Akşener’den İmamoğlu’na ‘sansür’ suçlaması

Akşener’den İmamoğlu’na ‘sansür’ suçlaması

Meral Akşener, İYİ Parti’nin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis’teki haftalık grup toplantısında İstanbul, Ankara ve İzmir'de hazırladıkları afişlerin bilboardlara asılmasının engellendiğini öne sürdü. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na sansür göndermesi yapan Akşener, “Bizi engellemeye çalışan Beştepe değil, Saraçhane” diye konuştu.

Meral Akşener, İYİ Parti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu “sansür” iddiasıyla hedef alan Akşener, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’i de partisini suçlamakla eleştirdi.

‘BİZİ ENGELLEMEYE ÇALIŞAN BEŞTEPE DEĞİL SARAÇHANE’

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“İYİ Parti olarak, haftaya; ilginç ve bir o kadar da manidar bulduğum bir olayla başladık. Gerçekten ibretlik bir manzarayla karşı karşıyayız. Görünen o ki; görüşleri fark etmeksizin siyasetteki herkes, bizden çok rahatsız. İktidar, kurulduğumuz günden beri, bizden çok rahatsızdı; zaten biliyorduk. Eski HDP’liler, yeni DEM’liler, zaten ezelden beri, bizden çok rahatsızdı; onu da biliyorduk. Son dönemdeyse; artık açıkça görmeye başladık ki meğer, ana muhalefet partisi de bizden, çok rahatsızmış.

Hal böyleyken; ittifak sisteminden beslenen, bu kadar çok aktörü; aynı anda, rahatsız ediyorsak; bu ne demektir, biliyor musunuz? Milletimiz için, çok doğru şeyler yapıyoruz demektir.

Bugüne kadar, karşımıza; nice engeller, iftiralar, yalanlar çıktı. Türlü baskılarla, tehditlerle, linçlerle mücadele ettik. Defalarca durdurulmak, sindirilmek, susturulmak istendik. Hepsini, teker teker aştık. Durmadık, yılmadık, yorulmadık ve rabbime şükürler olsun bugünlere geldik. Yolumuza, çöp kamyonları dizdiler sokaklarda yürüdük! Elektriklerimizi kestiler ışıksız salonlarda buluştuk! Sesimizi kısmak istediler megafonla konuştuk. Hatta yeri geldi sırf birilerinin tekerine, çomak sokuyoruz diye; sahipsiz kurşunlarla karşılaştık. Ve nitekim, bugün de önümüzde, yeni bir engel var.

Bugün de birileri istiyor ki; billboardsız seçim kampanyası yapalım ama bu defa, öncekilerden farklı ve ilginç olarak; önümüze bu engeli çıkartan iktidar değil, ana muhalefet. Bizi sansürlemek isteyen; saray değil belediye. Bizi engellemeye çalışan; Beştepe değil, Saraçhane! Yaa, ne kadar da ilginç değil mi? ‘Hadi canım, o kadar da olur mu?’ dediğinizi duyar gibiyim. Heyhat, oluyor. Maalesef oluyor.

Şimdi gelin size, olayın detaylarını anlatayım. Gördüğünüz görseller; yerel seçim kampanyamızın, ilk aşaması için hazırladığımız; bilboard görselleri. 4 sloganımız var; Birincisi; 'Tek adam baskısına da; eş başkan kavgasına da; mecbur değilsin.' İkincisi; 'Cumhuriyete savaş açana da; teröre alan açana da; mecbur değilsin' Üçüncüsü; 'Yandaş medyaya da; yoldaş medyaya da; mecbur değilsin.' Dördüncüsü; 'Hain diyene de; cahil diyene de; mecbur değilsin.' Muhteremlerin, büyük karın ağrısının sebebi, işte bunlar. Bir tane de benden olsun; beşinciyi de ben eklettim; 'Saray sansürüne de; belediye sansürüne de mecbur değilsin.'

Her siyasi parti gibi biz de seçim kampanyamızın hazırlıklarını, tamamladıktan sonra bir şirketle anlaşarak Ankara, İstanbul ve İzmir’de, bilboardlar kiraladık. Şirketle yaptığımız, anlaşmaya göre, standart bir uygulamayla belediyelerden, onay alındıktan sonra billboardlarımız, geçtiğimiz pazar akşamı asılacak, pazartesi sabahı da sokaklarda görünür olacaktı… Ama ne oldu, biliyor musunuz? Bilboard görsellerimiz baskıya gitti. Ancak ne hikmetse basımı yapılan bilbordlarımızın, fotoğrafları çekilip; birilerine gönderilmiş. Sonra da; İstanbul’dan şirkete bir telefon gelmiş. Peki telefonda, ne denmiş, biliyor musunuz? 'Bunları asmayacaksınız.' Üstelik, sadece İstanbul’da değil; Ankara ve İzmir’de de asılmayacakmış. Sonra da eş başkanlık deyince alınıyorlar. Gelen bu telefonun üzerine; şirket de haliyle, korkmuş, tedirgin olmuş.

‘ÖZEL, BİZİMLE İLGİLİ ÇOK AĞIR BİR SUÇLAMA YAPTI’

Sayın Özgür Özel, Eskişehir'de çok ilginç bir konuşma yaptı. Bizimle ilgili imanın ötesine geçen AKP ile tuhaf bazı ilişkilerin olduğunu ifade eden çok ağır bir suçlama yaptı. 

Biz sürünürken başımız dimdik gezdik. Aldığımız tek yardım, parasını ödediğimiz belediye salonlarıdır. 2018’de beraber yol yürüdük. Henüz seçime girmemişiz, devletin yardımı yok. Sayın Özel, sorun Genel Başkanınıza, siz o zaman Grup Başkanvekiliydiniz. Belki bilmiyorsunuzdur. 2018’de Cumhuriyet Halk Partisi ve onun belediyelerinden İYİ Parti’ye bir lira, bir kuruş verilmiş midir? Bunun cevabını vereceksiniz. Bunu benim kaldırmam mümkün değil, vereceksiniz. Kendi imkanlarımızla sürünerek propaganda yaptık, milletimize ulaşmaya çalıştık. Milletvekili arkadaşlarımız cansiperane çalıştılar, sonuç itibariyle yüzde 10’luk oy alarak milletimizin teveccühüyle grup kurduk.

Kılıçdaroğlu'na gidin sorun, CHP 1 liralık yardım yapmış mı? Kılıçdaroğlu emrinde belediyeler eliyle bize 1 lira yardım yapmış mı? Sayın Kılıçdaroğlu bu işin peşini bırakmayacağım. 

Sayın İmamoğlu, Mansur Yavaş, Muhittin Böcek, Zeydan Karalar... Ben sizi 'şu işi halledin şuradan iş gelecek' diye aradım mı? Sayın Kılıçdaroğlu ben size herhangi bir talepte bulundum mu? Sizden istemedik, size kazandırdık. 2017'den beri AK Parti iktidarını eleştiren, hatta 2019'da bizzat Erdoğan'ın seni hapse attırırım dediği, bu alanda 1 lira almadığıma göre... Biz AK Parti ile ittifak yapmadık muhteremler, yapa yapa siz yapıyorsunuz biz değil. Bu soruların cevabını istiyorum. İYİ Partimize pek çok şey söylendi, bedavacı bir siyaset götürdüğüne dair, bize düşman olanlar dahil söyleyemediler. Bunun peşini bırakmayacağımı buradan ilan ediyorum. Herkes haddini hukukunu bilecek.

‘HUKUK SKANDALINA TBMM EŞLİK ETMİŞ OLDU’

Yargıtayın anayasayı tanımayarak yol açtığı hukuk skandalına TBMM eşlik etmiş oldu. Yürütmenin yargıya baskısından yasama da payını aldı. Devlet organları arasında sorunları çözmesi gereken Erdoğan krizi derinleştirmeyi tercih ediyor. Bu arkadaşlar için devlet kanun önemsiz hale geldi. Unuttukları bir şey var; anayasamız bu ülkenin andıdır. Uğradıkları kararların meşruiyetini neye dayandıracaklar. Onlar ne kadar unutmuş olsalar da tarihe karşı yükümlülüğümüzü gelecek nesile karşı sorumluluğumuzu unutmayacağız.”