLİ HABERLER
Karamollaoğlu'ndan Erdoğan'a 'gerçek dost' mesajı
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mollaoğlu’nun açıklamaları arasında son dönemde gündeme gelen AKP ile ittifak konusu da vardı.
27-01-2021 15:43

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, son dönemde gündeme gelen AKP ile ittifak konusuna ilişkin, “Sayın Erdoğan’a çağrım. Biz sizi incitmek için değil, yanlışların ortadan kalkması için acı söylüyoruz. Gerçek dostlar birbirinin hatasının üstünü örten değil, uyarıda bulunup hatırlatma yapanlardır” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mollaoğlu’nun açıklamaları arasında son dönemde gündeme gelen AKP ile ittifak konusu da vardı. "İttifak konusu ancak seçim sathı mahalline girildiği zaman konuşulacak bir konudur" değerlendirmesinde bulunan Karamollaoğlu, ayrıca şunları söyledi:
"Bu kadar farklılıkların olduğu bir ortamda, dostluklara daha çok ihtiyaç var ama unutulmamalıdır ki dost acı söyler. Sayın Erdoğan’a çağrım. Biz sizi incitmek için değil, yanlışların ortadan kalkması için acı söylüyoruz. Gerçek dostlar birbirinin hatasının üstünü örten değil, uyarıda bulunup hatırlatma yapanlardır. Çok açık bir şekilde söylemek istiyorum. İttifak konusu ancak seçim sathı mahalline girildiği zaman konuşulacak bir konudur. Saadet Partisi şahısları değil, ilkeleri konuşur. İttifak konusunda da zamanı geldiğinde bu ilkeler çerçevesinde karar veririz."
NE OLMUŞTU?
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmişti. Erdoğan görüşmenin ardından bir cuma namazı sonrası “Sayın Asiltürk ile geçmişte birlikte olduğumuz büyüğümdür. Benim bu ziyaretim hem nezaket hem de bu ittifak meselesinde seçim ittifakı mı olur geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazım. Biz yalnızlığı hissetmemiz lazım” diyerek “ittifak” işareti vermişti.
Asiltürk ise görüşmede konuşulanlara ilişkin “Bunu açıklarsam bir bölünme meydana gelir. Ben bunu açıklamam” demişti.
Özgür Özel'den Süleyman Soylu'ya: 'Hadi oradan hadsiz Süleyman'
CHP'li Özgür Özel, konuşmasında "Bu Nazi ağzından kurtulmak lazım" diyerek Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Ömer Çelik'e Adolf Hitler'i örnek vererek yanıt verdi.
27-01-2021 15:21

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Özel Türkiye gündemine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunurken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'militan' söylemine "Bu Nazi ağzından kurtulmak lazım" yanıtını veren AKP Sözcüsü Ömer Çelik'e sert tepki gösterdi.
Özgür Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya ilişkin ise şu ifadeleri kullandı
"Taç giyecek ki baş akıllanacak. Bu tacı giydi giyeli iyice zırvaladı. Ülkenin ana muhalefet liderine söylediği sözü de kendisine iade ediyoruz. Hadi oradan hadsiz Süleyman. FETÖ söyledi diye 50 bin il gezmiş, altına arabayı arabanın benzinini ceketi FETÖ vermiş. En yakınındaki arkadaşı FETÖ’ye iltisaklanmış Fethullah Gülen’in dizine diz çökmüş hadsiz Süleyman çıkıp Gülen ile alakası olmayan, mücadele içindeki partinin genel başkanına hadsizlik ediyor. Hadi oradan!"
Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
"Dün 40 dakika boyunca esnaf için, işsiz için konuşmayıp CHP’ye saldırdığını Ömer Çelik’in ağzından dinledik. Bunun siyasetteki anlamı Türkiye’de psikolojik iktidar el değiştirmiş durumdadır. CHP’ye 60 dakikanın 40 dakikasını ayırıyorlarsa görülen şudur: Artık Türkiye’de psikolojik olarak üstünlük muhalefetin ve ana muhalefetin elindedir. Kendi yarattıkları kirli gündeme muhalefet partilerini çekmeye çalışıyorlar. Ömer Çelik’in kendine has kibri dağları delen yüzündeki sırıtışın çaresizliğinden kaynaklandığını biliyoruz. Her gün eriyen Cumhur İttifakı ve karşısında güçlenen CHP güçlenen muhalefet var. Suçluların psikolojisi şöyledir: Kendinde gördüğü en önemli kusuru karşıda varmış gibi söylerler. Ömer Çelik, Nazi ağzından bahsedeceksek o konuda elim güçlü. Hitler iktidarda kömür dağıtımıyla, bölünmüş yollarla övünmüş. Sonra demiş ki "Her Alman 3 çocuk yapacak". Kendi işaretini yapmış sonra yapmayanları suçlamış. Hatırlayın, bu kadar yerli ve milli iktidarın işareti İhvan'dan. Tek millet, tek devlet, tek lider, Adolf Hitler. Tek millet tek bayrak tek devlet tek vatan ile kimsenin bir derdi yok. Bir ara Türk milleti diyemeyen sendin. 10. Yıl Marşı faşist bir marştır dediler. Andımızı okutmadılar, MHP dava açtı ama geldiğimiz noktada hepsi sulh oldu. Devlete söz söylemeyen biziz devleti şirket gibi yönetip batıran sensin.,
NUMAN KURTULMUŞ'A YANIT
Numan Kurtulmuş diyor ki: Türkiye’de iki farklı siyaset yolu var. Biri genç Türkler, İttifak ve Terakki ile bugünkü CHP’ye kadar gelmiş siyasi çizgi. Diğer yol ise milletin hizmet yoludur AKP o yolun temsilcisidir diyor. İttihak ve Terakki’nin karşısında Sevr’i imzalayan Damat Ferit var. Bu ülkenin paylaşılmasını imzalayan Damat Ferit o zaman İttihak ve Terakki’nin karşısında. Hem orduyu toplamaya hem kurulacak devletin hazırlıklarını yapmaya çalışıyorken onlar bizim karşımızdaymış doğrudur. Saflar netleşti. Onlar Vahdettin’in temsilci. Biz Vahdettin’in idama mahkum ettiği Atatürk’ün temsilcisiyiz.
'HADİ ORADAN SÜLEYMAN'
Soylu, vali ve kaymakamlara suç duyurusunda bulunun diye gayrıresmi bilgi notu yolluyor. Biz üstünlük sağlayamadık ama devletin kamu görevlileri CHP’ye suç duyurusunda bulunursa belki milletin zihni bulanır yaklaşımındadırlar. Bu ülkede işe girmek için AK Parti’ye üye olmak gerekiyor mu gerekmiyor mu? Bugün CHP üyesi olanlar devlet memuru sınavına girmeden korkup kaydını sildirelim diyor. İşe girmek için AKP üyeliği avantaj mı değil mi? AKP üyeliği avantajsa tayinde terfide kolaylık sağlıyorsa millet yalan söyleyenle doğru söyleyeni ayıracaktır.
Taç giyecek ki baş akıllanacak. Bu tacı giydi giyeli iyice zırvaladı. Ülkenin ana muhalefet liderine söylediği sözü de kendisine iade ediyoruz. Hadi oradan hadsiz Süleyman. FETÖ söyledi diye 50 bin il gezmiş, altına arabayı arabanın benzinini ceketi FETÖ vermiş. En yakınındaki arkadaşı FETÖ’ye iltisaklanmış Fethullah Gülen’in dizine diz çökmüş hadsiz Süleyman çıkıp Gülen ile alakası olmayan, mücadele içindeki partinin genel başkanına hadsizlik ediyor. Hadi oradan!
PARLAMENTER SİSTEM YANITI
Mehmet Uçum ‘Parlamenter sisteme dönüş mümkün olmayacaktır’ diyor. Bu millet parlamentoya 600 tane vekil yolluyor. Bunlar senin gibi düşünmüyorsa sistemi değiştirir. Bu milletin verebileceği bir karara kafa tutma mı yoksa dilinin altında başka bir şey mi var? Darbeci misin sen? Bu millet Meclis’e kaç vekil yollayacağını da bilir o vekilin vereceği kararı da bilir. Bunu sarayın atanmışından öğrenecek değiliz. Millet anayasayı değiştirecek de geriye dönmek nasıl mümkün olmayacak?
Birinci 100 günlük planda hayvan hakları yasası dediler. Bugün, rejime kast eden anayasa değişikliğinden sonra kurulan tek adam rejiminin 949. günü. İlk 100 günde hayvan hakları yasası çıkacaktı, ne oldu? Gelin bu hayvan hakları yasasını çıkaralım.
'BAHÇELİ REKOR GELİŞTİRİYOR'
Bahçeli siyasi nezaketsizlikte kendine ait rekoru geliştirdi. Bundan önce kendisine geçmiş olsun diyen ana muhalefet liderinin elini havada bırakmıştı. Bu rekoru ana muhalefet partisi liderine linç girişimi yapıldığında geliştirmişti. Devamında bir mafya örgütü liderinin genel başkanımızı tehdidine susmuştu. Partisini Selçuk Özdağ’a saldırıdan sıyırmaya çalışan bir anlayış. Partiyi oradan sıyırmanın yolu sen kendi kendini dövdürdün demek değildir, samimi bir geçmiş olsun telefonu yeterdi. Bahçeli siyasi nezaketsizlikte rekor geliştiriyor.
KISITLAMALAR
10 aydır sadece alkollü olduğu için kapalı olan mekanlar var. Bu yaşam biçimine müdahaledir. Godomanların AVM’si açık garibanın kuru fasulye pilavcısı kapalı. Devasa marketler açık, tekel bayii kapalı. Madenlerde kan ter içinde birlikte çalışmak serbest, kıraathanede bir çay içmek yasak. Mitinglerde vatandaşın kafasına çay atmak serbest, bir yaşlı amcanın kahvede nefeslenmesi yasak. 11 aydır canı çıkmış kahveciye 2 bin lira verecek."
10 Ekim Katliamı Davası'nda skandallar bitmiyor: İhmaller ortaya çıktı, suç duyurusunda bulunuldu!
Avukatların açıklamasında, "Hakkındaki ihbar dikkate alınarak Yakub Şahin yakalansaydı 10 Ekim Ankara katliamı belki de hiç yaşanmayacaktı" denildi.
27-01-2021 14:35

İleri Haber
10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin o dönem Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan ve görev ile sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
10 Ekim 2015 günü Ankara Tren Garı önünde DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından organize edilen Emek, Barış ve Demokrasi mitingine düzenlenen canlı bomba saldırısı sonucunda 103 insan yaşamını yitirmiş, yüzlercesiyse yaralanmıştı. Katliamdan sonra açılan davada, 2018 yılında tutuklu sanıklar hakkında çeşitli mahkumiyet kararları verilirken, firari sanıklarla ilgili yargılama halen devam ediyor.
Konuyla ilgili mitingi organize eden kurumlar, katliamda yakınını kaybeden bir kısım aileler ve yaralananlar adına, o dönem Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan ve bu konuda görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
‘HUKUK SKANDALI NİTELİĞİNDE GELİŞMELER YAŞANIYOR’
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’ndan yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
Firari sanıklarla ilgili bu yargılama devam ederken adeta hukuk skandalı niteliğinde gelişmeler yaşanmış ve katliamdan tam 4 yıl sonra soruşturmaya ilişkin 9 klasör evrak, kimliği belirsiz kişilerce Ankara Adliyesi’nin savcılık katına bırakılmıştır.
‘SORUŞTURMA SAVCILARI BİLİNÇLİ ŞEKİLDE GİZLEDİ’
Mahkeme’ye ulaşan söz konusu “kayıp” 9 klasörün içeriğine bakıldığında, katliamın nasıl organize edildiğine ve kamu görevlileri tarafından katliam faillerine nasıl yol verildiğine dair çok önemli deliller ve bilgiler bulunduğu görülmektedir. Nitekim klasörlerin içeriğinin soruşturma savcılarının yaptıkları yazışmalardan ve soruşturmayla ilgili çok önemli delilerden oluşması ve ancak yargılama başladıktan yıllar sonra ortaya çıkması, bunların soruşturma savcıları tarafından bilinçli bir şekilde gizlenerek davaya özellikle dahil edilmediğini göstermektedir. Bu gelişmeler sonucunda, soruşturma savcılarının delilleri gizledikleri ve kararttıklarının anlaşılması üzerine haklarında bir süre önce ilgili mercii olan HSK’ya tarafımızca gerekli şikayetler yapılmıştır.
‘TESPİT EDİLMESİNE RAĞMEN HİÇBİR İŞLEM YAPILMADI’
Esasen bu klasörler içindeki en önemli deliller, katliamın önemli sanıklarından olan ve canlı bombaların Gaziantep’ten Ankara’ya gelişinde escortluk yapan Yakub Şahin’in katliamdan 10 gün önce bomba malzemesi olan amonyum nitrat satın almaya çalıştığını gösteren Nizip Cumhuriyet Savcılığı’nın yaptığı soruşturmaya dair evraktır. Nizip Cumhuriyet Savcılığı, o dönemde Nizip’te gübre bayiliği yapan ve kendisinden gübre almak isteyen şahıslardan şüphelenen bir kişinin, 30 Eylül 2015 tarihinde yaptığı ihbarı ciddiye alarak, konuyla ilgili hemen soruşturma başlatmış ve Yakub Şahin ile onunla birlikte hareket eden Hüseyin Tunç’u ve olayda kullandıkları araçları kısa sürede tespit etmiştir. Bunun üzerine Nizip Emniyet Müdürlüğü, 02/10/2015 tarihinde (katliamdan 8 gün önce) kimliğini tespit ettikleri Yakub Şahin’i, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürlüklerine bildirerek hakkında gerekli araştırmanın yapılmasını istemiştir.
Ancak dosyaya gelen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı kadarıyla Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bu ihbarla ve Yakub Şahin’le ilgili hiçbir işlem yapmamıştır. Oysaki o dönem, IŞİD’in arka arkaya canlı bomba eylemleri düzenlediği ve bu eylemlerin Gaziantep’ten organize edildiği bilinmekte olup böyle bir ihbarın ciddiye alınmaması, katliam faillerine özellikle dokunulmadığını düşündürmektedir. Üstelik dava dosyasında bulunan ve katliama dair İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanan rapora göre Yakub Şahin hakkında o dönem iletişim tespiti kararı bulunmaktadır. Yani aynı esnada Yakub Şahin, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü tarafından bilinmekte ve izlenmektedir. Dolayısıyla Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nün hakkında ihbar bulunan, kimliğini ve faaliyetlerini bildiği ve izlediği Yakub Şahin hakkında hiçbir işlem yapmaması açıkça suç teşkil etmektedir. Nitekim hakkındaki ihbar dikkate alınarak Yakub Şahin yakalansaydı 10 Ekim Ankara katliamı belki de hiç yaşanmayacaktı.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Tüm bu gerekçelerle o dönemde (2015 yılında) Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan ve bu konuda görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm sorumlular hakkında TCK 83. maddesinde düzenlenen “ kasten ihmali davranışla insan öldürme”, TCK 281. Maddesinde yer alan “suç delillerini yok etme” ve TCK 257. Maddesinde yer alan “görevi kötüye kullanma” suçlarından gerekli soruşturmanın yapılarak cezalandırılmalarının sağlanması için 10 Ekim mitingini düzenleyen kurumlar olan KESK, DİSK, TMMOB ve TTB ile katliamda yakınlarını yitiren bir kısım aileler ve yaralılar adına savcılığa suç duyurusuna ilişkin dilekçemizi vererek suç duyurusunda bulunduk.
‘IŞİD’LİLERE FARKLI YARGI UYGULAMASI YAPILIYOR’
Soruşturmanın en başından bu yana, katliamı gerçekleştirenlerin sadece mahkemede yargılananlardan ibaret olmadığını, katillerin katliam faillerine yardım eden, yol veren ve görmezlikten gelen kamu görevlileri sayesinde bu kadar rahat bir şekilde katliamlar gerçekleştirdiklerini söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Nitekim bu olay, bu iddiamızın en somut örneklerinden biri olup, bugüne kadar hiçbir kamu görevlisinin bu katliamdan dolayı yargılanmaması ise maalesef dava dosyasından da tespit ettiğimiz üzere IŞİD’lilere farklı hukuk uygulayan yargı pratiğinin bir başka tezahürüdür.
Katliamın gerçek faillerinin bulunması ve bu katliamda şu veya bu biçimde sorumluluğu bulunan tüm kamu görevlilerinin yargılanmasının sağlanması için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü hukuki yollara başvurmaya devam edeceğimizi kamuoyuna bir kez daha duyuruyoruz.
Mecliste ziyaretçi yasağı bir ay daha uzatıldı
TBMM Başkanlığından yapılan duyuruda, Meclis yerleşkesi ve eklentilerine, Covid-19 ile ilgili alınan tedbirler doğrultusunda, 1-28 Şubat tarihlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapıldığı günlerde ziyaretçi kabul edilmeyeceği bildirildi.
27-01-2021 13:54

TBMM'de, yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında uygulanan ziyaretçi yasağı, 28 Şubat'a kadar uzatıldı.
TBMM Başkanlığından yapılan duyuruda, Meclis yerleşkesi ve eklentilerine, Covid-19 ile ilgili alınan tedbirler doğrultusunda, 1-28 Şubat tarihlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapıldığı günlerde ziyaretçi kabul edilmeyeceği bildirildi.
TBMM'de ziyaretçi yasağı daha önce de iki kez bir aylığına uzatılmıştı.
Er Azmi Ayverdi'nin şüpheli ölümü Bakan Hulusi Akar'a soruldu: 'Aileye neden geç haber verildi?'
Gülüm, “19 Ocak 2021 tarihinde askerlik yaptığı esnada ölü bulunan Er Azmi Ayverdi’nin terhisine kısa bir zaman kalmasına rağmen intihar ettiği öne sürülmüş olsa da ailesi bu ölümün intihar değil cinayet olduğuna inanmaktadır” ifadelerini kullandı.
27-01-2021 13:28

İleri Haber
HDP’li Züleyha Gülüm, Şırnak’ın Uludere ilçesinde askerlik yapan Er Azmi Ayverdi’nin terhisine kısa bir süre kala şüpheli biçimde hayatını kaybetmesini Meclis gündemine taşıdı. İntihar ettiği öne sürülen Ayverdi ile ilgili soru önergesi veren Gülüm, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a “Yaşanan ölüm vakasına ilişkin aileye 15 saat sonra haber verilmesinin sebebi nedir? 15 saat boyunca aileye bilgi vermemek normal bir uygulama mıdır?” diye sordu.
Şırnak’ın Uludere ilçesinde askerlik yapan Azmi Ayverdi, 19 Ocak akşamı saat 20.30 sularında, terhisine 2 ay kala başından vurulmuş halde ölü bulundu. İntihar ettiği öne sürülen Azmi Ayverdi’nin ailesi ise kendilerine 15 saat sonra haber verildiğini ve bir defin izin belgesi dışında ne otopsi raporu ne de herhangi bir başka belge verilmediğini söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Ayverdi’nin şüpheli ölümünü Meclis gündemine taşıdı. Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) paylaştığı verilerde 1992–2012 yılları arasında 2 bin 221 askerin intihar ettiğinin belirtildiğini hatırlatan Gülüm, “Ancak kamuoyunda Bakanlık verilerine intihar olarak yansıyan ölümlerin büyük bir kısmının şüpheli ölüm olduğuna inanılmaktadır. Bu şüpheli ölümlere dair iktidar tarafından çoğu zaman etkili soruşturmalar yürütülmemekte aksine ölümlerin üzeri örtülmeye çalışılmaktadır” dedi.
Bu şüpheli asker ölümlerinin son örneklerinden birisinin de Azmi Ayverdi olduğunu söyleyen Gülüm, “19 Ocak 2021 tarihinde askerlik yaptığı esnada ölü bulunan Er Azmi Ayverdi’nin terhisine kısa bir zaman kalmasına rağmen intihar ettiği öne sürülmüş olsa da ailesi bu ölümün intihar değil cinayet olduğuna inanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Gülüm, şunları söyledi:
“Er Azmi Ayverdi’nin ölümünden 15 saat sonra ailesine haber verilmiş olması ailenin kuşkusunu daha da arttırmaktadır. Basına yansıyan haberlerde; er Azmi Ayverdi’nin komutanı ile tartıştıktan sonra 3 gün boyunca kendisine kar temizletildiği ve bunu ölümünden bir saat öncesinde telefonla konuştuğu annesine aktardığı belirtilmiştir”
Gülüm, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:
1- Er Azmi Ayverdi’nin ölüm nedeni nedir? Ölüm nedenine ilişkin Adli Tıp Kurumu’nun raporu çıkmış mıdır? Çıkmadıysa ölümünden 15 saat sonra ailesine ölüm nedeni olarak neden intihar denilmiştir?
2- Er Azmi Ayverdi’nin intihar ettiği sonucuna nasıl varılmıştır? Ayverdi’nin şüpheli ölümü ile ilgili bir soruşturma yürütülmüş müdür? Yürütülmüş ise bu soruşturmanın sonucu nedir?
3- Yaşanan ölüm vakasına ilişkin aileye 15 saat sonra haber verilmesinin sebebi nedir? 15 saat boyunca aileye bilgi vermemek normal bir uygulama mıdır?
4- Er Azmi Ayverdi’nin komutanı ile tartıştıktan sonra 3 gün boyunca kendisine kar temizletildiği ve bunu ölümünden bir saat öncesinde telefonla konuştuğu annesine aktardığı belirtilmiştir. Söz konusu kişinin Ayverdi’nin ölümüyle bağlantısı araştırılmış mıdır?
5- 2012-2020 yılları arasında kışlalarda yaşamını yitiren asker sayısı kaçtır? Bunlardan kaçının ölüm nedeni kayıtlara “intihar” olarak geçirilmiştir?
6- 2002 yılından bu yana şüpheli asker intiharları veya şüpheli kazalar sonucunda yaşamını yitiren askerlerle ilgili yapılan soruşturma ve kovuşturma sayısı kaçtır? Söz konusu ölümlere ilişkin sorumluluğu nedeniyle ceza verilen veya görevden alınan kişi sayısı kaçtır?
Erdoğan: Erken seçim diyorlar; sabrın varsa Haziran 2023’e kadar bekleyeceksin
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Melis grup toplantısında konuştu. Erdoğan, son 18 yılda Türkiye’nin ekonomi ve demokraside çağ atladığını öne sürerken erken seçim çağrılarına ise kapıyı kapattı.
27-01-2021 13:12

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.
'Militan' tartışması üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklenen Erdoğan, muhatap olan herkesi dava açmaya çağırdı.
Konuşmasında bir kez daha Kılıçdaroğlu'nun SGK döneminden bahseden Erdoğan, bu dönemin Z kuşağına anlatılması gerektiğini savundu.
Erken seçim tartışmalarına da yanıt veren AKP'li Cumhurbaşkanı, "Haziran 2023'e kadar kapıda bekleyin" dedi.
Erdoğan'ın kullandığı, "Bir de halkçılık diyerek, kendilerini halkın içinde bizi de sarayda sefa süren olarak göstermeye çalışmıyorlar mı orası artık" ifadeleri de dikkat çekti.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"AK Parti'nin girdiği 15 genel seçimin, mahalli seçimin, cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamında birinci çıkmasının sırrı, milletimizle tesis ettiği güçlü gönül bağıdır. Biz de milletimize vefa borcumuzu hizmet ederek, eser ortaya koyarak, ülkemizi ileriye taşıyarak ödemeye çalışıyoruz.
Türkiye’nin son 18 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkes görüyor.
Ülkemiz ekonomi ve demokraside çağ atladı.
Her günümüzü ülkemiz ve milletimiz için dolu dolu geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz.
Görevlerimizi hakkıyla yerine getirdiğimizde ne ülkemizin, ne Cumhur İttifakı’nın ne de AK Parti’nin önünde durabilecek güç tanımıyoruz. Milletimiz karnemizi dolduruyor.
Yakında, hazırlamakta olduğumuz yeni reform paketlerini Meclis’e sunmaya başlayacağız. Çok köklü ve önemli düzenlemeler içerdiği görülecektir.
Tek hedefi Tayyip Erdoğan'ı indirmek olan muhalefete bu millet iktidarı vermez. Küresel siyasi ve ekonomi değişiklik sürecinde Türkiye'yi nereye getireceğini söyleyemeyen, projesi olmayan, kadroları kifayetsiz hiçbir yapı milletimizden iktidar vizesi alamaz. Hamd olsun, bizler tüm şeffaflığımızla milletimizin huzurundayız. 2023 seçimlerinde bir kez daha sandıktan zaferle çıkarak büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa süresinde yeni bir safhaya geçeceğiz.
Aradan geçen 1 ayda yaşanan her gelişme, CHP testisi içindeki cürufun nasıl olduğunu bizlere göstermiştir. Taciz, tecavüz, hırsızlık skandallarının üzerini örtmek için hem bize hem milletimize hakaretlerin dozunu artırmaya başladı. Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış misali, özür dileyecek yerde işi pişkinliğe vuruyor. Yalan olduğu defalarca ortaya konmuş konuları utanmadan, arlanmadan tekrarlayanlara pişkin denmez de ne denir?
Cumhuriyetin ilk partisini, bölücü örgütün payandalığını üstlenen yüksek siyaset oyunlarını millet başlarına geçirecektir. Kendi partilerinde oynadıkları tek adamcağız rolünü tebessümle seyrediyoruz. Bir de halkçılık diyerek, kendilerini halkın içinde bizi de sarayda sefa süren olarak göstermeye çalışmıyorlar mı orası artık... Biz bugün de milletimizle birlikteyiz.
Ömründe devletle ilişkisi bir dönem devlet memurluğu yapmaktan ibaret olan zatın eline tutuşturulmuş kâğıtlarla yalan yanlış bilgilerle sergilediği hezeyanlar var. Bu adam SGK'nın başında bulunduğu zaman hastanelerdeki durumu Z kuşağı bilmiyor. Hastanelerde rehin alan ölülerimiz vardı Bay Kemal'in döneminde. Z kuşağı bunları bilmiyor. Anlatmamız lazım.
'Z KUŞAĞI BİLMEZ'
SSK'nın başında bu adam bulunmadı mı? SSK'nın başında bulunduğu zaman hastalarımızın ne hale düştüğünü şimdi Z kuşağı bilmiyor. Hastanelerde rehin alınan ölülerimiz vardı. Kimin dönemi Bay Kemal'in dönemi. Z kuşağı bunları bilmiyor... Bunları hatırlatmamız lazım. Bunları gençlere hatırlatmamız gerekiyor. SSK gibi önemli bir kurumun başındaki dönemde ölülerimiz bile rehin alınıyordu. Şu anda Okmeydanı Cemil Taşçıoğlu Hastanesi, o zamanlar Okmeydanı SSK Hastanesi'ydi. Çok yakınlarımızın çok ciddi maceraları oldu. Ölülerini alamıyorlardı. Bay Kemal o zaman SSK'nın başındaydı. Şimdi bizler Prof. Cemil Taşçıoğlu hastanesiyle bunlara ders veriyoruz ama bunlarda ders alacak kabiliyet yok. Karşımızdaki bu zat sanayi, teknoloji, tarım, ticaret, ihracat, finans bilmez. Bunların işi bilgiyle değil, ellerine tutuşturulan kağıtlar ve kulaklarına üflenen suflelerdir.
MİLİTAN TARTIŞMASI
Bir militan lafı tutturdular. Cumhurbaşkanı, bakanlar, Cumhur İttifakı ve milletvekilleri, valiler, askerler, diplomatlar, polisler ve öğretmenler, memurlar, işçiler, işadamları militanın önde gideni. Bunlara göre, milletin kendilerine oy vermeyen yüzde 75 tamamen militan. Bunlara göre, CHP'ye oy vermeyen onur, şerefe sahip değildir. Kendileri ne? Terör örgütü mensubuna 'arkadaşlar' demek bunların meşrebinde kibarlık. Belediyelerine ortak etmek işbirliği. Dışarıdan düşmanlık edenlere yardım nezaket. Ahlaksızlıkları örtmek haysiyet göstergesi. Bu iş laf ebeliği ile olsaydı, bunu yapan çok daha iyi yapan aktörler gelip geçti, onlardan bir iz kalırdı.
Ama Gazi Mustafa Kemal'i, Menderes'i, Özal'ı, Erbakan Hocamız ve rahmetli Türkeş gibi birkaç ismi hatırlıyoruz. Gerisi tarihin tozlu raflarında. Her gün kameraların karşısına geçip bize ve milletimize ağızlarına geleni söyleyenlerin gidecekleri yer de orasıdır. Bizim üzüntümüz milletimizin bu hezeyanlara mahkum kalmasıdır.
ERKEN SEÇİM
Biz sabırla kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Bunlar erken seçim diyorlar ya, size buradan ekmek yok. Sabrın varsa Haziran 2023'e kadar kapıda bekleyeceksin. Sadece ve sadece milletimize olan saygımız gereği, aldığımız terbiye sınırları dışına çıkmadan sınırlı cevaplarla yetiniyoruz. Diğer yandan bu devletin hiçbir memuru, evladı CHP'nin hastalıklı zihniyetinin şamar oğlanı değildir. Bizler kendi platformlarımızda yargı kendi alanında, medya kendi zemininde bu çukur zihniyetin azgınlığını dizginleyecektir. İçişleri Bakanımızın da ifade ettiği gibi bu ülkenin yargısı var, kendilerine militan diye hakaret eden bu zata bütün bu hakarete muhatap olanların dava açma zamanı gelmiştir. Herkes davasını açmalı.
KORONAVİRÜS AŞISI
Sağlık Bakanlığımızın belirlediği programa göre aşı dağıtımı ve tedarikini sürdürüyoruz. 10 milyon doz aşıyı ülkemize getirdik. Dünyanın geliştiğini söyleyen ülkeler aşı bulamıyor. Biz yaptığımız anlaşma ile 50 milyon dozun 10 milyonunu tedarik etmiş durumdayız. Aşı uygulamasının kapsamı genişleyerek hedef kitlenin tamamına ulaşacaktır.
'DESTEK' PAKETİ
Esnaflarımızı yalnız bırakmadık. Bu konuyla ilgili, bizi izleyen kardeşlerime sesleniyorum; yalnız bırakmayacağız. 3 ay süreyle aylık bin lira, kira desteği yapmaya devam ediyoruz. Vergileri geçtiğimiz günlerde tekrar erteledik. Halk Bank tarafından kullandırılan faiz destekli kredilerin bu yılın ilk 6 aylık taksitlerini ötelendiğini açıkladık.
Yeni bir müjdeyi paylaşmak istiyorum; lokanta, restoran, kafe gibi sektörlerde faaliyetleri kısıtlanan kısıtlanan 3 milyon lira cirosu altında olan esnafa destek ödemesi yapacağız. Cirosu yüzde 50 ve daha fazla azana işletmelere 2 bin liradan az, 40 bin liradan fazla olmamak üzere cironun yüzde 3'ü kadar destek ödemesi yapacağız.
Değişimin ve gelişimin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz hukuki ve ekonomik reformlarımız büyük ölçüde şekillendi. Dün MYK'da bu konuyu tartışmaya açtık. Kısa zamanda bunu kamuoyunun bilgisi ve takdirine sunacağız. Yatırımları yakından takip ediyoruz. Önceliği bitme aşamasına ve bitme aşamasına gelenlere vererek kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanma gayretindeyiz.
Cumhur İttifakı olarak Türkiye'yi hem 2023'e ulaştıracak hem de 2051 vizyonu için gece gündüz çalışacağız. Bu mücadeleye devam edeceğiz."